Tuncer KÖSEOĞLU
Küçük bir teknenin ambarında umut yolculuğuna çıkarken, bedenleri savrulur deniz kıyılarına... O tekneye binebilmek için yıllarca para biriktirip en pis işlerde çalışmışlardır. Bazen onlarla ilgili haberleri Meriç Nehri’ni geçerken buluruz. Yakalananlar şanslıdır, işin içinde ölüm yoksa. Bazen Ege Denizi mezarları olur. Karşı kıyıya varmak isterken bir Yunan Sahil Güvenlik botu belirir karşılarında. İnsan tacirleri tarafından salkım saçak bindirildikleri teknenin Yunan karasularına geçmesi engellenir böylece. Bazen yerleştirildikleri gecekonduda üzerlerine kapı kilitlenir. Soğuktan donmamak için yaktıkları elektrikli ısıtıcı yangın çıkarır. Kapı kapalı pencere demirlidir. Sığındıkları küçük banyoda üstü üste bulunur cansız bedenleri... Bir süre haber olur gazetelerde sonra unutulur gider. Diğerlerinin unutulduğu gibi... Başka ülkelerin istenmeyen insanlarıdır onlar. Ucuz işçi potansiyeli taşırlar, en ağır işlerde çalışırlar üç kuruş paraya. Bir odada 10-15 kişilik yaşam sürüp, kazandıklarını memleketlerine gönderirler. Ya da umut yolculuğuna çıkabilme adına insan tacirlerine verebilmek için biriktirirler. Kolay değil Türkiye’den başka bir ülkeye geçebilmek. Hayatını ortaya koymak yetmiyor, para da gerekli.
Türkiye’ye her yıl onbinlerce göçmen geliyor Asya ve Afrika ülkelerinden. Türkiye bu insanlara göçmenlik ve sığınma hakkı vermiyor. Mültecilik antlaşmasını imzalayan Türkiye sadece Batı ülkelerinden gelenleri göçmen olarak kabul ediyor. Geri kalanlar ise başka dünyanın ve başka Tanrı’nın insanları olmalı. İşte bu başka dünyanın ve başka Tanrı’nın insanlarının ölümleri de sessiz sedasız oluyor. Önceki gün bir bodrum katında ölen beş Afgan gencin cesetlerinin bir gün sonra bulunması gibi. Onları ölüme götüren doğalgaz bağlantısı kendileri gibi kaçaktı. “Yaratılanı, yaratandan ötürü seven” ülkemizin başbakanının onlara reva gördüğü yaşam şekli kaçak olarak yaşamaktı. Afgan mülteciler sürekli işgal edilmek istenen ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye geliyorlar. Zeytinburnu’nda mahalleleri oluştu. Evlilik yoluyla vatandaşlık kazananların dışında hiçbir hakları yok. Çocukları oluyor okula gidemiyor. Ağır işlerde çalışıp kazandıkları 100-200 doları memleketlerine gönderiyorlar. Bu parayı biriktirebilmek için bir evde çok kalabalık yaşamak zorundalar. Ölümleri de bu yüzden topluca oluyor. Gözlerden ve vicdanlardan ırak oluyor memleketlerinden kopup gelen bu insanların ölümleri...
Afrika’dan gelen göçmenler için de durum farklı değil. Hayata tutunma çabası bir yandan başka bir ülkede kaçak yaşamak bir yandan... Adalet de yok onlar için. Nijeryalı Festus Okey Beyoğlu Karakolu’nda polisin silahından çıkan kurşunla öldürüldüğünde 2007’nin ağustos ayıydı. Sonra ne mi oldu, anlatayım kısaca: Öldüren polis hakkında dava açılması yıllar sürdü. Bütün deliller karartıldı. Festus’un kanlı tişörtü kayboldu. En sonunda katil zanlısı polis hakkında cinayet suçlamasıyla dava açıldı. Davanın görüldüğü mahkeme Nijerya’dan Festus’un kimlik kayıtlarını istedi. İstenen kayıtlar hiçbir zaman gelmedi. Katil zanlısı polis aslanlar gibi işinin başına döndü. Ölen nasıl olsa başka bir Tanrı’nın çocuğu Festus Okey’di... Biz, bize benzeyen yaratılanları seviyorduk çünkü...
Kırmızının uğuru
Eski yılın son günleriydi. Bir mağazaya girmiş sağa sola bakınıyordum. Orta yaşlı bir tezgâhtar kadın yanıma yaklaştı ve kırmızı boxer donları gösterip, “Bunlardan alın yeni yılda uğur getirir” dedi. Ben de cevaben “Kırmızı iç çamaşırı sevmem, uğuruna da inanmam” diye kestirip attım. Kadın bu sözüm üzerine yüzüme acı dolu gözlerle baktı. “Biliyor musun ben geçen yılbaşı yeni yıla kırmızı iç çamaşırı giyerek girdim. 20 gün önce oğlum öldü. Daha henüz 20 yaşındaydı. Biliyorum uğur getirmediğini. Yine de söylüyorum müşterilere işte” dedi. Benimle konuşurken yüzünün aldığı acının hâlini ömrümün sonuna değin unutamam. Kadının bahsettiği genç ise kaldığı apartta mutfak tüpünden sızan gazdan zehirlen, Pamukkale Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı ikinci sınıf öğrencisi Savaş Fethi Eriş’ti...
twitter@TncrK
Yazarlar
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021