Tuncer KÖSEOĞLU
Aktaranın yalancısıyım. Diyarbakır'da bir deli var, hayata dair olan biten her şeyi buğdaya bağlıyor. Diyarbakırlı deli kardeşimle aynı yerde durduğumu bilmek hoşuma gitti. Ben de yaşama dair olup biten olumlu ya da olumsuz her şeyi derelere bağlıyorum. Dereler üzerinden hayatı tanımlamaya çalışıyorum. Suyumuzu, hayatımızı kestikleri günden beri durum böyle...
Gezi direnişçilerine de dereler üzerinden bakarak selam gönderdim. Köylüler, derelerini çalan insanların karşısına dikildiler. Dozerlerin üzerine yürüdüler. Hiçbir siyasî amaçları yoktu onların. Sadece yaşadıkları yere sahip çıkmak istediler. Bundan daha yüce bir amaç olur mu? İmdat çığlıkları fazla duyulmasa da Gezi'de direnenlere ilham kaynağı oldular. Daha ne olsun...
Ceberrut devlet ve oyun oynamak isteyen çocuk
Cilimbulilerin (ateşböceği) geceyi aydınlattığı bir yaz gecesinde evimizin hemen arkasında çocukluk arkadaşlarımla oyunlar oynarken dedem kolumdan yakalayıp eve götürmüştü. 7-8 yaşlarındaydım. Aklım haytalık yapan arkadaşlarımda kalmıştı. Kapıya doğru her hamle yaptıkça, dedem tarafından dövülüp yere oturtuluyordum. Dedemin "bu gece bu kapidan çıkmayacaksun" bağırışlarına benim ağlamalarım karışıyordu. Bu duruma dayanamayan babaannem, " Bırak uşağı gitsun" diyordu.
İnatçıydı dedem, beni bırakmaya niyeti yoktu. Kilitli olan odanın kapsına her hamle yaptığımda beni dövüyordu. Bu dayaklara karşılık "Benim özgürlüğümü kısıtlayamazsın. Gideceğum..." diyordum ağlayarak. Bir saate yakın bu mücadele bu şekilde sürdü. Dedem bana dayak atmaktan yorulmuş, ben dışarı çıkma isteğimden geri adım atmamıştım. En son şöyle bir şey oldu; dedem beni evire çevire yorulana kadar dövmeye başladı. Kafa göz ne varsa. O vurdu, ben ağladım. "Gideceğum" dedim. Bir süre sonra durdu, kapıyı açtı "git" dedi... Odanın kapısından dışarı adımımı attığımda ne yediğim dayaklar, ne de gözyaşlarım kalmıştı... Hiçbirinin önemi yoktu benim için. Dedim ya, ateşböceğinin harman olduğu bir gecede sokakta oyun oynayan arkadaşlarımla ben, bahtiyardım.
Gezi Parkı'nda gençlerin başlattığı direnişi çocukluğumda yaşadığım bu olaya benzetiyorum çokça. Her karşı çıkışta ceberrut yanını gösteren devlet, bu eylemi de bastırabileceğini düşündü. Her türlü gaza ve şiddete direnen gençlerle ilgili, güvenlik politikalarıyla her şeyi bastırmaya alışık iktidarın unuttuğu bir şey vardı. Oraya çıkan gençler, oyun oynuyorlardı. Kendi hayatlarının oyununu. Bir insan kendi hayatını oynamaya başladı mı, onu hiçbir baskıyla durduramazsınız.
Gezi'den halk devrimi çıkarmaya çalışanlar, yaşanan devrimin farkında değil
Ne yaparsanız yapın, geri adamı atmak zorunda kalırsınız. Evet, Gezi direnişiyle birlikte bütün ezberler bozuldu. Gezi'den bir halk devrimi çıkarmaya çalışanlar, gözlerinin önünde yaşanan devrimin farkında değil. Gençler, yaşamın kendilerine ait olduğunu gösterdiler. Bundan daha büyük bir devrim mi olur...
Gezi Parkı direnişi başladığı ilk günlerde yazdığım bir yazıda sözümü "Belki Gezi Parkı'nda direnenler biber gazlarına, silaha, güce direnemeyecek, kaybedecekler. Ama ateş yakıldı bir kere. Geri dönüş yok. Bugün Gezi Parkı'nda direnerek kaybeden, kaybedecek binlerce insan şunu unutmasın. Bazen kaybetmek, kazanmaktır. Umudu ve yarınları kazandı orada ağaçlara sarılan binlerce insan. Daha aydınlık yarınları yaşam tarzı ne olursa olsun birlikte kurma adına..." diyerek bitirmiştim.
Şu aradan geçen 17 günde yanıldığımı anladım. Devletin ceberrut yüzünü fazla içselleştirdiğimden olmalı bu. Çok mutlu bir yanılgı oldu benim için... Gezi direnişi bana kaybetmekten korkmamayı öğretti. Kaybetmeye değer bir şeyleri bulabilmenin kazanmaktan çok daha önemli olduğunu da...
http://marksist.org/gezegen/117-ulasim/11876-dereler-geziye-akar
Yazarlar
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021