Halil BERKTAY
Daha önce de defalarca yazdığım gibi, şu ileri yaşımda artık tabulara, totemlere, kutsal ineklere, klişelere, rit, tören ve seremonilere, ikiyüzlülüklere, fikirleri köşesizleştirmeye, o da vardı bu da vardı bulanıklıklarıyla mavi boncuk dağıtmaya tahammül edemediğim için, sert ve acı konuştum.
Bizzat kendi tarihçemle hesaplaşmamı bitiremediğim için de, bu kadar acı ve sert konuştum.
Pişman mıyım ? Hayır. Ben de bilirdim, “sol da iyi şeyler yapmıyordu ama tabii derin devlet tertibini de ihmal etmemek lâzım” gibi, kimseyi rahatsız etmeyecek yuvarlaklıklarla meseleyi tehlikesizce geçiştirmeyi. Ne olurdu ? Kimseye dokunmaz, herkesin üzerinden aşar giderdi, ortaya (yani boşa) söylenen bu lâflar. Olağan karşılanır, rahatsızlık yaratmazdı. Bu cerahat ortaya dökülmezdi. Bir haftadır söylenenlere bakıyorum da, değiştik değiştik denirken pek değişen yokmuş meğer. Birçok eski solcu geçmişte yaşıyor. En kötüsü, genel bir “sol geçmiş”te de değil, (tam Nabi Yağcı gibi) dar fraksiyon geçmişinde yaşıyor. 12 Eylül’ün solu dümdüz etmesinin üzerinden otuz küsur yıl geçmiş; hâlâ, çok net söylemese de, “her şeye rağmen en haklı bizdik” haleti ruhiyesi içinde yaşıyor.
Türk milliyetçiliğinin 1908-1922 şekilleniş aşamasının bazı şeytanları, ezelî ve ebedî düşmanları vardır : Bulgarlar, Yunanlılar (Rumlar), Ermeniler. Nihal Atsız ise ünlü iki romanında tâ Orta Asya’ya döner ve Çinlileri Türklüğün (ilk) baş düşmanı sayar. Bana pek çok eski solcu, 20. yüzyıl başı nefretlerinde bile değil, 6. ve 7. yüzyıllarda, Köktürklerde kalmış gibi geliyor. Bulgar milliyetçiliğinin bir “Türk boyunduruğu” anlatısı vardır. Osmanlı yönetiminin ne kadar korkunç olmuş olduğunu ballandırmaya doyamazlar. Yanılmıyorsam on küsur yıl önce Bulgaristan’da bir müfredat değişikliği oldu; bu “Türk boyunduruğu” faslı çıkarıldı veya önemsizleştirildi. Ortalık birbirine girdi, “boyunduruğumuzu bize geri verin” diye. Çünkü Bulgar kimliğinin temel direği olarak görüyorlar, onsuz ne yaparız bilemiyorlardı. Yunan milliyetçiliği 1922’de İzmir’i Türklerin yakmış olduğuna inanmaya muhtaçtır, çünkü bu mağduriyet 1919-22 Küçük Asya Felaketini örtmeye yarayabilir. Tarihî gerçeğe dayansa da, aynı şey İsrail’in Holokost’la ilişkisi için geçerlidir; keza aynı şey, tarihî gerçeğe dayansa da Ermeni milliyetçiliğinin Ermeni soykırımıyla ilişkisi için geçerlidir. Son iki örnekte, özel bir kimlik vazgeçilmezliğini, tekelci bir kıskançlığı, “bu sadece bize ait” duygusunu kastediyorum.
MİM’de Nâzım, solcu bir üniversitelinin ağzından “Bir çeşit balık / bir çeşit ağaç / bir çeşit maden gibi / memleketimizde bir çeşit insan yaşıyor ki” der, “ömrünün anlatılmaya değer / ve bir türlü unutulmayan hatırası : / muharebeler.” Bugün de birçoğumuz öyle eski solcularız ki, ömrümüzün anlatılmaya değer anıları hep 1960’lar ve 70’lerle ilgili. Yollarda nasıl yürüdüğümüz, kaldırımlardaki orta sınıf ailelerimizce nasıl alkışlandığımız, 6. Filoyu denize döktüğümüz, TUSLOG’u taşladığımız, Komer’in arabasını yaktığımız, patronlara ve faşizme karşı mücadele ettiğimiz.
Bir. Bu anılarda çirkin, kötü, feci yanlarımız hiç yok –dogmatizm, fanatizm, şablonculuk, şiddet, birbirimize düşmanlık. Bazen var gibi gözükse de, sathî formüllerle geçiştirmeye, kendimize yaklaştırmamaya, kâbuslarımıza sokmamaya, itiraf etmemeye çalışıyoruz. İki. Haklı-haksız, doğru-yanlış, bu anılar 1980’de son buluyor. Zira ötesi bir bozgun. Yenilgi, hapis, işkence. Bunlar nisbeten hızlı ve soyut geçilmesi gereken konular. Dahası, neden yenildiğimiz ve çöktüğümüz hiç sorulmasa daha iyi. Yenildik, çünkü devlet bize vahşice saldırdı. O kadar vahşice saldırdı ki, biz buna hiçbir şey yapamadık. Kendi hatâlarımız mı ? Fazla kurcalama. Ağzımızla kuş tutsak fark etmezdi. Kaçınılmazdı.
Üç. İçsel sorgulamadan arındırılmış bu mağduriyet öyküsünde en kritik nokta, 1 Mayıs 1977. Hem (görünüşte) solun gücünün doruğu. Hem de bir yıkım ânı. Evet, oradan itibaren her şey inişte. Onun için, bir özeleştiri vicdanının değil, mağduriyetin mihrabı olmalı. Atatürkçülüğün Millî Mücadele’yi her türlü etnik temizlikten arıtıp sırf anti-emperyalizme indirgemesi gibi, bazı eski solcular da 1 Mayıs sorumluluğundan arınıp kestirmeden devlete yıkmak istiyorlar. 4 Mayıs CNN Türk panelinde Mehmet Karaca ve Bülent Uluer, egemenler yararlandığına göre egemenler yapmıştır dedi veya demeye getirdiler. Bu kadar basit. Bırakın bununla teselli bulmaya devam edelim.
Atatürkçülerin 19 Mayıs töreni bağımlılığını andıran bu 1 Mayıs mağduriyeti bağımlılığına karşı, CNN Türk’te söylediğim temel fikrimi bir kere daha tekrar edeceğim. Sosyal bilimlerde, asgari ve yeterli açıklama diye bir şey vardır. 1 Mayıs bir devlet tertibiydi demek, herhangi bir şeyi açıklar mı ? Hayır. Sol içi düşmanlıkların, çatışmacılığın, şiddetseverliğin ve silâhlılığın ürünüydü demek herhangi bir şeyi açıklar mı ? Olayın yüzde 90’ını açıklar. 1 Mayıs 77 faciası, sol gruplar arasındaki düşmanlığın yarattığı olağanüstü tedirginlik ortamında, ilk birkaç silâh sesinden sonra herkesin rastgele ateş etmesinin yarattığı paniğin ürünüdür. Bunu örtbas etmek için, ben konuştuğumdan beri tekrar ısıtılıp piyasaya sürülen bütün eski, yarım yamalak mazeret denemeleri (Sular İdaresi üzerinden ateş, İntercontinental üzerinden ateş vb), en küçük sağlam ampirik temelden yoksundur. İki panzer ve bir beyaz Anadol dahil başka her şeyi de açıklamaya, polisin her zaman mevcut ideolojisi, sol ve işçi nefreti fazlasıyla yeter. Buralarda özel, gizli bir devlet tertibi aramak abesle iştigaldir. Sol içi düşmanlıkları Berktay’a koz vermeyelim diye alelacele minimize etme çabası da apayrı bir felâkettir.Devlet tertibi olduysa sol üzerinden olmuştur –ki bu, sorumluluğunu gene solun taşıması demektir.
Şimdi bu noktaları, gerekirse haftalar boyu, zamana ve efora acımadan, tek tek ele alacağım.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024