Cemil KOÇAK
Pek çok kimse 2015’in hızla yaklaşmakta olmasından dolayı endişe içinde. Bir zamanlar Harley kuyruklu yıldızının dünyaya çarpacağından endişe edildiği gibi, şimdi de 2015’e karşı çareler aranıyor.
Elbette ben de herkes gibi “sözde Ermeni soykırımı” iddialarına karşı vatan evlâtlarının yıllar süren fedakârca çabaları sonucunda oluşan millî tezimizi, her akşam yatmadan önce mutlaka okurum. Yıllardır bu konuda yaptığım okumalar sonucunda şu gerçeği nihayet fark ettim: Dünyanın dört bir tarafına dağılmış olan Ermeniler, neredeyse yüzyıldan beri sadece dünya kamuoyunun ama özellikle de genç neslin beyinlerini yıkayarak onları iğfal etmekle kalmamışlar, fakat maalesef iğrenç yalanlarını millî tezimize de sızdırmayı başarmışlardır. Bu gerçeği aşağıda ilgililerin dikkatine arz ediyorum.
Savaşa katılmamızda Ermeniler rol oynadı mı?
Tarih kitaplarımızda Osmanlı devletimizin 1. Dünya Savaşı’na sanki kendi isteğiyle katılmış olduğu yolunda izlenime neden olabilecek bir takım anlatımlara rastladım. Maalesef bu konu belgelere dayanarak yeterince araştırılmış değil. Oysa Yavuz ve Midilli’nin İstanbul boğazımızın lacivert sularına sığınmalarından sonra bu gemilerde görevli Alman subayların ve bahriyelilerin içinde Ermenilerin olup olmadığını hala bilmiyoruz. Eğer bu konu derinlemesine incelenecek olursa, burada Osmanlı devletimizin başına örülen çorapların da Ermeni komitacıların işi olduğu iyice anlaşılacaktır. Şöyle ki; Ermeni komitacılar, bu gemilerde Alman üniforması giymiş, ama Ermeni davasına hizmet etmek için yemin etmiş olan Ermeni askerlerine verdikleri emirle gemilerimizin Karadeniz’e dostça açıldıkları bir sırada, ezeli ve ebedi düşmanımız Rusya’ya ve onun yere batası donanmasına saldırmalarına neden olmuşlardır. Maalesef bazı millî tarih kitaplarımızda dahi bu gerçek anlatılmamakta; onun yerine sanki Osmanlı devlet adamlarımızın bu haince planlardan haberleri varmış gibi, özellikle de cennet mekan Enver Paşamızın yazılı emriyle bu olayın gerçekleştiği izlenimi verilmektedir. Eğer bu belgeler yakından incelenecek olursa, hiç kuşku yoktur ki, bunların zamanında henüz hainliklerini maalesef anlayamadığımız ve temiz kalbimizin ve saflığımızın bizi yanıltmasıyla devletimizin en üst kademelerinde görevler verdiğimiz nankör Ermeni memurları tarafından yazılmış ve imzalanmış sahtelikleri ortaya çıkacaktır. Son zamanlarda ortaya çıkan sahte imza makinaları da zaten bu iddiamızı doğrulamaktadır!
Almanları Ermeniler suçlu olarak gösterdi
Nitekim en yetkili Osmanlı devlet adamlarımız, bu hain komplonun gerçekleşmesinden sonra milletimizin gözbebeği meclisimizde yaptıkları açıklamada, devletimizin saldırıya uğraması sonucunda savaşa katıldığımızı açıklamışlardır. Osmanlı devlet adamlarımızın şerefli tarihimiz boyunca gerçek dışı bir beyanda bulunmadıkları gerçeği göz önüne alınırsa, durum kendiliğinden anlaşılır. Ermenilerin bunu niçin yaptığını açıklamak da çok kolaydır: Osmanlı devletimizin savaşa katılmasıyla Rusya’nın kutsal topraklarımızda ilerlemesi gerçekleşecek ve Rus emperyalizmi Anadolumuzun bağrında bir Ermeni devletinin kurulmasını sağlayacaktı.
Ermeniler, böylece Almanları da suçlu gibi göstererek, Almanya ile yakınlığımızı dinamitlemek istemişlerdir. Böylece yalnız kalacak ve daha kolayca yıkılacaktık. Hatta belki de Almanya ile bozuştuğumuz için Almanlar, zamanı geldiğinde bizden misafir işçi de almayacaklar ve memleketimizin dış ticaret dengesi, bu olay nedeniyle daha da bozulacaktı. Herkesin bildiği gibi Ermenilerin uzun vaadeli komploları meşhurdur.
'Tehcir' sözcüğü yerine 'ikametgah' kullanılmalı
Millî tezimizde de kullanılan “tehcir” sözcüğünün de değiştirilmesi gerekir. Maalesef bazı hainler bu sözcüğü bile hain emellerine alet etmektedirler. Onun yerine, “ikâmetgah adreslerinin değiştirilmesi” denilmelidir. Doğrusu da budur.
Osmanlı devletimiz, 1915 yılında kışın sert geçmesi yüzünden ve tabii ki savaş nedeniyle de soğuk bölgelerde yaşamak zorunda kalmış olan Ermenilerin (maalesef Osmanlı vatandaşı demeye artık dilim varmıyor), bu zor savaş yıllarında daha sıcak bölgelere intikal etmelerini sağlamıştır. Bunun için de her türlü imkan hizmetlerine sunulmuştur. Örneğin, sıcak bölgelere intikal etmesi gereken Ermenilere en az 15 gün mühlet verilmiştir. Bu süre bazı yerlerde daha da uzun tutulmuştur. Hepimiz ev taşımış insanlarız. Allah aşkına, hangimiz bu sürede taşınamaz ki.
Ama Ermeniler, sayemizde zenginleşerek hayatları boyunca bolluk içinde yaşamaya alışmış olduklarından, kendilerine tanınmış bu uzun sure içinde bile sıcak bölgelerde ev tutmamışlar, müşkülpesentlik göstermişlerdir. Oysa bu bölgelerdeki emlâkçıların kayıtları incelense, gerçekte Ermenilerin şımarıklığı, ev beğenmezliği açığa çıkar. Maalesef bu konuda da yeterince inceleme yok. Diğer yandan, bir kısım Ermeniler (komitacı olanlar) özellikle ev tutmaktan kaçınarak, sokakta kalmayı adeta kendi elleri ile hazırlamışlardır. Bu arada bazı iyiniyetli Ermenilerin de sadece dil sorunu yüzünden emlâkçılarla anlaşamamaları sonucunda yersiz ve yurtsuz kalmalarını bugün bile üzülerek hatırlıyoruz.
Mikroplar Osmanlı’yı asla yenemeyecektir
Millî tezimizi kuvvetle ortaya koyan kitaplarda bu dönemde bir takım hastalıklardan söz ediliyor. Elbette Osmanlı devletimizde de münferit hastalık vakaları olmuştur. Bunu inkâr etmiyoruz. Fakat sistematik bir hastalık durumu hiç olmamıştır. Bu türden iyiniyetli ve gerçeği yansıtan anlatımlar dahi yanlış izlenimlere sebebiyet verebilmektedir. Şöyle ki, sanki tarihi boyunca her türlü güçlüğün üstesinden gelmeyi başarmış olan Osmanlı devletimiz, bazı muzır mikropların üstesinden gelmeyi başaramamış gibi görünmektedir ki, tabiî çok yanlış.
Bu dönemde güçlü devletimizi gözle dahi görülemeyecek kadar ufak bazı mikroplar karşısında güçsüz ve aciz gösterme gayretleri hatırlanacak olursa, gerçek şudur: İkâmetgah adreslerinin değiştirilmesi sırasında bazı Ermeniler mikrop kapmışlardır. Fakat bu mikroplar asla temiz kanımıza bulaşmamıştır. Fakat Ermeni komitacıların eğer yeteri kadar araştırılacak olursa Rusya’dan getirdikleri ortaya çıkacak olan mikroplarla kendilerini bilhassa hasta etmeleri gerçeğini göz ardı edemeyiz. Böylece ileriki yıllarda bu doğal ölümlerin Osmanlı devletimize mal edilmesinin mizanseni de yaratılmıştır. Hatta şu anda elimde belgesi yok ama, bu Ermeni komitacıların bilhassa yakalandıkları bulaşıcı hastalıkları, diğer Ermenilere de acımadan bulaştırdıkları duyumları aldım. İşte böylesi acımasız ve hain bir komploya kurban giden Osmanlı devletimizdir.
Ermeni nüfusun azaldığı uluslararası bir yalandır
Bütün savaşı bu sıcak bölgelerde geçiren ve böylece yakıt masrafı da azalmış olduğu için daha da zenginleşen Ermeniler, savaş bitip de Osmanlı devletimiz yenik ilân edilince, üstelik bu dönemde doğum kontrolü azaldığından bir hayli de çoğalarak, yeniden eski evlerine geri dönmüşlerdir. Millî tezimizde bu noktaya daha çok parmak basmalıyız. Bir de artık diaspora Ermenileri denilen memleketleri dışında yaşayan bir kesim vardır ki, genç nüfus, bilhassa Batının tesiri ile gayri meşru nikâhsız birlikte yaşamaktadır. Bu gençler Batının maddiyatçı değerleri ile yetiştirildiklerinden artık çocuk da yapmamakta ve Ermeni nüfusunun artmasına engel olmaktadırlar. Fakat bu da tabii uluslararası bir komplonun parçasıdır. Şöyle ki, Ermeni nüfusu artmadığı için Osmanlı devletimizin bu zor döneminde meydana gelen ve tek tük sayılabilecek Ermeni vefatlarını yüksek gösterebilmenin bir aracı da budur. Yani “işte bu yüzden o kadar azız” demeye getiriyorlar. Tezimizin kuvvetlenmesine çalışırken, bu tür sözde iddiaları da cevaplamak gerekir.
Eğer millî tezimizi kuvvetlendiren vatan evlâtları arasından elimdeki belge ve bilgilerden faydalanmak isteyenler varsa, elbette benimle temas kurabilirler. Elden arz ederim efendim.
2015’i de kolayca atlatabiliriz
Şimdiye kadar hiçkimsenin aklına gelmeyen bir büyük imkândan söz edeceğim: Eğer miladi takvimimizi değiştirir ve hicri ya da rumi takvimimize geri dönersek, bu takdirde 1400’lü yıllara adım atarız. 2014’ün yılbaşı gecesinden itibaren geçerli olacak yeni takvimimiz sayesinde 2015 yılı atlanmış olacağından, Ermeniler apışıp kalacaklardır. Hatta 2015 yılı için o andan itibaren “sözde 2015” de diyebiliriz. Yalancı da çıkmayız. Böylece hem 2015’in iftiralarından kurtuluruz; hem de dünya kamuoyuna millî tezimizi anlatmak için 600 yıl kazanmış oluruz! Ondan sonra artık TTK bir yandan, üniversitelerimiz, YÖK ve benzeri her türlü millî kuruluşumuz, geniş bir propaganda atağıyla bu sorunu kökten çözerler.
Evet benim de aklıma geldi; bazı Atatürkçüler, meselenin bir millî dava olduğu gerçeğini unutarak ya da göz ardı ederek, takvim değişikliğini cumhuriyet de elden gitti propagandasına çevirerek, bu imkânı kullandırtmak istemeyebilirler. Ne var ki, bu çabaların aynı zamanda Ermenilerin işine yarayacağı da unutulmamalıdır. Atatürkçüler, hiç olmazsa bu millî davamızda devletimizi ve hükûmetimizi desteklemeli ve Ermenilerin oyununa gelmemelidirler. Atatürk ilke ve inkılâplarına karşı olunduğundan değil, Ermeni meselesinin çözümünde yol alınmaktadır.
Peki, eğer bu konuda Atatürkçü çevreler ikna edilemezse ve millî birlik ve beraberlik sağlanamazsa, bu takdirde de hiç olmazsa takvim değişikliğini sadece bir yılla sınırlı tutma yoluna gidilebilir ve 2016 yılı başında yeniden miladi takvime dönülebilir. Fakat bir önceki önerim kabul edilecek olursa, bu takdirde 1915 senesine de daha yüzyıllar olacağından, ‘sözde 1915 yılı” deyimini de kullanabiliriz. Daha yaşanmamış 1915 yılında ne olmuş olabilir ki? Ne dersiniz, Ermeniler bile bu soruyu yanıtlayabilirler mi hiç?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016