Mahmut ÖVÜR
Askeri darbelerle Kürt meselesi arasında yakın bir ilişki olduğu biliniyor ama 1960 darbesinin bu meseleyle ilişkili olduğu pek bilinmez. Bilinen tek şey, o darbecilerin 365 Kürt aşiret lideri ve ağasını Sivas'ta bir kampta toplamasıydı.
Peki, bunun anlamı neydi? O yıllarda ciddi bir Kürt siyasi hareketi olmamasına rağmen bu neden yapılmıştı? Bir anlamı olduğunu 27 Mayıs 1960 darbesinin önemli isimlerinden Orhan Erkanlı, anılarında şöyle yazar: "Ağalığa son verilecek, gerekirse doğu ile batı arasında insan mübadelesi yapılacak..."
Devletin tekçi bakışını yansıtan bu cümleyle ne kastedildiğini Turquie Diplomatique gazetesinde Celal Tahir şöyle yorumluyor: "27 Mayıs kendi başına ve başlı başına bir projedir. Çünkü 27 Mayıs'ın gayesi yalnız ve sadece Adnan Menderes ve DP'yi tasfiye etmek değildir. Öncelikle merkez sağda DP'nin şemsiye olma durumu ortadan kaldırılır. Merkez sağ ayrı, İslamcılık ayrı, Türkçülük ve Türk milliyetçiliği ayrı kulvarlara yönlendirilir. Kürtçülük, Kürt milliyetçiliğine ayrı kulvarlar açılır. Alevilik ise sola kaydırılır. İsmet Paşa'nın söylemiyle CHP ortanın solu olur ve Komünizmle mücadele dernekleri kurulur..."
Yani bir biçimde siyaset dizayn edilir, Türkçülük, İslamcılık kendi partileriyle, Kürtler ise DP'den uzaklaşarak solla buluşturulur. Bu öngörünün "yerli" olmadığı "Türkiye'nin derinliğiyle dünyanın derinliği"nin ortak yapımı olduğu çok açık.
Bu projeyi hızlandıransa o günlerde Adnan Menderes ve arkadaşlarının ABD ile ilişkileri gözden geçirmek istemeleri. Darbeyle idam edilen Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu'nun gazeteci Kemal Bağlum'a söyledikleri bu açıdan önemli:
"Bir yıldır Adnan Bey'e bunu telkin ediyorum. Sovyetler ve üçüncü dünya ülkeleriyle ilişki kurulmasını gündeme getiriyorum. Bu ilişkilerin normal düzeyde yürütülmesinden dolayı Türkiye'nin çıkarlarının büyük olacağını BM'de taraftar toplayacağını söylüyorum."
DP'nin darbeyle düşürülmesi ve toplumsal muhalefetin dizayn edilmesi sonraki yıllarda yapılanlarla örtüşüyor. Örtüştüğü için de Türkiye ne zaman kendi meselesini kendi dinamikleriyle çözmeye kalksa başına olmadık işler açılıyor ve açılmaya devam ediyor. Bunun en somut olanı, 90'ların başında rahmetli Turgut Özal'ın öncülük ettiği çözüm iradesinin, deyim yerindeyse adı konmamış bir darbeyle ve kanla bastırılmasıydı. Şimdi sınırlarımıza dayanan ve IŞİD'ın aparat olarak kullanıldığı "vekalet" savaşının arka planı da 60'larda temeli atılan ve sonra sürdürülen siyasi dizayna benziyor ve devamı gibi...
Türkiye, dış politikada kendi siyasetini izlemek istediği, Kürt sorununu da kendi dinamikleriyle çözmeye kalktığı için birkaç yıldır derin bir kuşatma yaşıyor. Tabii bu, küresel derin güçlerin, bölgesel gerçekleri bildiğini de gösteriyor. Zamanı geldiğinde istediği yönde harekete geçebiliyor.
Son günlerde açığa çıkan Kürt siyasi aktörleriyle ABD ilişkilerine de bu gözle bakmak gerekiyor. Kandil'in birdenbire "ABD'nin üçüncü göz" olabileceğini söylemesi hayra alamet değil. Düne kadar ABD emperyalizmine karşı çıkan, Öcalan'ın 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye teslim edilmesini "uluslararası komplo" olarak niteleyen PKK yönetimi, ne oldu da böyle hızlı bir dönüşüm yaşadı?
Çevremizi kuşatan bu derin ve kirli hesapların tek panzehiri var: çözüm süreci. Birileri bu sürecin bittiğini söylese de Türkiye'nin bölgedeki gücü, Türk- Kürt birlikteliğinin tarihsel derinliği bütün kuşatmalara rağmen sürecin yaşayacağını zorunlu kılıyor.
Bunu yaşayıp göreceğiz.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019