Cemil KOÇAK
Fidel Castro’nun meşhur kışla baskınından sonra yakalandığında mahkemedeki savunmasının bu son cümlesi, kulağa gelen romantik tınısıyla hala hatırlanıyor; lâkin acaba gerçekçi midir diye de düşünmeden edemiyor insan.
Her yeni yıl, Küba’da devrimin kutlama törenine denk gelir. 1959 yılının ilk günü diktatör Batista Küba’yı terk etmiş ve ertesi gün de gerilla kuvvetleri başkent Havana’ya girmişti. Castro başarmıştı. Muhtemelen sizler de televizyon ekranında siyah beyaz filmde devrimcilerin ilk gün coşkusunu izlemiş olmalısınız. Başardıkları şey hiç de kolay değildi. Muhtemelen pek çok kişi silâhlı eylemin açık bir ‘çılgınlık’ olduğunu düşünüyordu. Sadece üç yıl önce “Granma” adını taşıyan ve bugün Havana’da devrim müzesinde sergilenen tekneyle Küba sahiline yüzden daha az adamla ayak bastıkları anda ordunun saldırısıyla karşılaşmışlar ve darmadağın olmuşlardı bile. O sırada bu sudan çıkmış balık gibi olan bir avuç gerillanın bu kadar kısa sürede Küba’da devrim yapacaklarına dair iddiaya girebilecek herhalde pek az bahisçi bulunabilirdi.
Castro’nun ilk silâhlı eylemi
Fidel, 1952 yılında bir darbeyle iktidara gelen Batista’yı yerinden edebilmenin ancak silâhlı bir mücadeleyle mümkün olabileceğini düşünüyordu. Aslında hukuk eğitimi almış olan Fidel, önce avukat olarak yönetimle hukuk alanında mücadele etmeye kalktı ve kolayca tahmin edileceği gibi, büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bunun üzerine hali hazırda Küba’nın yöneticisi olan kardeşi Raul ile birlikte etrafında topladığı yüz civarında kişinin oluşturduğu silâhlı bir güçle 1953 yılında Moncada askerî kışlasına saldırdı. Saldırı tam bir hüsranla sonuçlandı; çok sayıda gerilla öldürüldü. Çoğu yakalandı ve hapsedildi. Fidel de yakalananlar arasındaydı. Tıpkı kardeşi Raul gibi.
Savunma
Elbette, hükûmete karşı silâhlı saldırı sırasında yakalanan bir gencin savunmasında herhangi bir şeyi reddetmesine imkân yoktu. Fidel de, mahkemede siyasî bir savunma yaptı. Eylemlerinin haklı ve meşru olduğuna ilişkin olarak yaptığı savunma esas olarak Küba’nın ve halkının içinde bulunduğu sefaletti. Batista’nın meşruiyet dışı yönetimine karşı isyan etmek de elbette haktı. Bilmem, bu uzun savunmayı merak edip okumak da ister misiniz? İspanyolca bilmeyenler için zamanında Türkçeye de tercüme edilmiş ve yayınlanmıştı. Meraklılar bu kitabı artık sadece sahaflarda bulabilirler: Wright Mills, “Dinle Yankee” (ve Castro’nun tarihî savunması), Ant Yayınları, 1969. Ama yeni baskısı da yaklaşık on yıl kadar önce yapıldı.
Fidel, savunmasını başlıktaki gibi bitirmişti: “Tarih beni beraat ettirecektir.” Eylemin başarısız olması önemli değildi; bu cümlede önemli olan, bu eylemin ileride tarihte nasıl değerlendirileceğine ilişkin olan kesin inancıydı. Tarih, Fidel ve arkadaşlarını beraat ettirecekti; öyle olduğu için de mahkemenin kararının önemi bulunmuyordu. Bu cümlenin aktardığı tarih anlayışını tartışmadan önce Fidel’in başına geleni özetleyeyim de, bari merakta kalmayın: Tabiî ki, on beş yıla mahkûm oldu. Raul da on üç yıla. Başka ne olabilirdi ki? Yine de fena sayılmazdı durum; savcı yirmi altı yıl istemişti çünkü. Batista yönetimi, iki sene sonra, 1955 yılında mahkûmları affetti! Onlar da bir yıl sonra yeniden Küba’ya ayak bastılar ve sadece üç yıl sonra Batista’yı devirdiler!
Noel baba ile tarih baba
Noel babayı bilmeyen var mı? Şimdiye kadar onunla tanışma şerefine nail olamadıysam da, çocukların hatırına, bu şirin yaşlı ihtiyarın bacalardan sığacağına dair ümidimi muhafaza etmeye çalışıyorum. Acaba Noel babaya benzeyen bir de tarih baba var mı? Beyaz sakalıyla tarih yazan ve bunu herkesin hakkını vererek yapan. Böylece tarihte hiç kimsenin haksızlığa uğramamasını sağlayan. Böyle bir fikre Noel babaya inandığım kadar bile inanmam. Keşke olsaydı; o zaman tarihçilere hiç ihtiyaç kalmazdı. Tarihin nesnelliği karşısında herkesin boynu kıldan ince olurdu. Evet; bu benzetmeden sonra; şimdi oraya geliyorum; Fidel’in bu romantik cümlesi hayli cesur ve inanç dolu olmakla birlikte, maalesef gerçekçi değil. Eğer Fidel kazanmasıydı, Granma teknesi şu anda Havana’da sergileniyor olabilir miydi? Küba devrimi zafere ulaşmasaydı; Fidel ve arkadaşlarının çabaları acaba hangi kapsamda ve ne kadarı tarihte yazılacaktı?
Bütün bu soruların yanıtının daha çok politik gelişmelere bağlı olduğunu yazmak bir tarihçi için zordur; ama siyasî tarih yazımının politika ile yakın ilgisini ve temasını gerçekçi bir şekilde analiz etmeden de, beyaz sakallı bir ihtiyar tarih babanın bize tarihi bütün gerçekleriyle anlatacağını da beklemek sadece naif bir tavırdır. Böyle bir tarih baba hiç olmadı ve hiç olmayacak. Herkes tarihçilerin yazdıkları kadarıyla geçmişi öğrenmeye ve değerlendirmeye devam edecek.
Tarihi tarihçiler yazar ama...
Tarihi genellikle tarihçiler yazar. Ama tarih metni yazan herkes tarihçi değildir. Fakat kim yazarsa yazsın, eğer okunuyorsa, bu metinler, ortalama tarih bilgisini oluştururlar. Dolayısıyla geçmişe ilişkin bilgilerimiz, tarihçilerin ya da tarih metni yazan herkesin bize aktardıklarından ibarettir. Çok özel bir araştırma yapmadığımız sürece, ki bunu yapanımız pek azdır, tarihi öğrenmek isteyenler için kaçınılmaz olan şey, tarih olarak yazılanlara erişmektir. Meslekten olsun olmasın tarih yazarları ise, geçmiş hakkında farklı tarihler üretebilirler. Geçmiş, yalnızca onların seçmelerinden oluşan bir tarihi kapsar. Dahası, tarih yazarları geçmişi farklı değerlendirirler. Bu farklı değerlendirmeler tarihin farklı yazılmasına da eşlik ederler.
Yakın dönem siyasî tarihimize ilişkin yazılanlar da, bugün bizim “tarihsel gerçekler” olarak okuduğumuz, öğrendiğimiz ve aktardığımız şeyleri kapsar. Sorun da tam olarak bu noktada başlamaktadır. Acaba bütün bu yazılanlarda “tarihsel gerçeklik”in payı nedir? Tarih, yani geçmişe ilişkin bilgilerimiz, yetersiz midir ve bu yetersizlikten dolayı eksik ve yine bu nedenle de yanlış mıdır sorusunun yanıtlanması gerekir. Yakın dönem siyasî tarihimizin büyük bir kısmına ilişkin bilgilerimiz pek azdır. Bazı konular bir tema olarak dahi bilinmezken, başka konular hakkında ayrıntılar hemen hemen hiç yoktur. Bütün bu bilinmezlik denizi içinde zaman zaman bilgilerimizi oluşturan adacıklara rastlamaktayız. Ancak, en çok bildiğimizi ve değerlendirmelerimizde üzerinde mutabakat sağladığımızı düşündüğümüz konularda dahi belirli bir sorgulamaya ihtiyaç olduğu da açıktır.
Kimler beraat edebiliyor?
Bazı tarihçilerin değerlendirmelerinde tarihsel mahkûmiyetler ve beraatler de hayli yer tutar. Tarihçilerin savcı ya da yargıç olmadığını da, olmak zorunda olmadığını da unutarak üstelik. Kimin hangi tarafta yer alacağına karar vermekte olan bir tarihçinin genellikle kuvvetli siyasî ve ideolojik angajmanları da vardır. Hele bir de ortada kazananın ve güçlünün yazdığı bir tarih varken; işler daha daha karışır. Her kazanan, tarihi kendine göre yeniden yazmasa olmaz sanki! Böylece tarih, cımbızlana cımbızlana pek çok kez iktidarın kendine göre şekillendirdiği bir geçmiş anlatısı haline gelir. İktidar ve güçlü olan değiştikçe, geçmişi de değiştirir. Her gelen yeni kuşak, bu konjonktürel siyasî atmosferin etkisi altında kendisi için hazırlanmış bir geçmiş anlatısıyla karşı karşıya kalır. Fidel, tarihin kendisini beraat ettireceğinden emindi; hatta şu anda eminim, ettirdiğinden de emindir. Fakat ortada büyük harfle yazılan tarihten ziyade, çok sayıda tarihçi var sadece. Ve bu tarihçilerin yazdığı çok sayıda tarihsel öykü içinde hangilerinin kendisini beraat ettireceğinden emin olamaz. Kısaca; tarihi büyük harfle yazmaktan vazgeçmeliyiz!
Sonu gelmez tartışmalar yumağı
Tarih baba yok; büyük harfle yazılmış tarih de yok; her gelen yeni kuşak kendi arkasına baktığında, geçmişi kendi değerleri, düşünceleri, tecrübeleri ve bilgileriyle yeniden yorumlayacak ve kendinden sonra gelecekler için bir geçmiş örecek. Ne kadar sık örer ve dokursa dokusun; bu dokunun bir sonraki kuşakta olduğu gibi süreceğinin garantisi yok. Bu bakımdan tek başına tarih, hiç kimseyi beraat ettiremez; mahkûm edemeyeceği gibi. Bunu yapan tarihçilerdir ve genellikle de yapmamaları gereken bir işi yaptıkları için bu böyledir. Zamanla beraat edenlere mahkûmiyet, mahkûm olanlara beraat verilmesi; hep bu sonraki kuşakların değişen anlayışlarının bir sonucu olarak ortaya çıkar. Bu türden değişmeler kaçınılmazdır. Tarih bu bakımdan son hükmüne erişilmesi mümkün olmayan bir tartışma sürecidir. Başlangıcı varsa da, sonu muhtemelen yoktur.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016