Halil BERKTAY
[27 Ocak 2025] Enis Doko’nun “Kartalkaya trajedisi: Kader ve ahlâksız kapitalizm” (24 Ocak) yazısından yola çıkan “Ahlâksız kapitalizm, ahlâklı denetim” (25 Ocak) yazımda, içsel değerleri bakımından ahlâklı kapitalizm diye bir şey olamayacağını savundum. Çünkü kâr hırsının sınırı yok. Bir kere özel mülkiyet geliştikten ve piyasa ekonomisi her yeri kapladıktan sonra, dur durak bilmeyen bir dürtü. Hiçbir kapitalist kendi iradesiyle kanaatkâr olmaz. Durup dururken, azamî değil de makul veya idare edecek bir kâr haddiyle yetinmez. Hep daha fazlasını ister. Bu uğurda yasal ve yasal olmayan bütün yolları dener. Ya iktisat teorisinde “serbest rekabet” diye tarif edilen ortamın, ve/ya (onunla da örtüşüp birleşen) kapsamlı bir kurumlar ve yaptırımlar dizisinin gücüyle, kuşatılabilir, kısıtlanabilir, frenlenebilir. Bir ölçüde kontrol altına alınabilir.
Yazımda buna kestirmeden “denetim” dedim; gene iktisattaki daha teknik adıyla “regülasyon” da diyebilirdim. Savım şu: Kapitalizmin kendisinin ahlâklı olması beklenemez; ahlâklı olması gereken, ahlâklı olmasını bekleyeceğimiz, denetimdir. Burada denetim kavramını çok makro planda kullandığım açık. Grand Kartal Oteli’ni belediye mi, valilik mi, bakanlık mı denetlemeliydi (ya da kim denetlemediği için öncelikle suçlu) değildi kastım. “Piyasa dışı”nı; ekonomiden ayrı (siyasî, hukukî, sosyal, kültürel, medyatik) bütün düzenlemeleri kastediyordum.
Okuyuculardan, yukarıda spot’ta özetlediklerime benzer sorular geldi. Bir bakıma hepsi haklı, çünkü 25 Ocak’ta Enis Doko’ya düştüğüm o ilk kısa notta, denetim halkasının kendisini, olabilirlik koşulları (conditions of possibility) açısından mercek altına almadım. Sadece sonlarda, bu denetimin (denetimi yerine getirmesi beklenecek kurumların) ahlâklı da ahlâksız da olabileceğine işaret ettim. Ayrıntısına girmedim. Kapitalizmin görece ahlâklı denetimine İskandinav ülkelerini, görece ahlâksız denetimine (son fecaat bağlamında) Türkiye’yi örnek gösterdim.
Yani ekonomi-dışı denetime, hukuka, siyasete, bu arada devlete, hattâ medyaya, illâ ahlâklı olacaklarına, ahlâklı bir denetim oluşturacaklarına a priori güvenebiliriz diye özetlenebilecek hiçbir kredi vermedim. Tam tersine, bunun hiçbir garantisi olmadığı ve olmayacağını düşünüyorum. Tek söylediğim, beğensek de beğenmesek de bunun başka çaresinin olmadığı. Çünkü kapitalizmsiz yapamıyoruz. Çünkü bütün kötülük, eşitsizlik ve dengesizlikleri içinde, gene de “kıt kaynakların farklı üretim dalları arasında etken [efficient] dağılımı” (Lionel Robbins) bakımından insanlığın bulup çıkarabildiği en üstün ekonomik sistem. Verimlilik artışları ve sermaye birikimini sürekli kılıyor. Kapitalist sınıfın (burjuvazinin) muazzam kârlarının bir bölümü de er geç aşağılara doğru çökelip toplumun kalanına yayılıyor, zaman içinde yükselen bir genel refah seviyesini mümkün kılıyor. Evet, 19. yüzyıldan günümüze bu müthiş eşitsizliklerle gerçekleşti, adalet ve hakkaniyet açısından büyük tepkiler doğurdu. Ama bu tepkilerden hareketle, özel mülkiyetin ve piyasa ekonomisinin olmadığı, tümüyle farklı bir “üretim tarzı” yaratma girişimi de kayalara tosladı. Sovyetler Birliği, bütün Doğu Avrupa ve uzun süre Çin örneklerinde sosyalizm, kapitalizmle yarışamadı. Geri kaldı. Demokrasisizlik ve verimsizlik yüzünden çöktü. Komünist tek parti diktatörlüğü, bir tek Çin’de, giderek kapitalistleşen bir ekonominin tepesinde oturmayı kabullenerek ayakta kalabildi.
Dolayısıyla Çin tipi hibrit diktatörlüğü istemiyorsak, geriye kapitalizmi demokrasi içinde çerçevelemeye çalışmaktan başka alternatif kalmıyor. Çalışmak diyor ve altını çiziyorum, zira sihirli bir yolu yordamı yok bu umudun maddeleşmesinin. Benim ahlâkî denetim alanı dediğim kuşak da ahlâksızlıktan muaf değil. Tersine, kendi pislikleri var, kendi kaçınılmaz “iktidar yozlaşmaları” var (Lord Acton); mülkiyet ve sermaye ile kendi içiçelikleri var, kapitalizmin her türlü piyasa-dışı kuruma sürekli kanca atmasından kaynaklanan. Burjuvazi, tabii büyük burjuvazi, kolay boyun eğmiyor ki benim denetim dediğim herşeye: regülasyona, sağlık, güvenlik ve çevre önlemlerine, teftişlere, temiz enerji yaptırımlarına, maliyeti arttırıcı ve kâr marjlarını düşürücü böyle her tür koşul ve uygulamaya — en başta, sosyal adaleti ve refah devletini yaymayı amaçlayan yüksek vergilere. Bir zamanlar (faraza 1930’larda veya 1945 sonrasında) kabullenmişse zoraki kabullenmiş; içten içe sürekli itiraz ediyor; bunları kendine, kapitalizme, sınırsız kâr ve birikim sürecine vurulmuş prangalar gibi görüyor; fırsat kollayıp denk düşürdüğünde hepsinden kurtulmaya çalışıyor.
Türkiye’den değil ABD’den örnek vereceğim. Klasik, neo-klasik veya neo-neo-klasik iktisat teorisinde, kamu sektörüne “dışsallıklar” (externalities) üzerinden bir yer açılır. (a) Hiçbir kapitalistin tek başına yapamayacağı işler vardır (eğitim ve savunma gibi); (b) tek tek kapitalistlerin faaliyetinin bütün topluma verdiği zararlar vardır (çöp veya su-deniz-toprak-hava-çevre kirliliği gibi). Devlet bunları halletmeye (birincileri gerçekleştirmeye, ikincileri önlemeye) yarar; bunun için de vergi toplaması ve bazı yasaklar koyması mutlak laissez-faire’ci liberalizme zorunlu bir düzeltmedir, haklı ve meşrudur.
Böyle denir ders kitaplarında. Ama örneğin günümüzde Yeni Sağ için bu bile çok fazla. Yunus Emre Erdölen’in Serbestiyet’teki “Elon Musk’a şaşırmanın dayanılmaz saflığı” yazısı (25 Ocak 2025), Trump’ın Peter Theil, Curtis Yarvin ve Musk gibi mülti-milyarder destekçilerinin son derece agresif ideolojik paradigma ve programlarını gözler önüne sermekte. — Demeye kalmadı; bugün (26 Ocak), Trump yönetiminin Cuma gecesi geç saatlerde en az bir düzine Federal denetçiyi işten çıkardığı haberi geldi. Bunlar çeşitli bakanlık ve hükümet dairelerinin içinde, bakanlardan bağımsız olarak faaliyet gösteren başmüfettişler. Richard Nixon’ın devrilmesine yol açan 1972-1974 Watergate skandalının ertesinde, devlet aygıtında rüşvet, israf, sahtekârlık ve yolsuzluğa karşı bir dizi reform önlemi çerçevesinde oluşturuldular. Başkan tarafından atanıyor ve Senato tarafından onaylanıyorlar-dı. Görevden alınmaları ise Kongre’ye 30 gün önceden duyuruda bulunmayı gerektiriyor-du. Oysa şimdi, Beyaz Saray personel şefinin tek bir yazısıyla, hepsi bir gecede tasfiye edilmek isteniyor.
Demokrat Partili Senato ve Temsilciler Meclisi’ne “tüyler ürpertici bir kanunsuzluk” dedirten bu idarî tasarrufun nihaî kaderi ne olur, mahkemelerden döner mi, dönüp dolaşıp Senato’dan geçer mi, bilemiyorum. Ama âşikâr ki Trump ve Trumpçılık için gerek kapitalizme, gerekse kapitalizmle (büyük burjuvaziyle) olası ilişkileri konusunda bizatihî hükümet ve devlet aygıtına yönelik her türlü denetim ve denetçilik, küfürle bir. Benim “denetim halkası” dediğim kuşakta yer alan böyle her mevziye saldırıp ortadan kaldırmak istiyorlar. Başka ülkelerde olanları da katarsak: Hükümet devletleştirilebiliyor. Sivil toplum kurumları devletleştirilebiliyor. Medya devletleştirilebiliyor. Hukuk devletleştirilebiliyor. Sonrasında Batı-dışını bir yana bırakıp, sırf Batı için konuşacağım. Özetle, 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana demokratik hukuk devletinin kuvvetler ayrılığı ilkesi saldırı altında. Önce Avrupa’da ve şimdi ABD’de bu taarruz ve tecavüz, kuvvetler birliği peşinde koşan tek ve güçlü lider (Stalin, Hitler, Mussolini, Putin, Orban, Lukaşenko, Trump) kampından geliyor.
Dolayısıyla her şey siyaset üzerinde, siyasî mücadele üzerinde, demokratik mücadele üzerinde düğümleniyor. Avrupa’da son 500 yılın tarihi, karmaşık bir kurumsal ve kültürel çoğulluk, çeşitlilik yarattı. İllâ tek bir kökenden, tek bir determinasyonla gelişmedi; farklı dinamiklerin kesişmesi ve çatışması sonucu, çok dallı bir ağaca dönüştü. Özerklik, velev göreli özerklik alanları oluştu. Bu alanlar içiçe, birbirini sarıp sarmalıyor, kâh tamamlıyor kâh çelişiyor ve sürtüşüyor. Bu, bazılarının, hattâ birçoğunun, temeldeki kapitalist ekonominin vahşi ve yıkıcı potansiyelini denetleyip kısmen dizginlemek için kullanılması olanağını yaratıyor.
Bunun ne ölçüde değerlendirileceği ve gerçekleşeceği, siyasete bağlı. Demokrasiye bağlı. Kültüre bağlı. Ekonomik gelişme düzeyine bağlı. Tabanda böyle bir talep olup olmadığına bağlı. Partilerden, kimin iktidarda kimin muhalefette olduğundan bahsetmiyorum. Siyasete ileri ve yüksek bir demokrasi kültürü hakim olursa; öyle bir konsensüs ve kamuoyu doğarsa, ahlâklı denetim pekâlâ ağır basabilir. Yoksa tersine, kapitalizm olası denetim kuşağını da ele geçirip kendine benzetebilir, ahlâksızlaştırabilir. Nitekim 21. yüzyılın ilk yarısında böyle bir aşamadan geçiyoruz. Aristokratik neo-con’larla, Reagan ve Thatcher’ların elit-patriçi ekipleriyle başladı; Trump’ın popülist faşistleriyle sürüyor.
Sorun sırf ahlâklı denetim sorunu da değil. Başlıbaşına demokrasi böyle bir şey. İdeal değil. Mükemmel değil. Bitmemiş ve bitmeyecek bir süreç. Kapitalizm gibi demokrasi de kötülerin iyisi. Sallantılı, kırılgan. Çelişkili, çatışmalı. Sürekli saldırılara, aşındırmalara maruz. Klasik liberalizm versiyonu tükendi. İnsanlık tarihinde 1789-1991 dönemi kapandı. Onun içinde 1945-1991 alt-dönemi de kapandı. İster Plato’nun İÖ 375 dolaylarındaki Devlet’inde önerdiği “en iyiler” kastı ve oligarşisine, ister Curtis Yarvin’in bugün savunduğu “CEO” oligarşisi ve diktatörlüğüne karşı bir özlemin, bir mirasın, bir evrenselliğin yaşatılması, önümüzdeki yirmi otuz yılda daha olgun, daha kucaklayıcı, daha birleştirici bir demokrasi teorisi, kültürü, hareketi ve pratiğinin zuhur etmesine bağlı.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024