Murat YETKİN
Birgün gazetesinin Pazar eki “Felaketle geldi, rezaletle bitti” başlığını atmış. Ben “Gelen gideni aratmasın” dileğimi kayda geçireyim. Felaket Kahramanmaraş-Hatay depremleriydi, rezalet ise Türkiye futbol kupasının “Bir avuç dolar için” Suudi Arabistan’da oynamaya kalkıp Atatürk duvarına çarpılması ve Türkiye’nin cümle aleme rezil edilmesi. Doğrusu ben Suudi Arabistan’daki futbol rezaletine 2023’ün son rezaleti derken dahi tereddütle yazıyorum: bakarsınız bugün son gün daha büyüğü çıkar, belli mi olur?
Erdoğan’a göre “yaşanan hadiseler”
Doğrusu, yazmak için TurkCell Süper Kupa olmadan önceki adı “Cumhurbaşkanlığı Kupası” olan kupada yaşanan rezalet üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ne diyeceğini bekledim. AK Parti sözcüsü Ömer Çelik’in “Atatürk ülkemizin kurucu lideri ve ortak değeridir” sözünü tekrarlayıp ortadan, rezaleti yatıştırıp geçiştirici bir konuşma yapacağını tahmin ediyordum. Öyle olmadı. “Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Gazi Mustafa Kemal bu ülkenin banisidir” demekle “Atatürk ortak değerimizdir” demek elbette aynı şey değildi.
Erdoğan için “dün gece yaşanan hadiselerin” bir tek anlamı vardı o da seçimlerde -özellikle İstanbul’da- CHP’nin işine yaraması ihtimali. O yüzden hem de “Sporun günlük siyaset mezesi haline getirilmesi yanlıştır” dedikten sonra doğrudan CHP’lilerin iktidardan değil kendilerine “Atatürk’ün askeri değil, itlerisiniz” diyen “bölücü örgütün uzantılarından” hesap sorması gerektiğini söyledi. Böylelikle 2023’ün son rezaletinin arkasında Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile Fenerbahçe ve Galatasaray’dan çok bütün kararları alan “tek adamı” sorumlu tutan CHP lideri Özgür Özel’i hedef alıyordu.
Para için mi onay verdi?
Erdoğan sorunun özüne değinmek istemiyordu. Çünkü sorunun özü TFF’yi de Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimlerini de aşıyordu. Hasan Göğüş’ün dün YetkinReport’ta yazdığı gibi “Riyad’daki futbol krizinden TFF de kulüpler de suçluydu” ve fazlası da vardı.
Neye dayanarak mı söylüyorum?
Üç ifadeye dayanarak söylüyorum.
Birincisi, 29 Aralık gecesi TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ile Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in imza attıkları ve 2023’ün (yani Cumhuriyetin 100. Yıldönümündeki Türkiye kupasını Suudi Arabistan’da oynama kararlarını paraya bağlayan ortak metindir. İkincisi, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başanlığınmın Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin yaptığı ve temel olarak son anda akıllarına Atatürk gelen kluüplerin haksız olduğunu vazeden, gerçeğe çok yakın ayrıntıda (ama Suudilere toz kondurmama özenindeki) açıklamadır. Üçüncüsü de Erdoğan hayranlığıyla da tanınan futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen’in yaptığı açıklamadır ki aslında niyeti o olmamasına rağmen Erdogan’ın bütün süreçten haberli olduğu ve sorgulayarak onay verdiğini öne sürmektedir.
Bir avuç dolar için mi?
Tek tek üzerinde duralım:
1- TFF, Fenerbahçe ve Galatasaray yöneticileri ortak metinlerde 2023’ün Türkiye Kupası maçının Suudi Arabistan’da oynanma kararının “Türk futbolunun marka değerine ve kulüplerimize katkı” gözetilerek aldıklarını söylemektedir.
Türk futbolunun marka değeri milyonlarca dolar döktüğünüz yabancı oyuncularla (sadece FB ve GS için değil, hepsi için söylüyorum) Avrupa kupalarında köy takımlarına yenilmemekle olur. 2023’ün son ayında bu Türk futbolunun Ankaragücü Başkanı Faruk Koca’nın hakem dövdüğü olayla birlikte dünyaya rezil olduğu ikinci vakadır.
Nitekim İletişim Başkanlığı “En iyi teklifi veren Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanması, tamamen kulüpler ve TFF tarafından ortak bir kararla belirlenmiş ve organize edilmiştir” diyordu.
Öte yandan Rıdvan Dilmen, “Erdoğan’a sordum” diyerek şunu aktarıyor: “Ya ben de Büyükekşi’ye niye orada oynayacaklarını sordum’ dedi. Büyükekşi de diyor ki, ‘İki kulübe para kazandıracağız’. Peki ‘Kulüpler ne dedi?’ diyor. ‘Kulüpler de kabul etti’ deyince ‘O zaman tamam’ diyor.”
Cumhurbaşkanı gerçekten Kulüplerin bu işi para için kabul ettiğini öğrenince mi cevaz vermiştir?
Atatürk sonradan mı akıllarına geldi?
2- Üçlü açıklamada maçın “bazı aksaklıklar nedeniyle” ertelendiği söyleniyor.
O “aksaklıkların” ne olduğunun izi yok. Yani Suudi yetkilierin “siyasi sloganlara ve resimlere izin vermiyoruz” diyerek, Atatürk posteri ve “Yurtta sulh, cihanda sulh” pankartına izin vermediğinden bahis yok.
Öte yandan TFF ve kulüplerin 20 Ekim’de imzalanan protokolde sadece Türk bayrağı ve İstiklal Marşı için izin aldığı hem Suudi hükümeti destekli organizasyon şirketi Riyadh Season açıklamasında hem de İletişim Başkanlığı açıklamasında var. Rıdvan Dilmen de Fenerbahçe ve Galatasaray kulüp yönetimlerinin 26 Aralık sonrasında stada Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” yazdığı pankart ve Atatürk posteriyle çıkma isteğinin reddedildiğini söylüyor.
Acaba TFF ve kulüp yöneticilerinin aklına yumurta kapıya dayanınca mı gelmiştir Atatürk resmi, sözü ve formasıyla çıkmak, yoksa şark kurnazlığıyla “Nasıl olsa Suudiler izin vermez” diyerek önceden açmayıp son dakikada oldubittiyle kabul ettireceklerini mi düşünmüşlerdir?
TFF ve kulüp yönetimlerinin bir avuç dolar için Suudi Arabistan’da Türkiye kupasını oynamaya karar verirken neredeydi acaba?
Bir de üstüne tazminat mı?
3- Üçlü açıklamada maçın “ileri bir tarihe ertelendiği” yazılı ama nerede olduğu yazılı değil. Acaba Türk futbolunun “marka değeri” gerekçeli TFF ve kulüp yönetimleri para alacakları maçı yapmadıkları için Suudi şirketi Riyadh Seasons’a tazminat ödeyecekler mi?
Rıdvan Dilmen “Tazminat kısmını bilmiyorum” diyerek para bahsinde “duyduklarını” şöyle aktarmış:
• “Toplamda tutar, kazanan takıma 2 milyon 400 bin dolar verilecekti, kaybeden takıma da 1 milyon 600 bin milyon dolar verilecekti. Yani toplam 4 milyon dolar. Eğer 4,5 ise 500’ünü federasyon alacaktı, onu bilmiyorum. Ama kulüplerin alacağı buydu. Bir ay önce her iki kulübümüz de mağlubiyet parası alıp kazanan 800 bin dolar daha alacaktı. Yani kulüplerimiz 1 milyon 600 bin doları bir ay önce aldılar, bu önemli bence.”
Doğruysa bence de önemli. Acaba kulüplerimiz ve TFF bu parayı iade edecekler mi, ya da “Maçı yine Riyad’da yapalım, ödemeyelim” pazarlığına mı oturacak Suudi yetkililerle. Dilmen’in duyduklarının fazlası elbette devletin yüce makamlarında da vardır.
2023’ün son rezaleti
2023’ün 2024’e devrettiği bu rezalet aslında 2024’e devredilen başka pek çok sorunun özetidir.
Tamamlanmayan deprem konutlarından işçi sendikalarının hesapladığı yoksulluk sınırı altında verilen asgari ücrete, dünya siyasetine yön vermeye çalışırken dış politikada yaşanan u-dönüşlerine ve ekonomik sorunların -evet, futbol tribünlerinde de yankı bulan- hamasetle geçiştirilmeye çalışılmasına dek pek çok sorunun özeti.
İletişim Başkanlığı açıklamasını Dilmen’e sızdırılan bilgilerle birleştirdiğimizde, TFF’nin kulüplere kabul ettirdiği para için Suudi Arabistan’da kupa maçı önerisinin Cumhurbaşkanı tarafından durdurulmadığını da anlıyoruz. Cumhurbaşkanı “Para için de olsa uygun olmaz, Türkiye’de oynansın” dese Büyükekşi mi karşı çıkardı, Özbek mi, ilk başta bu işe gönülsüz görünen Koç mu?
Ülkedeki her şeye karar veren Cumhurbaşkanı, ülkenin itibarının söz konusu olması muhtemel bu girişimi durduramaz mıydı?
Ve 2023’ün gurur kaynağı
Türk futbolunun “marka değeri” 2023’te Türkiye’ye gurur kaynağı olmadı. 2023’ün sporda gurur kaynağı kadın voleybolcular oldu. Futbolda dünya manşetlerine hakem dövmeyle çıktığımız hafta dünya kulüpler şampiyonasını Eczacıbaşı kazandı ama finali de bir başka Türk takımıyla, Vakıfbank’la oynadı. Kadın voleybol milli takımı 2023’ün Dünya ve Avrupa şampiyonu oldu ve şampiyonluklarını Cumhuriyet’in 100’üncü yılına ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e ithaf ettiler.
Cumhurbaşkanı Türkiye’nin adını başarılarıyla duyuran, mevcut itibar anlayışı olan “marka değerini yükselten kadın voleybol milli takımını Cumhurbaşkanlığında, kamuoyuna açık şekilde kabul etmeyi çok gördü.
2024’ün “felaketle gelen, rezaletle biten 2023’ü aratmamasını diliyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.01.2025
7.01.2025
23.08.2024
3.04.2024
1.01.2024
10.11.2023
6.05.2023
23.03.2023
5.03.2023
27.02.2023