Halil BERKTAY
[2-3 Aralık 2020] Sosyalizm, Sovyetler ve Eski Bolşevikler deyince, George Orwell’i anmamak imkânsız. İki büyük distopyasını da Stalin ve Stalinizmden hareketle kaleme almıştı: 1945’te Animal Farm (Hayvan Çiftliği); 1949’da Nineteen Eighty-Four (1984).
1936-38’teki Büyük Temizliği bütün bir halka kabul ettiren düşmanlık kültürü ve nefret dilini düşünürken, derhal 1984’ün başlarındaki İki Dakika Nefret sahnesine gitti aklım. Hattâ öyle ki, bir süre karar veremedim, önce fiilen yaşanmış tarihi, yani SBKP Tarihi’nden ve Vyshinsky’den alıntıları mı, yoksa Orwell’in fiktif soyutlamasını mı yazacağıma. İkincisi, kurmacadır ama bir bakıma gerçekten daha gerçektir.
Bu sitenin çoğu okuyucusunun bileceği gibi, o sırada yeryüzünde sadece üç büyük devlet kalmıştır: Okyanusya, Avrasya, Doğuasya. İlki (Büyük Britanya’yı kapsadığına göre) herhalde bir Anglo-Amerikan blokudur. İkincisi Rusya olmalıdır (Sovyetler Birliği). Üçüncüsü de coğrafî konumuna bakılırsa, bir Çin-Japon koalisyonu. Birbirleriyle sürekli savaş halindedirler.
Başında Büyük Ağabey’in bulunduğu Okyanusya, Yenikonuş ve İkilidüşün çerçevesinde hakikî işlevlerinin tam tersi adlar taşıyan dört bakanlık tarafından yönetilmektedir: Barış Bakanlığı (aslında savunma, yani savaş bakanlığı); Bolluk Bakanlığı (ekonomi, yani aslında yokluk bakanlığı); Gerçek Bakanlığı (propaganda, yani aslında yalan bakanlığı); nihayet Sevgi Bakanlığı (yani aslında nefret bakanlığı). Sonuncusu normal hayattaki adıyla içişleri bakanlığıdır; dikenli teller ve makineli tüfek yuvalarıyla korunmakta, bodrumunda en korkunç işkence merkezini, 101 Numaralı Oda’yı barındırmaktadır. İlkinin görevi ise savaşı kazanmak değil dengede götürmek, bütün toplumu beka kaygısının pençesinde tutacak şekilde devamlı kılmaktır. Londra’yı kaplayan dev tele-ekranlardan hep uzak diyarlardan gelen zafer haberleri yayınlanır. Helikopterlerden makinalılarla delik deşik edilen insanlar, kolları bacakları kopan küçük çocuklar gösterilir. Bütün ahlâki değerler silinir, dehşet sıradanlaştırılır. Öte yandan savaş her nasılsa bitmek bilmez. İç Parti’nin en yüksek kademelerindeyken Okyanusya’dan kaçıp kurtulabilmiş olan Emmanuel Goldstein’ın yazdığı Oligarşik Kollektivizmin Teori ve Pratiği kitabına göre, sonsuz savaş hali “hiyerarşik bir toplum düzeninin gerektirdiği özel ruh halini korumaya” yarar.
Winston Smith, Dış Parti’ye mensup ve Gerçek Bakanlığı’nda memurdur. Her gün saat 11:00’de, İki Dakika Nefret programının izlenmesi zorunludur. Ansızın, salonun dibindeki büyük ekrandan korkunç bir ses yükselir. Yağlanmamış dev çarkların gıcırtısını andırmaktadır. Daha bu kadarıyla bile herkesin tüyleri diken diken olur. Derken Halk Düşmanı’nın (Emmanuel Goldstein) alabildiğine çirkin, iğrenç çehresi belirir. Baş hain odur. Yabancı efendilerinin paralı uşağıdır. Sağdan soldan tıslamalar başlar. Winston’ın midesi burulur. Orwell’in gözlüklü ve keçi sakallı entellektüel Yahudi çehresiyle Troçki’ye benzettiği Goldstein, her zamanki adiliklerini sıralamaya koyulmuştur. Büyük Ağabeye hakaretler yağdırır. Partiyi diktatörlükle suçlar. Devrimin ihanete uğradığını söyler. Düşünce, ifade, basın ve toplantı özgürlüklerini savunur. Ama aynı zamanda arkaplanda Avrasya ordusu kaz adımlarıyla yürümekte, donuk bakışlı askerlerin postallarıyla sarsılan yer bize gerçeği: Goldstein’ın neye hizmet ettiğini hatırlatmaktadır. Demokrasi isteyenler gerçekte faşisttir, şimdilerde bir başdanışmanın söylediği gibi. Gene de tuhaf olan, Goldstein’ın teorilerinin her gün gazetelerde, ekranlarda, kitap ve sair yayınlarla binlerce defa çürütülmesine, yerle bir edilmesine, ne kadar zırva olduklarının gözler önüne serilmesine rağmen, bu alçağın etkisinin hiç azalmamasıdır. Daima ifsad edebileceği bir takım enayiler bulmakta; Düşünce Polisi her geçen gün kumanda ettiği yeni yeni casus ve sabotörleri açığa çıkarmaktadır.
Daha otuz saniye geçmeden, odayı dolduran Bakanlık çalışanlarının çoğu zaptedemedikleri bir öfkeyle bağırmaya başlar ve Nefret ikinci dakikasında tavana vurur. İnsanlar durdukları yerde zıplayıp tepinmekte, feryad etmekte, sonradan Winston’ın sevgilisi olacak ve onunla yakalanacak bir kadın (Julia) “Domuz! Domuz! Domuz!” diye haykırmaktadır. Bir ara Winston kendisinin de avazı çıktığı kadar bağırıp iskemlesini tekmelemekte olduğunun farkına varır. Asıl felâket budur; İki Dakika Nefret’in, insanları rol kesmeye itmek şöyle dursun, katılmamayı imkânsız kılmasıdır. Kalabalığı dehşetengiz bir korku ve intikam hezeyanı pençesine almakta; insanlar öldürme ve işkence duygularıyla dolup taşmakta; olanca iradelerine rağmen kendilerini kaybetmekte… ve bütün bu çılgınlığın üzerinde Büyük Ağabeyin korkusuz, yenilmez görüntüsü Asyatik sürülere karşı kaya gibi durmakta, sarsılmaz bir güven telkin etmektedir. Winston’ın yanında oturan ufak tefek bir kadın kollarını ekrana uzatıp “Kurtarıcım!” diye mırıldanır. Salon yavaş ve derin bir “B-A… B-A… B-A…” [Bü-yüüüük – Ağa-beeeyyy] nakaratıyla kendinden geçer.
Sanat budur. Edebiyat budur. George Orwell, Moskova Duruşmalarından ve Vyshinsky’lerin nefret dilinden hareketle, düşmanlık ve isteri nöbetleriyle diktatörlük arasındaki ilişkiyi iyi yakalamış ve evrensellik kertesine yükseltebilmiştir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024