Leyla İPEKCİ
Yüz yüze gelerek karşı karşıya savaşmak yerine küresel aktörlerin verdiği son teknoloji ürünü tanksavar ve silahlarla arkadan pusu kurarak savaşmak er meydanına çıkan mert askerlerin işi değil. Bu tarz savaşmak teröristlerin işi, terör ehlinin. Çünkü tabiri caizse aşk erleri kanı göğüslerine akıtma azmiyle yüz yüze savaşıyor.
Ama bir de muğlak duruşları, kaypak söylemleriyle kendi doğru bildikleri ölçüye “lümpen, biatçı, yalaka, ülkücü” diye yaftalamaya, herkesi hizaya getirmeye çalışan taraf tutmazlar var. Söylemleriyle birleşmeye değil düşmanlığa alet edildiklerinin farkında olmayacak kadar örtülü vicdanlarıyla.
Evet, sıcak savaşın başlamasıyla birlikte dolaylı imacılar, kıvırtanlar, ikbal ve menfaat üzerinden bir tarafa yamanmaya çalışanlar, kışkırtıcılar, üçüncü yolcular, herkesi kucaklayalım’cılar, ılıman olmak adına vicdanını örtenler, şunlar bunlar herkes hızla tarafını bulmaya ve alenileşmeye başladı.
Çünkü savaşmak için karşı karşıya cephede olmak gerekiyor. Algı operasyonlarıyla, fitne fesat ekimiyle, kışkırtma moderasyonuyla, pusu hile ve üçkağıtla elbet savaş kazanılıyor ama zafer kazanılamıyor.
***
Cephede şehit olmaya giden askerlerin, özel tim elemanlarının bıraktığı vasiyetleri, yazdıkları son mektupları okuyoruz günlerdir. Nasıl da kararlı, iradeli, net ve sade sözleri. Analizlerle, yorum ve fikir jimnastikleriyle, dedikodu ve sen ben davalarıyla örtülmemiş vicdanları.
Geçen hafta şehit düşen ve Karabük’te on binlerin cenazesini uğurladığı kıdemli çavuş Ömer Bilal Akpınar, cephe arkadaşına bana bir şey olana kadar sende kalsın dediği mektup dilden dile gönülden gönle dolaştı.
Eşi için “ben ona doyamadım ama eğer gidersem hakkını helal etsin, üzülmesin, öbür tarafta birbirimize kavuşacağız inşallah” diyordu. “Birlikte planladığımız gezilecek yerleri gezsin, benim yasımı tutmakla ömür geçirmesin” diyordu. Daha teknik maddi planlarını da sıralamıştı mektubunda. Sanki haftaya ajandasına yapılacak işlerin notunu alır gibi bir sadelikte.
Vatanı için ölmeye giden böyle binlerce evlat var on yıllardır. Küresel tüketim çılgınlığının egosunu şişiremediği, evrensellik adına tarafsızlığı putlaştıran hümanist söylemlerin değemediği yürekler kan pompalıyor canımıza.
15 Temmuz gecesi “bugün yeni Türkiye’nin ilk günü” demiştim. Ne çok bedel ödedik, ödüyoruz. Farklı sahalarda aynı gönül için (vatan) direniş mücadelesi veren herkesin hepimizin savaşı bu.
Esaret içinde ama sözümona terbiye edilmiş bir iradeyle, rehin bırakılmış bir zihinle, diplomatik terimlerin ılıklığıyla pasifize edilmiş vesayetçi bir dilde yaşamayı reddedenlerin savaşma hakkı bu. Hürriyetini ve adalet duygusunu terk etmek istemeyenlerin aynı cephede birleştiği bir direniş.
***
Ankara’da milletin meclisinde temsil edilen ve kendine yeni başkan seçen partinin yeni sorumluları Türkiye’yi yönetmeye aday olduklarını söylemiş. Onları yeterince ‘Kürt’ bulmayarak eleştiren parti tabanının itirazlarına bakakaldım. Herkes birbirinin kökeni üzerinden siyaset yapmaya başlamış çoktan.
“Türkiye’nin bütün halklarını kucaklıyoruz” söylemi eğer halkları ısrarla köken veya mezhep üzerinden tanımlamaya devam ederseniz, bir süre sonra sizin de vicdanınızı kelleciliğe rehin bırakır, defalarca tecrübe ettik!
Türkiye’nin durduk yere Afrin’e saldırdığını ima ederek oradaki sivil halkı katlettiğini söyleyen ve oradaki halkın kendini savunma hakkını savunan da işte Meclis'te temsil edilen bu partinin elemanları.
35 yıldır terörle hem tarlada hem ovada, hem sokak ortasında hem sınır ötesinde mücadele eden ve baş eğmediği için küresel güçlerin hedef sahası olarak kodlanan Türkiye’nin (Türkü ve Kürdüyle vs) gözü yaşlı vatandaşlarını nasıl yönetecekler?
Hem Güneydoğu’da hem sınır ötesinde canlı kalkan olarak kullanılan Kürtleri vurmamak için pusuda şehit düşen gençlerin ailelerini ya nasıl yönetecekler? Teröristin direniş hakkını savunarak mı? Saldırganların kökeniyle mağduriyet yaparak mı?
***
Yurdun birçok bölgesinden gelerek Kilis ve Hatay sınırından geçip Afrin kırsalında oluşturulan toplanma merkezinde jandarma ve polisin Özel Harekat timleri cepheye gitmeden (Türkü, Kürdü vs) bir araya gelmişler. “Bu vatan için ölmek bu bayrak için ölmek şeref verir bize” diyerek ant içmişler. Taraflarını ikrar etmişler. Artık onlara kanat geren güçler ile teröristlere kanat geren güçler alenileşti:
“Vallahi var bize kanat gerenler, bizimleydi! Gönül gözü görenler, evliyalar, enbiyalar, erenler, bizimleydi... Ne kadar savaşsak bitmez yolumuz, gövdemiz hür lakin esir kolumuz. Tepeden tırnağa Anadolu bizimleydi... Kırklar ve yediler açtı kucağı, alevlendi her gün iman ocağı. Resul-i Ekrem’in tevhid sancağı bizimleydi... Dilde ve gönülde varoldukça Kuran, olmaz Türk yurdu viran...”
Barış yanlısı bildiri yazmaya kalem yeterli olur. Ama küresel sermayenin desteğiyle üzerimize gelen örgütlerin saldırmamasına, barış masasını devirmemesine kalem ikna edemedi onları. Mücadele etmeden üzerimize gelmelerini mi seyredecektik?
Buyrun, savaşın acı gerçeğiyle yüzleşmeye. Yüz yıl önce kaldığımız yerdeyiz. Bir kez daha cepheler aleni işte. Afrin’e savaşmaya gidenlerin “bizimleydi” yeminini daha işitirken hamaset görüp toplumu hizaya getirme analizleri yapanlar şuraya! Yüreğinde kıvılcımla, sade bir vasiyet bırakarak ‘bir’ olmaya koşanlar buraya!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018