Vahap COŞKUN
MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, “Türkiye’nin Nabzı: Eylül 2022” başlıklı araştırmasını yayınladı. Araştırma, dış politikadan iç politikaya birçok konuda önemli veriler içeriyor. Benim dikkatimi en çok çeken ise, İYİ Parti’nin yaşadığı belirgin oy kaybı oldu.
İYİ Parti, kısa bir süre öncesine kadar Türkiye siyasetinin parlayan yıldızıydı. Genel Başkan Meral Akşener’in etkinlikleri yoğun bir ilgi ile karşılanıyor, parti de oyunu düzenli bir şekilde artırıyordu. MetroPoll rakamlarına göre İYİ Parti’nin oyu, kararsızlar dağıtılmadan, bu yılın Nisan ayında % 15, Haziran ayında da % 14 idi. Kararsızlar dağıtıldığında, İYİ Parti % 16’yı buluyordu.
İYİ Parti’nin oyunu daha yüksek bulan araştırmalar da vardı. Akşener’in partisi kimi araştırmalarda % 16-18 bandında gösteriliyor, kimi araştırmalarda ise partinin % 20’leri aştığı ifade ediliyordu. Oranlar farklı olsa da, İYİ Parti’nin bir yükseliş trendi yakaladığı genel kabul görüyordu.
Fakat sonra işler İYİ Parti adına menfi yönde değişti. Önce bir duraklama baş gösterdi; parti oyunu artıramıyordu ama kaybetmiyordu da. Sonra gerileme başladı; seçmenlerin bir kısmı partiden desteğini çekti. MetroPoll, Eylül ayında İYİ Parti’nin oy oranının kararsızlar dağıtılmadan % 10.5, kararsızlar dağıtıldıktan sonra ise % 12 olduğunu belirtiyor. Buna göre İYİ Parti’nin, Haziran’dan bu yana geçen süre zarfında 4 puanlık bir kaybı söz konusu.
Dördüncü parti
Yükseliş günlerinde İYİ Parti, CHP’nin konumuna göz dikmiş ve ikinci büyük parti olma hedefini önüne koymuştu. Ancak bugün ortaya çıkan tablo, İYİ Parti’nin ikincilik bir yana, üçüncülükteki yerini dahi muhafaza edemediğini ve dördüncülüğe gerilediğine işaret ediyor. Türkiye’nin üçüncü partisi artık HDP. Hakkındaki kapatma davasının sürmesine ve siyasi faaliyet alanının devlet eliyle daraltılmasına rağmen HDP oyunu koruyor ve hatta artırıyor. MetroPoll’e göre, kararsızlar dağıtılmadan % 12 çıkan HDP oyu, kararsızlar dağıtıldıktan sonra % 14’e ulaşıyor.
Peki, bu ciddi oy yitimi nereden kaynaklanıyor? İYİ Parti, liderinin Türkiye siyasetinin geleceğinde oynayacağı role ilişkin iddialarını aşındıracak kadar büyük bir oyu niçin kaybediyor? Zannımca, üç temel sebep var:
Sebeplerden ilki, Akşener’in cumhurbaşkanlığı yarışında erken havlu atmasıdır. Türkiye’de bugün siyasette tek bir belirleyici makam vardır; o da cumhurbaşkanlığıdır. Ülkenin geleceğinde iddiası olan parti liderlerinden öncelikle bu makama kendilerini layık görmeleri beklenir. Eğer ortada bir masa ve o masadan ortak bir aday çıkarma iradesi varsa, en azından masanın adayı kesinleşinceye kadar, liderlerin kendi potansiyel aday sıfatlarını korumaları gerekir.
Nitekim bugün Babacan ve Davutoğlu da Altılı Masa’da oturuyorlar. Masanın bir adayda uzlaşması için çaba göstereceklerini söylüyorlar. Ama eğer ortak aday konusunda bir mutabakata varılamazsa, kamuoyu yoklamalarında oy oranları çok düşük görünse de, kendilerinin aday olacaklarını ifade ediyorlar.
Olmayan bir makama adaylık
Akşener ise “Ben başbakanlığa adayım” diyerek, gerçekte olmayan bir koltuğa talip oldu. Mevcut sistemde başbakanlık makamı yok. İYİ Parti’nin de parçası olduğu muhalefet seçimi kazansa bile, başbakanlığı geri getirecek parlamenter sisteme ne zaman geçileceği belli değil. Akşener, cumhurbaşkanlığı mücadelesinden çekilmesini bir “fedakârlık” olarak sunmak istese de gerçekte destekçileri nezdinde kendisini “iktidar vaat etmeyen bir lider” pozisyonuna düşüren bu geri çekiliş, Akşener’in elini zayıflattı.
Kılıçdaroğlu’nun ustalıklı hamlelerle cumhurbaşkanlığı seçimi için ismi geçen Yavaş ve İmamoğlu’nu elemine etmesi ve kendini “tek aday” kılması, Akşener’i daha da zayıflattı. “Altılı Masa’nın tek adayı” algısının yerleşmesi Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi yükseltirken, Akşener’i ve İYİ Parti’yi aşağıya çekti. Partisi adına olumsuz seyreden bu gidişi durdurmak için Akşener, Altılı Masa’nın adayının henüz kesinleşmediği restini çekti.
Bu rest, hem Kılıçdaroğlu’nun adaylığının öne çıkmasından rahatsız olan milliyetçi tabanı teskin etmek hem de Akşener’in pazarlık şansını artırmak gayesini güdüyordu. Muhtemelen bu rest kısmi olarak işe yarar ve Akşener’in, adaylığının garanti olmadığını hissettirdiği Kılıçdaroğlu’na karşı masaya daha kuvvetli bir şekilde oturmasını sağlar. Lakin bu, Akşener’in istediğini elde etmesini sağlar mı, emin değilim.
Filmi geriye sarmak zor
Çünkü Akşener, gerçek bir adaya sahip olmamak gibi, esaslı bir açmazla malul. Evet, sürekli Yavaş ve İmamoğlu’nu gündemde tutuyor ama bu isimlerin de iki büyük handikapı var:
Bir, ikisi de CHP’nin belediye başkanı; partilerinin ve genel başkanlarının müsaadesi olmadan aday olmazlar, olamazlar. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin iradesinin ise, onların belediye başkanlıklarını sürdürmesi yönünde olduğu tartışma götürmez. Ülkücü kimliğinden ötürü Yavaş’ın farklı davranmasını bekleyenler olabilir. Fakat Yavaş realist bir siyasetçi, CHP’nin desteğini almadan gireceği bir yolun sonunun hüsran olacağını bilir. Unutulmamalı ki Yavaş, İYİ Parti’nin Anakara belediye başkan adayı olması için yaptığı teklifi bile reddetmişti.
İki, Kılıçdaroğlu’nun bu kadar mesafe kat etikten sonra aday olmaması çok zor; bunu kamuoyuna da partisine de anlatamaz. Kısa bir süre önce partililerinden tamamen arkasından olduğunu göstermelerini istedi. Yavaş ve İmamoğlu da “Kılıçdaroğlu’nun yanındayız” diyerek bir nevi cumhurbaşkanlığına aday olmayacaklarını ilan ettiler.
Artık ne Kılıçdaroğlu ne de Yavaş ve İmamoğlu filmi geriye sarabilirler. Ezcümle, Akşener’in kendisi aday değil ama “adayım bu” deyip müzakeresini yapabileceği bir ismi de yok: Şüphesiz, bu durum onun pazarlık şansını azaltıyor.
Oturmayan kimlik
İYİ Parti’nin kısa süren bir yükselme döneminde sonra duraklama ve gerileme dönemine girmesinde ikinci önemli sebep, partinin sağlam bir kimlik inşa edememesidir. Partinin oturmayan bir kimliği var; “radikal milliyetçilik” ve “merkez sağ” arasında yalpalıyor. Bazen merkez sağa yanaşıyor, bazen radikal milliyetçiliğe savruluyor.
Zafer Partisi’nin kurulması, İYİ Parti için ayar bozucu bir faktör oldu. Özdağ’ın partisinin doğrudan İYİ Parti seçmenine hitap etmesi, bu partide kafaları daha bir karıştırdı. Çünkü milliyetçi alanı tutma endişesi, merkez seçmenin ıskalanması sonucunu doğruyor. “Aman milliyetçiler başka yer gitmesin, tabandan sızıntı olmasın” diye gösterilen hassasiyetteki doz aşımı, partinin merkezi bir söylem geliştirmesini ve dolayısıyla AK Parti’yle arası açılmış kararsız seçmeni de kazanmasını engelliyor. İktidar umudunun artmasıyla birlikte CHP’den seçmen geçişi de durunca, İYİ Parti’nin oy havuzu daralıyor.
Merkezi unsurların zayıflığı, Akşener’in partisinin politik esnekliğini dumura uğratıyor. Muhafazakâr seçmene açılmak istiyor ama bu yöndeki arayışlarını derinleştiremiyor. Kürt seçmene ulaşmayı düşünüyor ama hiç olmazsa cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin de arkasında durabileceği ortak bir adayın HDP seçmeninin de desteğini alabilmesi için gerekli olan cesareti gösteremiyor. Dar bir çizgide yürümek geniş kesimlerle ilişki kurmayı sağlayacak bir hareketliliğe engel olduğundan İYİ Parti’nin “merkeze gelme” ve Akşener’in de “başbakan olma” iddiaları havada kalıyor.
Taşra siyaseti
Üçüncü sebep, İYİ Parti’nin kendini bir nevi taşra siyasetine sıkıştırmasıdır. Hakkını teslim etmek lazım; Akşener saha siyasetini iyi yaptı, sokaklarda seçmenle bire bir güzel ilişki kurdu. İnsanların somut sorunlarını ve canlarını yakan dertlerini yalın ve etkili bir üslupla siyaset diline tercüme etti. Diğer siyasi liderlerin meydandan çekildiği bir ortamda boşluğu iyi doldurdu ve karşılığını da aldı.
Fakat bu tarz bir saha siyasetinin bir sınırı var; Akşener de bununla varabileceği noktaya vardı ve kazanabileceği oyları kazandı. Artık bundan ileri gidebilmesi için bir başka faza geçmesi, genel siyasete dair bir tasavvur ortaya koyması gerekiyor. Fakat bugün insanların zihninde, İYİ Parti’nin ülkenin iç ve dıştaki temel meselelerine nasıl baktığına, çözümü nerede gördüğüne ve nasıl bir yol izleyeceğine dair berraklaşan bir tablo yok.
Gündelik sorunlara aşırı yoğunlaşma, partinin ana güzergâhını belirsiz kılıyor. Nitekim Akşener de, bu eksikliği gidermek gayesiyle olsa gerek, vitrinini ve kadrosunu güçlendirmeye çalışıyor; örneğin partinin ekonomi departmanına önemli takviyelerde bulunuyor. Ancak ekonomide görülen bu hamlelere, henüz diğer alanlarda rastlanmıyor.
Araştırmalar İYİ Parti’nin ciddi bir potansiyelinin olduğuna işaret ediyor. Ancak bu potansiyelin siyaset sahasında iş görebilmesi için, partinin sokak siyasetini aşması gerekiyor. Seçmene kendini içinde görebileceği bir Türkiye manzarası çizmek, Akşener’in önündeki en büyük imtihan olarak duruyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları





































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025