Cemil KOÇAK
Yakın dönem siyasî tarihimizin tartışılmaya doyulamayan bir başka meselesi de İzmir suikastı. Kemal Atatürk’e biat etmeyen İttihatçı tayfanın siyaseten, kısmen de fiziken ortadan kaldırıldığı 1926 yazı, aradan geçen 86 yıla rağmen pek çok noktasıyla hâlâ karanlık.
Öyle görünüyor ki, önce Takriri Sükûn yasası ve ardından gelen Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın (TpCF) kapatılması, Atatürk’e “gazoz paşa” demekte ısrar eden İttihatçıların gözünü iyice kararttı. Eski alışkanlıklar depreşti. Suikast, ardından hükûmet darbesi İttihatçıların çok iyi bildikleri siyaset yoluydu.
Şükrü Bey planları içki masasında anlattı
Önce Ankara’da gerçekleşecek bir suikast hazırlığına girişildi. Ne var ki, İttihatçıların eski eğitim bakanı Şükrü Bey, anlaşılan ağzı öyle sıkı biri değildi; hele içki masalarında bayağı gevezelik ediyordu. Suikast planını anlatacak kadar. İzmir suikastından yaklaşık bir yıl kadar önce bu kez de Ankara’da aynı ekip suikast planlamıştı; hatta tatbik etmek üzereydi ki, iş kendi grupları içinde duyuldu. İzmir suikastının esas tertipçilerinden ve Birinci Meclis’in muhalif üyesi Lazistan milletvekili Ziya Hurşit’in kardeşi Faik Günday, ki kendisi de milletvekiliydi, İzmir suikastı dolayısıyla verdiği ifadede, bizzat TpCF’nin kurucusu ve milletvekili Rauf Orbay’ın dedikoduyu duyar duymaz kendisini sabahın erken saatinde yataktan kaldırdığını ve kardeşini vazgeçirmesi gerektiğini söylediğini ayrıntılarıyla anlatacaktır. Nitekim suikast düzenleyeceği ileri sürülen isimler sabahın erken saatinde Ankara’da sokaklarda aranacak ve bulunacaksa da, hepsi de olayı inkâr edeceklerdir. Suikast girişiminden haberdar olanların durumu polise intikâl ettirmemeleriyse, İzmir suikastı zanlısı olarak gündeme geldiklerinde aleyhlerine kullanılacak delil olacaktır.
Suikastçıların muhalif kimlikleri ve TpCF içindeki konumları, muhtemelen parti yönetimi açısından çıkmaz sokaktı. Girişimin ihbar üzarine polisçe açığa çıkarılması halinde bütün parti yönetiminin işe katıldığı iddiasının ağırlığı altında ezilebilirlerdi. Muhtemelen bu nedenle olacak kendilerini ihbar etmekten çekindiler; siyaseten aleyhlerine kullanılacak bir tertibin içine düşmekten ve hükûmetin hayli güçlü bir şekilde muhalif partiyi ve bütün yönetimini suçlamasından ve hatta suikastçılarla işbirliği yaptıkları suçlamasından çekindiler. Olayı örtbas etmeyi tercih ettiler. Belki de suikastçıları denetim altında tutabileceklerini düşündüler; nitekim Orbay’ın tavrı biraz bunu gösteriyor. Faik Günday, ifadesinde Kâzım Karabekir ile diğer paşaların da tertibin içinde olduklarını söylemişti. Tuhaf olan taraf, bizzat tetikçilerin de tertibin en yukarısındaki isimleri ilk hamlede itiraf edebilecek kadar bilgili olmalarıydı.
Garip olan bir başka nokta da, Ankara valisinin İzmir suikastı girişiminden sonra Ankara’daki gelişmelerden haberdar olunduğuna ilişkin açıklamasıdır; bu takdirde polisin bu grubun faaliyetlerini izlemesi ve muhakkak denetimi altında tutması gerekirdi; nitekim bazı sanıklar mahkeme aşamasında bu savunmayı yapacaklar ve herşeyin hükûmetin tertibi olduğunu bu nedenle iddia edeceklerdir. Onlara göre hükûmet olaydan haberdardı, amacı da suikast girişimini vesile ederek tertibe karışmamış olsalar dahi bütün muhalefeti yere sermekti.
İzmir daha uygun bulundu
Önce Ziya Hurşit’le tetikçiler Laz İsmail ve Gürcü Yusuf İzmir’e geldiler. Gazi’nin İzmir’e varmasına daha birkaç gün vardı; o sırada önce Çeşme yolunu incelediler, fakat güvenlik önlemlerinin sıkılığından dolayı bundan vazgeçtiler. Atatürk, basmane garında inecek, tarihî Kemeraltı çarsısının içinden geçerek İzmir hükûmet konağına ulaşacaktı. Kemeraltı’nın dar sokağında; tam da üç yol ağzında karakolun bulunduğu dönemeçte suikasta karar verdiler. Yanlarında getirdikleri tabancalar ve bombalarla yakındaki otellere dağıldılar ve beklemeye başladılar. İzmir’i yakından tanımıyorlardı; bunun için kendilerine yol gösterecek iki önemli işbirlikçi daha buldular. Motorcu Giritli Şevki suikastan sonra onları Sakız’a kaçıracaktı. Asıl önemli isim ise Sarı Efe Edip idi. Bütün bu isimler damardan İttihatçıydı; Teşkilâtı Mahsusa’da da çalışmışlardı. Yanyana gelmeleri sürpriz sayılmazdı. Fakat İstanbul’dan gelenlerle İzmir’de buluşanlar daha önceden birbirlerini pek tanımıyorlardı; aradaki irtibat eski İttihatçıların tavsiyesi üzerine gerçekleşmişti.
İhbar
Efe’nin suikast tarihi olarak saptanan günün sabahında İstanbul’a hareket etmesi, motorcuyu telâşa sevk etmiş olmalı ki, İzmir’de polise ihbarda bulunuyor. Tam olarak hangi gün olduğu tartışmalı. O gün Atatürk’ün İzmir’e gelmesi beklenirken, muhtemelen bu ihbarın alınmasıyla seyahat erteleniyor. İhbar üzerine Ziya Hurşit ile diğer iki tetikçi kaldıkları otellerinde silahlarla bombalarla yakalanıyorlar ve akabinde sorgularında yukarıda verdiğim bilgileri aktarıyorlar. Efe de İstanbul’da yakalanıyor. O da diğerleri gibi ifadesinde suikast girişimini itiraf etmekle kalmıyor, dahası girişimin ardında hükûmet darbesini de hedefleyen TpCF yöneticileri ile eski İttihatçılar, hatta Birinci Meclis’teki II. Grup üyelerinin de olduğunu ileri sürüyor.
Bunun üzerine Gazi Paşa, ertesi gün İzmir’e geldiğinde sanıklarla yüzyüze görüşmeyi tercih edecektir. Aldığı yanıtlar üzerine başbakan İsmet İnönü’ye tertibin basit bir suikastten ibaret olmadığını, aksine bütün muhaliflerin girişimin içinde yer aldığını bildiren telgraf çekecektir. İsmet Paşa ise aynı kanıda değildir. Yanıtında şiddetli tedbirler almak yanlısı olmadığını, hele hele Karabekir, Cebesoy, Bele gibi eski arkadaşlarının bu tertipte yer aldığını asla düşünmediğini; bu nedenle paşaların tutuklanmasına karşı çıktığını belirtecektir. Ama Gazi Paşa kararlıydı, hiçbir şekilde hoşgörü gösterilmemesini istiyordu; İstiklâl Mahkemesi de aynı kanıdaydı. Önce İsmet Paşa’nın İzmir’e gelmesinden yana olmayan Gazi, ardından İnönü’nün İstiklâl Mahkemesi’nin müdahalesinden rahatsızlığı ve mahkeme üyeleriyle anlaşmazlığa düşmesi karşısında onun da Çeşme’ye gelmesini istedi ve İsmet Paşa burada Gazi ile aynı görüşte olduğunu ilân etti. Diğer yandan, İsmet Paşa’nın Gazi’ye itirazında, polisin girişimden zamanında haberdar olmamasının ne denli ciddî bir ihmal olduğunun da altı çizilmişti. İsmet Paşa, İzmir’e geldiğinde mümkün olduğu kadar çok arkadaşını kurtarmaya çalışacağını söylemişti; gerçekten de öyle olacaktır. Başbakanın cumhurbaşkanıyla olan görüş ayrılığı, olayın hükûmetçe düzenlenmiş bir tertip olduğuna yönelik iddiaları zayıflatmakta, hatta hiçe indirmektedir. Eğer tertip olsaydı, bu karşılıklı ikna çabalarına hiç gerek olmazdı. Fakat yine de Ankara valisinin demeci İsmet Paşanınkiyle çelişmektedir.
Tetikçiler neden hiç kaçmayı planlamadı
Tertipçilerin ilişkileri de tuhaftı. Efe, aslında meclis başkanı Kâzım Özalp’in evinde kalabilecek kadar onun çok yakınıydı. Değirmendere’de kendisine kurtuluş savaşındaki hizmetlerinden dolayı armağan edilen çiftliğindeydi ve ayrıca başkaca gelirleri de bulunuyordu. Sadece para için böyle bir tertibin içine girmesi düşünülemezdi. Zaten Kâzım Karabekir tek celsede beraat edeceği duruşmada, tertibin Efe’nin kendi inisiyatifiyle gerçekleşmiş olabileceğini ileri sürmüştür. Ayrıca Efe, bir zamanlar Teşkilâtı Mahsusa içindeyken Kuşçubaşı Eşref ile de ve onun kardeşi Hacı Sami ile de yakındı. Hacı Sami, ağabeyi ile Yunanistan’da iken, çünkü 150’liklerdendiler, Kuşadası’na Gazi’ye suikast için geldiğinde, girişimden haberdar olan polis ve Özalp, Efe’yi istihbaratla görevlendirmişti. Hacı Sami yakalanmış ve vurularak öldürülmüştü. İzmir suikastında bütün şüpheler bir ajan-provakatör olarak Efe’nin üzerinde toplanmıştı. Hatta Halide Edip Adıvar da aynı kanıdaydı. İdama mahkûm olan Efe, asılmadan önce kendisine verilen sözlerin tutulmadığını ileri sürecek ve ifadesine karşılık serbest kalmasının vaat edildiğini ısrarla dile getirecektir.
Bir de suikastın tertipçilerinden olduğu ileri sürülen Şükrü Bey de, tıpkı Efe gibi, ta Serez mutasarrıflığı döneminden beri yine Özalp ile yakından tanışıyordu. Ziya Hurşit ile İstiklâl Mahkemesi başkanı Ali Çetinkaya’nin ilişkileri herkesçe biliniyordu. Tetikçilerin suikasttan sonra niçin Sakız adasına kaçacakları da hiç anlaşılmamıştı; öyle ya, hükûmet darbesi olacaksa, muhtemelen kaçmalarına gerek yoktu, en kötü ihtimalle korunacaklar, daha olası mükâfatlandırılacaklardı. Zaten Ziya Hurşit savunmasında hükûmet darbesi iddiasını tamamen reddederken, bu gerekçeye dayanmıştı.
Son olarak da Giritli motorcu Şevki’nin âkıbetine değineyim: İhbarcı kişi olarak hiç tutuklanmadı, sadece muhtemelen polis gözetiminde kısa süre kaldı, İstiklâl Mahkemesi’nde o da ancak son celsede şahit olarak ifade verdi, ardından yüklü bir para ödülüyle serbest kaldı. Hayat hikâyesinin sonrasını ise sanırım kimse bilmiyor.
OKUMA METİNLERİ
Rahmetli Uğur Mumcu’nun yirmi yıl önce yazdığı önemli bir araştırma olan Gazi Paşa’ya Suikast kitabının ardından; Osman Selim Kocahanoğlu’nun Atatürk’e Kurulan Pusu, Azmi Nihat Erman’ın kırk yıl önce yazmış olduğu İzmir Suikastı ve İstiklâl Mahkemeleri ilk elde akla gelenlerdir. Mahkemede neler olduğunu merak edenler Selma ve Faruk Ilıkan tarafından derlenen Ankara İstiklâl Mahkemesi tutanaklarına bakmalıdırlar. İdama doğru Cavit Beyin eşine yazdığı mektuplar da yayınlandı: İdama Beş Kala. Karabekir’in savunmasını okumak isteyenler, İzmir Suikastı: İddianame ve Kâzım Karabekir’in Savunması kitabını edinebilirler. Anılara gelince; İsmet İnönü’nün anıları, Ali Fuat Cebesoy’un Siyasî Hatıraları ile Mithat Şükrü Bleda’nın İmparatorluğun Çöküşü yine sizleri bekliyor. Kemal Tahir’in Kurt Kanunu ise, halen dizi olarak gösterilmekle birlikte, bu konuda yazılmış tek edebiyat eseri olmaya devam ediyor. Bütün bunları okuyup da tam olarak aydınlanamadık diyenler çok olacaktır. Zaten bu yazı da bu son cümlenin hâlâ geçerli olduğunu ve tartışmaların nereden kaynaklandığını açıklamak için yazıldı.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016