Cemil KOÇAK
Bazıları seçim sonuçlarına itirazların çok yeni bir şey olduğunu düşünebilir; oysa altmış dört yıldan bu yana seçim yapan bir ülkede, seçim sürecinde çok tecrübe kazanılmış olduğu gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. Keşke bu hafta ‘güncel’ bir yazı yazsaydım!
1954 seçimi, DP’nin kesin üstünlüğü ile sonuçlanmıştı. DP, hatta 1950 seçimiyle bile kıyaslanamayacak ölçüde, çok başarılı bir sonuç elde etmişti. Seçim sonucu açıklandığında; DP’nin oy oranı % 58’i bile biraz geçmişti. Bu, siyasî hayatımızda bir iktidar partisinin alabildiği en yüksek oy oranıydı. O zaman bu rekorun bugüne kadar asla kırılamayacağını öngörmek belki de mümkün değildi. DP’nin toplam oyları 5 milyon üç yüz bini aşıyordu. TBMM’deki toplam 541 milletvekilliğinin 503’ünü kazanmıştı ki, bu rakam, Meclisin % 93’ünün DP üyelerinden oluştuğu anlamına geliyordu.
DP’nin tartışılmaz üstünlüğü
Eğer 1950 seçimiyle kıyaslamak gerekirse; DP, bir önceki seçimde % 55’i azıcık aşan bir oran yakalamıştı. Yine de Meclis’teki temsil oranı % 85 kadardı. Toplam oyu da 4 milyon dört yüz bine yakındı. Sonuçta; 1954 seçiminde DP, oy oranını daha da artırmış; neredeyse bir milyon kadar yeni seçmenin desteğini sağlamıştı.
CHP’nin kazanma umudu da sürüyordu
Gelelim muhalefet partisi olan CHP’ye… CHP, seçmenin 1950 seçimindeki ‘tarihsel yanılgısı’nın artık farkına vardığı kanısındaydı. Seçmen, iktidarı değiştirecekti. Beklentisi büyüktü. Zaten 50 seçimini kaybettiğinde, CHP’nin önde gelen yöneticilerinin bazıları; DP’nin müstakbel yönetici kadrosuna bakarak ve biraz da gördükleri karşısında dudak bükerek; DP’nin altı ay bile ülkeyi yönetemeyeceği öngörüsünde bulunmuşlardı! Hatta -bir söylentiye göre- çok önemli bir isim, DP’nin kısa sürede, tecrübesizliği ve bilgisizliği yüzünden; (çünkü, onların milletvekilleri ile yöneticileri, genellikle taşradan kopup gelmiş sıradan insanlardı), iktidarı tek başına sürdüremeyeceğini anlayacağını ve mecburen CHP’ye bir koalisyon hükûmeti önereceğini ileri sürmüştü! Fakat CHP, kapısına geldiğinde DP’yi geri çevirmeliydi, ona göre…
Ama seçim sonucu, bütün bu beklentilerin büyük bir hayal kırıklığına dönüşmesine neden oldu. CHP, bir önceki seçimde aldığı oyu bile alamamıştı! 50 seçiminde CHP, neredeyse % 40 oy oranına sahipti; toplam oyları üç milyon yüzeli bine yakındı. 69 da milletvekili kazanmıştı. Oysa ikinci seçimde, CHP, umduğunu bulmak bir yana, adeta yıkılmış sayılırdı: Bu kez, oy oranı sadece % 35’di; oy toplamında da yalnızca yaklaşık olarak elli binlik bir artış görülmüştü. Milletvekili sayısı da sadece 35 idi. Meclis’teki üyelerin sadece % 5’i CHP’ye aitti. Bir anlamda CHP Meclis’ten silinmişti.
Seçim itirazsız olur mu hiç?
Bu kadar açık ve net bir seçim sonucu bile CHP’nin seçime ilişkin itirazlarını önlemeye yetmemişti. Bazılar, 1950-1960 dönemini ele alırken, muhalefetin yalnızca 1957 seçiminin sonucuna itiraz ettiğini hatırlayabilirler; fakat öyle değil. CHP, 1954 seçiminin de âdil olmadığını ileri sürüyordu. Seçimin ertesi gününden itibaren basında CHP’nin itiraz ettiği seçim sonuçlarına ilişkin haberler yayınlanmaya başlamıştı bile. Burada seçimin ayrıntılarına inerek, CHP’nin hangi illerde ne oranda bir farkla seçimi yitirdiğine bakmayacağım. Burada dikkat çekmeye çalıştığım ana husus; CHP’nin seçim sonucunda rakibi partiyle arasında oluşan 23 puan farka rağmen, seçim sonuçlarına itiraz etmekte bir fayda görmüş olmasıdır.
Aslında amaç; sonuç alınmasına imkân olmamasına rağmen, seçimde usûlsüzlükler yapıldığını imâ etmek, hatta bunun propagandasına daha seçimin ertesi gününden itibaren başlamaktı. Bir sonraki seçime kadar seçmen nezdinde gadre uğrayan bir muhalefet partisi olarak görülmek, belli ki, tercih edilmişti!
İsmet İnönü yenilgiyi nasıl yorumlamıştı?
İsmet İnönü, seçimden sonra, 26 Temmuz 1954 günü CHP on birinci kurultayında yaptığı konuşmada, seçim yenilgisinin bir değerlendirmesini de yapmak ihtiyacını hissetmişti. Bugünden bakıldığında ilginç olan nokta, İnönü’nün CHP’nin bu tarihsel anlamda çok ağır seçim yenilgisinin hemen ardından, partisinin yetersizliğine ilişkin hiçbir açıklamada bulunmamayı tercih etmiş olmasıdır. Bir öz eleştiri bekleniyorsa eğer, İnönü bundan kaçınmayı uygun görmüştür. O, partisinin seçim öncesinde bir seçim beyannamesi yayınlamış olmasının önemli bir başarı olduğu kanısındaydı. CHP, “kudretli ve faydalı” bir partiydi.
Hükûmetin seçim istatistiğini “bu kadar kısa” zamanda, fakat “tafsilatsız” [ayrıntılar olmaksızın] ilân etmesi, yeterli olmamıştı. Çünkü, “bu cetvel üzerinde seçim karakteri hakkında, yani şehirli ve köylü vatandaşların hangi nevi meseleleri, ne nisbette intizam ettiğine dair bir tahlil yapmaya imkân yoktu.” Uzmanlar ve resmî istatistik kurumları, kesin ayrıntıları inceleyip de, yayınlamadığı sürece, bu türden rakamlarla seçime ilişkin “derin” bir analiz yapmak zaten imkânsızdı.
Diğer yandan, İnönü, parti teşkilâtının aslında illerde ve ilçelerde ve hatta her sandıkta kullanılan oyların rakamlarına “nazarî” [teorik] olarak sahip olduğunu da belirtiyordu. Fakat CHP merkezi, aradan geçen bu zaman içinde, bu bilgileri toplayamamıştı. Eğer toplama becerisini gösterebilmiş olsaydı, ancak bu takdirde İnönü ve CHP, “seçim neticeleri üzerinde daha geniş tahliller yapabilirdi.” Bir devlet dairesinin yükümlülüğü olan bu işin, “bir siyasî partinin ne kadar zamanda, ne dereceye kadar yapılabileceğini kestiremiyoruz” diyordu İnönü…
CHP yenilmemişti; sadece DP kazanmıştı!
Sonuçta, CHP, seçim sonucunu tam olarak değerlendirmek için ayrıntılı rakamlara muhtaçtı! O zamana kadar da böyle bir çabadan uzak durmak istiyordu. Ama yine de İnönü, konuşmasında, bir cümleyle sonucu şöyle özetlemeye çalışmıştı: “Seçim neticesini ana hatlarıyla şu şekilde mânâlandırabiliriz: DP, 1954 seçimleri neticesinde, iktidarı muhafaza etmiştir.” Bu cümle, herhalde seçim sonucunu henüz anlayamamış CHP seçmenini aydınlatmak amacıyla ifade edilmişti! Belki de bazı CHP’liler, iktidara geldiklerini sanıyorlardı. Böylece gerçeği görmüşlerdi!
Bu gerçeği biraz daha ayrıntılandırmak isteyen İnönü, ardından şunları söylemişti: “Temel olarak bu hükmü kaydettikten sonra, seçmenin hangi mevzuları iltizam edip, hangi mevzuları iltizam etmediğini kestirmek mümkün olmadığı gibi; seçim usûlünde ve icrasında şikâyet ettiğimiz unsurların, seçim rakamlarına tesirlerini, bugün tayin ve tahlil edebilecek durumda değiliz.”
İnönü’nün itirazları
İsmet İnönü, yasaya göre, seçim propagandasının seçim gününden önceki son üç gün için yasaklanmasının “salim ve eşit bir seçim mücadelesi için zararlı” olduğu kanısındaydı; bu yasak, iktidar için avantaj yaratıyordu. Ayrıca, seçim için harcanacak paranın da denetimi gerekirdi. Dinin siyasete âlet edilmesinin önüne geçilmeliydi. Devlet kurumlarının iktidar lehine devlet bütçesinden propaganda yapmasının da önüne geçilmeliydi.
Bütün bunlar; seçimin sonucunu CHP’nin aleyhine çevirmişti. Fakat İnönü, bu “tesirin riyazî [matematiksel] derecesini takdir etmek tabiî ki imkânsızdır” diyordu. Sonuçta; % 35’lik bir CHP oy oranı, “büyük bir varlık”tı. CHP’nin bu oy oranı ile Meclis’te adeta minik bir ada olarak kalmasının nedeni, elbette seçim sistemi olan çoğunluk yöntemiydi. İnönü, bu usûlün değiştirilmesinden yanaydı. Nisbî temsile geçilmeliydi artık. Bu konudaki deneyimler, nisbî temsilin kabulü için kamuoyunun ikna edilmesi gerektiğini de ortaya koymuştu.
Elbette seçim sistemi hayli tartışılabilirdi; diğer yandan, İnönü’nün gözden uzak tuttuğu husus; seçimde çoğunluk yöntemini, DP’nin bütün ısrarlı çabalarına rağmen, 1950 öncesinde iktidar partisi olarak CHP’nin değiştirmediği gerçeğiydi! CHP, bu kararından dolayı çoktan pişmandı; fakat iktidarın çoğunluk yöntemini değiştirmesini beklemek, olsa olsa siyasî etiğe sarılmaktan geçiyordu. Çünkü, DP, muhalefetteyken çoğunluk sisteminin değiştirilmesi gerektiğini söylemişti. Ama bir de tabiî siyasî gerçekler vardı: DP, birinci parti olduğu sürece sistemi değiştirmeye gerek görmeyecektir!
“Muhalefet tasfiye ediliyor”
İnönü, iktidarın 1950’den beri muhalefeti “teşekkül ve şahıslar olarak tasfiye hevesine düştüğü”nü ileri sürüyordu. Seçimi kazandığı andan itibaren de “aynı hastalık daha şiddetle tepmiş olarak kendisini göstermişti.” İnönü şöyle devam ediyordu: “İktidar başında olanlar, aynı ithamları bizler için söylerler; ama haksız söylediklerinde kimsenin tereddüdü yoktur.” Oysa, CHP; yalnızca “inkılâpların bekçisi” idi. Keşke iktidar da böyle olsaydı; o zaman CHP “huzur” bulurdu! CHP’nin 1954 seçim değerlendirmesi bundan ibaretti. Dedim ya, keşke ‘güncel’bir yazı yazsaydım diye…
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016