Cemil KOÇAK
Yakın dönem siyasî tarihimizin tartışılmaya doyulamayan bir başka meselesi de İzmir suikastı. Kemal Atatürk’e biat etmeyen İttihatçı tayfanın siyaseten, kısmen de fiziken ortadan kaldırıldığı 1926 yazı, aradan geçen 86 yıla rağmen pek çok noktasıyla hâlâ karanlık.
Öyle görünüyor ki, önce Takriri Sükûn yasası ve ardından gelen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın (TpCF) kapatılması, Atatürk’e “gazoz paşa” demekte ısrar eden İttihatçıların gözünü iyice kararttı. Eski alışkanlıklar depreşti. Suikast, ardından hükûmet darbesi İttihatçıların çok iyi bildikleri siyaset yoluydu.
Şükrü Bey planları içki masasında anlattı
Önce Ankara’da gerçekleşecek bir suikast hazırlığına girişildi. Ne var ki, İttihatçıların eski eğitim bakanı Şükrü Bey, anlaşılan ağzı öyle sıkı biri değildi; hele içki masalarında bayağı gevezelik ediyordu. Suikast planını anlatacak kadar. İzmir suikastından yaklaşık bir yıl kadar önce bu kez de Ankara’da aynı ekip suikast planlamıştı; hatta tatbik etmek üzereydi ki, iş kendi grupları içinde duyuldu. İzmir suikastının esas tertipçilerinden ve Birinci Meclis’in muhalif üyesi Lazistan milletvekili Ziya Hurşit’in kardeşi Faik Günday, ki kendisi de milletvekiliydi, İzmir suikastı dolayısıyla verdiği ifadede, bizzat TpCF’nin kurucusu ve milletvekili Rauf Orbay’ın dedikoduyu duyar duymaz kendisini sabahın erken saatinde yataktan kaldırdığını ve kardeşini vazgeçirmesi gerektiğini söylediğini ayrıntılarıyla anlatacaktır. Nitekim suikast düzenleyeceği ileri sürülen isimler sabahın erken saatinde Ankara’da sokaklarda aranacak ve bulunacaksa da, hepsi de olayı inkâr edeceklerdir. Suikast girişiminden haberdar olanların durumu polise intikâl ettirmemeleriyse, İzmir suikastı zanlısı olarak gündeme geldiklerinde aleyhlerine kullanılacak delil olacaktır.
Suikastçıların muhalif kimlikleri ve TpCF içindeki konumları, muhtemelen parti yönetimi açısından çıkmaz sokaktı. Girişimin ihbar üzarine polisçe açığa çıkarılması halinde bütün parti yönetiminin işe katıldığı iddiasının ağırlığı altında ezilebilirlerdi. Muhtemelen bu nedenle olacak kendilerini ihbar etmekten çekindiler; siyaseten aleyhlerine kullanılacak bir tertibin içine düşmekten ve hükûmetin hayli güçlü bir şekilde muhalif partiyi ve bütün yönetimini suçlamasından ve hatta suikastçılarla işbirliği yaptıkları suçlamasından çekindiler. Olayı örtbas etmeyi tercih ettiler. Belki de suikastçıları denetim altında tutabileceklerini düşündüler; nitekim Orbay’ın tavrı biraz bunu gösteriyor. Faik Günday, ifadesinde Kâzım Karabekir ile diğer paşaların da tertibin içinde olduklarını söylemişti. Tuhaf olan taraf, bizzat tetikçilerin de tertibin en yukarısındaki isimleri ilk hamlede itiraf edebilecek kadar bilgili olmalarıydı.
Garip olan bir başka nokta da, Ankara valisinin İzmir suikastı girişiminden sonra Ankara’daki gelişmelerden haberdar olunduğuna ilişkin açıklamasıdır; bu takdirde polisin bu grubun faaliyetlerini izlemesi ve muhakkak denetimi altında tutması gerekirdi; nitekim bazı sanıklar mahkeme aşamasında bu savunmayı yapacaklar ve herşeyin hükûmetin tertibi olduğunu bu nedenle iddia edeceklerdir. Onlara göre hükûmet olaydan haberdardı, amacı da suikast girişimini vesile ederek tertibe karışmamış olsalar dahi bütün muhalefeti yere sermekti.
İzmir daha uygun bulundu
Önce Ziya Hurşit’le tetikçiler Laz İsmail ve Gürcü Yusuf İzmir’e geldiler. Gazi’nin İzmir’e varmasına daha birkaç gün vardı; o sırada önce Çeşme yolunu incelediler, fakat güvenlik önlemlerinin sıkılığından dolayı bundan vazgeçtiler. Atatürk, basmane garında inecek, tarihî Kemeraltı çarsısının içinden geçerek İzmir hükûmet konağına ulaşacaktı. Kemeraltı’nın dar sokağında; tam da üç yol ağzında karakolun bulunduğu dönemeçte suikasta karar verdiler. Yanlarında getirdikleri tabancalar ve bombalarla yakındaki otellere dağıldılar ve beklemeye başladılar. İzmir’i yakından tanımıyorlardı; bunun için kendilerine yol gösterecek iki önemli işbirlikçi daha buldular. Motorcu Giritli Şevki suikastan sonra onları Sakız’a kaçıracaktı. Asıl önemli isim ise Sarı Efe Edip idi. Bütün bu isimler damardan İttihatçıydı; Teşkilâtı Mahsusa’da da çalışmışlardı. Yanyana gelmeleri sürpriz sayılmazdı. Fakat İstanbul’dan gelenlerle İzmir’de buluşanlar daha önceden birbirlerini pek tanımıyorlardı; aradaki irtibat eski İttihatçıların tavsiyesi üzerine gerçekleşmişti.
İhbar
Efe’nin suikast tarihi olarak saptanan günün sabahında İstanbul’a hareket etmesi, motorcuyu telâşa sevk etmiş olmalı ki, İzmir’de polise ihbarda bulunuyor. Tam olarak hangi gün olduğu tartışmalı. O gün Atatürk’ün İzmir’e gelmesi beklenirken, muhtemelen bu ihbarın alınmasıyla seyahat erteleniyor. İhbar üzerine Ziya Hurşit ile diğer iki tetikçi kaldıkları otellerinde silahlarla bombalarla yakalanıyorlar ve akabinde sorgularında yukarıda verdiğim bilgileri aktarıyorlar. Efe de İstanbul’da yakalanıyor. O da diğerleri gibi ifadesinde suikast girişimini itiraf etmekle kalmıyor, dahası girişimin ardında hükûmet darbesini de hedefleyen TpCF yöneticileri ile eski İttihatçılar, hatta Birinci Meclis’teki II. Grup üyelerinin de olduğunu ileri sürüyor.
Bunun üzerine Gazi Paşa, ertesi gün İzmir’e geldiğinde sanıklarla yüzyüze görüşmeyi tercih edecektir. Aldığı yanıtlar üzerine başbakan İsmet İnönü’ye tertibin basit bir suikastten ibaret olmadığını, aksine bütün muhaliflerin girişimin içinde yer aldığını bildiren telgraf çekecektir. İsmet Paşa ise aynı kanıda değildir. Yanıtında şiddetli tedbirler almak yanlısı olmadığını, hele hele Karabekir, Cebesoy, Bele gibi eski arkadaşlarının bu tertipte yer aldığını asla düşünmediğini; bu nedenle paşaların tutuklanmasına karşı çıktığını belirtecektir. Ama Gazi Paşa kararlıydı, hiçbir şekilde hoşgörü gösterilmemesini istiyordu; İstiklâl Mahkemesi de aynı kanıdaydı. Önce İsmet Paşa’nın İzmir’e gelmesinden yana olmayan Gazi, ardından İnönü’nün İstiklâl Mahkemesi’nin müdahalesinden rahatsızlığı ve mahkeme üyeleriyle anlaşmazlığa düşmesi karşısında onun da Çeşme’ye gelmesini istedi ve İsmet Paşa burada Gazi ile aynı görüşte olduğunu ilân etti. Diğer yandan, İsmet Paşa’nın Gazi’ye itirazında, polisin girişimden zamanında haberdar olmamasının ne denli ciddî bir ihmal olduğunun da altı çizilmişti. İsmet Paşa, İzmir’e geldiğinde mümkün olduğu kadar çok arkadaşını kurtarmaya çalışacağını söylemişti; gerçekten de öyle olacaktır. Başbakanın cumhurbaşkanıyla olan görüş ayrılığı, olayın hükûmetçe düzenlenmiş bir tertip olduğuna yönelik iddiaları zayıflatmakta, hatta hiçe indirmektedir. Eğer tertip olsaydı, bu karşılıklı ikna çabalarına hiç gerek olmazdı. Fakat yine de Ankara valisinin demeci İsmet Paşanınkiyle çelişmektedir.
Tetikçiler neden hiç kaçmayı planlamadı
Tertipçilerin ilişkileri de tuhaftı. Efe, aslında meclis başkanı Kâzım Özalp’in evinde kalabilecek kadar onun çok yakınıydı. Değirmendere’de kendisine kurtuluş savaşındaki hizmetlerinden dolayı armağan edilen çiftliğindeydi ve ayrıca başkaca gelirleri de bulunuyordu. Sadece para için böyle bir tertibin içine girmesi düşünülemezdi. Zaten Kâzım Karabekir tek celsede beraat edeceği duruşmada, tertibin Efe’nin kendi inisiyatifiyle gerçekleşmiş olabileceğini ileri sürmüştür. Ayrıca Efe, bir zamanlar Teşkilâtı Mahsusa içindeyken Kuşçubaşı Eşref ile de ve onun kardeşi Hacı Sami ile de yakındı. Hacı Sami, ağabeyi ile Yunanistan’da iken, çünkü 150’liklerdendiler, Kuşadası’na Gazi’ye suikast için geldiğinde, girişimden haberdar olan polis ve Özalp, Efe’yi istihbaratla görevlendirmişti. Hacı Sami yakalanmış ve vurularak öldürülmüştü. İzmir suikastında bütün şüpheler bir ajan-provakatör olarak Efe’nin üzerinde toplanmıştı. Hatta Halide Edip Adıvar da aynı kanıdaydı. İdama mahkûm olan Efe, asılmadan önce kendisine verilen sözlerin tutulmadığını ileri sürecek ve ifadesine karşılık serbest kalmasının vaat edildiğini ısrarla dile getirecektir.
Bir de suikastın tertipçilerinden olduğu ileri sürülen Şükrü Bey de, tıpkı Efe gibi, ta Serez mutasarrıflığı döneminden beri yine Özalp ile yakından tanışıyordu. Ziya Hurşit ile İstiklâl Mahkemesi başkanı Ali Çetinkaya’nin ilişkileri herkesçe biliniyordu. Tetikçilerin suikasttan sonra niçin Sakız adasına kaçacakları da hiç anlaşılmamıştı; öyle ya, hükûmet darbesi olacaksa, muhtemelen kaçmalarına gerek yoktu, en kötü ihtimalle korunacaklar, daha olası mükâfatlandırılacaklardı. Zaten Ziya Hurşit savunmasında hükûmet darbesi iddiasını tamamen reddederken, bu gerekçeye dayanmıştı.
Son olarak da Giritli motorcu Şevki’nin âkıbetine değineyim: İhbarcı kişi olarak hiç tutuklanmadı, sadece muhtemelen polis gözetiminde kısa süre kaldı, İstiklâl Mahkemesi’nde o da ancak son celsede şahit olarak ifade verdi, ardından yüklü bir para ödülüyle serbest kaldı. Hayat hikâyesinin sonrasını ise sanırım kimse bilmiyor.
OKUMA METİNLERİ
Rahmetli Uğur Mumcu’nun yirmi yıl önce yazdığı önemli bir araştırma olan Gazi Paşa’ya Suikast kitabının ardından; Osman Selim Kocahanoğlu’nun Atatürk’e Kurulan Pusu, Azmi Nihat Erman’ın kırk yıl önce yazmış olduğu İzmir Suikastı ve İstiklâl Mahkemeleri ilk elde akla gelenlerdir. Mahkemede neler olduğunu merak edenler Selma ve Faruk Ilıkan tarafından derlenen Ankara İstiklâl Mahkemesi tutanaklarına bakmalıdırlar. İdama doğru Cavit Beyin eşine yazdığı mektuplar da yayınlandı: İdama Beş Kala. Karabekir’in savunmasını okumak isteyenler, İzmir Suikastı: İddianame ve Kâzım Karabekir’in Savunması kitabını edinebilirler. Anılara gelince; İsmet İnönü’nün anıları, Ali Fuat Cebesoy’un Siyasî Hatıraları ile Mithat Şükrü Bleda’nın İmparatorluğun Çöküşü yine sizleri bekliyor. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu ise, halen dizi olarak gösterilmekle birlikte, bu konuda yazılmış tek edebiyat eseri olmaya devam ediyor. Bütün bunları okuyup da tam olarak aydınlanamadık diyenler çok olacaktır. Zaten bu yazı da bu son cümlenin hâlâ geçerli olduğunu ve tartışmaların nereden kaynaklandığını açıklamak için yazıldı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016