Vahap COŞKUN
Anayasalar, bir ülkede siyasal sistemin mimarisini kuran belgelerdir. Anayasaların kabul edilmesindeki temel saik, ülkede “en yüksek/en üstün kanunu” oluşturmaktır.En üstün kanun, ülkede geçerli hukuki ve siyasi yapının sınırlarını belirler.
Her anayasa birçok amaca matuftur. Anayasa, geçmişteki değerleri ve gelecekteki hedefleri ifade eder. Devletin düzenini somuta indirger. Kamu adına iş gören temel organların (yasama, yürütme ve yargının; merkezi ve yerel idarelerin) yetkilerini, görevlerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini düzenler. Devlete meşruluk sağlar.
Tabii ki bunların hepsi tartışmalıdır. “Bizi biz yapan” değerler nedir? Toplum hangi idealleri benimsemelidir? Hükümet sistemi ne olmalıdır? Merkez ile yerel arasında iktidar nasıl bölüşülecektir? Tüm konularda birbirine zıt tezler söz konusudur. Her grup da, kendi tezine önem atfeder ve onun geçerli olmasını ister. Dolayısıyla anayasa yazımı her zaman sıkı bir mücadeleye sahne olur.
GÜLLÜK GÜLİSTANLIK
Genel olarak anayasalar rejim krizlerinden ve çalkantılı dönemlerin ardından kaleme alınır. Mevcut sistem sarsılır, yeni bir güç belirir ve o da kendi yönetme hakkını tesis etmek için yeni bir anayasal düzene geçer. Dünyada da, Türkiye de çoğunlukla böyle olur. Mesela, ilk anayasamız olan 1876 Kanun-i Esasi,imparatorluğun en sıkıntılı döneminde ilan edildi. Padişahın yetkilerini ciddi anlamda sınırlayan II. Meşrutiyet,II. Abdulhamid’i tahtan indirdi.
1921 Anayasası, bir savaş ortamında yazıldı. Gayesi, savaşı yönetmekti. 1924 Anayasası, ulus-devleti ete kemiğe büründürdü. Onu kabul eden İkinci Meclis ise, Kurtuluş Savaşı’nı veren Birinci Meclis’in gayri-hukuki bir şekilde feshedilmesiyle oluşmuştu. 1961 ve 1982 Anayasaları ise, darbecilerin iradesini yansıttı. Darbeciler önce milletin egemenlik hakkını gasp ettiler, akabinde kendi hülyalarını “anayasa” diye kâğıda döktüler.Ezcümle, hiçbir anayasa günlük gülistanlık bir ortamın eseri olmadı.
Türkiye bugün de yeni bir anayasanın eşiğinde. Ve yine birçok problemle cebelleşiyor. Kürt meselesi tekrar şiddetin cenderesine girdi. Ölüm haberi gelmeyen gün yok. İfade özgürlüğünde alan daralması yaşanıyor. Akademisyenler tutuklanıyor. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması konuşuluyor. Gereksiz ve anlamsız bir şekilde açılan ve büyütülen Dündar-Gül Davası, ülkeyi Batı ile karşı karşıya getiriyor. Bombalar patlıyor, terör saldırılarında insanlarımız hayatlarını kaybediyorlar. Sınırların hemen berisinde ateş kazanı kaynıyor, vs.
FIRSATI HEBA ETMEMEK
Sorunlar ağır ama anayasa yazımı için bu sorunların tamamen ortadan kalkması beklenemez. Bugün ertelerseniz, yarın başka sorunlar çıkar. Dolayısıyla anayasayı, etrafın süt liman olduğu bir döneme bırakmak gerçekçi değil. Anayasa bu sorunların içinde ve bunlarla birlikte tartışılacak.
Fakat bir husus da göz ardı edilmemeli: Anayasa için muazzam bir fırsat var. Türkiye ilk kez demokratik siyaset içinde kendi toplumsal sözleşme metnini oluşturma şansını elde etti. Bunun heba edilmemesi için memleket dâhilindeki tansiyonu düşürmek ve ortamı sağaltmak lazım. Burada sorumluluğun büyüğü iktidara düşer.
Çünkü yeni bir anayasa yapma iddiasının sahibi o. Anayasayı yapacak bir güç olarak ortada da bir tek o var. Şimdiki gibi sıkıntılı bir vaziyetin ise, anayasanın içeriğine negatif bir etkide bulunma ihtimali yüksek. Güvenlik kaygısının had safhaya çıktığı ve iktidarı sınırlamak yerine ona daha fazla güç aktarmanın ağır bastığı bir vasat var. Böyle bir vasatta, devlet gücü ile sivil özgürlükleri sağlıklı bir şekilde bağdaştırmak, çoğunluğun talepleri ile azınlıkların hakları arasında âdil bir denge kurmak güçleşir.
Bu itibarla iktidar, eğer hazırlayacağı anayasanın özgürlükçü niteliğinin ağır basmasını istiyorsa, iktidar ateşi düşürmek ve etrafı soğutmaya daha fazla mesai ayırmalı.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025
15.07.2025