Halil BERKTAY
(Not 1. Zavallı Ayhan Aktar. İyice cozutmuş. Anlamıyor değilim; çok zor durumda. Yapabileceği biricik şey, hatâsını; sarıldığı ve yayına hazırladığı kitabın fiktif olduğunu ve kendisini de yanılttığını, olabildiğince edepli bir şekilde kabul edip, zararı asgariye indirerek bu işten çıkmaktı. Yapamıyor, geri dönemiyor maalesef. Hiçbir somut eleştiriye de cevap veremiyor. Geriye sadece, hakaret dolu hezeyanları kalıyor. Ne, tarihçiler camiasında ne kadar küçük düştüğünün ve hele bu HerTarafyazılarıyla tiksinti uyandırdığının farkında. Ne de, başına daha neler geleceğinin. Velev dünyanın en kötü adamı olsam ve beni böyle bin yazı boyu aşağılasa, Torosyan’ı kurmacalıktan kurtaracak mı? Biraz kaloma verdim; kendini iyice ipe çekti. Enough rope to hang himself with.)
(Not 2. Haketti. İbret olsun. Dünya sırf Ermeni meselesinden ibaret değildir. Daha büyük ve daha önemli şeyler de vardır, bilim ahlâkını korumak ve yalana doğru dememek gibi. “Fayda” uğruna AA ile aynı yolu izlemek ve bana “soykırım sırrını örtbas etme” suçlaması yöneltmeyi sürdürmek isteyenler varsa, bu son fırsattır; onlar da kredibilitelerini iki paralık etmeden önce, iki kere düşünsünler.)
Şimdi gelelim klasik müziğe ve Fazıl Say’a. Kültür ve zihniyet yapıları alanına son zamanlarda çoğalan müdahaleleri (kadın bedeni, kürtaj ve sezaryen, büyük nüfus, idam söylemi ve katili idam etmeme anlamında “affetme”nin maktulün ailesine ait olması gerektiği fikri, hepsinin üzerine bir de Muhteşem Yüzyıl saldırısı) ile Erdoğan, bir tür kültürel diktatörlük özlemini dile getiriyorsa bırakalım arabeskçilere “vatan haini” demeyi; asıl, bunun için sözümona özür dilemek adına Taraf’a yazdığı o korkunç ötesi yazıyla, Fazıl Say da artık iyice aşikâr ki bir başka tür kültürel diktatörlük özlemini temsil ediyor.
Markar Esayan’ın 26 Kasım cevabına ne ekleyebilirim acaba? Ne garip, bu konuya ilk defa neredeyse beş yıl önce, 27 Aralık 2007’deki 13. Okuma Notları’mda değinmişim. O sırada Fazıl Say üzerindeki “baskılar” nedeniyle İsviçre’ye göçüp yerleşmek istediğini açıklamış. Taraf’ta Genç Siviller adına yayınlanan bir yazıda, buna benim o zaman “hayli talihsiz” bulduğum; “çiğ ve gıcık, yıldırıcı, farklılığa tahammülsüz” dediğim bir karşılık verilmiş. Say’ı bu açıdan savunmuş; o da İslâmî konformizm baskısına karşı ülkede kendini güvende hissedebilmeli, demişim.
Klasik müzik dinlemekten hoşlandığımı, kişisel tercihimin bu olduğunu da belirtmişim (çoğu imzalı Say CD’lerim, Richter, Brendel ve Perahia’larımla birlikte hep elimin altında). Ama, diye devam etmişim, klasik müzik Cumhuriyetin modernite projesinin bir parçası oldu. Türkiye’deki klasik müzik çevreleri genellikle çok Atatürkçü. Onlar için klasik müzik bir insanlık mirasından çok daha fazlası: uygarlık, Batılılık ölçütü. Bir mutlaklık. 19. yüzyıl Avrupa’sının “ilkel”lere bakışından türeyen bir şekilde, diğer “geri” müzik türlerinin tamamen üstünde, apayrı bir yere koyuyorlar. “Laik” hayat tarzıyla özdeşleştiriyor; Mustafa Kemal’in Wilhelm Kempff ile görüşmesini, Bartok ve Hindemith’in Ankara’ya çağrılmasını, alaturka yasağını yitirilmiş bir “altın çağ” nostaljisi içinde anıyorlar.
Öte yandan, o dönemde de Fazıl Say’ın elitist görüşlerini çürütmek adına yazılan bazı şeylerin “halka yabancı” müziğiyle alay etmeye vardığını; böylece Atatürkçülüğün klasik müzik fetişizminin tam zıddında, klasik müziği horlayan bir anlayışın, yer yer Nazilerin “millî müzik” kampanyalarını çağrıştıran deyimlerle uç verdiğini; bu popülizmin, devletçi otoritarizm ile aynı milliyetçiliknoktasında buluştuğunu kaydetmişim.
Bu tavır bir prensip meselesi; konjonktürel değil ve pazarlık konusu değil; kim ne yaparsa yapsın ve ne derse desin, bu noktada durmaya devam edeceğim. Öte yandan, Fazıl Say zihnen giderek kötülemekte. Markar Esayan en kritik cümleleri iyi yakalamış: “Evet, hatalı bir laf ettim sana, öfkeliyim sana. (...) Tüm evrenselliği savunup, iğrenç ticari müzikleri hâlâ sana zararlı bulduğumu tüm samimiyetimle tekrarlıyorsam ve sen yine de kaldığın yerde sayıklıyorsan...” Bunun “uzlaşma arzusu”yla ilgisi sahtekârlıktan ibaret. İtaliklediğim cümle toplum için nelerin “zararlı” olduğunu “samimiyetle” bildirenlere inanılmaz bir üstünlük tanıyor. Toplum bu “samimiyet”i kabul etmek zorunda. Geri çevirmesi ise “kaldığı yerde sayıklamak” demek.
Tarihten hiç ders çıkarmamış; hoşgörü ve kültürel çoğulculuktan zerrece nasibini alamamış; despotik, “kendi kendinin sömürgecisi” bir kültürel diktatörlük projesi.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024