Halil BERKTAY
[9 Aralık 2015] Bazı metinleri anlamak çok zor olabilir. En başta kutsal kitaplar böyledir. İster İncil’in bazı bölümleri, ister Kuran’ın sûre ve âyetleri, ateşli ve esrarlı ifadelerle, görünüşte sadece birkaç cümle içinde birçok anlam katmanını içerebilir. Şiir de böyledir; dönemine ve şairine göre, söz dizilerini normal sentaks içinde kullanmayan, grameri kırıp parçalayan, bir imgenin karmaşık çağrışımları yoluyla çok şey söylemeye, daha doğrusu hissettirmeye çalışan, günlük kullanıma kıyasla çok yoğun ve kapalı bir dil kullanır.
İnsan ve toplum bilimlerinde yararlı bir yöntem
Ungaretti’nin 1919 tarihli Mattina (Sabah) şiiri, örneğin, sadece iki satır ve iki kelimedir: M’illumino / d’immenso. İngilizcesi: I illuminate myself with the immense. Veya: Immensity illuminates me. Türkçesi: Kendimi sonsuzlukla aydınlatıyorum. Veya: Sonsuzluğun şavkı vuruyor bana. Veya:Sonsuzluğun içinde yıkanıyorum. Veya: Sonsuzluğu kucaklıyorum. Veya: Sonsuzluğu içime dolduruyorum. Veya: Kâinatın sonsuzluğuyla bütünleşiyorum. Tanyerinin ağarışını, güneşin doğuşunu, gökle denizen birbirine karıştığı ufkun uçsuz bucaksızlığını -- aslında bu sözcüklerin hiçbir geçmediği halde -- bir şekilde görür gibi olur ve içinize çekersiniz. Beethoven’ın Dokuzuncu Senfonisinin pes perdeden, sotto voce başlayan ilk beş ölçüsünün yarattığı, içinizi ürperten, tarifi imkânsız bekleyişler dolu atmosfer gibidir. O iki küçük satır, bu ve bir yığın diğer anlam-yorumunu sarıp kuşatarak, üstüste bindirerek, siz üzerinde düşündükçe gerçekten daha fazla sonsuzluğa açılır.
Tarihçinin üzerinde çalıştığı birinci kaynaklar da benzer dolayım ve saklılıklar içerebilir. İlk akla gelen yorum, her zaman doğru çıkmaz. Faraza bir yasa parçacığında “at hırsızlığı kesinlikle yasaktır ve ölümle cezalandırılır” diyorsa, bu, o toplumda at hırsızlığı diye bir şeyin olmadığına değil, tam tersine çok sık rastlandığına işaret edebilir. Benzer bir çıkarım, gerek Ortaçağ Hıristiyan ve gerekse İslâm âlemlerinde faiz ve tefecilik için de geçerlidir. Dün (8 Aralık Salı akşamı), “İmparatorluktan Cumhuriyete Türk milliyetçiliği”ni incelediğimiz bir derste, Mehmed Âkif’in Çanakkale Şehitlerine’sini, edebî özelliklerinden çok ideolojik bir belge niteliğiyle okuyorduk.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak
bölümünde durup, sizce burada savaşa ilişkin nasıl bir tavır söz konusu, diye sordum; bu, savaş aleyhtarı bir şiir mi, değil mi? Hemen birileri, “savaşın dehşetini betimlediğine göre savaş aleyhtarı” dedi. Bununla her yıl, her seferinde karşılaşıyorum. İyi bakın, dedim; parçalanan bedenlerin gerçek acısını mı hissediyoruz ve içimiz mi burkuluyor, yoksa yeryüzünün devlerin adımları altında sarsılışını andıran epik bir sahne midir seyrettiğimiz? Savaşa tepki ve nefret midir vardığımız nokta, yoksa “bomba şimşekleri”ni “göğsünün üstünde” söndüren “o arslan neferin” yanında olma özlemi midir? Neresi savaş aleyhtarı? Sonunda bütün dehşet tasviri gelip Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide gülermısraı ve devamına; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman meydan okuyuşuna (ki altı yıl sonra İstiklâl Marşı’nda Benim de iman dolu göğsüm gibi serhaddim var şekline bürünecektir) gelip dayanıyor
Politikanın farkı; Demirtaş’ın politikadan farkı
Bu kısa gezintinin hatırlatmış olabileceği gibi, edebiyatta, ilâhiyatta ve tarihçilikte “şerh” veya “metin şerhi” diye bir sorun var. İngilizcesi exegesis veya yakın zamanlarda daha çok hermeneutics oluyor ki bu da Türkçede daha çok hermenötik diye karşılanmakta. Özetle, anlamlarının hiç olmazsa bir bölümünü gizleyen metinleri açarak, açıklayarak, uzak-yakın bağlam ve arkaplanlarıyla ilişkilendirerek yorumlamak demek. Herhalde, insanlar arasındaki her türlü ilişki ve iletişimde yoruma yer vardır, ama bu metin şerhi veya hermenötik hakikaten farklı bir mesele. Faraza siyasetin çok fazla metin şerhine gerek gösterdiği düşünülmez. Politikacılar sonuçta halk tarafından, kamuoyu tarafından, geniş kitleler tarafından kolayca anlaşılmak için konuşur. Onun için satır aralarında çok başka şeyler aranmaz. Hafif argo deyimiyle “harbi” konuşmak; ne kastediyorsa onu demek ve ne diyorsa onu kastetmek durumundadır.
Ama tabii, insan o kadar karmaşık ve sürprizli bir varlık, toplum o kadar eksik belirlenmiş ve sınırsız olasılıklara gebe bir süreçtir ki, bazen tersi de olur. Bir politikacı çıkar, öyle konuşur, öyle konuşur ki, elinizden sabun köpüğü gibi kayıp gider; bir o yana bir bu yana döner ve bir noktaya raptedilemez; acaba tam ne dedi, bir türlü anlayamazsınız. Hayır, ne Hitler örneğini vereceğim, ne Mussolini, ne de Stalin. İlk ikisi müthiş Faşist demagoglar olabilir ama kitleleri kendinden geçirip rasyonel düşünemez hale getirmeye yönelik bütün o vahşi, canhıraş, isterik lâf kalabalığının ardında, ne dedikleri ve ne yapmak istedikleri oldukça nettir aslında. Stalin ise asgarîlere indirgenmiş didaktik kuruluğu ve cevabı baştan belli evet-hayır sorularıyla apayrı bir kategoridir. Benim tarif etmeye çalıştığım özel kaypaklık ve her noktaya çekilebilirliğin -- dolayısıyla her ağzını açtığında son derece titiz bir metin şerhine ihtiyaç yaratmanın -- günümüzde en ilginç örneğini Selâhattin Demirtaş oluşturuyor.
Bırakalım geçmişte neler dediği ve yaptığını; tek bir örnek olarak, Amerika dönüşü HDP Grubunda yaptığı konuşmayı ve devamında, özellikle Syriza heyetini kabul ederkenki diğer açıklamalarını alalım. Barış, barış, barış. Bir yönüyle, Demirtaş’ın ağzından bal damlıyor. Kendisi ve partisi, kayıtsız şartsız barış taraftarı ve savaşa karşı. Hattâ bütün dünya öyle. Üstelik, “şu anda Kürt sorunu ile ilgili diyalog kanalları sonuna kadar açık.” Ama AKP bunları kullanmıyor ve savaşta ısrar ediyor. Çünkü bir tek AKP barışa karşı ve savaştan yana. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun şahsında AKP, “Kürt sorunun çözümünden PKK’nın silahları bırakmasını anlıyor, başka hiçbir şey anlamıyor.” Demirtaş aynen şöyle diyor: “AB üyesi devletler de bu konuda ısrarcıdır. Dünyanın tamamına yakını Türkiye’de müzakere isterken AKP savaş istiyor. Başbakan ‘O hendekleri kazanları hendeklere gömene kadar devam edeceğiz’ diyor. Bu çılgınlık politikasıdır. Her gün katliam yaşayan bir ülkeye dönüştük. Ankara, Suruç, Diyarbakır katliamların daha failleri bile bulunamadı. Suruç katilleri serbest, katledilenler tutuklanıyor. Türkiye’nin istikrarı bu. Yeniden müzakere masasına dönülmesi lâzım. Trafikte ters yolda giden tek araç AKP’nin aracı. Hükümet baskıda ısrar ederse biz de direnişte ısrar ederiz.”
İki yerde siyahlar benim ve hele bu son cümle özellikle önemli. Arkası da geliyor. “Çatışmalar devam ederse HDP nasıl bir politika yürütecek” diye sorulunca Demirtaş şöyle cevap veriyor (bütün siyahlar gene bana ait): “Bu baskı politikasında asla hükümetin yanında olmayız. Sokağa çıkma yasağı gibi faşizan uygulamalarda biz halkın tarafındayız. Hükümet savaş yanlısı biz barış yanlısıyız. Hükümet devletçi, biz halkçıyız. Hükümet baskıda ısrar ederse biz de direnişte ısrar ederiz. Hükümet müzakere yolunu seçerse HDP desteklemeye hazır. Biz her ikisine de hazırız. Halk haklıdır, hükümet haklı değildir. Bu zulmü durduracağız.”
Sorular, sorular
Şimdi durup düşünelim: Bu metnin bütünsel anlamı ne? Demirtaş habire hükümetin savaş yanlısı, kendilerinin ise barış yanlısı olduğunu vurguluyor. Esas mesaj bu; bütün dünya barış isterken, Türkiye’de tamamen barışçı bir HDP’nin karşısında tamamen savaşçı bir AKP yer alıyor. Fakat acaba öyle mi? Barış sözcüğünü yüksek sesle tekrarlamak ve karşındakini aksiyle suçlamak, bunu ispatlamaya yetiyor mu? Bunun doğru cevabı, (a) Demirtaş’ın hiç söylemediği ve sözünü etmediklerinde; (b) cümlelerinin satır araları ve iç çelişkilerinde saklı. Bazı kritik yerleri bunun için siyah yaptım. Sırayla, olabilecek en basit şekillerde, tane tane soralım bakalım: (1) Bu savaşın başka herhangi bir tarafı yok mu? (2) Savaşan sırf hükümet mi? (3) AB dahil dünyanın tamamına yakını “Türkiye’de müzakere” isterken, bunu sadece veya öncelikle AKP ve/ya hükümet tarafından mı istiyor? (4) Acaba aynı şeyi başka birilerinden, örneğin PKK’dan da istiyor olabilirler mi? (5) “Türkiye’de müzakere” isteyen bütün bu ülkeler, PKK’nın haklı ve hükümetin haksız olduğu kanısında mı?
(6) Diyalog kanalları “sonuna kadar açık” mı gerçekten? (7) Bir an için diyelim ki HDP, HDP olarak, gerçekten müzakere ve barıştan yanadır. Peki HDP (yani siz), KCK, PKK ve YDG-H adına (da) konuşabilir mi(siniz)? (8) Geçmişte ne zaman savaş değil siyaset deseniz, PKK çatışmaları durdurmalı deseniz, silâh bırakmalı deseniz, sizi hep terslemediler ve azarlamadılar mı, haddinizi bilin, buna karışamazsınız (ve hattâ Öcalan da karışamaz) diye? (9) Bu koşullarda, hükümet çatışmalara son vermeyi sizinle, HDP ile müzakere edebilir mi? (10) Bu konuda sizin ne gücünüz var ki, dediğinizi (PKK’ya) yaptıracak? (11) Öyleyse PKK’ya nasıl kefil olabilir ve “diyalog kanalları açık” ve hem de “sonuna kadar açık” diyebilirsiniz?
(12) Demirtaş’ın söylediklerinin göbeğinde, tam ortasında, kocaman bir boşluk ve derin bir sessizlik alanı yok mu, bu savaşın nasıl çıktığına dair? (13) Sahi, kim ilân etmişti bu savaşı başlatacağını, Temmuz ayının ilk yarısında (daha Suruç bile yokken)? (14) Özgür Gündem’de ve diğer KCK-PKK medyasında kim/ler (i) bütün şantiye, yol ve karakol yapımlarına müdahalede bulunacağını duyurdu; (ii) “yeni bir devrimci halk savaşı” aşamasına gelindiğini yazdı; (iii) Kürt halkını “özsavunma” hazırlıklarına çağırdı; (iv) Ceylanpınar’da iki polis memurunu “Suruç’a misilleme” olarak öldürdüklerini HPG sitesinden göğsünü gere gere ilân etti de ancak bir hafta sonra reddetmeye, bizimle ilgisi yok demeye girişti; (v) bu sonradan düşünülmüş tevil yollu inkâr/ikrar bir yana, şehir ve kasabalara büyük güç yığıp kent gerillası ve ayaklanmalarına hazırlanmış olduğu ortaya çıktı? (15) Bugün de Kandil diye anılan PKK önderliği, bu savaştan vazgeçmeyeceğini sürekli beyan etmiyor mu?
(16) Bu koşullarda, hükümetin “baskı” politikasından söz etmenin anlamı ne? (17) Ortada çatışma yok da tek taraflı bir “baskı” mı mevcut? (18) PKK orada burada pusu kurmayı, asker ve polis öldürmeyi, lağım patlatmayı sürdürüyor mu, sürdürmüyor mu? (19) Gene PKK, “özyönetim” ilân ettiği-ettirdiği il ve ilçe merkezlerini, ikide bir YPG-H’lileri ve hattâ dağ kadrosundan getirttiği gerillalarıyla işgal ediyor mu, etmiyor mu? (20) Bu mahallelerde barikat kuruyor, hendek kazıyor ve tuzaklıyor, üslenip oradan sağa sola ateş açmaya girişiyor mu, girşmiyor mu? (21) Bizzat bölge, yöre ve mahalle Kürtlerinden, her aileden en az bir kişi hesabıyla ve zorla asker yazmaya, haraç toplamaya, uymayanların evlerini “ihanetçi” diye ateşe vermeye veya bütün varlıklarına el koyup kovalamaya kalkıyor mu, kalkmıyor mu? (22) Bu durumda, taraflar “devlet ve “halk”tan mı ibaret? (23) İki taraf mı var, üç taraf mı (devlet, PKK ve Kürt halkı)? (24) Demirtaş bunu ikiye indirip “halkın tarafı” derken neyi ve kimi, kimleri kastediyor? (25) “Halkın tarafı” PKK ve YDG-H midir? (26) Demirtaş net söylesin; PKK’yı “halkın tarafı” olarak mı görüyor? (27) “Halk haklı” derken, PKK’nın hendek kazıp tuzaklama, barikat kurma, sağa sola ateş açma “hakkı” mı telaffuz edilmeye çalışılıyor?
(28) Bu çerçevede, ne yapıyor hükümet, “baskıda ısrar” anlamında? (29) Ya da tersten alırsak, hükümetin “baskı”dan vazgeçmesi için ne yapması gerekiyor? (30) Hendek ve barikatlarla kapatılan “özyönetim” alanlarına dokunmamalı mı? (31) PKK el koyacak, işgal edecek; hükümet ise girmeyecek ve seyredecek -- bu mudur istenen? (32) “Zulüm”den kasıt, güvenlik güçlerinin kısa süreli müdahale ve asgari çatışma dönemleri midir? (33) PKK ve YDG-H’nin yerli Kürt halka yaptıkları için nasıl bir ifade kullanılabilir? (34) Bu müdahaleler sırasında sokağa çıkma yasağı koymak, neden “faşizan” bir uygulama? (35) PKK ve YDG-H’nin kâh çatışmadan kaçmak isteyen halka hiçbir yere gidemezsiniz demesi, kâh “ihanetçi” diye sürüp atmaya kalkışması, farklı tür bir sokağa çıkma yasağı (zorbalığı), dolayısıyla keza “faşizan” bir uygulama sayılabilir mi? (36) Demirtaş neden, bu geçici sokağa çıkma yasaklarının niçin, neye karşı ilân edildiği hakkında tek kelime söylemiyor da, “devletin tarafı ve halkın tarafı” diye bir ikilemin ardına saklanıyor?
(37) “Baskı”dan kasıt, PKK’nın hendek-barikat-bomba-tuzak taktikleri ve kent-kasaba işgal denemelerine müdahale ise, bunun karşısında “direniş” ne oluyor? (38) Yoksa o işgal-hendek-barikat yöntemlerinin kendisi midir “direniş”? (39) “Biz de direnişte ısrar ederiz” derken, tam ne kastediyorsunuz? (40) Bilmiyorduk; “siz” mi kararlaştırıp yürütüyorsunuz bu “direniş”leri? (41) Silâhlı “özyönetim” ilânlarının arkasında mısınız; bunu net söyler misiniz? (42) Barikat kuran, hendek kazıp tuzaklayan, sağa sola roketatar ve diğer silâhlarla ateş açanlar (veya onları örgütleyenler) arasında fiilen var mısınız? (43) Ya da, kendinizi onlarla özdeş mi görüyorsunuz bir şekilde? (44) Kent-kasaba işgallerine müdahale anlamında “baskı” sürerse “biz de direnişte ısrar ederiz” derken, bu silâhlı şiddet ylemlerini daha fazla yayma ve tırmandırmayı mı tasavvur ediyor, hükümeti ve kamuoyunu bununla mı tehdit ediyorsunuz? (45) O zaman bu nasıl “barış yanlılığı”? (46) Barış yerine “biz PKK’nın savaşından yanayız” deseniz daha gerçekçi ve dürüst olmaz mı?
(47) Diyelim ki Kürt sorununun çözümü PKK’nın silâh bırakmasından ibaret değildir; ama öte yandan, PKK silâh bırakmalı mı, bırakmamalı mı? (48) PKK kendi başlatıp sürdürdüğü bütün bu şiddet eylemleri ve işgal denemelerini durdurmaksızın, barıştan yanayım, müzakere istiyorum diyebilir mi? (49) Kimdi, 1 Kasım seçimlerinden az önce, bazı Kandil liderlerinin silâhtan başka çare kalmadığı yolundaki beyanlarına karşı çıkıp, hayır, 80 milletvekilimiz var, herşey Mecliste ve siyasetle halledilebilir diyerek PKK’yı savaştan vazgeçmeye çağıran? (50) Şimdi PKK’nın silâh bırakmaması ve çatışmayı sürdürmesini haklı mı buluyorsunuz?
“Hard Talk” (sert sorgulama)
BBC’nin bir teke tek soru-cevap program vardır, belki biliyorsunuz, Hard Talk diye. “Sert sorgulama” veya “lâfını sakınmadan” diye çevrilebilir. Bizim tembel, üşengeç, ev ödevini hiç çalışmamış, aynı zamanda fazla nazik ve ipek eldivenli, muhatabını sıkıştırmak istemeyen ve zaten nasıl sıkıştıracağını da bilmeyen moderatörlerimize zerrece benzemeyen, dersini fevkalâde çalışmış ve ruhen de eldivenlerini çıkarmış, dürüst, anlaşmasız, takipçi olmaya kararlı bir spiker çıkar; alır karşısına, tartışmalı bir konunun tartışmalı taraflarından birini; hiç merhamet göstermeksizin, peşpeşe iyi düşünülmüş sorularla üzerine üzerine gider. Çok spesifik sorar ve çok spesifik cevap bekler; muhatabı boş belâgatin arkasına saklanmaya ve/ya konuyla ilgisiz yan gezintilere çıkmaya kalkarsa, böyle kaçamaklara hiç meydan vermez; “yok yok, lütfen sadede gelelim, benim sorduğum şu somut noktaya cevap verin” diye geri çağırır; “şimdi böyle diyorsunuz ama falanca tarihte şöyle demiştiniz, aradaki tutarsızlığı nasıl açıklayacaksınız” kabilinden, soluk aldırmaksızın kovalamaya devam eder. Demokrasi budur. Şeffaflık budur. Danışıksız, kurcalanmadık şey bırakmayan, derin, sonuna kadar giden (ama küfürsüz ve hakaretsiz) bir atışma izlenir.
Ben normal olarak böyle soran ve sıkıştıran biri değilim; daha çok, kendim meseleleri sakin sakin, aça aça anlatmayı tercih ederim. Ama bir tek kişi için çok isterdim, böyle bir programın moderatörü olmayı: Lâfını Sakınmadan saatime Selâhattin Demirtaş’ı davet edebileyim. 60 dakika otursun karşımda da, görelim bakalım, habire sağa sola kaçıp lâf alâkasız yokuşlara sürülerek top taca atılabilir miymiş, gerçekten sert ve titiz bir sorgulama karşısında.
Hayal bu, biliyorum, hiç olmayacak böyle bir şey; böyle sırf lâf cambazı, sığ bir zekâya sahip, entellektüel bakımdan yetersiz tipler, sadece “kendi seyircisi” önünde oynayabilir, çünkü aslında korkar gerçek düşünsel yüzleşmelerden.
Onun için şimdilik, Demirtaş’ın çok kendine özgü bir dili olduğunu; George Orwell’inyenikonuş’undaki (newspeak) gibi, kelimeleri herkesin bildiği normal içerikleriyle değil daha çok zıtlarıyla kullandığını; örneğin “halk”ın PKK, “direniş”in savaş, “özyönetim”in silâhlı işgal, “barış”ın ise hükümetin kayıtsız şartsız teslim olması anlamına geldiğini kaydetmekle yetineyim.
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- PKK ve Türk solcuları (3) Silâh, savaş, “Önderlik
10.03.2025 - Yarısı biten sürecin kalan yarısına dair
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (2) “Adam öldürmeyi oyun mu sandın?”
8.03.2025 - PKK ve Türk solcuları (1) Silâh ve şiddet fetişizmiyle dolu otuz yıl
6.03.2025 - Trump’ın, yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak portresi
10.02.2025 - Bir demokrasi ve mücadele alanı olarak “ahlâklı denetim”
29.01.2025 - Eksik ve kaygılı bir devrimperestlik: Amerikan Devrimi
25.01.2025 - Marksizmden önce devrim, terör, diktatörlük
16.01.2025 - “Bir günde giriverdik demektir Şamı Şerif şehrine”
24.12.2024 - Kültür Bakanına birkaç soru
20.11.2024
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
son jakoben
yeni köşeniz hayırlı olsun üstadım, yazı zaten sondaki harika cümlenin ayrıntılı hali...