Leyla İPEKCİ
Abant buluşmaları kapsamında beş yıl içinde katıldığım üçüncü anayasa toplantısıydı.
Aslında katıldığım da söylenemez, salondaki güçlü kamera spotlarının gözlerimde oluşturduğu rahatsızlık yüzünden toplantılara pek iştirak edemedim. Fakat tabiri caizse 'havayı kokladım.'
Geçtiğimiz hafta Tesev'in anayasa toplantısında dinleme fırsatı bulduğum Cemil Çiçek'i Abant'ta da dinledikten sonra, her ne kadar söyleminde daha gür ve net ifadelere rastlasam da, anayasa konusunda son dört yıllık beklentilerimin beni artık heyecanlandırmadığını fark ettim. Aynı şekilde diğer katılımcılar için de benzer bir izlenim edindim.
Biraz açayım. Nisan ayının başında, sivil toplumdan gelen ve uzlaşma komisyonunda müzakere edilmekte olduğunu varsaydığımız taslak metinlerden yola çıkılarak anayasa maddelerinin yazılmaya başlanacağı söyleniyor. Ama gazetelere, televizyonlara, toplumun gündemine ve halkın gündelik hayat meselelerine bakınca... Hiç de böyle bir hava sezmiyoruz doğrusu.
Medyayı da, ülkemizin sade insanlarını da anayasada yıllardır -özellikle Kürt meselesi bağlamında- çok tartıştığımız örneğin 66. maddenin metnini dert etmiş bir halde görmüyoruz. Dört yıl önce, Özbudun taslağı konuşulurken, toplumun farklı kesimlerinden heyecanlı öneriler gelirdi. Bugün ise daha ziyade cumhurbaşkanlığı seçimini, olası başbakan adaylarını, Erdoğan'ın sağlık durumunu, Ankara'daki çok konuşulan veya çok susulan kulisleri, hiç aklımızın ucundan geçmeyecek ilginçlikteki senaryoları konuşuyor herkes.
Böyle bakıldığında Abant'ta yine üç buçuk saat boyunca anadilde eğitimin gerekliliğini veya kökene vurgu yapmayan bir anayasal vatandaşlık tanımını halen 'aramızda' tartışmaya devam etmemiz bende 'anayasal an'lardan giderek uzaklaştığımız hissini uyandırdı. Gerçi burası sürprizler, son dakika şokları, bitmeyen müzekere ve pazarlıklar memleketi. Ama beni kötümserliğe iten başka şeyler de var:
Muhalefet partileri bu kez, bir önceki uzlaşmaz görünümleri yüzünden yine oy kaybetmeyi göze alamadıklarından, uzlaşma komisyonunu tıkayan taraf olmak istemiyorlar. Sivil anayasa yapılamasa bile bu süreçten AKP'nin yine her zaman olduğu gibi mağdur olup kazançlı çıkmasını, hatta oy oranını bu vesileyle artırmasını engellemek istiyorlar. Dolayısıyla verdikleri görüntü pozitif. AKP'nin hazırlayacağı bir anayasa taslağını 'medeni' ölçülerde tartışıp mutabakata varma ihtimallerinin yüksek olduğu yönünde. Ama bu sadece görüntüde kalabilir.
Hükümet de eski tecrübesinden ders çıkarmış gözüküyor. Bu yüzden, uzlaşma sağlanamazsa, "bu salt AKP anayasasıdır" diyerek veya "seçim yaklaşırken anayasayı bu Meclis yapamaz" diyerek sistemi gayri eşru ilan edecek olanların eline koz vermeyi göze alamıyor. Meclis'te gerekli oy sayısına ulaşıp hazırlanan anayasa metnini referanduma sunsa dahi, muhalefet partilerinin kendisini yalnız bırakmasını tolere etmesi kolay değil.
Muhalefet partileri son dakikada uzlaşmazlığa düşüp anayasa sürecini kilitlese dahi, AKP yine bu süreçten yara almadan kurtulabilir. "Görüyorsunuz bize anayasa yaptırmıyorlar" diyerek halkı da şahit tutabilir. Anayasa süreci tıkansa da tıkanmasa da, yani her iki durumda da hükümetin bunu oya tahvil etme şansı fazla.
Ama süreç bir kez daha tıkanırsa olan Türkiye'ye olacak yine. Anayasa müzakerelerinin yerini yine şehit haberlerine, operasyonlara bırakma ihtimali bir yana, Suriye veya İran gerginliğinden yeni kriz üretecek olanların da aportta beklediği bir vakıa. Kısacası: Herkesin görünürde kurtulmak istediği ama bıçak kemiğe dayandığında hararetle sarıldığı bu darbe anayasamızla yönetilmeye devam edebiliriz bilinmeyen bir süre daha.
Ölümü gösterip bizi sıtmaya razı edenler yüzünden "kaç madde değiştirsek kazançtır" diyerek, yine onar, yirmişer maddelik değişiklikler üzerinde mutabakat bulmak zorunda kalan siyasetçileri desteklemek dışında bir çaremiz kalmayacak. Bu da olabilir!
Darbe anayasasını peyder pey değiştirmek de elbette onu hiç değiştirmemekten iyidir. Ama bu şekilde her geçen saniye dağa çıkışları, sokak eylemlerini artıracak, iç savaşlardan, komşularla krizlerden nemalanan güçler daha da dirilecek. Ergenekon, Susurluk ve benzeri yapıların farklı sektörlerdeki sözcülerinin sesi daha gür çıkacak. Bir kez daha aynı senaryoların sahnelenmesinde figüranlar olarak bulacağız kendimizi. Bundan da korkarım.
Nitekim böyle bir süreci pişirmeye çalışanların hiç boş durmadığını gösteren şu haber de cabası: Şanlıurfa'da bir grup Aczmendi son zamanlarda sürekli kimlik kontrolü bahanesiyle polis tarafından durdurulduklarını ileri sürerek, kent merkezine gelmiş. Yaptıkları açıklamada ise kısaca şöyle demişler: "Bizlerin sabır sınırlarıyla oynamaya hakkınız yok. Bizler gibi gönüllü asayiş memuru olan Nur talebeleriyle uğraşmayın." 28 Şubat'a giden süreçteki 'ortam olgunlaştırma' günlerinden beri pek ortalıkta görünmüyorlardı oysa.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2018
4.02.2018
1.02.2018
28.08.2018
25.08.2018
21.08.2018
7.02.2018
4.02.2018
31.07.2018
28.07.2018