Gökhan BACIK
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2019 yılı mesajını okurken şunu anlıyoruz.
2019 yılı da Türkler için büyük kavgaların, beka mücadelesi vermenin yılı olacak.
Bahçeli’ye göre ikinci beka mücadelesi dönemine giriyoruz.
Ancak yeni dönemin sloganı farklı: “Ya istiklal ya ölüm, ya beka ya da bela.”
2019 yılında gireceğimiz “ikinci beka mücadelesi” doğal olarak hepimizden olağanüstü şartları kabul etmemizi istiyor.
Nihayetinde bir beka mücadelesi bu. Düşünce özgürlüğü, hukuk devleti, ekonomik sorunlar gibi konular ancak ikinci derecede önemlidir. Söz konusu beka ise diğer şeylerin lafı bile olmaz.
Bir beka mücadelesi içindeyiz ve Bahçeli’nin de dediği gibi o zaman “sinsi tiyatroların, kirli pazarlıkların, danışıklı dövüş süreçlerin bitirilmesi milli gaye olmalıdır.”
Derhal bir iş bölümü yapılmalı: Kimileri sinsi tiyatrolara kimileri kirli pazarlıklara diğerleri ise danışıklı dövüşlere yoğunlaşmalı.
Üniversiteler, müftülükler, sivil toplum kuruluşları velhasıl bütün vatandaşların bu büyük mücadelede varını yoğunu ortaya koyması şarttır.
Durumun nezaketini Yargıtay Başkanı’nın bir açıklamasından anlayalım:
“2016 yılı adli sicil istatistiklerine göre 80 milyonluk ülkemizde yaklaşık 6 milyon 900 bine yakın şüpheli vardır. Demek ki Türkiye’de nüfusa oranladığımızda yüzde 8 civarında kişi şüphelidir, haklarında ilk derece soruşturma yürütülmektedir.”
Sayın başkan açıklamayı yapalı en az iki yıl olmuştur. Bugün şüpheli sayısı belki yüzde 10’u bulmuş olabilir!
Kısacası, karşımızda iki tane alternatif var: Ya beka ya bela.
“Nerden bulaştık bu belaya” demek istemiyorsak beka mücadelesinde varımızı yoğumuzu ortaya koymamız gerekiyor. Su uyur düşman uyumaz!
Nitekim Anayasa’mızın da hemen en başta ifade ettiği gibi “yüce Türk devleti” her şeyimizdir. Beka kavgasında “yüce Türk devleti” ile birlikte olmak boynumuzun borcudur.
Kolay bir Google taramasında da göreceğimiz üzere her yıl ülkemizde birbirini ihbar eden insanların sayısının artması sevindiricidir. Bu kavgada bayrağı yerde bırakmak istemeyen insanlar, şüpheli gördükleri insanları ihbar etmektedirler.
Muhalif ve özgür duruşu ile mükemmel bir küresel örnek olan Karar gazetesi gerçi “ihbarlar hukuk filtresinden geçirilmeden, delil toplanmadan yargılama konusu yapılınca mağduriyetler yaşanıyor” şeklinde yerinde bir uyarı yapmış.
Beka davasında böyle aksaklıklar elbette olur. Ama hükümetin derhal Karar gazetesinin tavsiyesine uyarak bir tane “Hukuk Filtresi Kurulu” kurması da yerinde olacaktır. (Bu arada hukuk ve filtre kelimesinin yan yana kullanılması dilsel açıdan bir icat bile olabilir.)
Ancak literatürde kalıcı bir yer edinmesi için Karar gazetesinin bundan sonra filtre hukuku kullanması yerinde olur. Kim bilir bir filtre hukuku hepimizin milletçe aradığımız çaredir.
Bütün bunlar şunu gösteriyor: Her yurttaş sokaklarda metafizik bir gerilimle yürümeli bir beka mücadelesinin içinden geçtiğimizi unutmamalıdır.
Gülmek, öpüşmek, protesto etmek, laubalilik, eller cepte ıslık öttürmek gibi basitlikler kabul edilemez.
Hâlbuki Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da ifade ettiği gibi “bu gün Anadolu’muzun milliyetçi muhafazakâr olan şehirlerinde dahi, kalabalık cadde ve sokaklarında, sarmaş dolaş olmuş vaziyette, hatta dudak dudağa sevişen gençleri üzülerek görmekteyiz.”
Biz boş bir millet değiliz, “milli gayesi” olan bir milletiz. Milletimizin doğal hali ciddiyettir.
Bazı ülkelerin bağımsızlık bildirgelerinde geçen “mutluluğu arama hakkı” gibi basit şeyler ile bu milletin beka mücadelesi anlaşılamaz. Gerçek mutluluk beka mücadelesinde sıkıntı çekmektir. Gerçek mutluluk hayatın basitliklerini aşmaktır. Gerçek mutluluk, mutlu olmamaktır.
Norveç, Finlandiya gibi ülkelerin her şeyi var ama mutlu değiller. Zaten Batı çöküyor. İntiharlar başını almış gitmiş, aile çökmüş. Dışa yansıyan bütün zenginliklerine rağmen mutsuz bir toplum Batı. Milli Şairimizin haber verdiği gibi Batı “tek dişi kalmış bir canavardır”.
Esasen, ağaçlar, böcekler, sevgiliye verilen çiçekler, sokakta selamlaşma, zamanında kalkan uçak, gecikmeyen belediye otobüsü, tebessüm eden bir memur... Bunlar basit şeylerdir.
Beka mücadelesi veren toplumların düşüncesi ve dili destansıdır. Nitekim geçenlerde Cumhurbaşkanı dış politikada ‘destan yazıldığını’ söyledi.
En son Türk destanının Oğuzlar döneminde ortaya çıktığı ve 13. Yüzyılda kayda geçirildiği düşünülürse Türk Hariciyesinin yeni bir destan ile ortaya çıkması sadece dış politik değil edebi bir başarıdır.
Varsın Türk pasaportu itibar listesinin sonlarında olsun. Önemli olan dış politikada yazılan destandır. Çünkü önemli olan Türk lirasının değeri, Türk pasaportunun itibarı değil “kanla ve irfanla” verilen beka mücadelesidir.
Şunu unutmayalım: Gerçek dış politika tarih muhayyilesinin ben idraki ile mündemiç olduğu coğrafyada tecelli eder. Ve bunun idrakinde olmayanlar zamanın ruhu ile muarefe edemez. Zaman, mekân ve tarih şuuru ile yoğrulmuş kadim bir zihniyet esastır.
O nedenle Türk düşüncesi destansıdır: Her gün tarihidir, her gün tarihi gelişmeler yaşanır.
Modern Türkiye tarihinde sıradan ve normal bir gün yoktur.
Harbiye Marşı’nın da dediği gibi bizler “kasırga bir milletiz.”
Kasırga millet, düşmanlarla boğuşarak yolunda giderken elbette mimari estetik, kadın hakları gibi konuları biraz geriye atacak. Kasırganın estetiği kendisi gibi görkemli ve kaotiktir.
Velhasıl, bütün okuyucularımın 2019 yılını kutlarım. Vaziyete göre 2019 da büyük beka mücadelesinin çalkantıları ile geçecek. Hepimize Allah’tan sabır diliyorum.
Yazarlar
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye süreci’ ile 15 Temmuz’u birlikte anma… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluAKP’nin AB planı: Çözüm süreci, sermaye akışı için nasıl kullanılacak? 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKendini gerçekleştirebilecek kehanet: DEM-Cumhur İttifakı 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol15 Temmuz ve OHAL 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNETürkler, Kürtler şimdi de Araplar ve sonra yeryüzünün bütün halkları 16.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALU“Beraber yürüyeceğiz” ama nereye doğru Payidar! 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSürecin en büyük riski 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2025
27.05.2025
24.03.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
27.01.2025
3.12.2024
19.11.2024
7.11.2024