Hüseyin GÜLERCE
Başbakan Sayın Erdoğan’ın Balyoz hükümlüsü emekli Org. Sayın Ergin Saygun’u, ameliyat sonrası ziyaret etmesinin getirdiği iki önemli tartışma var. Birincisi, ‘bu ziyaret siyaseten yapılmıştır, insanî bir tarafı yoktur’ eleştirisi. İkincisi de, ‘Başbakan artık darbecilik ile yargılananları hakkında başka düşünüyor, onları affedecek ve cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisine oy verecek kitleyi genişletecek…’
Bir açıdan bakıldığında böyle düşünenler olabilir. Ben hüsnüzannımı öne çıkartacağım. Yanılırsam da, benim kaybettiğim bir şey olmaz, beni yanıltan kaybeder…
İlkinden, ziyaretten başlayayım. Sayın Başbakan, “İnsanî bir ziyaretti.” diyor. “Mesai arkadaşımdı, birlikte çalıştık, aramızda bir hukuk oldu.” diyor. Ben söylediklerine inanıyorum. Ha.. bunun bir siyasî tarafı yok mu? Var… Çünkü Başbakan Erdoğan aynı zamanda bir siyasetçi. Her hareketinden, her davranışından siyasî bir sonuç çıkartılır. Ama insaf edilsin, “siyaset için yaptı” denilecek diye, içinden geldiği gibi davranmasın mı? Mesela Sayın Başbakan, Ramazan’da pat diye bir fakirin, garibanın evinde iftar sofrasına oturuyor. Yaptığı siyasî mi, samimi mi? Bence samimi… Gençliğinden beri zaten öyle davranıyor. Fakir fukaraya uzak durmuş da, başbakan olunca değişmiş değil ki… Şöyle olsaydı, hep mutena semtlerde yaşamış, hakikaten halkın içine hiç girmemiş, fakirin iftar sofrasına hiç oturmamış bir siyasetçi, sonradan böyle davransa, o zaman sorabilirsiniz; siyaset mi yapıyor, samimi mi davranıyor? Kaldı ki kalbini yarıp bakamadığımıza göre, orada bile insanların değişebileceğini kabul etmek durumundayız. Vesselam, Sayın Başbakan’ın ziyareti insanî bir hareket.
Deniyor ki, bu ziyaret, savcı ve hâkimlere baskı anlamına gelir. Gelmediğini, yeni 28 Şubat dalgalarından anlıyoruz… Ben Sayın Başbakan’ın, bu darbe davalarının ardındaki, hayatı pahasına ortaya koyduğu siyasî iradeden vazgeçtiğini, o iradenin zaafa uğradığını hiç düşünmedim. Böyle bir hal, Sayın Başbakan’ın kendisini inkârı olur. Nitekim son 28 Şubat dalgası için dedikleri şunlar: “Yargı, kendi görevini yapıyor. Şu anda gerek yargı, gerekse güvenlik güçleri her türlü çalışmayı yapıyor. Her zaman her şey olabilir. Çünkü biz bu ülkede geçmişte yaşanmış bazı olumsuzlukları yaşamak istemiyoruz.”
Burada, vesayetçi çevrelere, “Ergenekon dostları”na da bir şey demeliyiz. Siz bangır bangır; “rövanşist duygularla hareket edilmesin, intikam almaya kalkmayın” demiyor muydunuz? Sayın Başbakan insanî bir jest yapınca, neden bu çağrılarınızı unutuyor ve “geldin mi bizim dediğimize, sen de gerçeği(!) gördün mü artık…” diye neye horozlanıyorsunuz?
İkinci konuya, af meselesine geleyim. Eğer bu ülkenin selameti için, akan kanın durması için, gelecek nesillerin barış ve huzur içinde yaşaması için bir af gerekiyorsa, affedilebilecek olanların affına karşı mı çıkmalıyız? Cinayet emri vermemişse, can almamışsa ve en önemlisi, sivil irade artık vaziyete hakim olacaksa af, düşünülmeyecek bir şey midir? Efendimiz (sas), Mekke’nin fethinde bugün bizlerin asla affetmeyeceği insanları affetti. Kendisine, müminlere zulmedenleri, amcası Hz. Hamza’nın ciğerini yiyenleri bir çırpıda affetti. Bediüzzaman Said Nursi, “Mukabele-i bil misil kaide-i zalimanedir.” diyor. Sağlam hukukî zeminler, anayasal teminatlar sağlanmak kaydıyla yukarıdaki ölçüler içinde af da gündeme gelebilir.
Son bir şey. Silahlı Kuvvetler, bu milletin göz bebeğidir. Gözdeki çapaklar temizlenirken, göz bebeği zarar görmemelidir. Cuntacılar ile kurum olarak TSK karıştırılmamalıdır…
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- 6 maddede İstanbul seçimi
9.05.2019 - Bahçeli, neden açıklama ihtiyacı duydu?
2.05.2019 - Aklımda İstanbul, ufkumda büyük düzlük…
18.04.2019 - İmamoğlu-medya patronları…
11.04.2019 - Bir kalkışmanın daha taşları döşeniyor
4.02.2019 - Sandığa gidişimizden korkuyorlar…
28.03.2019 - Yavaş yavaş gidiyor…
14.03.2019 - Akşener’in çamuru Erdoğan’a yapışmaz
9.02.2019 - Trenden inenlerle yeni parti mi?
9.02.2019 - Ya oğlu babasını savunuyorsa
1.02.2019
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Hrac Madooglu
"Kobani dusmek uzere, PKK ile ISiD arasinda bir fark yoktur" diyen Erdogan yuzunden cikti o olaylar. Hayatini kaybeden 51 vatandasin da buyuk cogunlugu Kurttu. Sence de oyle mi Markar Efendi? Kelle kesen, esirleri canli canli yakan, escinselleri 10. kattan sokaga atan, kadinlari cariye, cocuklari canli bomba olarak kullanan, pedofillere satan seriatci ISiD ile PKK arasinda bir fark yok mu sence? Bu patavatsiz lafi eden Erdogan, tepki gorecegini bilmiyor muydu? Ama bak ne oldu: Kobani dusecek diye ellerinizi ogustururken, hevesiniz kusaginizda kaldi.