Halil BERKTAY
Murat Belge, geçen günkü Derin Belirleyiciler yazısında çok haklıydı (Salı, 9 Nisan). Kendim de bazı şeyler ekleyeyim: Dünya ve Türkiye, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden bu yana yeni bir saflaşma içinde. 1815’ten bu yana hep belirli bir siyaset yelpazesi vardı. Önce sağında Muhafazakârlar ve solunda Liberaller yer alırdı. 1917/18’den itibaren Liberallerin yerine çeşitli varyant ve türevleri, en azından serpintileriyle Sosyalizm geçti. Öyle veya böyle, klasik bir sağ-sol anlayışı söz konusuydu.
Siyaset sahnesi yeni şeklini alırken
Soğuk Savaşın sona erişiyle birlikte, bu ıskala ve kendine özgü kutuplaşmaları altüst oldu. Her şeyiyle, dört dörtlük bir yeni tarihsel çağ açıldı (ne kadar, adına ne diyeceğimizi henüz bilemesek de). Mevcut mevzilenmeler çözülüyor; farklı kimlikler beliriyor; dipte, temelde, tektonik plakalar kayıyor ve satıhtaki her şeyi de kımıldatıyor. Türkiye’de bu sürecin ilk işaretleri, 1990’larda bütün eski siyasî partilerin tıkanıp küçülmesiyle geldi. 21. yüzyılla birlikte AKP öne çıktı ve ezber bozdu. Ve şimdi (nihayet), barış sürecinde ve anayasa değişikliği arayışında bir AKP-BDP yakınlaşması, en azından muhataplaşması da yaşanıyor.
Murat’ın işaret ettiği gibi bu, 1908-1923’te şekillenen modernist ulus-devletin üç mağdur kesimi olarak Müslümanlar, Kürtler ve sınıfsal bir yaklaşımın temsilcisi, emekçileri sesi olma iddiasındaki sosyalistlerden ilk ikisinin, yeni konumlarına yavaş yavaş intibak etmesi demek. Üçüncünün ne olup ne olamayacağı konusunda, belki biraz farklı düşünüyoruzdur; bilmiyorum. Bu konudaki düşüncemi ayrıca (ve daha çok Erol Katırcıoğlu’nun 23 Mart’taki Aranan muhalefet bulunmuştur iddiasıyla tartışarak) yazacağım.
Köksüz sosyal demokratlığın hazmedilmemiş kültür karışımı
Şimdilik yapmak istediğim, sadece, bu kayma ve yeniden konumlanmalar sürecinin yerine göre bazı parti, yerine göre bazı bireyleri nasıl ıskartaya çıkardığına işaret etmek. Bunun en belirgin örneği tabii CHP. Cumhuriyetin kurucu ve Tek Parti’si, Bismarck’ın “Prusya yolu” ile geleceğin Üçüncü Dünya’sı arasında bir köprüydü. Her iki örnekte olduğu gibi, hem bir diktatörlüğü ve bir dizi otoriter kooptasyonu temsil ediyordu bu, burjuvazinin, işçi sınıfının, kadınların, Kürtlerin, Müslümanların ve akla gelebilecek diğer iktidar rakiplerinin “öz örgüt”leri ve özerkliklerinin yok edilmesi demekti. Hem de karşılığında pederşahî bir bölüşümcülüğü (siyasî bakımdan iğdiş edilen o kesimlerden bir kısmının, bazı taleplerinin karşılanmasını) ifade ediyordu.
1960’larda CHP, kendini İnönü’yle “ortanın solu”nda ve Ecevit’le “sosyal demokrat” ilân etti. Gene Murat Belge’nin 23 Şubat’taki CHP’den “sol” çıkarmak yazısına bir ayrıntıda katılmıyorum: bu, TİP’le gelişen sosyalist solun önünü kesmek için bir aldatmacadan ibaret değildi; 60’larda bütün dünyada sol rüzgârlar esiyordu ve bu ortam CHP’yi de gerçekten etkiliyordu. Asıl önemli olan da şu ki, sırasıyla AP’ye, 12 Mart 1971 rejimine ve Milliyetçi Cephe’ye karşıtlık içinde biçimlendiği 60’lar ve 70’lerde CHP, eski paternalist bölüşümcülüğünü Batı’nın sosyal demokrat geleneğiyle birleştirmeye de çalıştı. O “sosyal demokrat” tanımının tarihsel demokratlık ayağı ve birikiminden yoksun olsa da, tuttuğu bu yer “taban kültürü”ne yansıdı. Yılmaz Güney, Rahmi Saltuk, Ahmed Arif ve Nâzım Hikmet; Mustafa Akdağ, Ceyhun Atuf ve Attila İlhan; Azra Erhat ve “Mavi Anadolu” onyıllarını CHP de yaşadı. Radikal sol ile arasında “bizim mahalle” örtüşmeleri oluştu.
Çatalhöyük incir yaprağı, Silivri baskınını kapatır mı
Bütün bunları neden yazdım? Bugün CHP, barışa açıkça karşı çıkıyor; soldan gelip faşizmi icat eden Mussolini prototipinin Türk taklitçileriyle elele veriyor; ancak Hitler’in DAP’ı (Alman İşçi Partisi) ve NSDAP’ı (Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi) kadar “emekçi yanlısı” olan İP’le birlikte, 1923 Münih Birahane Darbesi’ni andıran Silivri saldırıları düzenleyip günümüzün Ludendorff’ları uğruna mahkeme basıyor ve duruşma sabote ediyor bütün bunlar, artık her türlü sorumluluk hissinden de sıyrılmış, çöküşü umursamaz bir serseri mayın, bir “benden sonra tufan” haleti ruhiyesine işaret ediyor.
Öte yandan, bir de Meclise sunduğu anayasa önerisinin giriş bölümü var. Çatalhöyük, Balkanlar, Kafkasya, Orta Asya ve Mezopotamya atıflarıyla, 60’ların hümanist evrenselciliğini çağrıştırır gibi oluyor ama Türkler gelmeden önceki Anadolu halkları, Yunanlılar, Kürtler, Ermeniler bu tabloda hiç yok. Derken olan ve olmayanlarıyla kısmen “Türk Tarih Tezi” esintili bu tuhaf bulamaç da her nasılsa “Türk Ulusu”na dönüşüyor ve Atatürk’ün önderliğine bağlanıyor.
Herhalde çok şairane bulmuşlar. Benimse yapaylık ve sahteliğin bu kadarı içimi bulandırıyor. Bu, belli belirsiz 60’lar kültürünün kırıntılarından oluşmuş bir “yağ satarım, bal satarım” şarkısı. Ebe yerdeki çocukların etrafında “yağ satarım, bal satarım” diye dolaşır; birinin ardına mendil bırakır ve gelip onun yerine oturur ya. Bugün CHP de çok uzun süre ayakta kalmaya mahkûm bir ebe. Çatalhöyük’lerle çocuk kandırmaya çalışıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024