Vahap COŞKUN
19 Mart’ın üzerinden iki hafta geçti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan yargı kuşatmasından sonra Türkiye hareketli günler yaşadı. CHP’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yaptığı önseçime milyonlar katıldı. İmamoğlu’na yönelik operasyonu protesto etmek için İstanbul’da yapılan mitinge, coşkulu ve kalabalık bir kitle katıldı. CHP, iktidara destek oldukları gerekçesiyle farklı sektörlerdeki birçok firmaya karşı bir boykot hareketi başlattı.
İktidar da, elindeki tüm kozları sahaya sürdü. Emniyet, adliye ve medya güçleriyle muhalefete tam saha pres uyguladı. Bir taraftan muhalefeti yolsuzluk yapmak ve milli ekonomiye zarar vermekle itham etti, böylelikle muhalefetten gelen ve giderek büyüyen dalgayı peşinen değersizleştirmeye çalıştı. Diğer taraftan da protesto gösterilerine katılmaktan boykotu savunmaya kadar hemen her düzeydeki tepkilere soruşturma açarak muhalif kesimlere gözdağı verdi ve yükselen sesleri bastırmayı amaçladı.
Hem muhalefet hem de iktidar adına son derece hararetli geçen bu dönemin bazı değişimlere yol açması kaçınılmaz. Dinamik bir süreç tecrübe ediliyor ve hemen her gün yeni bir gelişmeye tanık olunuyor. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan tablo yarın bambaşka bir renge bürünebilir ama hâlihazırda 19 Mart’tan sonra olup-bitenlerden bazı siyasi tespitlere ulaşmak mümkün. Üç tanesine değinmekle yetineceğim:
Hükmü Kalmayan Sual
1. Eğer erken seçim veya anayasa değişikliği yoluyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha aday olmanın yolu açılırsa, onun rakibinin kim olacağı büyük ölçüde belli olmuştur. Gerek özelde CHP, genelde muhalif seçmenin önseçime gösterdiği teveccühün ve gerek İstanbul mitinginde toplanan kitlenin verdiği mesajın anlamı açıktır: “Erdoğan’ın rakibi, İmamoğlu’dur.” Dolayısıyla CHP açısından “Erdoğan’ın rakibi kim olmalıdır?” sualinin bir hükmü kalmamıştır.
İmamoğlu’nun hukuki bir abluka altına alınacağı belliydi. 2024 İstanbul seçimlerini açık farkla kazanması ve cumhurbaşkanlığı niyetini göstermesinin ardından, iktidarın ona yöneleceği kesindi. O da bunu gördü ve cumhurbaşkanlığı adaylığı kartını erkenden açtı. İktidar bu kartın kıymet almasını engellemek için apar topar harekete geçti. Akşam diplomasını iptal etti, sabah evini bastı, gözaltına aldı ve tutukladı.
Ancak iktidarın kör parmağım gözüne hâli, hem CHP’nin hem de farklı gerekçelerle iktidardan rahatsız olan kesimlerin İmamoğlu’nun etrafında toplanmasına neden oldu. Öyle ki, normalde CHP içi bir yarışta İmamoğlu’na rakip olması muhtemel isimler de onun için oy kullandı, onun için kürsüye çıktı. İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı değil de salt belediye başkanı olsaydı muhtemelen böyle bir sahiplenme de olmayacaktı.
Hülasa İmamoğlu, iktidarın bağıra çağıra gelmekte olan teşebbüsünü sağlam bir zeminde karşıladı. Kendisi gücünü tahkim ederken, en büyük rakibi olarak gösterilen Yavaş ise güç kaybetti. Yavaş’ın gücü, susmasından geliyordu; bu vesile ile konuşmaya başlayınca gizemi çözüldü ve farklı toplumsal kesimleri taşıma potansiyelinin çok sınırlı olduğu görüldü. Neticede iktidarın İmamoğlu’nu tasfiye için giriştiği hamle, döndü dolaştı İmamoğlu’na yaradı.
Doz Aşımı
2. 19 Mart, CHP’ye içinde yol alabileceği güçlü bir muhalefet kanalı açtı. Uzunca bir süreden sonra ilk defa birinci parti çıktığı 2024 yerel seçimlerini takip eden günlerde CHP, AK Parti’ye karşı psikolojik üstünlüğü ele geçirmişti. Bilhassa İstanbul ve Ankara’da elde edilen ezici galibiyet, CHP’nin genel seçimlere dönük umutlarını da büyütmüştü. Fakat CHP bu üstünlüğünün muhafaza edemedi. Suriye’de Esad rejiminin devrilmesi ve yeni bir çözüm sürecinin başlaması dengeleri değişirdi. CHP, iç ve dış bu gelişmelere beklentileri karşılayacak düzeyde cevap veremedi ve inisiyatifi yeniden iktidara kaptırdı.
19 Mart ise, CHP’ye yeni bir kapı açtı. İktidar, muhalefetin büyümesinden duyduğu endişe ile bütün tuşlara birden bastı ve dozu kaçırdı. Doz aşımından CHP’li belediyelerin açtığı Kent Lokantalarını beğenen yemek yorumcuları da nasibini aldı, protestolara katılan üniversite öğrencileri de. İş o kadar çığırından çıktı ki RTÜK henüz yayınlanmış programlar üzerinden televizyon kanallarını tehdit etti, boykotu destekleyen oyuncular işlerini kaybetti, boykot çağrısı yapanlar hakkında soruşturmalar açıldı, vs.
Velhasıl mesele, salt İstanbul Belediyesi ya da İmamoğlu’nun önünün kesilmesi ile sınırlı kalmadı, birçok konuyla iç içe geçti ve birçok kesime sirayet etti. Zaten seçme ve seçilme hakkı, oyun ve sandığının namusunun korunması, bireysel özgürlük alanlarının savunulması, ekonomik refah kaybı gibi birçok mevzuda iktidardan kaygı duyan geniş bir kesim vardı. 19 Mart, bu kaygıları açığa çıkardı ve görünür kıldı; İmamoğlu ve CHP de bu kaygıların taşıyıcılığını üstlendi. Böylece CHP, sadece CHP’lilerle sınırlı olmayan, daha geniş toplumsal gruplarla buluşma imkanına kavuştu, muhalefeti kendi etrafında topladı ve buradan aldığı güçle de iktidara karşı dilini sertleştirdi.
Şüphesiz zamanla saha soğur ve eylemler yavaşlar ama bu muhalif duygunun artık kalıcılık kazandığı söylenebilir. CHP için ciddi bir fırsat bu; eğer CHP kapsayıcı bir söylem geliştirebilirse, kendi havuzunu büyütme ve seçmenleri dışındaki muhalif kitlelerle aynı zeminde ortaklaşma şansı bulabilir.
Ancak, eğer CHP iktidardan duyulan hoşnutsuzluğu toplumun Kemalizme duyduğu bir özlem olarak okur ve bunun paralelinde bir dil kullanırsa ayağına gelen topu taca atmış olur. CHP’nin farklı katmanlarında rastlanılan bazı ifadeler ve eylemler (mesela Özgür Özel’in “Biz Jöntürklerin neferleriyiz” diye başlayan ve “biz” ile “onlar” ayrımına dayanan konuşması, Mansur Yavaş’ın Newroz kutlamaları hakkındaki sözleri, Tanju Özcan’ın Öcalan’a dair ifadeleri, vb.) CHP için bunun ciddi bir risk olduğuna işaret ediyor.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin Kurbanı
3. İktidar, büyük bir olasılıkla protestoların bu denli yaygınlaşacağını öngörmedi ve 19 Mart’ın ardından beliren manzaradan memnun kalmadı. Gezi ya da 19-25 Aralık hadiselerindeki gibi kutuplaştırmaya dayalı denemeler de eskisi gibi işlev görmedi. Zira hem vaziyet çok farklıydı hem de köprünün altında çok sular akmıştı. Ezcümle, iktidarın toplumu anlama noktasında ciddi bir sorununun olduğu görüldü.
Toplumu okuyamama ya da geçmişteki gibi doğru okuyamama birçok nedene bağlanabilir. İkisi özellikle mühim: Biri, iktidarın çok uzun sürmüş olmasıdır. AK Parti, neredeyse çeyrek asırdır iktidarda. İktidar olmanın insanı körelten bir tarafı var. Hele rakipsiz iktidar olduğu duygusuna kapıldığında insan reflekslerini kaybeder. Her şeye bürokrasinin merceğinden bakıldığında, toplumsal okur-yazarlık düşer.
Diğeri ise adına cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denen ucube yapıdır. Yetkileri tek bir ele devreden, Meclis’i işlevsiz bırakan, Cumhurbaşkanı dışında diğer bütün seçilmişleri güçsüz kılan, iddiasının aksine seçilmişleri değil atanmışları, siyasetçileri değil bürokratları söz ve yetki sahibi yapan bir sistem bu.
AK Parti bu sistemde devletleşti, partiyi sivil aktörler değil devlet memurları temsil eder oldu. Artık kimsenin AK Parti’nin vekillerini ya da teşkilat yöneticilerini tanımasına gerek kalmadı; onların yerini vali, kaymakam, cumhuriyet savcısı aldı. Parti devlet organlarıyla bütünleştikçe de halktan uzaklaştı.
Geçmişte etkin parti teşkilatlarıyla toplumun en ince damarlarına kadar nüfuz eden ve yerel taleplerden haberdar olan bir yapıya, bu sistemde bürokratik hassasiyetler yön vermeye başladı. Parti siyaset belirleme kudretini kaybetti; takip edilecek rotayı, parti ile irtibatı olmayan ve herhangi bir siyasi sorumluluk da taşımayan bir Cumhurbaşkanlığı bürokrasisi tayin eder oldu.
AK Parti’nin halkla bağı zayıflayınca halktan aldığı destekte de tabiatıyla büyük bir düşüş yaşandı. Nitekim yakın geçmişte AK Parti % 50’lerde seyrederken bugünlerde % 30’ları zor buluyor. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistem bu devasa gerilemenin en büyük nedenlerinden biri; bu itibarla siyaseti ve partileri bitiren bu sistemin ilk kurbanının AK Parti olduğunu söylemek mümkün.
Siyaset, çoğu kez niyetlenmemiş sonuçlar üzerinden şekillenir. Görünen o ki; 19 Mart da AK Parti’nin niyetlerinin aksi bir resim ortaya çıkardı, hem ibreyi muhalefete taraf çevirdi hem de kendi zaafını gözler önüne serdi.
Yazarlar
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları

















































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025