Halil BERKTAY
[29 Ekim 2019] Bakın görün nasıl yapılır. Ciddî, hazırlıklı, dersini çalışmış, nezaketi elden bırakmaksızın karşısındakinin üzerine üzerine gitme kararlılığına sahip gazetecilerce nasıl yapılır.
Geçmişte, özellikle 15 Temmuz 2016 darbe gecesindeki yanlı tavırlarından ötürü çok eleştirdiğim BBC, olabilecek bu ve benzeri bütün Batımerkezci önyargılarına karşın, kabul etmek gerekir ki sağlam gelenekleri olan, özellikle İngiliz devleti ve hükümetinden bağımsız, bu bağımsızlığını da çeşitli vesilelerle ortaya koymuş (nitekim şu anda Boris Johnson’ın bağını çektiği Brexit’çilerin pek gözünün yaşına bakmayan), profesyonel bir basın kuruluşu.
Bu sefer Aleem Maqbool (Alim Makbul) adında bir muhabirini göndermiş, örgütün Suriye’nin kuzeyindeki çarpışmalara ilişkin görüşünü birinci elden öğrenmek için. Toplam 3 dakika 26 saniyelik bir bant kaydını bugün (Salı) yüklemişler web sitelerine. Başlığı, “PKK, Suriye Kürtleri ‘ülkelerini savunmalı’ diyor” (Syrian Kurds 'should defend their land', PKK says). Bunda şaşacak bir şey yok. Bilinen çizgi ve retorikleri. İlginç olan, Aleem Maqbool’un ne sorduğu, nasıl sorduğu, ne kadar ısrarcı davrandığı. Hiçbir yaftaya, etikete, klişeye başvurmadan neler söyleyebildiği. Muhatabının ise karşısında ne kadar bocaladığı, ne kadar hiç ikna edici olmayan genel lâflarla yetinmek zorunda kaldığı.
Kuzey Irak’ta, arabayla saatler boyu Kandil yakınlarında bir yere gidiyorlar anlaşılan. Boş bir eve alınıp bekletiliyor. Neden sonra kapı açılıp bir PKK sözcüsü giriyor içeri. Kendini Zagros Hiwa diye tanıtıyor. Karşılıklı yere oturuyorlar. BBC muhabiri doğrudan harekâtı sorarak girmiyor konuya. Önce, sözcünün “mensup olduğu militan örgütün eylemleri”ni sorgulayarak başlıyor. Zagros Hiwa konuyu “PKK’nın hiçbir [Batılı] devlete en ufak bir zararının olmadığı”na çevirmeye kalkıyor. Aleem Maqbool dümdüz geçiyor üzerinden bu açış cümlesinin, sanki hiç duymamış gibi: “Türk ordusuna, Türk devletine karşı saldırılar düzenlediniz… bu saldırılar Türkiye’de sivil ölümlerine yol açtı…” Gene çok standart bir cevap alıyor PKK temsilcisinden: “Halkımızı savunuyoruz. Türk devletinin inkâr politikalarına karşı Kürtlerin haklarını savunuyoruz. Ve bu da bir öz-savunma savaşı anlamına gelir.” Maqbool bu “haklı şiddet” gerekçelendirmesine de zerrece prim vermiyor: “Öyle yapmış olabilirsiniz, ama Türkiye devleti dahilinde sivillerin öldüğü, askerlerin öldüğü saldırılarda bulunursanız, neden bir terör örgütü sayıldığınızı pekâlâ anlayabilirsiniz.” Ardından en kritik sorusu geliyor: “Mesele, başvurduğunuz yöntemlerin Kürt dâvâsına yararlı mı, zararlı mı; ve hattâ son birkaç haftada bu zararın, Türkiye dışında, Suriye’deki Kürtler için de geçerli mi olduğu.”
İzlerken, Zagros Hiwa’nın hafif gerildiğini seziyorsunuz buralarda. Belki bu şekilde sıkıştırılmayı beklemiyor; daha yumuşak, lehte, hattâ çanak sorulara alışkın. Silâhlı mücadelenin Kürtlerin lehine mi, aleyhine mi olduğuna ilişkin cümleyi duymamış gibi davranıyor. Çok tipik: hak, mücadele ve şiddet arasına kestirmeden bir eşit işareti koyuyor. Haklarınız vardıysa ama elinizden alındıysa, savaş onları geri almanın biricik ve dolayısıyla normal, doğal yoludur: “Kuzeydoğu Suriye’deki bu savaş, Kürtler için bir varlık yokluk savaşıdır. Kürtler kendi hakları için mücadele etmeli; kendilerinden alınan bütün hakları, diyelim, geri almalı…” Üsteliyor Maqbool: “İyi de, onların [Suriye Kürtlerinin] haklarına, topraklarına ve son birkaç haftada canlarına da malolan, sizinle, PKK ile ilişkileri değil mi?” Bizimle bir ilişkileri yok; Türkiye saldırısını meşrulaştırmak için öyle göstermek istiyor… apolojisini de elinin tersiyle süpürüyor bir kenara: “Ama YPG’nin eğitim kamplarına gittiğinizde, Türkçe konuşulduğunu duyuyorsunuz. YPG saflarında savaşan Türkiyeli Kürtler var. PKK ile YPG arasında çok yakın ilişkiler olduğunu biliyoruz.”
Bu noktada Zagros Hiwa, Suriye Kürtlerine (asla YPG demiyor, örgüt adı anmıyor) sadece DAEŞ saldırılarına karşı destek verdiklerini ve Rojava’dan Türkiye’ye hiçbir saldırı yöneltmediklerini, ancak Türkiye’nin gene de bölgelerini (âdetâ durup dururken) işgal ettiğini iddia etmekten başka çare bulamıyor. Lâkin bu, röportajın son bölümünde onu başka bir çıkmaza götürüyor. Öyleyse, diyor Ameel Maqbool, “bu ateşkesten sonra bile, bu anlaşmadan sonra bile, size göre savaş devam mı ediyor ve Suriye Kürtleri sürdürmeli mi saldırılarını?” Tekrarlıyor: “Öyleyse çarpışmaların devamından mı söz ediyorsunuz? Daha çok Kürdün yaşamını yitirmesinden bahsediyorsunuz, potansiyel olarak.” Böyle böyle, PKK sözcüsünü, ateşkes hilâfına ve hem Amerika, hem Rusya’yı karşısına almak pahasına, “Türkiye devleti Suriye’den kovuluncaya kadar… topraklarını savunma” çağrısı yapmak durumunda bırakıyor.
Kısacık bir mülâkat, ama dikkatle dinleyip üzerinde düşündüğünüzde, çok ders var çıkarılacak. Bir kere, yekpare “terör yanlısı” diye suçlanacak bir Batı ve Batı medyası yok ortada. İki, aslında Türkiye medyasının yapması gereken, ama asla yapamayacağı türden bir röportajın üstesinden BBC geliyor.
Çünkü üç, BBC’nin “terör örgütüyle ne konuşacağım; alçaklar, hainler deriz, olur biter”e sığınmaları mümkün değil. Dört, bizim medyanın iktidar tekelinin şemsiyesi altında yer almanın ve hep aynı sloganları tekrarlamanın tembelleştirici etkisiyle çoktan unuttuğu bir emek ve sanat sergileniyor. “Ne diye okuyup inceleyelim, özetleyelim; iki saat boyunca naklen yayınlarız.” Ya da: “Ne diye muhabir gönderelim canım; ajanstan [AA’dan] alırız.”
Bu rehavetin (ya da en iyi ihtimalle, “demek ki neymiş arkadaşlar” misali basmakalıp sorularla geçiştirme alışkanlığının) karşısında, BBC’nin Hard Talk programlarında da gözlenebilen muhabirlik amansızlığı, bambaşka bir modelde somutlanıyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYADevlet, Komün ve Demokratik Sosyalizmin İnşası; Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu... 14.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024