Cemil KOÇAK
Atatürk vasiyetinde kız kardeşi Makbule hanım için de pay ayırmıştı. Atatürk’ün vasiyeti herkesçe bilinir; fakat yeterince bilinmeyen nokta, Atatürk’ün mal varlığının vasiyeti dışında kalan kısımlarının da yine yegâne varis olarak kız kardeşine kalmış olduğudur. Buna rağmen 1948 yılının hemen başlarında meclisin tatile girmek üzere olduğu bir sırada “ivedilik”le görüşmek üzere söz konusu tasarı gündeme gelecektir. Aslında Atatürk’ün kız kardeşin hayatına ilişkin bilgilerimiz hemen hemen hiç mertebesindedir. Atatürk’le ilgili anılarda hiç yer almaz. Bir hayalet gibidir. Atatürk’ün manevi kızları Afet hanım olsun, Ülkü hanım olsun, her daim gündemdeyken, onun kız kardeşi hakkında bu denli bilgisizliğimizin acaba bir nedeni mi vardır sorusu, tarihçileri heyecanlandıracak sorulardan biri olarak hala ortada duruyor.
1935'te Mecdi Boysan ile evlendi
O sırada başbakan olan Hasan Saka’nın imzasıyla meclise iletilen tasarının gerekçesinde; “son günlerde malî durumunun bozulduğu ve bundan dolayı sıkıntılı vaziyete düştüğü anlaşılan Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Boysan’a yardım maksadına matuf olarak hayatta bulunduğu müddetçe verilmek ve başka hiçbir zam yapılmamak kaydıyla vatanî hizmet tertibinden aylık bağlanması”nın uygun görüldüğü belirtiliyordu. Makbule hanımın soyadının bugün bilinenden farklı yazılmış olması, onun 1935 yılında milletvekili Mecdi Boysan ile evlenmesinden dolayıydı.
Soyadı Atadan'dan Atakan'a dönüştü
Bütçe komisyonunun raporunda, aylık maaşın bin lira olmasının uygun görüldüğü belirtiliyordu. Ama önemli bir bilgi daha veriliyordu: Buna göre, Makbule hanım eşi Mecdi beyden ayrılmıştı; bu nedenle tasarıda geçen Boysan soyadının eski soyadıyla değiştirilmesi gerekiyordu. Boşanmanın tam bu sırada ve aniden olduğunu kabul etmek gerekir, çünkü Başbakan Saka’nın 2 Şubat tarihli yazısında bile Boysan soyadı kullanılmıştı; bütçe komisyonu raporunun tarihi ise sadece on gün sonraydı! Yine bu raporda, aylığa zam yapılmayacağına ilişkin düzenlemenin de, hükûmetçe “şimdiye kadar emekli, dul ve yetim ve vatanî hizmet aylıklarına yapılmış olan kanunî zamların bu tahsisten sonra tekrar hesaplanarak bu aylığa eklenmesini önlemek” gerekçesine dayandığı açıklanmıştı. Hepsi iyi güzel de, yasa tasarısında Makbule hanımın soyadı Atadan değil de, Atakan olarak yazılmıştı; hem de tam iki kez. Yani bir dizgi hatası olması ihtimali pek de yoktur. O halde sorumuz kendiliğinden geliyor: Makbule hanımın soyadı Atadan mı, yoksa Atakan mı? Yoksa sonradan Atakan, Atadan mı oldu, artık ne zaman değiştirildiyse. Makbule hanımın soyadının yasa tasarısında yanlış yazılmış olabileceği ihtimaline pek prim veremeyeceğim, çünkü o dönemde bu satırları yazanlar, elbette Atatürk’ün kız kardeşini yakından tanıyorlardı. Çok yakın zaman önce boşanmış olduğunu bildikleri gibi.
Yüzbinlerce emlak ve arazi heba oldu
Tasarı meclis gündemine alınır alınmaz Ahmet Tahtakılıç, Makbule hanımın Atatürk’ten zaten ayda bin lira maaşı vasiyeti gereğince almakta olduğunu hatırlatıyordu. “Memleketi için canlarını feda etmiş kimseler”in yetimlerine hazineden ancak ayda iki ila elli lira ödenebiliyordu. Bu koşullarda Tahtakılıç, Makbule hanıma aylık bağlanmasının “Ata’nın büyük ruhu”nu rahatsız edeceğini ileri sürüyordu. Adalet adına tasarının reddine taraftardı.
Bütçe komisyonu üyesi olarak tasarıya itiraz eden İhsan Hamit Tigrel ise, maaşın kendisine değil de, miktarına karşı olduğunu belirtiyordu. Atatürk’ün kız kardeşine bıraktığı “yüzbinlerce emval, emlâk, arazi halen maalesef” heba olmuştu. Diğer yandan, Makbule hanım halen yine Atatürk’ten kalma aylık bin liralık tahsisatı ise sürdürüyordu. O nedenle aylık miktarı saptanırken “münevver, temiz ve mütevazi bir Türk ailesinin her türlü sefahat ve israf meylinden uzak olarak idare durumunda bulunduğu hayat” göz önüne alınmalıydı. Bin lira çok fazlaydı; çünkü son zamlarla bile halen bu maaşı almakta olanlara asgari 60 ve azami de 250 lira ödenebiliyordu. “Bu vatan uğrunda hayatlarını fedaya hazır olan birçok kimselere verdiğimiz aylıktan fazla bir aylığın verilmesi’ne Tigrel karşıydı. Nihayet birinci mecliste “düşmana karşı bir kale gibi cephe alan insanlara bile” çok az bir maaş ödenebiliyordu. Onun önerisi 300 liranın yeterli olacağı yolundaydı.
Atatürk isteseydi bütün malını ona bırakırdı
Cemil Sait Barlas ise, önerinin görüşülmeksizin kabul edileceğinden emin olduğunu, oysa şimdi bazı itirazların görülmekte olduğundan söz ediyordu. Oysa Atatürk, isteseydi bütün malını kız kardeşine bırakabilirdi; ama öyle yapmamıştı; bu bakımdan Makbule hanım korunup kollanmalıydı. Ayrıca bu maaş, Makbule hanımın şahsına tahsis edilmiyordu; “milli kahraman, kimsesiz kalmış, erkeksiz kalmış, muhtacı tedavi ve altındaki otomobili işletip hastaneye gitmekten uzak olan kız kardeşinin bakımı ve tedavi masrafı” olarak öngörülmüştü. Atatürk’ün yakınlarına sahip çıkmak gerekirdi; hatta bu tasarının meclisten geçtiğini duysa, muhakkak ki “azap” duyardı. Bin lira da “bu memleket için çok bir para değildi.” Bir köye gidilse ve Atatürk’ün “hatırası” denilse, herkes canınını, malını verirdi zaten. Oysa bu para onun tedavi giderlerine bile yetmezdi.
Sağlığı için 500 bin TL harcadı
Sinan Tekelioğlu tasarıya karşıydı; “Atatürk’ün yüksek ruhu” bundan “azap ve ıstırap” duyardı. Atatürk’ten kalanlar kız kardeşinin “fazlasıyla geçinmesini temin edecek miktar”daydı. Dahası, Atatürk’ün kız kardeşine “vasiyet harici bırakmış olduğu 500 bin liralık bir servet vardı.” Fakat Makbule hanım rahatsızlığı yüzünden bu serveti sağlığı için harcamak zorunda kalmıştı. Hali hazırda yetmiş yaşına da yaklaşmıştı. (Burada bir hesap hatası vardır, çünkü Makbule hanım sekiz yıl sonra 1956 yılında öldüğünde 69 yaşındaydı). Makbule hanım aylık maaş da istememişti; onun talebi Atatürk’ün bırakmış olduğu emlâkten kendisine bin lira daha tahsis edilmesiydi. Atatürk’ün ruhunu incitmemek için bu maaş bağlanmalıydı. Ama bütçeden değil, Atatürk’ün vasiyetinde bıraktıklarından. Tigrel de ısrarcıydı: Birinci mecliste yer almış üyelere verilen maaştan çok daha fazlasının Makbule hanıma tahsisi karşısında, ona göre asıl bu nedenle Atatürk’ün ruhu muazzep olurdu. Diğer yandan, birinci meclisin üyelerinin “Atatürk’e olan karabeti manevîye ve ruhîyesi Makbule hanımın karabetinden daha yüksek”ti.
Atatürk’ün emlâki millete değil, CHP’ye geçti!
BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUAMMER ERİŞ ise, bağlanacak aylıktan Makbule hanımın eline geçecek olanın sadece 850 lira olduğunu hatırlatıyor ve Atatürk’ün bütün emlâkini millete armağan ettiğini belirterek, bunun geri alınamayacağını ve bu nedenle de Tekelioğlu’nun önerisinin geçerli olamayacağını söylüyordu. DP sıralarından ise, Atatürk’ün emlâkinin millete değil de, CHP’ye intikâl ettiğine ilişkin küçük bir düzeltme gelmişti! Emin Sazak, Ankara’da Makbule hanıma ait bir köşk olduğunu hatırlatıyor ve onun hala durup durmadığını soruyordu. Eriş, köşkün hala Makbule hanımın üzerinde olduğunu açıklamıştı. Sazak, kendi bildiği kadarıyla Atatürk’ün “millete bağışladığından başka bir takım metrukatı vardı” şeklinde konuşuyordu: “Altın kalemden elbiseye kadar çok şeyler, antika şeyler bu hanıma kalmıştı.” “Sonra bazı yerlerde meselâ Konya’da, Trabzon’da evleri vardı, köşkleri vardı. Bunları acaba bilâbedel [bedelsiz] bu hanım devlete terk etti mi? Kalem ve emsali gibi antika şeyler vardı, bunlar ne oldu? Bu hususta biraz izahat verirlerse çok iyi olur. Buradaki köşkü mühimdir; bugün satılsa 100-150 bin lira eder.”
Oylamaya katılmayanlar daha fazlaydı
Ziya Arkant ise, bu soru üzerine, köşkün ancak intifa hakkının Makbule hanıma ait olduğunu, dolayısıyla satılmasının mümkün olmadığını, zaten Makbule hanımın da sağlık sorunları yüzünden Ankara’da bu köşkte kalamadığını ve İstanbul’da bulunduğunu açıklamıştı. Evet, Sazak’ın verdiği bilgiler doğruydu; Trabzon, Bursa ve Samsun’da Atatürk’ten kalan “birkaç tane emlâk” vardı; bunlar kız kardeşine veraseten intikal etmişti, fakat Makbule hanım “onları sonradan” satmıştı. Bugün için artık elinde hiçbir şey kalmamıştı. Arkant da bu bilgileri yeni öğrendiklerini açıklamıştı. Suphi Batur’un sorusu üzerine de, Eriş, Makbule hanımın aylık bağlanması için meclise, hükûmete ve partilere müracaatta bulunduğunu belirtmişti. Gerek Tahtakılıç’ın, gerekse Tigrel’in önerilerinin reddedilmesi üzerinedir ki, bu kez de Ahmet Ulus, evlendiği takdirde aylığının kesilmesi önerisinde bulunacak, ancak öneri bazı gülüşmeler arasında kabul edilmeyecektir. Aylık bin liralık maaş kabul edilmişti. Yirmi üye tasarıya red oyu vermişti. Aralarında emekli generaller de vardı. Fakat asıl dikkati çeken nokta, oylamaya hiç katılmayanların sayısıydı; oya katılanların toplamından çok daha fazla sayıda üye oylamaya katılmamayı tercih etmiş görünüyordu.
Yazarlar
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.02.2016
3.02.2016
26.03.2016
19.03.2016
13.03.2016
5.02.2016
28.02.2016
20.02.2016
13.02.2016
7.02.2016