İlhami IŞIK
Türkiye’de uzun yıllardır tartışılan konulardan biri, ülkenin bölünme korkusudur.
Özellikle Kürt meselesi etrafında şekillenen bu korku, sıkça “emperyalist güçlerin” bölgede bir Kürt devleti kurma amacı güttüğü iddiasıyla beslenmiştir. Ancak, Suriye ve Irak’ta son yıllarda yaşanan gelişmeler, bu korkunun ne kadar temelli olduğunu sorgulamayı gerektiriyor. Batı dünyasının, uygun koşullara rağmen bir Kürt devleti kurma yönünde adım atmaması, bu korkunun daha çok iç dinamiklerden kaynaklanan bir algı olduğunu gösteriyor.
Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş, Esad rejiminin kontrolünü büyük ölçüde kaybetmesiyle sonuçlandı. Ülkenin dörtte üçü rejimin elinden çıkmış, Batı dünyası Esad’ın devrilmesi için yoğun çaba sarf etmiştir. Bu kaotik ortamda, Kürt gruplar, özellikle YPG/SDG, IŞİD’e karşı mücadelede önemli bir aktör haline geldi. IŞİD’i yenerek hem sahada hem de Batı kamuoyunda meşruiyet kazanan SDG, teorik olarak bir Kürt devleti kurmak için elverişli bir pozisyondaydı. Ancak, Batı dünyası, bu fırsata rağmen böyle bir girişimi desteklemedi. ABD ve Avrupa ülkeleri, SDG’yi IŞİD’e karşı bir müttefik olarak görse de, Suriye’de özerk bir Kürt devletini teşvik edecek herhangi bir somut adım atmadı.Benzer şekilde, Aralık 2024’te HTŞ’nin (Hayat Tahrir el-Şam) Şam’a ilerleyişi sırasında, Batı dünyasının HTŞ’yi bir terör örgütü olarak görmesine rağmen SDG’ye yönelik tutumu değişmedi. SDG, Batı tarafından meşru bir aktör olarak kabul edilmesine rağmen, bir Kürt devleti kurma yönünde herhangi bir teşvik ya da destek görmedi. Bu durum, Batı’nın bölgede bir Kürt devleti kurma niyetinde olmadığını açıkça ortaya koyuyor.
2017 Eylül’ünde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (KBY) düzenlediği bağımsızlık referandumu, bir diğer önemli örnek teşkil ediyor. Güney Kürdistan, ekonomik ve siyasi olarak bağımsızlık için uygun bir zemin yaratmış, referandumda halkın büyük çoğunluğu bağımsızlıktan yana oy kullanmıştı. Ancak, Batı dünyası bu girişime şiddetle karşı çıktı. ABD, İngiltere ve diğer Batı ülkeleri, referandumu tanımadıklarını açıkça ifade etti ve Irak’ın toprak bütünlüğünü desteklediklerini vurguladı. Eğer Batı’nın amacı, Türkiye’nin iddia ettiği gibi bölgede bir Kürt devleti kurmak olsaydı, bu referandum altın bir fırsat olarak değerlendirilebilirdi. Ancak tam tersine, Batı, KBY’nin bağımsızlığını desteklemek yerine, Irak’ın birliğini savundu.
Türkiye’de sıkça dile getirilen “emperyalist güçlerin” bölgede bir Kürt devleti kurma planı, yukarıdaki örnekler ışığında sorgulanmalıdır. Eğer Batı dünyasının böyle bir amacı olsaydı, Suriye’deki iç savaş ve Irak’taki referandum gibi elverişli koşullar, bu planın hayata geçirilmesi için ideal fırsatlar sunardı. Ancak, bu fırsatların hiçbirinde Batı, bir Kürt devletini desteklemedi. Bunun yerine, bölgedeki mevcut devletlerin toprak bütünlüğünü koruma politikası izledi.
Bu durum, “emperyalist plan” iddiasının daha çok iç politikada birleştirici bir söylem olarak kullanıldığını düşündürüyor.
Türkiye’nin bölünme korkusu, tarihsel ve sosyolojik dinamiklerden besleniyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma süreci, azınlık isyanları ve Sevr Antlaşması gibi tarihsel travmalar, bu korkunun kökenlerinde yatıyor. Günümüzde ise Kürt meselesi, bu korkuyu sürekli canlı tutuyor. Ancak, uluslararası konjonktür ve Batı’nın tutumu, bu korkunun ne kadar gerçekçi olduğunu sorgulamayı gerektiriyor. Suriye ve Irak’taki gelişmeler, Batı’nın bir Kürt devleti kurma niyetinde olmadığını gösteriyor. Aksine, Batı, Türkiye’nin NATO’daki stratejik konumunu ve bölgedeki istikrarı koruma kaygısını ön planda tutuyor.
Türkiye’nin bölünme korkusu, tarihsel ve sosyolojik dinamiklerden kaynaklanan bir endişe olsa da, Suriye ve Irak’taki gelişmeler, bu korkunun uluslararası arenada somut bir temele dayanmadığını ortaya koyuyor. Batı dünyası, elverişli koşullara rağmen bir Kürt devleti kurma yönünde adım atmamış, aksine mevcut devletlerin toprak bütünlüğünü desteklemiştir.
Bu durum, Türkiye’nin bölünme korkusunun daha çok iç politik dinamiklerden ve tarihsel travmalardan beslendiğini gösteriyor. Sorunun çözümü, dış güçlerin planlarından ziyade, Türkiye’nin kendi içinde diyalog, adalet ve eşitlik temelinde bir çözüm arayışına bağlıdır. Türkiye, bu korkuyu aşmak için iç barışını güçlendirmeye odaklanırsa, hem bölgesel hem de küresel ölçekte daha güçlü bir konuma gelebilir.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
28.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
23.08.2025
10.08.2025
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025