Cemil KOÇAK
Tarihi ‘tarihçi’lerden öğrendiğimiz doğru da; kim, neyi, nasıl yazıyor ve bizler de bu yazılanlardan, söylenenlerden, anlatılanlardan geçmişi ne kadar öğrenebiliyoruz? Hele iş ders kitaplarına geldiğinde…
Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) hakkında 1930 yılında dönemin iktidar basınında ve Meclis tartışmalarında ortaya çıkan resmî ideoloji, 1931 yılı boyunca pekişerek kendisini aynı yıl yayınlanan tarih ders kitabında da gösterdi: Lise öğrencileri için Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti tarafından hazırlanan tarih ders kitabının dördüncü cildi olan “Tarih IV: Türkiye Cumhuriyeti”nde SCF’ye ilişkin olarak yazılanlara bir göz atmadan olmaz.
Niçin ve nasıl?
Tarihyazımında SCF söz konusu olduğunda, literatürdeki ilk tartışma konusu, muhalefet partisinin niçin kur(dur)ulduğuna ilişkindir. Soru, genellikle niçin 1930 yılının Ağustos ayında kur(dur)ulduğu sorusuna da bir yanıt vermeyi gerektirir. Dolayısıyla zamanlama faktörünün de değerlendirilmesi ve niçin böyle bir zamanlamanın uygun/zorunlu görüldüğünün de sorulmasını içerir. Niçin sorusuna verilecek yanıt, aslında nasıl kuruldu sorusunun yanıtı ile âdetâ içiçe geçmiş gibidir.
Nitekim literatürde de bu iki sorunun yanıtları genellikle birlikte aranmıştır. Niçin ve nasıl sorularına verilecek yanıtlar, öykünün kurgusunun ana hatlarını oluşturur. Muhalefet partisinin âkıbetinin anlatımı da gerçekte bu kurgunun bir devamı olarak görülür. SCF’nin niçin fesh edilmek zorunda kaldığı sorusu, yanıtı aranan son sorudur. Bu soru, siyâsî sorumluluğun paylaştırılmasını da içerir.
Resmî ideoloji
Resmî ideoloji, ders kitabında, bu konuda hiçbir açıklamada bulunma ihtiyacını hissetmemiştir. SCF, bu anlatıma göre, adeta kendiliğinden ortaya çıkmıştır. Bu oluşumda iktidarın, değil teşvik ve himayesi, hatta hiçbir payı dahi bulunmamaktadır. Bu öyküde SCF’nin bahsi ve âkıbeti, sadece üçüncü dönem milletvekili genel seçiminin zamanından önce yapılmasının temel nedeni olarak takdim edilmektedir. Resmî teze göre, SCF’nin bahtsız sonu, onun hatasının sonucudur. Partiye akın eden “mürteci unsurlar”, partinin sonunu kendiliğinden hazırlamışlardır.
Bu öykü öyle bir şekilde kurgulanmıştır ki, sanki yalnızca üçüncü dönem TBMM’nin niçin zamanından önce fesh edildiğini açıklamak kaygısıyla SCF’den söz edilmektedir. SCF adeta araya sıkıştırılmıştır; üstelik öykü, bugün bildiğimizden çok daha değişik şekilde anlatılmaktadır. Öncelikle SCF kurulmuştu. Bu cümlede, 1930 yılının Ağustos ayında gerçekleşen Atatürk-Okyar mektuplaşmasından olsun, Atatürk’ün “yeni bir siyasî teşekkül” yaratma gayret ve teşviklerinden olsun, hiç söz edilmemektedir. SCF, adeta talep üzerine değil de, muhalefetin özgür irâdesi sonucunda doğmuş gibi bir izlenim yaratılmaktadır. Yeni partinin iktidar partisinin temel ilkelerini paylaşmakla birlikte, özellikle ekonomik politika alanında farklı görüşlere sahip olduğu vurgulanmakta ve hemen ardından da, “yeni siyasî teşekkül”ün, hem Atatürk ve hem de CHP ileri gelenleri ve teşkilâtı tarafından “iyi karşılandı”ğının altı çizilmektedir. SCF, resmî anlatıma göre, ne arzu edilmiş, ne de teşvik edilmiş, fakat sadece “iyi” karşılanmıştı. Böylece iktidarın iyiniyeti ve samimiyeti de vurgulanmış oluyordu.
“Mürteci unsurlar” olmadan olmaz!
Fakat SCF, iktidar partisinin ilkelerine sahip çıkmasına karşın, “mürteci unsurlar”, CHP’yi “devirmeyi maksatlarının birinci kademesi sayarak” ortaya çıkmışlardı. Böylece bu anlatımda, “mürteci unsurlar” ile CHP’yi “devirmek” eş anlama gelmektedir. Muhalefet partisinin kurulmasını ve bir kısım aydınların da bu partiye katılmasını, yönetici elit içinde bir ayrılık belirtisi olarak gören “gerici unsurlar”, “her yerde nifak tohumu saçmaya” başlamışlardı.
Burada anlatım, artık laikliğe düşman ve karşıt çevrelerin, tarikatların, şeyhlerin ve dervişlerin faaliyetine ayrılmıştır. Nitekim “yeni fırka siperi arkasında gizli irtica faaliyeti başlamıştı.” Bu noktada SCF ile “mürteci unsurlar” arasında bir eşitlik kurulmaktadır. Gerçi “gerici unsurlar”, muhalefet partisini yalnızca “siper” olarak kullanmaktadırlar, ama SCF de bu işlevi üzerine almak gibi bir günahı işlemiş bulunmaktadır.
Menemen olayı
Metin burada adeta kronolojik bir kopuş geçirmekte ve SCF’nin fesh edilmesinden beş hafta sonra meydana gelen Menemen olayına atlamaktadır. Menemen olayı ile SCF’yi bir arada tutan anlatımın kurgusu burada yatmaktadır. Burada SCF, Menemen olayının belki teşvikçisi olarak değil, fakat bu olaya vesile yaratan parti olarak suçlanmakta ve mahkûm edilmektedir. Tıpkı “mürteci unsurlar”a “siper” olan parti olarak suç işlemiş ve mahkûm edilmiş anlatımda olduğu gibi… Fakat SCF, yine de içinde barındırdığı “samimi Cumhuriyetçiler”in “ciddî endişe”leri sonucunda, Menemen olayından tam beş hafta önce zaten bütün bu olacakları adeta öngörerek, “kendi kendisini” fesh etmişti bile...
SCF’den sonra
Ders kitabında öykünün devamına da yer veriliyor ve Atatürk’ün uzun yurt seyahati bu gelişmelere bağlanıyordu. SCF’nin eleştirilerinin sonuç verdiği, yenilenen milletvekili genel seçimi ile yeni Meclise katılan “işçi ve köylü” ve bağımsız milletvekilleri ile ortaya çıkmıştı. “Bağımsız adaylar için serbest bırakılan mebusluklara gelince: Bu da, Cumhuriyet Halk Fırkası’nın demokrasi prensiplerine bağlılığını ve kendi icraatını denetlettirmek hususundaki ısrarını göstermesi itibariyle, Cumhuriyet tarihinde her zaman takdirle anılacak bir hareket olarak kaydedilecekti.” Zaten yenilenen milletvekili genel seçiminde adayların hepsine “millet istisnasız oy vermiş”ti ve bu şekilde “millî birliğin sarsılmaz sağlamlığını dünya gözünde ispât eden bir görünüm” oluşmuştu.
Bu satırların amacı, SCF’nin simgelediği muhalefetin güçsüzlüğünü ortaya koymak ve iç politikada bir karışıklık olduğu yolundaki izlenimi de yok etmektir. Fakat yine de ortadaki çelişkiyi gidermek mümkün olamamıştır: Eğer SCF muhalefeti, Türkiye’nin “içişlerinin çok karışık olduğu” izlenimini yaratmışsa, bu yalnızca bir izlenim mi idi, yoksa gerçeği mi yansıtıyordu? Bu soruya lise tarih ders kitabında verilen yanıt, son değerlendirmenin ışığında ortaya çıkmaktadır. Son seçimler “millî birliği” kanıtlamıştı.
Fakat o hâlde muhalefeti bu denli tehdit ve riskli faktör olarak gören ve gösteren bir önceki değerlendirme gerçeği ne ölçüde yansıtıyordu? Buna yanıtım, yansıtmıyordu şeklinde olacaktır. Bütün bu anlatımın kurgusu, tutarlı olabilmek için, muhalefetin ya gerçekten gücünü vurgulamalıydı, ya da milletvekili genel seçiminde gösterilen “millî birlik”in gerçeğini; fakat her ikisi birden, doğru da, gerçekçi de olamazdı.
Tarih ders kitabında, yabancıların Türkiye’de yönetimde ve “içişleri”nde bir sorun olduğu yolunda yanlış bir izlenime kapılmamaları konusunda gösterilen özen de dikkat çekicidir. Anlaşılan imaj da önemli bir unsurdu.
Bu ders kitabında yer alan SCF anlatımı, doğrudan doğruya SCF’ye bir suçlamada bulunmamaktadır. Asıl suçlanan SCF değil, fakat “mürteci unsurlar”dı. Bununla birlikte, SCF’nin öyküsü, ne bütünüyle, ne de doğru anlatılmıştı. Anlatım, yönetimi haklı çıkaran bir izlenim uyandırıyordu. Dahası, bu metinde SCF ile “mürteci unsurlar”ı birbirinden ayırt etmek de o kadar güçtür ki, metni okuyan herkesin hafızasında, SCF “gerici unsurlar”ın siper aldıkları bir muhalefet partisi olarak yer alacaktır. Öte yandan, SCF muhalefet partisi olarak iktidarı yerinden etmek istediğine göre, aynı amacı, yani CHP’yi iktidardan düşürmek isteyen “mürteci unsurlar” ile aynı hedefleri paylaşıyordu.
Bu kurgu da, SCF’yi doğrudan olmasa da, üstü örtük bir şekilde yine “mürteci unsurlar” ile işbirliği yapmakla suçlamakta ve mahkûm etmektedir. SCF, ne kadar “samimi” olursa olsun, bu suçlamalardan kurtulamamıştı. Ayrıca SCF’nin tamamının “samimi” olduğu da söylenmiyordu: “Yeni partinin başında veya teşkilâtında bulunan samimi Cumhuriyetçiler”den söz ediliyordu. Bu da partinin yönetimi ile tabanı arasında bir fark olduğunu göstermektedir. SCF yönetimi, tabanın, partiyi “siper” ederek, “gerici unsurlar” ile ittifak hâlinde, CHP’yi iktidardan düşürmek gayretlerine engel olamamıştı.
İşte 1930 yılından yalnızca bir yıl sonra, yani SCF öyküsü pek çok kişinin siyasal hafızasında hâlâ bütünüyle yer tuttuğu bir sırada dahi, yeni lise tarih ders kitabı, yeni nesillere, geçmişi bu şekilde aktarmayı uygun görmüştü.
DERS KİTABINDAN NELER ÖĞRENMİŞTİK?
“Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın Cumhuriyetçi ve Laik olduğunu ilânına rağmen, memlekette başkaldırmaya takat bulamayarak, ötede beride sinmiş olan mürteci unsurlar, [Cumhuriyet] Halk Fırkası’nı devirmeyi maksatlarının birinci kademesi sayarak meydana atıldılar; yeni bir fırkanın teşekkülünü ve bir kısım münevverlerin ona girişini, inkılâp hayatında tefrika alâmeti sanarak, her yerde nifak tohumu saçmaya koyuldular. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın kaldırdığı tarikatlar, şeyhleri ve dervişlerile yeniden canlandılar. Yeni fırka siperi arkasında, gizli irtica faaliyeti başladı. Bu faaliyetler Nakşibendi tarikatı mensuplarından Derviş Mehmet isminde bir katil serserinin, aynı tarikattan müritlerle Menemen kasabasını basması (23 Kânunu Evvel [Aralık] 1930), zavallı genç zabit Kubilây’ı evvelâ kurşunla yaralamak, sonra bıçakla boynundan kesmek suretile şehit etmesi, bu genç inkılâp çocuğunun başını yeşil bir bayrağın direği ucuna takarak, halkı isyana teşvik eylemesi gibi ağır cinayet hareketlerine kadar vardı.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016