Cemil KOÇAK
Elbette eski bir sosyalist olarak bendeniz de son zamanlardaki eski ve yeni sosyalistlerin ve hala sosyalist kalanların sosyalizme ilişkin tartışmalarını izledim, izliyorum; lâkin benim kapitalizmime yönelik bazı haksız ithamları da yanıtlamak isterim.
İyi oldu; sosyalizmden geriye ne kaldı tartışmasının açılması. Bir kısım eski sosyalist, benim de katıldığım şekilde hiçbir şeyin kalmadığını, aksine geride kalanın bir avuç yıkıntıdan ibaret olduğunu yazınca, hala sosyalist kalmakta ısrar edenler biraz bozuldular. Kimisi esasta bu görüşle mutabık olduğunu açıklasa da, gönlünden geçenin bu olmadığını, hatta sosyalizmin yeni bir ateşe ihtiyacı olduğunu yazmaktan kendisini alamadı. Evet, teori de, pratik de hiç parlak değildi; zaten daha işin başlangıcında bunun böyle olduğunu söyleyenler ve yazanlar olmuştu; lâkin siyasette başarı, her türlü teorik tartışmaya muhakkak üstün gelirdi ve Bolşeviklerin iktidara gelmeleriyle birlikte bu sesler kısaca “dönek” olarak susturuldu. Meseleye böyle yaklaşanlar, geçmişi sert bir eleştiri süzgecinden geçirmeden ileri bir adım atmanın imkansızlığını teslim etmekle birlikte (ki buraya kadar anladığım kadarıyla akıllarıyla konuşuyorlar), hemen ardından gönüllerine yatıramadıklarını da ifşa ediyorlar: sosyalizmin değerleri hala taşınmaya lâyıktır. Olabilir; lâkin sosyalizmin pek çok değerini sosyalist olmayan başkaca siyasal görüş ya da akımlar da zaten paylaşıyorlar. Yani kapitalizme karşı çıkan ya da kapitalizme karşıt olanlar muhakkak sosyalist olmak zorunda olmadıkları gibi, tarihsel olarak da böyle bir şey hiç olmadı. Ne yani anarşistlerin siyasal ve etik değerleri, sosyalistlerinkinden daha mı düşük? Fakat zamanında niçin anarşist olduk diye bir yazıyı nedense okuma fırsatım olmadı henüz. Kapitalizme karşı çıkmak isteyenlerin yüreğine su serpmek isterim; buradan muhakkak sosyalist olunması gerekir diye bir sonuç çıkmaz. Başkaca seçenekler de bulunmaktadır. Hatta bazıları sosyalist düşünüşün temel değerlerini paylaşmaktadır.
Çarlar devrimi ele mi geçirdi
Bir başka tez, aslında bütün bu olup biten sosyalizm macerasının gerçek olmadığı yönünde ki, bu tezin SSCB ile bütünüyle doğu Avrupa sosyalist modeline yönelik hayli eski bir eleştiri olduğunu hatırlamamazlık edemeyiz. Evet, doğru hatırladınız, hani şu çarlar sosyalist iktidarı devirip de yeniden işbaşına gelmişlerdi. Bir tek Çin’de, birazcık da Arnavutluk’ta saf bir sosyalist iktidar kalmıştı. Neyse uzatmayalım, neticede bütün sosyalist pratik bu görüş açısından şiddetle eleştirilmeyi hak etmişti. Çünkü onun sosyalizmi bu değildi. Onun sosyalizmi hiçbir zaman uygulama imkânı bulamamıştı. Şu olmuştu, bu olmuştu; iktidarı alan işçi sınıfı ve partisini birileri, bazıları yolunu bulup iktidardan uzaklaştırmış ve aslında sosyalist olmayanlar, adı sosyalizm olan bir sistemi inşa etmeye başlamışlardı. Bunu da bütün dünyaya sosyalizm adına satmışlardı ustaca. Belki de sosyalizmi kitlelerin gözünden düşürmeyi sağlamak ve başarısızlığa mahkûm etmek için kahrolasıca kapitalist dünyanın ve onun istihbarat örgütlerinin yeni bir komplosuyla karşı karşıya kalınmıştı. Ajanlar devşirilmiş ve zamanı geldiğinde de iktidar onlara teslim edilmişti. Tabii saf ve masum işçi sınıfı ile emekçiler bunun farkına asla varamamışlardı. Ne hazin bir tecelli, tabiî sosyalizm adına.
Kabahat teoride değil, pratikte
İşte olan biten buydu; bu teze göre gerçek sosyalizm hiçbir yerde hiçbir zaman gözle görülmediğinden asla eleştiri konusu da olamazdı. Herkesin sosyalizmi tabiî yine kendisine ait olduğundan, biraz tuhaf bir teori oldu ama şimdilik olsun bakalım, gönlünden geçene ait olduğundan. İşin tuhafı bu tezi savunanların kapitalizm konusunda hiç de tolerans göstermemeleridir. Oysa kapitalizmi hiç kimsenin eleştirmesine izin veremem; son zamanlarda anladım ki, meğerse benim bir zamanlar kıyasıya eleştirdiğim kapitalizm, gerçek kapitalizm değilmiş; evet değilmiş, yanılmışım, feci halde yanılmışım. Kapitalizmin tarihine, gerçek özüne yeniden eğildim, birden fark ettim ki, kabaca iki yüzyıl kadar geriye uzanan bu sistemin hiçbir kabahati yokmuş, kabahat teoride değil, sadece kapitalizmin uygulanmºasındaymış maalesef; eğer yakın bir zamanda uygulamada radikal değişiklikler olursa, yani kapitalizmin özüne, saf haline, teorinin gerçeğine geri dönülebilirse, bu takdirde kapitalizmin ortaya çıkardığı ve sertçe eleştirilen bütün yönlerini ortadan kaldırmak ve onu yeniden diriltmek mümkünmüş.
Kapitalizm insanlığın kurtuluşu olarak tasarlanmıştı
Evet, aynen böyle; kapitalizmin eşitsizlikçi yapısından mı şikâyetçisiniz, yarattığı adaletsizlikler mi sizi rahatsız ediyor, çok zenginlerin yanında fakirlik mi vicdanınızı yaralıyor, tarihsel boyuttaki geniş sömürü ilişkilerinden mi muzdaripsiniz, uluslar arası tekelci sermayenin siyasi ve ekonomik gücünün ve hegemonyasının yarattığı sonuçlardan mı üzüntü duyuyorsunuz, emekçi kitlelerin her geçen gün daha çok sömürülmesi mi sizi rahatsız ediyor; kapitalizme yönelik öfkenizi kontrol ediniz lütfen. Çünkü bu gördüğünüz kapitalizm, gerçek kapitalizm değildir, kapitalist atalarımızın bize bıraktığı teoriden kaynaklanan bir sistem hiç değildir. Zamanını tam olarak henüz saptayamadım; fakat sürecin bir anında maalesef uygulama teorinin dışına çıktı. Nasıl mı? Aslında kapitalizm, insanlığın kurtuluşu olarak tasarlanmıştı, kurucu atalar, onu eşitliğin, adaletin, özgürlüğün tasarımı olarak kurmuşlardı. Ne var ki, uygulamada bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler felsefesi yerini yüksek gümrük duvarlarına; serbest rekabet felsefesi ise yerini tekelciliğe kaptırdı. Dahası bazı üçüncü dünya ülkeleri zamanı gelmediği halde kapitalizmi bir gelişme ve kalkınma ideolojisi haline getirerek içini boşalttılar ve onu gerçek özünden uzaklaştırdılar. Bütün bunlar o kahrolasıca uygulayıcılara ait olan günahlardı; fakat asla sistemin özüne uygun değildi. Bunu anladığımda çok utandım ve kapitalizme yönelik bütün eleştirilerimi geri almak zorunda kaldım. Olmayan bir şeyi eleştirmekten adeta hicap duydum. Bir gün eğer kapitalizm gerçekten uygulamaya konulabilirse, ancak bu takdirde eleştiri hakkımı kullanmaya karar verdim, fakat o gün gelinceye dek ona yönelik bütün eleştirileri göğüslemeye kararlıyım; benim kapitalizmim sizin bildiğiniz ve eleştirdiğiniz şey değildir, siz başkalarının kapitalizmini, yanlış kapitalizmi eleştiriyorsunuz arkadaşlar; bu bakımdan da haklı değilsiniz.
Hakiki Kemalistler de dert yandılar
Bu tartışmaya birden kendilerini hakiki Kemalistler olarak tanımlayan bir grup da katıldı; ben biraz uzaklarındaydım, fakat kulak misafiri oldum. Günümüzde Kemalizme yönelik eleştirilerin haksızlığından söz ediyorlardı kendi aralarında. Biri, galiba grup lideri olan şahıs, bu eleştirilerin haksızlığından uykularının kaçtığını anlatırken birden ilgimi çekti konuşmaları. Haklı olabilirdi; nitekim reel Kemalizme yönelik eleştirilerin haksızca kendilerine yöneldiğini anlatıyordu. Oysa Kemalizm hiçbir zaman doğru uygulama şansı bulamamıştı ki. O halde niçin eleştiriliyordu? Yüksek sesle anlatan şahıs, Kemalizmin teorik doğrularının maalesef pratikte ehil olmayan ellerde perişan olup gittiğinden söz ediyordu ki, haklı gibiydi. Maalesef Atatürk’ten sonra, hatta Atatürk döneminde dahi teorinin özü korunamamış, Atatürkçü dünya görüşü, onu anlayamayanların ya da yanlış anlayanların elinde sönmüştü. Bugün içinde bulunduğumuz ve hayli karamsar ifadelerle betimlediği siyasal gündemin tamamen bu nedenle oluştuğunda ısrarlıydı. Kemalizmi yaşatması gereken kadrolar reel Atatürkçülük adı altında aslında ona ihanet etmişlerdi. Halkımıza Kemalizmin gerçeğini yeniden anlatmak gerekiyordu. Yani daha yolunda başında idik; hepimize çok önemli görevler düşüyordu. Özellikle Kemalizmi doğru anlayanlar için gelecek aydınlık ve güvenliydi. Yanlarından ayrıldığımda kafamın içi dopdoluydu; bana reeli değil fakat gerçeği anlatacak olanları aramaya çıkmaya karar verdim; yolum uzun, sarp ve dolambaçlı olabilirdi; ne var ki, inancı hiçbir güç sarsamaz.
Nasyonal- Sosyalistler de itiraz ediyorlar
Geçenlerde Alman nazilerini eleştirirken, sanırım neo-nazilerden biri karşıma çıktı ve eleştirilerimin haksızlığını yüzüme vurdu. Önce şaşırdım ve sarsıldım, ardından söylediklerini anlamaya çalıştım. Sanırım özetle şöyle bir savunma yaptı; nasyonal-sosyalizme karşı yapılan eleştiriler ve saldırılar, en azından tıpkı sosyalizme karşı yapılanlar kadar haksızdır. Sizler dedi ve devam etti, aslında nasyonal sosyalizmi eleştirmiyorsunuz, onun reel halini eleştiriyorsunuz. Fark mı var dememe kalmadı; elbette diye devam etti, uygulama başkadır, teori bambaşka. Hayli dertli görünüyordu; tarihsel ve reel nasyonal sosyalizmi gerçeğiyle karıştırmamak gerektiğinden söz etti. Maalesef iktidara geldikten sonra dejenere olmuş bir siyasal görüşten söz ediyorduk. Eğer teori olduğu gibi uygulama şansına kavuşsaydı, bugün nasyonal sosyalizme karşı yapılan saldırıların hiçbiri olmazdı. Fakat tarihsel bir trajedi söz konusuydu; sonra ben de hatırladım o anlattıkça, her şey mükemmel başlamıştı; tâ ki SS’ler SA’ların yerini alıncaya dek. İşte tarihin bu kırılma ânı, bütün ideolojinin eksiksiz ve özüne uygun uygulanma şansını almış da götürmüştü. Nereye götürdüğünü sormadım; fakat muhatabımın derdini anlamıştım. SA’ların uygulamaya başlayacakları fakat bu şansı SS’ler yüzünden ellerinden kaçırdıklarını ben de anlamıştım artık. Nasyonal sosyalizmin reel haline bakarak hakkında olumsuz yargıda bulunmak çok büyük bir haksızlık olurdu, oluyordu. Muhatabım gelecekteki saf haldeki nasyonal sosyalizmin ütopyasını da anlatmaktan çekinmedi. Etkilenmediğimi söylersem doğru söylememiş olurum. Gençti, daha önünde uzun bir hayat vardı; belki de gelecek kuşaklar onun nasyonal sosyalizmini nasıl hayata geçirdiğini görme şansına sahip olabilirlerdi. Kendisine başarılar dileyerek yanından ayrıldığımda, arkamdan hala reel nasyonal sosyalizme sövüp duruyordu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016