Vahap COŞKUN
3 Temmuz 2022’de Ankara’da 5. Olağan Kongresi’ni yapan ve yeni yönetimini belirleyen HDP, sahaya indi. Seçim kazanının alttan alta ısındırıldığı ve diğer partilerin de meydana indiği bugünlerde HDP, Diyarbakır ve İstanbul’da iki büyük miting düzenledi. Kongrenin de ana fikrini oluşturan “Çözüm Biziz” sloganı ile gerçekleştirilen mitinglerde, eş genel başkanlardan Mithat Sancar Diyarbakır’da ve Pervin Buldan da İstanbul’da konuştu.
Gerek genel başkanların konuşmaları ve gerek son dönemde kamuoyuna çeşitli vesilelerle yapılan açıklamalar, HDP siyasetinde Öcalan ve tecrit meselesinin giderek daha fazla öne çıktığına işaret ediyor. Aslında HDP’de Öcalan odaklı hareketlilik kongreden önce, Mayıs ayında başladı. Konferanslar ve Öcalan ile görüşmeyi içeren avukat başvuruları ile tecrit, HDP içinde sıcak bir gündem maddesine dönüştü. Kongrede önemli bir yer tutan tecrit, kongre sonrasında da hemen her HDP’li yetkilinin altını çizdiği bir konu oldu.
HDP, en genel anlatımıyla, silahların susması, çatışmaların bitmesi ve Kürt meselesinde siyasi çözüm kapısının aralanması için Öcalan’ın mesajlarını kamuoyuna iletmesini sağlayacak kanalların açılmasını talep ediyor.
HDP’ye göre, Öcalan’a görüşme yasağı getirilmesi hem hukuki hem de siyasi bakımdan kabul edilemezdir. Hukuken öyledir; çünkü bu uygulama hem ulusal hem de uluslararası mevzuata açık bir aykırılık içermektedir. Siyaseten de öyledir; çünkü çatışmaların sona erdirilmesinde Öcalan belirleyici bir konumdadır, onun üzerindeki tecridin kaldırılması çözüm zeminini güçlendirecektir. Sancar’ın Diyarbakır’daki en önemli vurgularından biri buydu:
“Bu çatışma, bu ülkede 40 yıldır sürüyor. Yüz yıldır süren bir Kürt sorunu var. Kürt sorununun çözümü ve çatışmanın bitirilmesi birbirinin içine girmiş iki önemli ayrılmaz olaydır. Çatışmayı bitirmeden çözüm, çözüm gelmeden barış olmaz. Peki, bu çatışmayı nasıl bitireceğiz. Tam 3 yıl önce bugün İmralı’da Öcalan avukatlarıyla görüşürken ‘bir haftada çatışma durumunu sona erdiririm’ demişti, ‘bu çatışma ihtimalini bitiririm’ demişti. 20 yıldır süren tecrit tam da Öcalan’ın çatışmanın bitirilmesindeki önemli rolünü engellemek içindir. Bu tecrit, savaş politikalarını sürdürmek ve çözümsüzlükte ısrar etmektir. Çözüm ve barış için tecridin mutlaka kalkması lazım ve Öcalan’ın rolünü oynayacak şartların oluşması lazım. Bunun için HDP olarak rolümüzü oynayacağız.”
Buldan da İstanbul’da aynı çizgiyi sürdürdü:
“Ancak bunlar barıştan da diyalogdan da korkuyorlar. Barışı istemedikleri için bugün İmralı’da Sayın Öcalan’a tecrit uyguluyorlar. Yaklaşık 3 yıldır İmralı’da herhangi bir görüşme yapılamıyor, bu insanlık suçudur. Sayın Öcalan’ın avukatlarıyla, ailesiyle, bağımsız heyetlerle görüşmesinin sağlanması ve tecridin son bulması çağrısını bir kez daha yapıyoruz. Tecrit bir bütün olarak ülkeyi kilitlemiştir. Bütün sorunların temelinde tecrit kilidi vardır. Tecrit kilidi kırıldığında bu ülkenin tüm sorunları çözülecektir. Bu ülke bunu görecektir çünkü biz bu deneyimi yaşadık. Tecrit kalktığı andan itibaren, Sayın Öcalan devreye girdiği andan itibaren bu ülkede herkes geleceğine umutla bakmaya başlayacak.”
Siyasi dedikodu değil açık tartışma
HDP’nin Öcalan’ı merkeze almasının ve tecridin kaldırılması yönündeki taleplerde ısrarcı olmasının iki hedefinin olduğu söylenebilir: Hedeflerden biri, siyasi bulanıklığın bitirilmesidir. Öcalan’ın görüşlerini doğrudan aktarma imkânı olmaması, birçok tevatürü beraberinde getiriyor. Öcalan ile bir tek iktidarın temsilcilerinin teması var. İktidar elindeki bu olanağı, seçimlere gidilirken kendi hesaplarının bir aracı kılıyor; bazen Öcalan’ın HDP’den rahatsız olduğuna dair bir fotoğraf veriyor (“İmralı’daki Edirne’dekinden hesap soracak”), bazen de yeni bir çözüm sürecinin hazırlığını yaptığı intibaını yaratıyor.
Oysa Öcalan ailesi ve avukatlarıyla görüşebilse, suyu bulandırmak o kadar kolay olmayacak. Onun; Demirtaş, çözüm süreci, seçim stratejisi, Suriye ve ittifaklar gibi kritik alanlarda nerede durduğu daha net anlaşılacak. Gizemler oluşturmanın ve siyasi atmosferi puslandırmanın önüne geçilebilecek.
HDP, bu nedenle, Öcalan’ın ne dediği ve ne yapacağı hususunda spekülasyonlar yapmak yerine, onun söylediklerinin kamuoyunun bilgisine sunulmasını ve tartışmaların gizli kapaklı ve dedikodu düzeyinde değil, aleni ve ciddi bir biçimde yürütülmesini savunuyor.
“En makul talep”
Diğer hedef ise, tecridi diğer siyasi partilerin de gündemlerine almalarını sağlamaktır. HDP’ye göre, muhalefet partileri iktidarın Öcalan ile görüşmeyi kendi planlarının bir malzemesi olarak kullandığını görmeli ve bu oyunun bozulması için de tecridin kalkmasını talep etmeli. Nitekim Sancar, İrfan Aktan ile yaptığı söyleşide, HDP’nin bu yaklaşımını sarih bir biçimde ortaya koyuyor:
“Muhalefet partilerinin buradaki en iyi hamlesi, AKP’ye dönüp ‘Siz Öcalan’la görüşüyorsunuz, biz de görüşmek istiyoruz” demesi olur. Yani muhalefet partileri Öcalan’la görüşmeyi talep etmeli. Sonuçta herkes Öcalan’ın rolünün öneminin farkında. Bu hakikati yok saymanın kimseye faydası yok. Çözüm ve barış konusunda kapsamlı bir süreç başlayacaksa, Öcalan’ın burada oynayacağı rolün öneminden bahsetmek, malumun ilamıdır sadece. Madem iktidar bu konuda hazırlık içinde olduğunu ima ediyor, o zaman Öcalan’ın herkesle görüşmesini istemek en makul taleptir.” https://artigercek.com/yazarlar/irfan-aktan/mithat-sancar-muhalefet-partileri-ocalan-la-gorusmeyi-talep-etmeli
Ezcümle HDP, bu mevzuun sadece iktidar ile kendisi arasındaki bir sorun alanı olarak görülmesini doğru bulmuyor ve muhalefeti de buna dair bir tavır koymaya davet ediyor. İki ihtimalden bahsedilebilir:
İlk ve düşük olan ihtimal, muhalefetin bu davete icabet etmesidir. Ciddi bir hamle olur bu; zira hem iktidarın siyasi konforunu bozar, hem sorunu normalleştirir ve rahat konuşulur kılar ve hem de muhalefet ile HDP ilişkilerine bir ivme kazandırır.
İkinci ve yüksek olan ihtimal ise, muhalefetin mevcut pozisyonu koruması ve bu toptan uzak durmasıdır. Bu ise, bir taraftan iktidarın Öcalan kartını elinde tutmasını sağlar. Diğer taraftan bu konudaki ısrarını artırması halinde muhalefet ile HDP arasındaki bağları daha da gevşetebilir.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025