Halil BERKTAY
[11 Haziran 2017] Uzun zamandır düşündüğüm bir şey vardı: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD Başkanı Trump ile “aynı karede fotoğraf vermek” konusunda çok dikkatli davranması lâzım. Hele bundan sonra -- yani Trump’ın ABD’yi Paris Antlaşması’ndan çekmesinden; Katar ablukasına destek vermesinden ve neredeyse “ben yaptım/yaptırdım havalarına girmesinden; bir de üstelik, eski FBI direktörü James Comey’in 8 Haziran günü Senato Soruşturma Komisyonu önünde verdiği ifadeden sonra -- ne kadar zor da olsa bu noktaya büsbütün dikkat etmesi lâzım.
Donald Trump zaten son derece kırılgan bir konumdaydı. Müslüman ülkelere getirmek istediği seyahat yasaklarıyla, Obama’nın sağlık reformunu tersyüz etme çabalarıyla, gaflarıyla, tweet’leriyle, ispatsız iddialarıyla, yönetimini bir “aile sirki”ne dönüştürmesiyle, çevre ve küresel ısınma sorunlarına (Amerikan şirketlerinin kârları uğruna) boş vermişliğiyle, en son Paris Antlaşması’ndan çekilmesiyle… büyük tepki toplamıştı. Basın hemen tamamen karşısındaydı. Kamuoyu desteği, halen görevdeki bir başkan için (yüzde 36-40 gibi) görülmedik derecede düşük seviyelerde seyrediyordu.
Trump’ın en zayıf noktası ise Rusya ve Ruslar sorunu haline gelmişti. Bizatihî Rusya’ya ve Putin’e sıcak bakması, bir dış politika tavrı olarak şüpheyle karşılanıyor; gerek Avrupa, gerekse Amerikan establishment’ı (kurulu düzeni) tarafından sorgulanıyordu. AB, Rus tehdidi karşısında Trump’ın ilgisizliğinden, NATO ve “kollektif güvenlik” konularına soğuk bakmasından ciddî surette şikâyetçiydi.
Üzerine, Rusların ABD seçimlerine müdahale edip Hillary Clinton’ı sabote etmeye, Trump’a ise destek olmaya kalkıştıkları iddiası binmişti. Trump ne kadar buna “sahte haber” (fake news) diye omuz silkse de, konu Amerika’nın üç büyük istihbarat örgütünün şeflerince “ciddî” bulunmuştu. Ardından, Trump’ın ekibinden çeşitli kişilerin gerçekten de seçim kampanyası sırasında Rus diplomatlarıyla görüşüp peşin pazarlıklara giriştiği (dolayısıyla ABD yasaları açısından “özel diplomasi” [private diplomacy] suçunu işlediği) ortaya çıkmış; Trump’ın ilk ulusal güvenlik danışmanı (ve Türkiye’nin FETÖ açısından maalesef biraz fazla bel bağladığı) Michael Flynn bu yüzden atılmış; ancak Ruslara bulaşmışlık isnatları kâh Trump’ın Adalet Bakanı Jeff Sessions’a, kâh (hem Rusya ile özel ve gizli bir hat talebinde bulunduğu, hem Rus istihbarat servisleriyle içli dışlı olduğu bilinen işadamı Sergey Gorkov’la görüştüğü için) çok güvendiği damadı Jared Kushner’a sıçramakta gecikmemişti.
Giderek kötüleşen bu tırmanışta son halkaları (a) FBI direktörü Comey’e Ruslarla ilişki soruşturmasını derinleştirmemesi yönünde telkinde bulunduğunun (şimdi anlaşıldığı üzere, bizzat Comey tarafından) basına sızdırılması; (b) Trump’ın başkanlığının beşinci ayında Comey’i herhangi bir açıklamada bulunmaksızın görevden alması; (c) ardından, Beyaz Saray’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Rusya’nın ABD Büyükelçisi Sergey Kislyak ile yaptığı bir görüşme sırasında Comey’den “çatlak” diye söz etmesi ve bundan sonra, yani Comey’i atmasından sonra “soruşturma baskısının hafifleyeceği” umudunda olduğunu belirtmesi; (d) gene aynı görüşmede, DAEŞ hakkında İsrail üzerinden temin edilmiş çok özel bir istihbaratı (acemiliği ve/ya böbürlenmeye yatkınlığı yüzünden) Ruslarla paylaşması... oluşturuyordu.
Comey’in 8 Haziran’da Senato Soruşturma Komisyonu önünde verdiği ifade bütün bunların üzerine geldi ve Trump’a çok ağır, altından kalkılması çok zor bir darbe indirdi. Comey son derece net, sakin ve inandırıcı bir üslupla, (i) Trump’ın kendisiyle sık sık protokole aykırı özel, başa baş görüşmeler yaptığını; (ii) bu görüşmelerde Comey’in üzerine üzerine geldiğini; (iii) Rus müdahalesiyle ilgili soruşturmanın sürdürülmemesi ve özellikle Michael Flynn’in sıkıştırılmaması yönünde mesajlar verdiğini; (iv) herhalde sonunda kendisini bu yüzden görevden aldığını... anlattı. Geçerken (v) Trump’ın kişiliği hakkında öyle bir şeyi “söylemeden söyledi” ki, “başkanın şahsiyeti”nin kendisine yapılan telkinleri yazıya dökmesi ve basına sızdırmasında önemli bir âmil olduğunu öyle bir şekilde ifade etti ki, sırf o kadarı halen görevdeki bir ABD başkanı hakkında sarfedilmiş en aşağılayıcı, horlayıcı cümle sayılmalı.
Özetle, Trump ve Trump yönetimi açısından gidişat hiç iyi değil. Bu noktadan sıyrılması çok zor olabilir. Dünya çağında Trump enikonu bir nefret objesi. ABD’de ise artık hemen herkes Trump’a gidici gözüyle bakıyor. “Dört yılı çıkarması imkânsız” deniyor. Başta söylediğimi tekrarlayayım: Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan böyle Donald Trump ile arasına, ne kadar zor olursa olsun ciddi bir mesafe koymalı; dünyanın, ABD establishment’ının ve Avrupa’nın gözünde, Trump’ın yanında gözükmemeye, çok fazla “aynı kare”de fotoğraf vermemeye çalışmalı.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFaizi MB’mi yoksa Adliye mi belirliyor? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“İnsanın ümüğüne bu kadar çökülmez…” 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇözümün kolaylaşması isteniyorsa… 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Süreç’te yeni safha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024