Vahap COŞKUN
Vakıfbank Kültür Yayınları’ndan çıkan Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları (*) adlı kitap, bize bu iki dev isim hakkında önemli bilgiler veriyor. Evvelâ, pasif direnişin sembol ismi Gandhi’nin, Rus edebiyatının devlerinden Tolstoy’un en büyük hayranlarından biri olduğunu öğreniyoruz.
Tolstoy 1828, Gandhi 1869 doğumlu; aralarında 41 yıl ve birkaç kuşak var. Gandhi’nin bıyığı yeni yeni terlemeye başladığında, Tolstoy ünlü bir yazar; romanları ve özgürlük, yaşam, inanç gibi konulardaki makaleleri ile dünya çapında bilinen bir isim. İkilinin yolu ilk defa, Gandhi’nin 24 yaşındayken Tolstoy’un Tanrı’nın Egemenliği İçinizdedir başlıklı kitabını okumasıyla kesişir.
Tolstoy bu kitabında Hıristiyanların kendi dinlerinin temel ilkesine karşı tavırlarını tartışır. Ona göre “kötülüğe karşı şiddetle direnmeme” Hıristiyanlığın en temel yasasıdır. Ama bu dinin mensupları, bilhassa savaş ve devlet şiddeti söz konusu olduğunda, bu yasaya uymakta başarısız olurlar. Aksine, Hıristiyanlar savaşı ve adaletsizliği Hz. İsa’nın adıyla meşrulaştırıp yalana batarlar. Kitabın sonunda Tolstoy, okurlarına kendi içlerine bakıp hakikati görmeleri için kişisel bir çağrıda bulunur.
Yapman gereken kendini yalandan kurtarmaktır, durumun kaçınılmaz surette kendiliğinden değişecektir. İnsanın özgür olmaktan nasibini aldığı ve üzerinde tam kontrol sahibi olduğu tek bir şey vardır yaşamda, bunun dışında her şey onun kudreti dışındadır. Bu yegâne şey hakikati görmek ve dile getirmektir. (s.8)
Okudukları Gandhi’yi derinden etkiler; kafasındaki sorular cevabını bulur, şüpheleri ortadan kalkar. Tolstoy’u okuduktan sonra Gandhi, Hint dinlerinde temel bir erdem olarak kabul edilen; “zarar vermeme” ve “şefkat” anlamlarına gelen ahinsa öğretisinin katı bir inananı haline gelir (s.9).
“Sözde Hıristiyan milletler”
1908’de Free Hindustan dergisi, Tolstoy’a Hindistan’daki İngiliz zulmü hakkında bir mektup yazar. Derginin iki sayısı da Tolstoy’a ulaşır. Free Hindustan’ın temel tezi şudur:
Saldırganlığa karşı direnmek, meşru olmakla kalmaz, zorunludur da; direniş karşıtlığı hem diğergâmlığa hem de benlikçiliğe terstir. (s.69)
Tolstoy derginin iki sayısını inceler; bir azınlığın bir çoğunluğa uyguladığı zulüm ve bunun sebebiyet verdiği ahlâki bozulmanın, kendisini de uzun zamandır meşgul eden bir konu olduğunu belirtir. Genelde bu meseleye ve özelde Hindistan’da yaşananlara dair görüşlerini, “Bir Hindu’ya Mektup” başlıklı uzun bir makalede dile getirir.
Mektubuna, Hindistan’da fiziksel ve zihinsel açıdan kabiliyetli iki yüz milyonu aşkın insanın, “kendilerine düşünsel olarak yabancı ve dini ahlâk açısından kendilerinden kıyas götürmez seviyede aşağıda olan küçük bir insan grubunun hükmü altında” olduğunu anlatarak başlar. Ona göre, Hindistan’ın başına gelenlerin temel sebebi “akla uygun bir dini öğretinin” eksikliğidir. Bütün marazların altında,
yaşamın manasını açıklayarak davranışımıza rehber olacak, yüce bir yasa tedarik edecek ve sahte dinin, sahte bilimin şaibeli kaideleriyle birlikte bunlardan çıkan ve yaygın biçimde adına ‘medeniyet’ denilen gayri ahlaki neticelerinin yerini alacak akla uygun bir dini öğretinin eksikliği olduğu görülmektedir. (s.58)
Free Hindustan dergisinde okuduklarından Tolstoy, Hindistan’a yön veren kanaat önderlerinin, kendi halklarının yaşadığı ve yaşattığı dini öğretilere artık kulak asmadığı sonucunu çıkarır. Onlar kendi dini inançlarının gereğini yerine getirmektense, İngilizlerin ve “diğer sözde Hıristiyan milletlerin” din ve ahlâk dışı toplumsal düzenlerine uyma çabasındadırlar. Çözülmeyi ve köleleştirmeyi yaratan da budur.
Hint halkının İngilizler tarafından köleleştirilmesinin tek olmasa da en önemli sebebi tam olarak bu dini bilincin ve bu bilinçten tomurcuklanacak ahlâki rehberin noksanlığında -- günümüzde bu noksanlık, Doğuda ve Batıda, Japonya’dan Amerika’ya bütün milletlerde benzer biçimde yaygındır -- yatmaktadır. (s.59)
“Sahte dinin mazeretleri ve kutsallaştırılan bilimin aptallıkları”
Peki, akla dayalı dinin temel ilkesi nedir? Tolstoy’a göre cevap basittir: sevgi. İnsanlar için doğal olan, birbirlerine eziyet etmek ve birbirlerini öldürmek değil, birbirlerine yardım etmek ve birbirlerini sevmektir. Bu sevgi ilkesi farklı zaman ve mekânlarda, farklı karmaşık ve berraklık derecelerinde tecelli etmiş; Brahmanizmden Museviliğe, Zerdüştlükten Budizme, Yunan ve Roma bilgeliğinden Hıristiyanlık ve İslâmiyete kadar bütün inançlarda ifadesini bulmuştur.
Ne var ki bu sevgi yasasını çiğnemek ve insanlar arasında şiddet kullanımını meşrulaştırmak için kimi zaman “dini,” kimi zaman “bilimsel” tezler ileri sürülmüştür. Tolstoy, ister dini ister bilimsel, şiddeti hoş gören bütün bu tezleri hükümsüz sayar. Onun nezdinde, ne sahte dinin mazeretleri ve ne de kutsallık atfedilen bilimin aptallıkları kabul edilebilir. Şiddete -- velev zorbalığa karşı şiddete -- hak verdirecek hiçbir gerekçe olamaz. Bu itibarla Tolstoy, Free Hindustan’ın “saldırganlığa karşı direnmek meşru ve zorunludur”düsturuna karşı çıkar ve bunu “Avrupalı öğretmenlerin aptallığını tekrarlamak” olarak niteler:
İnsanlığı bütün marazlarından kurtaracak yegâne yol sevgidir ve halkınızı kölelikten kurtaracak tek yol da bunun içindedir. Kadim çağlarda, halkınızdaki hususi kuvvet ve duruluk nedeniyle sevginin, insan yaşamının dinsel temeli olduğu ilân edilmişti. Sevgi ve kötülük yapanlara karşı zora dayalı direniş, sevgi kavramının bütün sezgisini ve anlamını ortadan kaldıracak kadar birbirine tezattır. Peki, sonra? Yirminci yüzyılda, dindar bir halkın yanında yer alan siz, iç rahatlığıyla, onların yasasını reddediyor, bilimsel aydınlanmanızdan ve bunu uygulamaya hakkınız olduğundan emin görünüyorsunuz ve (yanlış anlamayın) şiddet kullanımının taraftarları olan -- önce teolojinin, ardından da bilimin uşağı olan hakikat düşmanı -- Avrupalı öğretmenlerinizin içinize zerk ettiği aptallığı tekrarlıyorsunuz. (s. 69)
“Kötülüğe iştirak etme”
Tolstoy, Hintlileri köleleştirenlerin İngilizler değil bizzat Hintlilerin kendileri olduğunu söyler. Çünkü onlar da şiddete olumlu bir anlam yüklemekte ve “insanlığa içkin ebedi sevgi yasasını” tanımamaktadır. Şiddete şiddetle karşılık vererek kölelikten kurtulmanın olanağı yoktur. Yapılması gereken, İngiliz saldırganlığına şiddetle mukabele etmek değil, onların kötülüklerine iştirak etmemektir.
İster yönetimin şedit eylemlerinde olsun, ister mahkemelerde, isterse vergi toplamada ya da bilhassa askerlikte olsun, kötülük yapanların eylemlerine direnmeyin. Onlara kötülüklerinde iştirak etmezseniz, bu dünyada kimse sizi köleleştiremeyecektir. (s.71)
Reenkarnasyon problemi
Tolstoy’un Hindistan hakkında yazdıkları Gandhi’yi harekete geçirir. Gandhi, Hintlilerin büyük bir kısmının milli bir iştiyaka sahip olduğunu düşünür. Ama bunun gerçekte neyi ifade ettiği; daha önemlisi, bu iştiyakın amacına ulaşması için nasıl bir metot takip edilmesi gerektiği noktasında kafaların karışık olduğunu belirtir. İki yöntem vardır. Biri, şiddete başvurmaktır. Gandhi, bunu bir musibetin yerine başka bir musibeti koymak olarak görür. Yağmurdan kaçarken doluya tutulmamak için şiddeti reddeder.
Diğeri ise, Tolstoy’un şiddet karşıtlığıyla yol almaktır. Gandhi, 1909’da Tolstoy’a bir mektup yazar ve “Bir Hindu’ya Mektup”u tercüme etmek, 20 bin nüsha basıp dağıtmak istediklerini belirtir. Bir de ricası vardır: Tolstoy’un yazısındaki, reenkarnasyondan vazgeçmeyi öğütleyen satırlar Gandhi için bir problemdir. Çünkü Hindistan’da ve Çin’de milyonlarca insan reenkarnasyona çok büyük bir değer biçmektedir. Bu nedenle Gandhi, Tolstoy’dan reenkarnasyonla ilgili kısmı çıkarmak için izin ister.
Cevabi mektubunda Tolstoy, yazısının İngilizceye tercüme edilmesinden büyük bir mutluluk duyduğunu ifade eder. Reenkarnasyonla ilgili fikirlerinde bir değişiklik olmadığının ve reenkarnasyonun insanlığın geleceğinde bir başarı ihtimalinin bulunmadığının altını çizer. Ama yine de Gandhi’ye dilerse o kısmı silebileceğini söyler.
“İtaatkâr hizmetkârınız Gandhi”
İkili arasında böyle başlayan ilişki ilerleyen dönemlerde gelişir. Karşılıklı mektuplar gider gelir. Mektuplarda çok zarif bir dil kullanılır. Gandhi, dönemin İngiliz nezaket kuralları çerçevesinde mektuplarını “Your obedient servant [İtaatkâr hizmetkârınız] Gandhi” diye imzalarken, Tolstoy buna “Dostunuz ve kardeşiniz Tolstoy” şeklinde mukabele eder.
Fakat her konuda hemfikir değillerdir. İki dost iki noktada ayrışır. Birincisi, Tolstoy mutlak bir direnmeme taraftarıdır. Gandhi ise pasif direnişi savunur. İkincisi, Tolstoy devletin şiddetle ayakta durduğunu düşünür; mevcut hükümetleri ve kurumları bütünüyle mahkûm eder. Gandi ise bunun yanlış olduğu kanaatindedir; devletin ve kurumların insanların yararına kullanabileceğini ifade eder.
Gandhi, Tolstoy’un önemli romanlarını okumamıştır. Sadece bazı kısa hikâyelerini bilmektedir. Ayrıca din ve ahlâk reformu konularındaki geç dönem yazılarından haberdardır. Tolstoy’a üç konuda borçlu olduğunu belirtir.
Birincisi, vazettiği şeyi ifa etmesi, hakikat timsali olmasıydı. İkincisi, şiddet karşıtlığının çağımızdaki en büyük havarisi olmasıydı. Üçüncüsüyse, ‘ekmek-emek’ öğretisi, yani herkesin ‘herkesin ekmek için bedeniyle emek vermek zorunda olduğu’ öğretisiydi.(s.12)
Mektuplar sayesinde biz, bir taraftan Tolstoy’un Gandhi’nin düşünce dünyası üzerinde bıraktığı derin ize, diğer taraftan da kötülüğe karşı verdikleri şiddet dışı mücadelede birbirlerine sundukları fikri desteğe tanık oluyoruz.
Başlı başına iki bilgenin o akıcı, duru ve zarif dillerine muhatap olmak bile insana iyi geliyor.
(*)Tolstoy-Gandhi Mektuplaşmaları. Türkçesi: Fahrettin Biçici; Vakıfbank Kültür Yayınları, 2018.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları





























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025