Aslı Aydıntaşbaş
Londra
Napolyon, 1831’de dışişleri bakanına şöyle demiş: “Günün birinde güçlü vekorkulan biri olmadığım anda iktidarımın da sonu gelecek.”
Karşısındaki dışişleri bakanı köken olarak bir aristokrat (Kont Metternich) olduğu için şunu da eklemiş: “Sizin gibi tahta doğanlar, şanlısınız; 20 defa yenilseniz de kendi başkentinize dönebilirsiniz.” Napolyon, aşağıdan gelip de iktidarı ele geçirmiş biri olarak kendisinin böyle bir şansı olmadığını, korkulan biri olmadığı noktada alaşağı edileceğini gayet iyi biliyormuş.
Yukarıdaki anekdot, Ivan Krastev’in New York Times’daki makalesinden. Krastev, Bulgaristanlı bir siyaset bilimcisi. Aynı zamanda içinde yaşadığımız dönemi en iyi yorumlayan Avrupa entelektüellerinden. Son yazısında da hiç hazır olmadığımız bir anda karşımıza çıkan, sanki tarihin yüz yıllık akışını bir elin tersiyle kenara iterek yepyeni bir dönem başlatan ‘Ömür Boyu Liderlik’ furyasından söz ediyor.
Ömür Boyu Liderlik tartışmasını başlatan, geçen haftalarda Çin’de Çin Halk Meclisi’nin cumhurbaşkanının görev süresini kısıtlayan maddeyi kaldırması oldu. Bu sayede Şi Cinping’in ömür boyu iktidarda kalabilmesinin önü açıldı.
“Bize ne Çin’den” demeyin! Çok önemli bir gelişme bu. Siyaset çevrelerinde son birkaç yıldır otoriter rejimlerin yükselişini, Soğuk Savaş sonrası hâkim ideoloji haline gelen “özgürlükçü demokrasi” kavramının can çekişmeye başladığını konuşuyoruz. Bu tartışmalarda sık sık Rusya, Avrupa’da aşırı sağ akımlar, Çin, hatta Türkiye ve Mısır gündeme geliyor. 10 yıl önce bütün rejimler “demokrasi’ fikrine iyi kötü bağlı kalmaya çalışır, demokrasiden saptıkları noktada tüm dünyaya mazeretler sunardı. Uluslararası dünya, “liberal düzen”denilen bir paradigmayla şekilleniyordu.
Son 2-3 yılda kaşla göz arasında atmosfer değişti. Demokrasi düşüncesinin çekim gücü, sarsılmaz üstünlüğü sorgulanır oldu. İstikrar ve güvenlik kavramları yükselişe geçti. Milliyetçilik hortladı. Dünyanın her yerinde seçimle başa gelen otoriter liderlerden konuşmaya başladık. Ivan Krastev’in yazısı, bu tehlikeli trendin bir ileri aşamasının da olduğunu hatırlatıyor bize: Ömür Boyu Liderler. Yani “seçilmiş imparatorlar” dönemi. Bu anlamda Krastev, Çin’deki değişimi “postdemokrasi” yani Demokrasi-Sonrası dönemin başlangıcı olarak görüyor. Çin’in yeni bir model ortaya koyduğunu, farklı ülkelerde gücü elinde tutan seçilmiş otoriterlerin bir anda “Ben neden iktidarı bırakayım ki” düşüncesine kapılacağı tahmininde bulunuyor.
Bu zamana kadar Batı-merkezli demokrasi anlayışı, “imparatorların” çıkışını engellemek, bu anlamda “sonsuz iktidar” fikrini imkânsız hale getirmek üzerineydi. Birçok ülkede özgür seçimler yanında hukuki kısıtlamalar da vardı. Örneğin ABD’de başkanlar iki dönemden fazla (8 yıl) iktidarda kalamıyor. Avrupa’da zaten kıran kırana seçimler sürekli bir değişim getiriyor.
Ancak Çin’in bu son hamlesiyle alternatif bir yönetim modeli ortaya çıkıyor. Seçimle başa gelen ve popülist liderler, bir zaman sonra kendi varlıklarının ülkenin refahı ve istikrarı için şart olduğunu, demokrasinin devletin bekası için o kadar da gerekli olmadığını düşünüyor. “Eh insanlar da zaten beni seviyor. Ben neden gideyim” diye bakıyor. Kendi dönemini, fırsat bildiğince uzatmaya, hatta mümkünse ömür boyu devam ettirmeye bakıyor.
Ve böylece homo sapienler olarak en başa dönmüş oluyoruz!
İnsanlık tarihinin yeniden bir imparatorluk dönemine dönmesi, biz demokrasi savunucuları için kötü haber. Demokrasi Avrupa ve ABD’ye sıkışıp kalır, dünyanın kalan bölgeleri Çin’in peşinden giderse, hak ve özgürlük konusunda talebi olanlar da ya Avrupa’ya kaçmak ya da susmak zorunda kalacak demektir.
Burada Türkiye açısından tek güvence, bir kıyıdan Batılı ve hatta Avrupalı olmamız. Bu ülke 200 yıldır aydınlanmacı bir felsefenin peşinden gidiyor. Eşitlikçi bir toplum özleminin de bir o kadar mazisi var.
Yok, yok, sanmıyorum biz Çin’in peşine takılalım...
Yazarlar
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları

































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018