Vahap COŞKUN
Erdoğan, sokaktan gelen bir siyasetçi. Siyaseti sokakta, meydanda öğrenmiş. Çocuk yaştan itibaren siyasetin pratiğinde pişmiş. Parti içi iktidar kavgaların içinden geçmiş. Risk üstlenmiş, gerektiğinde kavgaya bodoslama girmiş. Hitabeti güçlü, halkın diliyle konuşmakta mahir, onların taleplerini siyasete tercüme etmekte usta… Herkesle direkt temas kurmuş ve tabanı arasında sarsılması güç bir sadakat bağı örmüş.
Davutoğlu ise bir akademisyen. Mektepli. Siyasetin ilmini mektepte öğrenmiş ve öğretmiş. Sahadan ziyade mutfakla ilgilenmiş. Teşkilat, delege, kongre, vb. hesaplardan uzak durmuş. Bir teorisyen olarak fikir üretimi ile meşgul olmuş. AKP siyasi geleneğinin içinde yer almış ama siyasi denkleme AKP’nin 2002’de tek başına iktidar olmasından sonra girmiş. İddialı bir başdanışman olarak teorik çerçevesini çizdiği siyasetin tatbikine katılmış. Akabinde milletvekili ve bakan olmuş. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olmasından sonra da Başbakanlık vazifesini üstlenmiş.
HALEF VE SELEF
İki ayrı portre var burada. Siyaseti farklı mekânlarda tedris eden iki farklı aktör olarak meselelere farklı pencerelerden bakmaları kaçınılmaz. Nitekim partinin ve hükümetin başına geçtiği günden itibaren Davutoğlu ile selefi Erdoğan ciddi bir görüş farklılığı olduğu görüldü.
Davutoğlu her seferinde bu farklılıkları belirsizleştirmeye çalıştı. “Cumhurbaşkanımızdan ayrı düşünmüyoruz”, “Aramızda milim fark yok”, vb. ifadelerle bu gerilimin üzerine örtmek ve büyümesini önlemek istedi. Bunun iki nedeni vardı: Biri, Erdoğan’ın taban üzerindeki muazzam ağırlığıydı. Diğeri ise, partiyi bir arada tutma kaygısıydı.
Ancak her bir somut konu gündeme geldiğinde iki aktör arasındaki makasın açıklığı apaçık ortaya çıkıyordu.Mesela haklarında yolsuzluk iddiası bulunan dört bakanın Yüce Divan’da yargılanması, Siyasi Etik Yasası’nın çıkarılması, Hakan Fidan’ın milletvekili adaylığı, Merkez Bankası’nın faiz politikası ve çözüm sürecinde Gözlemci Heyet’in kurulması, vb. meselelerde Erdoğan ve Davutoğlu zıt noktalarda durduğu herkesin malumuydu.
Davutoğlu’nun aksine Erdoğan bu zıtlıkları kamuoyunun önünde tartıştı. Bazen hükümetin uygulamalarını doğrudan halka şikâyet etti, bazen de hükümete muhalefet partilerinden daha etkili bir şekilde karşı koydu.Dolayısıyla parti içi bir iktidar mücadelesi kaçınılmazdı.
2015 Eylül’ünde yapılan olağan kongrede bu mücadelenin açığa çıkabileceği bir durum doğdu. Parti üst yönetiminin belirlenmesinde Erdoğan ve Davutoğlu anlaşamadı. Erdoğan’ın talimatıyla Davutoğlu’na karşı delegelerden imzalar toplanmaya başladı.
KRİZ İÇİNDEKİ FIRSAT
Bu, bir krizdi. Ama her krizde olduğu gibi içinde bir fırsatı da barındırıyordu. O vakit de belirtmiştim; Davutoğlu için doğrusu kongrede bu meydan okumayla yüzleşmesiydi. İki sebepten:
Birincisi, Davutoğlu, adı geçen diğer adaylara nazaran kıyas kabul etmez bir toplumsal krediye sahipti. AKP tabanı ve toplum nezdinde gördüğü kabulü değerlendirmesi lazımdı.
İkincisi, artık cin şişeden çıkmıştı. Onu gerisin geri göndermenin imkanı yoktu. Sorunlar halının altına süpürülerek çözülemezdi. Kalıcı bir yapı, büyük tavizler verilerek inşa edilemezdi. Davutoğlu, kongreyi kaybedebilirdi. Lakin mücadele etmiş biri olarak alternatif siyasi aktör olma vasfını korurdu.
Davutoğlu bunu yapmadı, mücadeleyi ileri bir tarihe bıraktı. 1 Kasım sonrası oluşan tablo, hem süre ve hem de parti içi mekanizmalar açısından Erdoğan’ın elini rahatlatıp güçlendirdi. Mücadele daha da kızıştı. Direkt Davutoğlu’nu hedef alan müptezel yayınlar yapıldı. İçinde Erdoğan’ın da bulunduğu “refiklerinin” MKYK’da Davutoğlu’na vurduğu darbe ise bardağı taşıran son darbe oldu.
Nihayetinde şiddetli bir kırılma yaşandı. Davutoğlu siyasi aktör olma şansını da kaybederek veda etmek zorunda kaldı. AKP’de açılacak yeni dönem bu kırılmanın üzerinden şekillenecek.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025