Cemil KOÇAK
Hüseyin Cahit Yalçın, uzun ömründe başından çok şey geçmiş bir gazetecidir. Siyasî duruşu ise, dönemden döneme değişim geçirmiştir. İttihatçılıktan Atatürk’e muhalefete, oradan yeniden CHP’ye geçiş yapmıştır. İz bırakmış bir yazardır.
İTTİHAT TERAKKİ GAZETECİLİĞİNDEN SAKINCALI YAZARLIĞA
Hüseyin Cahit Yalçın’ın yazdığı gibi, aslında kendisi de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin üyesi olan “Millî Mücadele’nin şefi”, gerçekten de “en sadık, en fedakâr maiyetini İttihatçılar arasında buldu.” Ancak “şef”in maiyeti arasında Yalçın bulunmuyordu! Yalçın, mütarekede Malta’dan dönüşünde İstanbul’da yeniden gazeteciliğe başladı. Kısa zamanda da Ankara Hükûmeti’ne muhalefeti ile tanındı. Takriri Sükûn Kânunu’ndan sonra Yalçın’ın Tanin gazetesi de 17 Nisan 1925 tarihinde kapatıldı. Hatırlanmalıdır ki, bu gazete döneminde İttihat ve Terakki’nin yayın organıydı. Cumhuriyetin ilânına ve Hilâfetin kaldırılmasına karşı tavır almış olan Yalçın, Ankara İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı ve Çorum’da süresiz sürgün cezasına çarptırıldı. Yalçın henüz Çorum’da iken, bu kez de İzmir suikastı davasıyla ilgili görülerek Ankara İstiklâl Mahkemesi’nde yargılandı ve beraat etti. Yasa değişikliği ve biraz da siyasî uzlaşmanın sonucunda Çorum sürgünlüğü sona erdi ve Yalçın yeniden İstanbul’a dönebildi. Ancak yazı hayatına devam edebilmesi siyasî bakımdan artık mümkün değildi.
Gümrük komisyonculuğu yaptı
Yalçın bu aşamada basın hayatından tamamen çekilmek zorunda kalacaktır. Önce roman tercüme etti. İsmail Müştak’la birlikte gümrük komisyonculuğu yaptı. Geçimini sağlamak için “üniversitede serbest bir demokrasi kürsüsü” istedi. Ancak talebi, dönemin Millî Eğitim Bakanı tarafından “profesörlere verilen maaşa lâyık olmadığı” gerekçesiyle reddedildi. İdadî mektebi müdürlüğü talebi de yine aynı âkıbete uğradı. Ancak İçişleri Bakanı Şükrü Kaya aracılığıyla Yalçın’ın durumundan haberdar kılınan Başbakan İsmet İnönü, onu Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası yönetim kurulu başkanlığına getirdi. Bu bilgiler Rauf Mutluay tarafından yayına hazırlanan Yalçın’ın siyasal anılarında yer alıyor.
Ataması siyasi soruna yol açtı
Ancak bu son bilginin ayrıntıları tahkike muhtaç: Bu banka 1925 yılında kurulmuş ve 1932 yılında Türkiye Sanayi Kredi Bankası’na dönüşmüştü Elimizdeki bir belge, bu atamanın siyasî sorunlara yol açtığını gösteriyor. Yalçın, anlaşılan gerçekten de hükûmet tarafından 1932 yılında yeni kurulmakta olan Türkiye Sanayi Kredi Bankası idare meclisine üye olarak atanmak istenmişti. Fakat bu atamanın gerçekleşip gerçekleşmediğini tam olarak saptayamadım. Yalçın, anılarında görevlendirilmiş olduğunu yazdığına göre, öyle olmuş olmalıdır.
Atatürk’ün emri ile atıldı
Fakat Yalçın’ın bu görevi kısa sürdü. Birinci Türk Dil Kurultayı’nda dilde reform görüşünü ılımlı bir biçimde eleştirince, “Atatürk’ün emri ile” işinden atıldı. Haftalık Yedigün dergisine politika haricinde yazılar yazdı. Akşam gazetesinde de (Akşamcı) müstear imzasıyla günlük fıkralar… Ancak bu da uzun sürmeyecektir. İstanbul belediyesinin uygulamalarına ilişkin bir eleştiri yazısı, İstanbul valisi ve belediye başkanı Muhiddin Üstündağ ile mahkemelik olmasını gerektirince, Yalçın Akşam’daki yazılarına son vermek zorunda kalacaktır.
Yalçın’ın başını derde sokacak olan “Biriken Para” adlı yazısı üzerine, Üstündağ, değişik gazetelere birer mektup göndererek, yazının sahibi olduğunu iddia ettiği Yalçın’ın siyasî kişiliğine ve kimliğine dikkat çekince, Yalçın, Üstündağ hakkında hakaret davası açmıştı. Üstündağ da Yalçın aleyhine açtığı bir hakaret davası ile mukâbelede bulunmuştu. Yalçın yıllar sonra, ama Üstündağ hâlâ vali, belediye başkanı ve CHP İstanbul il başkanı iken, dava nedeniyle mahkemede yaptığı savunmanın tamamını kendisinin o sırada yayınlamakta olduğu Fikir Hareketleri dergisinde yayınlayacaktır.
Sonunda Yalçın, Üstündağ ailesinden gelen rica üzerine davadan ve tazminat talebinden “kayıtsız şartsız” vazgeçtiğini belirten bir dilekçeyi mahkemeye sunacaktır. Yalçın, Üstündağ’ın aleyhine açtığı hakaret davasındansa beraat edecektir. Davanın üzerinden yıllar geçtikten sonra devir değişecek, İstanbul valisi ve belediye başkanı, CHP İstanbul il başkanı Muhiddin Üstündağ, 1 Aralık 1938 tarihinde yani Atatürk’ün ölümünden sadece birkaç gün sonra hakkında pek çok yolsuzluk davası açılarak görevinden alınacak; buna karşılık Yalçın 31 Aralık 1938 tarihinde CHP Çankırı milletvekili olarak Meclise katılacaktır!
İsmet Paşa’ya teşekkür mektubu
Elimizdeki belge, Yalçın’ın Başbakan İsmet Paşa’ya yazdığı kişisel mektuptur. 22 Şubat 1933 tarihli mektubunda Yalçın, atamaya ilişkin olarak şöyle diyordu:
“Basvekil Ismet Pasa Hazretlerine, 22 Subat 1933
Muhterem Paşa Hazretleri,
Yeni teşekkül eden [Türkiye] Sanayi Kredi Bankası İdare Meclisi azalıkları için Heyeti Vekile’ce kararlaştırılan iki namzetlikten bendenize ait olanın Reisicumhur Hazretleri tarafından tasdik buyurulmamakta olduğunu duydum. Bu muamelenin zatı devletlerini ne kadar üzeceğini tamamile müdrikim. Bana karşı göstermekte olduğunuz civanmerdane ve insanca hareketlerin, sizin için bir can sıkıntısı menbaı olmasına meydan bırakırsam kendimi af edemem. İşin zatı devletlerinde en kolay ve üzüntüsüz şekli ne ise, onu tercihte hiç tereddüt buyurmamanızı bilhassa istirham etmeyi, bu gibi hâdiselerle sarsılmasına imkân olmayan hürmet ve şükran hislerimin icabatından telâkki ederek, tazimlerimi arz eylerim efendim hazretleri.
Hüseyin Câhit [imzâ: Câhit]”
Mektubun altı kısmında yer alan paraftan metnin bizzat Başbakan İsmet Paşa tarafından okunduğu anlaşılmaktadır. Başbakan, mektubun altına kendi el yazısıyla “R[eisi]C[umhur] H[a]z[retleri] ile görüşeceğim. Kendisine cevap vereceğim.” notunu düşmüştür. Ancak bu mektubun etkisini ve sonucunu bilemiyoruz. Yalçın Başbakan tarafından himaye edilmek istenmekte, fakat Cumhurbaşkanı aksi görüşü savunmaktadır. Anlaşılan Başbakan bu görüş ayrılığında bir şekilde ağır basmış olmalıdır.
YALÇIN’IN SAVUNMASI
Yalçın, dâvâdan beklentilerini mahkeme huzurunda şöyle ifade ediyordu: “Memlekette mutlakiyet devrinden kalma meş’um bir hatıra vardır ki, kanunun yalnız âciz ve biçarelere hüküm geçirebildiğini, büyüklerin daima kendilerini kurtarmak yolunu bulduklarını zihinlere fısıldar. Müddei Umuminin sarih şahit ifadelerine bile zıd manalar vererek, beni mes’ul tutmak sureti ile valinin cezasını düşürmek yolundaki akıllara durgunluk getiren talebi, bu eski ve fena ananeyi maatteessüf baltalayacak mahiyette değildir. (…) Mahkemeye müracaat ettiğimi duyunca gülümsemiş olanlara hak verecek misiniz? Son istibdat günlerine gelinceye kadar bazı paşalar ve beyler, kimsesiz halka karşı birer derebeyi kesilmişlerdi. Halk hayatından, namusundan emin değildi. Çünkü o serirler arkalarını mabeyne dayamış oldukları için, ne kanuna ehemmiyet verirlerdi, ne [de] cezadan korkarlardı. Eğer bana alelâde bir fert böyle bir tecavüzde bulunsaydı, hiç ehemmiyet vermezdim. Fakat hakaretin kuvvetine, mevkiine güvenen, kendisine kanunun hiçbir şey yapamayacağını zanneden ve ancak bu cesaretle bir vatandaşın haysiyetini kırmaya, ocağını söndürmeye kalkan bir belediye reisi ve validen sâdır olması, beni adalet kapısına yapışıp, hak isterim diye bağırmaya sevk etmiştir. Çünkü bugün bizler bir padişah kölesi değiliz. İnkılâbın doğurduğu bir halk cumhuriyetinin hür vatandaşlarıyız. Onun içindir ki, Cumhuriyetin kanunlarına dayanarak adalet istemeye kendimde hak ve kuvvet buluyorum. Bir vali ile alelâde bir ferdin huzurunuzda müsavi olacağına iman ettiğim içindir ki, kendimde bu cesareti buluyorum. Siz inkılâp Türkiyesi’nde bütün o eski tegallüb ve tahakkümler için yer kalmadığını bu dava ile efkârı umumiyeye bir kere daha gösterecek bir mevkide bulunuyorsunuz. Vaziyetiniz zordur demeye dilim varmaz. Çünkü hâkim için kanun haricindeki mülâhazalar dolayısı ile zorluk yoktur. Bu hâkimlik hayatına girerken, burada leziz dünya nimetlerine kavuşmayacağınızı biliyordunuz. Sizin hâkimlik mesleğinde aradığınız nimetler ve ikballer, yalnız adalete ve vatana hizmetten ve bu hizmetin mükafatı olarak vicdanınızın duyacağı zevk ve iftihardan ibaretti. Arkanızda faziletkarane geçmiş, namuslu, müstakim ve müstakil bir hâkim hayatı var. Önünüzde de aynı şerefli yol size açıktır.”
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016