Leyla İPEKCİ
Hac mevsiminde milyonlarca hacıyla birlikte kalbimizin ‘kara nur’una değip kendimizle buluşmaya niyet etmiştik. Dönüyor dönüyorduk insan selinin içinde. Ta ki aslımıza / O’na kavuşalım.
Biriciktik ve o kadar da bir’dik. Birimiz eksik olsak hakikat tamam olmayacaktı.
Böyle sonsuz içerideyken, bir anda Kâbe’ye inen basamaklarda bir hacının boylu boyunca uzandığını fark ettim. Bir Afgan veya Peştun olabilirdi. Üzerinde hardal renkli yerel bir giysi vardı. Merdivene baygın bir şekilde boylu boyunca uzanmıştı. On kişilik bir yer kaplamıştı en az. Çok cılızdı, belki midesini tıka basa dolduracak bir şeyler yemeyeli aylar olmuştu. Takati kalmamış gibiydi.
Bense büyülenmiştim. Onu bu halinin “ölmeden önce ölün” hadisinden mülhem benliğimizi yok etme mücahedesinin somut bir tezahürü olarak görmüştüm oracıkta. Nefsini teslim almış, onu terbiye etmiş birinin sırrını taşıyordu. “Sen çıkarsan aradan kalır seni Yaradan” sözünün canlı misaliydi. Fakr halindeydi.
Tabii bunlar benim kişisel yorumum, manada gerçeği tabir edecek ehil biri elbet haddimi bildirirdi bana. Ama cahilce olduğunu bile bile bende açtığı gerçeğe yaklaşmaya çalışıyordum.
Hacı, büyük bir şevkle Kâbe’yi seyrediyordu yattığı yerden. O an farkına vardım. O insan selinin ortasında ona öyle bir genişlik bahşedilmişti ki. Rabbim mekânı ona öyle bir açmıştı ki. Kimse ona çarpmıyor, ona değmiyor, ona takılıp düşmüyordu. Kimse onun işgal ettiği yerden şikâyetçi değildi. Mekân onun hizmetine verilmişti.
Bir başka hisse daha kapıldım. Belki de onu benden başka kimse görmüyordu!
Hac boyunca -ki bu nasıl sırlarla dolu bir ibadetse- her birimize ayna oluyordu alem. Neresine getirmişsek nefis merhalemizi, oradan bakıyorduk aleme ve bize yansıyan gerçeği oradan seyrediyorduk.
Alem içinde alem, gerçek içinde gerçek vardı. Bu muazzam biricikliğimizi ‘yek vücud’ içre idrak edebilmek adına muhteşem bir tecrübeydi Hac.
***
Yıllar geçmiş üzerinden. Mekke, 1432 Haccı’ndan bugüne defalarca değişti. Tadilatlardan, yıkımlara, inşalara. Koskoca kuleler, kazulet gökdelenler onun hakikatine zerre zarar verememişti.
Bunu gördükten sonra, “zamana sövmeyin” hadisi yeniden açılmıştı zihnimde. Kabe manzaralı devasa binaların ibadet şuuruna ne kadar müdahale ettiğini söylesek de, nihayetinde Kabe kalbin hakikati. Hazreti İnsan. Kemalatın cem olduğu vücud. Değişmeyen öz.
Biz, bu devrin çocukları, Kabe’yi gökdelenler arasında seyretmeye verilmiştik. Nereye bakarsan bak, O’nun yüzünü görebilmek değil miydi aslımıza dönme yolculuğundaki şiarımız? Her baktığında O’nu görmek değil miydi; ayetten mülhem?
Evet Mekke her zaman inşa halinde olmuştu, olacaktı. Çünkü o hiçbir zaman tamamlanamayacaktı. Gönül fethini neyle sınırlayabilirdiniz ki? Açılır, açılır, sonsuzluk genişlemeye devam eder. Hazreti İnsan makamının üst sınırı olabilir miydi?
***
Bugünün Hac yolculuklarını uçakla yapıyor bizim gibi küresel vatandaşlar. Lakin kendi tecrübemizden biliyorum, her çağın, her konforun vergisi var, meşakkatin ambalajı değişse bile özü bir. Nitekim evden çıkıp Mekke’deki otelimize varmak Umre’de birkaç saatlik bir yolculuk iken, Hac mevsiminde tam 20 saat sürebilmişti mesela!
Şimdi bakıyorum, asla geçmiş gitmiş duygusu vermiyor bana Hac. Alıp getiriyoruz Kabe’yi. Hiçbir şey oldu bitti değil, her şey olmakta demiştim Haccın bugününü, her bir kelimesini nefsimden geçirmeye çalışarak yazdığım Şehrim Aşk romanında. Biziz o!
Ayak tabanlarımla, ter kokumla, gözyaşımın tadıyla nasıl da yalın bir ilişki kurmuştum. Gündelik hayatın tortularından arındıkça çöl kumunda insan tozuyla abdest alacağımı nereden bilebilirdim bu ibadete niyet etmeden!
Hele toprağın altından eşeleyerek çıkardığım ve şeytan taşlamaya götüreceğim taşların her biriyle nefsimin bir zaafını idrak etmeye başlayacağımı? Eşimle ve kayınvalidemle bambaşka bir dilde ‘kardeş’ olacağımı? Ailesiz bir geçmişten gelerek, Hac’da aile’nin gerçeğine kavuşacağımı?
Evet. Çok meşakkatli Arafat. Kendi benliğinin ordularıyla mücadele ettiğini, “nefsin yeter sana düşman” diyen Hak dostunun neyi kast ettiğini bilmeden bildik orada. Kıyam anında. Bizi bekleyen çok uzun bir yolculuktu. Ama elimi açıp niyaz ettiğimde, talip olmuştum. Kıssalarımızı yazdık, her birimize verilen kalem; kendi menakıbımızın mürekkebiyle yazdı gerçeği, elan yazıyor.
***
Bir akrabam bana kurban ibadetinin zulüm olduğuna dair bir nutuk çektiydi o günlerde. Yediği etin bedelini hep kasaplara yüklemişti şuursuzca. Uzun yıllardır konuşmuyor benimle. Onun şekle bakıp gördüğü bir kanlı bıçak. Bıçağın kesmediği İsmail’in boynundan içre, nice teslimiyet hikmetini göreyim diye niyet etmeme vesile olmuştu.
Onun bana had bildirip hizaya çekme şevkinde nasıl da büyük bir benlik vardı. “Sen bilmezsin ben bilirim” kibri. Oysa İbrahim’in (as) sırrının evladı İsmail’le (as) tamamlanacağını ispat etmek gerekiyordu Hac yolunda: Zaaf derecesinde putlaştırdığın her şeyin (kibir kin haset vs) kendi dünyan olduğunu. Esaretten kurtulup hürriyete kanat çırpmaya talip olanların vazgeçilmez sandıkları her şeyi kurban etmelerinin ‘aşk’ olduğunu!
***
Alem bize ayna. “Ben ne yana eğilirsem alem o yana eğilir” diyen Hak erenlerden Mısri’nin mertebesinde kimimiz şekle bakar ve tıpkı kurbanın kanını gördüğü gibi kibir görür. Kimimiz kurbanın kanın kendi canı olduğunu fark ederek kâmil insanın benliksiz makamını görür.
Bu idrakin nasıl bıçak sırtı bir kudret olduğunu fark ettikçe: Ey nefsim diyorum, sensin kurban ettiğim.
Hac yolunda, en vazgeçemediği kendi benliğidir kişinin. İnsana gelmeye, onun kanına karışmaya ahdetmiş ve insana rızık olmuş bir kurbanın hakikatine yaklaşmayı becerebildikçe, ayna var aynadan içre, alem var alemden içre diyorum nefsime.
Ey nefsim, mutmain ol ki göresin inşallah; kurban sırrını kandan. Sensin alem içre cananı bulan canından! İyi bayramlar.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018