Vahap COŞKUN
AK Parti içerisinde birtakım arayışların olduğu bir dönemde eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Diyarbakır’a yapacağı ziyarete, ziyaret öncesinde çok büyük anlamlar yükleniyordu. Hatta yeni bir parti hazırlığı içinde olduğu iddia edilen Davutoğlu’nun, partisinin kuruluşunu Diyarbakır’da ilan edeceği bile yazılıp çiziliyordu.
Ancak beklenen olmadı; Davutoğlu Diyarbakır’a geldi, bir iftar programına katıldı, halkla sohbet etti. Diyarbakır’a gelmek için herhangi özel bir gündeme ihtiyaç duymadığını, her koşulda Diyarbakır’ı ziyaret ettiğini ve edeceğini söyledi. Çok merak edilen yeni parti konusunda ise herhangi bir renk vermedi.
Mamafih Davutoğlu cephesinde bir süreden beri bir hareketlilik de var. Eski Başbakan, Türkiye’yi geziyor; konferanslarda ve toplantılarda konuşuyor, iftarlarda vatandaşlarla bir araya geliyor, siyaset ve sivil toplum dünyasından aktörlerle buluşuyor. Kendisine yönelik medya ambargosunu bu tür etkinliklerle kırmaya çalışıyor. Kendi duruşunu ve iktidarın yürütmekte olduğu siyasetten ayrıştığı yönleri bu yollarla kamuoyuna duyuruyor. Diyarbakır programında da böyle oldu ve Davutoğlu, hükümetten ayrı düştüğü dört önemli konunun altını çizdi.
AHLAKİ ZAAF
İlki, Suriye politikasına ilişkindi. Malum, Davutoğlu başbakanlık vazifesinden ayrılmak zorunda bırakılıncaya kadar AK Parti’nin dış politikasının mimarı olarak biliniyordu. Bu bağlamda özellikle Suriye’de Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı açmazlar da Davutoğlu’na mal ediliyor. Suriye’den kaynaklanan bütün sorunların altında Davutoğlu’nun stratejisinin yarattığı söyleniyor. İktidar da -medyası ve temsilcileriyle- bu kanaatin pekişmesini sağlamaya çabalıyor.
Kendisine karşı yürütülen bu kampanyaya Davutoğlu, Diyarbakır’da çok net ve sert bir tepki gösterdi. Üç yıldır dış politikada kendisine eleştirenlere cevap vermemesinin nedenini, ülkenin ve hükümetin menfi bir şekilde etkilenmemesi olarak açıkladı. “17 yıl içinde dış politikada elde edilen bütün kazanımları kendi hanelerine yazıp, Suriye'de karşı karşıya kaldığımız zorlukları bize havale etmeye çalışanlar siyasi olarak çok ciddi bir ahlaki zaaf içindeler” ifadesiyle de Suriye’deki bütün günahı kendisine yıkıp elini temizlemeye çalışan iktidara karşı açık bir tavır aldı.
Sanırım Davutoğlu bundan sonraki süreçte dış politika konusunda daha aktif olacak. Sessiz kalmayacak; hem karşı karşıya bulunulan güncel zorluklara hem de geçmişteki tercihlere ilişkin fikirlerini toplumla daha fazla paylaşacak.
VANAYI KAPATMAK
İkincisi, Türkiye dışındaki Kürtlerle kurulması gereken ilişkiye dairdi. Suriye ve Irak’ta Kürtleri “yüreğimizde yer tutan ve her dertleriyle dertlenmemiz gereken akrabalar” olarak tanımlayan Davutoğlu, bu çerçevede dikkat çekici bir cümle sarf etti:
“Erbil'de, Süleymaniye'de, Kerkük'teki kardeşlerimiz aç bir şekilde yatağa giderlerse, o gece tok uyumak bize haramdır, haram olacak. Onların aç ve susuz olduğu yerde, yardıma ihtiyaç duyarlarsa 82 milyon olarak, her zaman deriz ki ‘Biz buradayız ve yanınızdayız ve yanınızda olacağız’.”
Hiç kuşkusuz bu vurgunun adresi Erdoğan’dı. Kürdistan referandumu sırasında Erdoğan’ın kullandığı “Vanaları kapattığımızda yiyecek ekmek bulamazlar” mealindeki sözlere karşı çıkışı simgeliyordu. Bir başka ifadeyle Davutoğlu, Cumhur İttifakı’nda anti-Kürt bir hüviyete bürünen bölgesel Kürt siyasetini doğru bulmadığını ve karşıt bir konumda yer aldığını çarpıcı bir biçimde dile getirdi.
ÖZGÜRLÜK VE GÜVENLİK DENGESİ
Üçüncüsü, Davutoğlu’nun içerde yürütülen güvenlikçi politikalara itiraz etmesiydi. Güvenlik için özgürlüklerden vazgeçmenin de özgürlükler için güvenliği paranteze almanın da kabul edilemeyeceğini belirtti. Davutoğlu’na göre, özgürlükleri es geçen mutlak güvenlikçi bir bakış insanları onurundan ederdi. Güvenlik talebine gözlerini kapayan mutlak bir özgürlükçü yaklaşım ise insanların güvenlik ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz kalırdı. Özgürlük ve güvenlik bir dengede tutulmadığında ne siyaset ne de ekonomi istikrara kavuşulabilirdi. Dolayısıyla gerçek meşruiyet için, özgürlük ve güvenliğin aynı anda sağlanması gerekirdi.
Davutoğlu, özgürlük ve güvenlik arasında bir denge kurmanın “ortak vatandaşlık” anlayışının bir gereği olarak ortaya koydu. Türkiye’de Kürtlerin sorunları olduğu gibi Türklerin de sorunlarının bulunduğuna dikkat çeken Davutoğlu’na göre çözüm “herkese ve her yerde özgürlük ve güvenlik” şiarında saklıydı. “Herkese özgürlük verilmezse, bir ülke güzel olmazsa, bir bölgedeki özgürlükler olsun ama bir başka bölgede olmasın demenin ortak vatandaşlık ilkesi ile izahı mümkün değildir.” Davutoğlu’nun bu sözleri, iktidarın özgürlükleri gözetmeyen “beka siyaseti” ile arasına kalın bir çizgi koyduğunun bir göstergesiydi.
TEKLEŞTİRME DEĞİL ORTAKLAŞTIRMA
Dördüncüsü de Erdoğan’ın “tekleştirme” söylemine karşı Davutoğlu’nun “ortaklaştırma” söylemini öne çıkarmasıydı. Davutoğlu’na göre, Türkiye’nin dertlerine bir çare bulması ve toplumsal barışın sağlayabilmesinin yolu çoğulcu bir siyasetin kabulünden geçiyordu. Tekleştirme, yaraların daha da ağırlaşmasına sebebiyet verirdi. Doğru olan, toplumdaki çoğulculuğu belli hedefler ve ilkeler etrafında birleştirecek ve ortaklaştıracak bir siyasetin geliştirilmesiydi.
AK Parti’nin tabanında, gerek içte ve gerek dışta sürdürülmekte olan politikaları kabul edilemez gören birçok grup var. Bunlar MHP’nin rehberliğini ve takip edilen rotayı, partinin kendisini inkârı olarak nitelendiriyorlar. İçinde bulunan bu vaziyet, bu grupları bir arayışa yöneltiyor ve Davutoğlu’nun dillendirdiği perspektif de bu arayışlara denk düşüyor. Davutoğlu halen AK Parti’yi sahiplenerek ve AK Parti içinde kalarak kendine bir yol açmaya ve bu arayışlara bir yanıt oluşturmaya gayret ediyor. Lakin eğer AK Parti güzergâhından taviz vermez ve buna mukabil Davutoğlu da eleştirilerinin dozunu artırırsa, o vakit Davutoğlu’nun partinin içinde hareket etme imkânı kalmaz.
Şimdilik gidişat o yönde, ihtimal o ki ayrılık rüzgârları sertleşecek.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025
28.03.2025
19.03.2025
16.03.2025