Halil BERKTAY
PKK ve BDP’ye ilişkin seçim öncesi korku ve endişelerimin giderek doğrulanması; bloku desteklemenin ise yanlışlanması [ve şimdiden pişmanlık belirtilerine yol açması] faslına hâlâ pek girmeksizin, Atatürk’ün 16-17 Ağustos ’31 mektubunu incelemeyi sürdüreceğim.)
Geçen hafta (1) ne demiş, diye sormuş ve bunları (1a)’dan (1g)’ye kadar sıralanan dokuz paragrafta toplamıştım. Şimdi ise (2) karşı görüş, yorum ve açıklamalarımı daha önceki
maddelere denk düşecek şekilde, (2a) ile (2g) arasında sıralayacağım.
(2a) Atatürk Cebrail’in Muhammed’e “oku” emrini getirdiği inancına “safsata” dediğinde, İslâmiyetin Allah ile Muhammed arasındaki ilişkiye, vahye, Kuran’ın yeryüzüne inişine dair en temel akidesini reddetmiş oluyor. Bir kere bu söylendikten sonra, (Atilla Oral gibi) isteyen istediği kadar, Atatürk’ün (Hüsrev Gerede’nin sözleriyle) “athe yani dinsiz görün”mesine karşın aslında güçlü bir dinî inanç taşıdığını ispatlamaya çalışsın; hiç farketmez. Bunlar defansif apolojilerden ibarettir. Muhammed’i siyasî bir dâhi, bir inkılâpçı olarak övmesi de Atatürk’ü dindar göstermeye yetmez. Açıktır ki Muhammed’in tarihî kişiliği ve eylemine saygı duymak başkadır; onu Allahın resulü saymak gene başka. Bunu olumlu veya olumsuz bir değer yargısı değil, sadece nesnel bir gözlem olarak kaydediyorum.
(2b) İslâmiyet 6. ve 7. yüzyıllarda doğup gelişti. O dönemde Türkler “zengin medenî muhit”lerde yaşamıyordu. Henüz batıya kayıp Maveraünnehir’e bile gelmiş değillerdi. Orta Asya steplerinin daha kuzey ve doğudaki kesimlerinde, atlı göçebe yaşam tarzı ve at sırtında okçuluk savaş tarzına dayalı, devlet öncesi, kabile toplumu kategorisine giren bir hayat sürüyorlardı.
(2c) Aynı doğrultuda, İslâmiyetten önce herhangi bir “cihanşümul Türk medeniyeti” de mevcut değildi. Aslında bu, Türk Tarih Tezi’nin var dediği ama ispatlayamadığı bulutumsu bir mefhumdan ibarettir. Ne ki, TTT’de bile, Orta Asya’da İÖ 7000’e kadar sürdüğü vehmedilen o “en eski” Türk medeniyeti, daha sonrasına uzatılmaz, tarih çağları veya MS/İS kadar yakınlara getirilmez. Faraza 6.-8. yüzyıllarda, tam neredeymiş bu “evrensel Türk uygarlığı” ? Araplar güney ve sonra kuzey Mezopotamya, ardından İran yolu üzerinde hangi “Türk zengin medenî muhitleri”ne girip “bütün vesikalarını imha” etmişler ? Böyle bir olay var mı ? Hani kronoloji, hani coğrafya ? En küçük bir ampirik sorgulamaya dayanması mümkün olmayan böyle temelsiz iddiaların, çağdaş tarihçilikte kendine yer bulması imkânsızdır.
(2d) Sosyal adalet ve eşitlikçi bir yeryüzü cenneti (bir tür “ilkel komünizm”) özlemi, pek çok inanç sisteminin alt katmanlarında yaşar. Bazen “yeniden uyanış”çı (revivalist) akımlar biçiminde, derinlerden satha da çıkar. Burada önemli olan, Ömer’le ilgili sadelik ve yoksulluk rivayetlerinin “gerçek” olup olmaması değil; bunların yansıttığı duygu ve düşünce âlemidir. Kendisi de “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış bir kitle” olma/yaratma iddiasındaki Kemalizmin, bu hayale bu kadar yabancı kalması, ancak ultra-modernist İslâm karşıtlığıyla açıklanabilir.
(2d.1) İS 7. yüzyılda Kudüs önlerine gelen halifelik ordularının “Arap ırkından başka ve yüksek ırklardan mürekkep” olduğu iddiasının da hemen hiçbir bilimsel temeli yoktur. Bunlar Arabistan yarımadasındaki İslâmiyet öncesi kabile toplumunun kendi içinden çıkardığı ordulardı. Üstelik, o sırada ne askerî kölelik, ne de Batı-Orta Asya bozkırlarındaki Türklerin Müslümanlaşması süreci başlamıştı. Dolayısıyla Atatürk’ün sözünden geriye, Arap “ırkı” karşısında diğer bazı “ırk”ları “yüksek” gördüğü çıkarımından başka bir şey kalmıyor.
(2d.2) Aynı şey, bir sonraki cümlesi için de geçerli. Kudüs’ü kuşatan ordunun bileşiminde ne gördüğünü bilemediğimizden, “muhteşem huzuru”ndan ne kastettiği de belirsiz. Oysa Ömer’in “çıplak ve çıfıt Araplığı” ifadesinde açık ve berrak olmayan hiçbir şey yok. Arapça yahûdî’den türeyen Farsça cühûd’dan türeyen çıfıt, burada özel olarak Yahudi anlamında değil, münafık, sinsi, hilekâr, düzenbaz gibi kötü çağrışımlarıyla kullanılmakta. Aşikâr ki Atatürk Arapları pek sevmiyor; geri ve ilkel görüyor; bir kere daha “yüksek ırklar” arasına koymuyor. Sonuçta yazılıp bitirilen 1931 lise Tarih I-IV kitaplarında, Türk Tarih Tezi icabı hemen bütün insanlık Türk veya Türklerden gelme sayılırken, Hami ve Sami kavimler, yani Arap ve Yahudiler bu çok çok geniş “Türklük” kavramına bile alınmaz. Bunu da belki bu noktada hatırlamalıyız.
(2e) Atatürk’ün “bir hırka bir hurma” (veya “bir lokma bir hırka”) anlayışına tepkisi ise, daha çok modernizmi, Avrupa-merkezciliğiyle ilgili olsa gerek. “Batı ve ötekiler” (the West and the rest) sorunsalı, 19. yüzyılda çok daha ön plandaydı. Şark, Asya, the Orient niçin “geri kalmış”tı ? Machiavelli’den Montesquieu’ye, Hegel’den Marx’a, Avrupa düşüncesinin birçok devi bu konuya kafa yoruyordu. Revaçta olan bir teori, en azından İslâm âleminin yoksul, sömürge veya yarı-sömürge halinin temelinde İslâmiyetin öğütlediği tevekkülün, kaderciliğin, aza kanaat anlayışının (özetle, “kapitalist ruh” eksikliğinin) yattığı şeklindeydi.
Modernist Türk milliyetçiliğinin ilk, İttihatçı kuşağının kuvvetle içselleştirdiği bu yaklaşım, Atatürk’ün sadelik ve yoksulluk vaazlarına sırt çevirmesinin de arkaplanını oluşturuyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFaizi MB’mi yoksa Adliye mi belirliyor? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“İnsanın ümüğüne bu kadar çökülmez…” 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇözümün kolaylaşması isteniyorsa… 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Süreç’te yeni safha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024