Halil BERKTAY
Harvard’dan, ünlü Shakespeare uzmanı Stephen Greenblatt, Macbeth’in iktidar hırsını sorgulamıştı birkaç yıl önce. “Etik bakımdan yetersiz” bir amaç değil miydi bu ? Şiddete (cinayete) başvurmayı kaldırması mümkün değildi (“Shakespeare and the Uses of Power”, New York Review of Books, 12 Nisan 2007).
Benzer bir şekilde, PKK’nın da, hele ayrılık hedefinden vazgeçtikten (en azından, böyle dedikten) sonra, eskisinden çok daha ciddi bir iç tutarlılık sorunuyla yüz yüze bulunduğunu düşünüyorum. Zira Türkiyeci olmak, Türkiye içinde demokratik hak ve reformları esas almak, asla silâhlı mücadeleyi kaldırma ve taşımaya “politik bakımdan yeterli” bir amaç olamaz.
Bu çelişki, PKK ve taraftarlarının, bütün yan örgütleri ve etki alanının iyice yakasına yapışmış bulunuyor. Osman Baydemir gibi “silâhlı mücadele miadını doldurdu” diyenler de bunu görüyor sanırım.
Kuşkusuz bundan çıkış yolu, Türkiyeciliği terkedip bir kere daha ayrılıkçılığa dönmek değil, artık şiddeti esastan terk etmek olabilir. Ne ki, Öcalan’ın Baydemir’i azarlamasının da gösterdiği gibi, Kandil’i ve İmralı’sıyla PKK bir türlü vazgeçemiyor şiddet paradigmasından. Bunda, (genel af ve yurda dönüş gibi) zorunlu barış garantilerini (henüz) alamayışlarının da büyük payı var, kuşkusuz. Ama galiba, “nihaî hedef”in yerine bu sefer “hareketin bekası”nın geçmesi daha ağır basıyor. Eduard Bernstein, “benim için nihaî hedef hiçbir şey, hareket ise herşeydir” demişti. Bununla, ya hep ya hiç (veya, tek yol devrim) kabilinden bir ütopyayı değil, pratikte bir somut kazanımdan diğerine geçen bir mücadele devamlılığını kastediyordu (Evrimci Sosyalizm, orijinali 1899). Gelgelelim, “anti-revizyonist”lerce Bernstein, örgütün başına bir şey gelmemesini her şeyin üstünde tutmak (ve dolayısıyla devrim ve karışıklık korkusuna teslim olmak) ile suçlandı.
Bu eleştiri Bernstein açısından haksızsa da, sanki bugün PKK söz konusu olduğunda daha bir yerini buluyor. PKK için, reformdan reforma ilerleyen bir mücadele anlamında değil; barış ihtimali (veya tehlikesi) karşısında örgütün kendi kendini koruması ve sürdürmesi anlamında “hareket” galiba her şey haline geldi. Esasen “tasfiye korkusu” denen şey de tam bunu yansıtıyor.
Son zamanlarda PKK’nın aldığı tavırlara, attığı adımlara bir bütün olarak bakalım. Hemen hepsi, kendi alanı diye baktığı Kürt bölgelerinde tek olmak veya kalmak etrafında dönüyor. Öcalan bu yüzden, kör kör parmağım gözüne, bütün diğer Kürt aydınlarını, PKK’nın yerel iktidar organı olmaya hazırladığı DTK’ya katılmaya çağırıyor. Keza, (BDP’nin değil ama) DTK’nın “demokratik özerklik” projesi, birçok gözlemcinin farkettiği üzere, Kürt bölgelerini kim(ler)in temsil edeceğini mutlak surette kontrol altına almak gibi, pek de demokratik sayılamayacak (faraza Oya Baydar’ın düpedüz despotik diye nitelediği) bir amaca yöneliyor.
Acaba bu tür hamleler doğrudan doğruya barışa mı karşı yok artık, bu kadarı da olmaz dedirtip, PKK’nın ara zemini elimine ederek
yerel hegemonyasını sürdürmesine en elverişli durum olan savaş halini geri getirtmek için mi yapılıyor ? Öyle bir boyutu da var, herhalde. Ama bana öyle geliyor ki daha önemlisi, (bu yaklaşımla nasıl geleceği belli olmasa da, ez kaza gelirse) barış sonrasında güneydoğuda rakipsiz, tekelci bir konuma yerleşmek. Bunun bir anlamı, Kürt bölgelerinin fiilen ayrılmış gibi olması. PKK’nın, örgütsel varlığının garantisi olarak (bayrağı ve “öz savunma”sıyla) aradığı hegemonya düzeyi, ayrılık hedefini telaffuz etmeksizin bir ayrılık hali yaratmaya varıyor.
Bu yazı dizisinin 1-29 Ocak arasını “Bizim ‘ilkel’lerimiz” temasına hasrederken, Türk ırkçı milliyetçiliğinin onyıllar boyu süren baskı ve ayrımcılık politikalarının, en başta da savaş hali ve yöntemlerinin, sömürgelik olmayan bir sömürgelik hali ve atmosferi yarattığına dikkat çekmiştim. Tarihî ironi ! Şimdi bunun karşısına ayrılma olmayan bir ayrılık hali dikiliyor.
Dikilmek isteniyor. Bakalım, göreceğiz. Bugünlük son bir not. Geçen haftaki “PKK ve Taraf” yazım (19 Mart) hem PKK çevrelerini, hem de Taraf nefreti kuşağını çok kızdırmış anlaşılan. İnternette bazı “tahlil”ler dolaşıyor. Bunlarda, Taraf’ın ne kadar “ince” taktikler güttüğü uzun uzadıya anlatılıyor.
Topluca, zekâ özürlü, yavan ve yapmacık buluyorum. Bir tek ilginç nokta gözüme çarptı. Israrla “psikolojik savaş”tan söz ediyorlar. Yani şimdi ben de bu “operasyonel misyon” ve/ya “psikolojik savaş”ın parçası olmuş oluyorum. Burada çarpıcı olan, söylemin, terminolojinin militarizasyonu. Ortada, olağan bir ideolojik ve siyasî mücadele var. Evet, ben ve başka bir yığın insan, PKK’yı beğenmiyor(uz). Barışçı ve demokratik bir Kürt hareketi daha iyi, daha başarılı olur kanısında(yız).
O kadar askerîler, askerîleşmişler ki, bunu “psikolojik savaş” olarak anlıyor veya anlamayı yeğliyorlar. Başka şey bilmiyor, bilmezlikten geliyorlar. Bu da, eleştirmenleri değil, sadece kendileri hakkında bir şeyler söylüyor.
Aynen, Murat Belge’nin Veysi Sarısözen’in köpürmesine yol açan iki yazısında olduğu gibi, hani mesela gelecekte devlet olsalar, o devletin nasıl bir iç siyasal hayatının olacağı hakkında çok şeyi şimdiden açığa vuruyor.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTBürokrasi, tarımın gerisinde kaldı 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFed mi, TCMB mi? Çetrefilli bir soru, ironik bir cevap 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇözümün kolaylaşması isteniyorsa… 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZPKK’nın son açıklaması: Süreç devam ediyor, ama nasıl ? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞHamdi Ulukaya (Çobani) en zengin Türkiyeli seçilmesi üstüne... 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselMerkez Bankası zor bir viraja girdi 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBu bir haber değildir: Türkiye, doğal alan kaybında birinci 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİİmamoğlu'na casusluk tutuklamasının akla getirdikleri 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Süreç’te yeni safha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUTrafik, yargı ve casusular 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFaizi MB’mi yoksa Adliye mi belirliyor? 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“İnsanın ümüğüne bu kadar çökülmez…” 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBöyle giderse bu tren bu tünelden çıkmaz 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNPKK’nin çekilme hamlesi ne anlama geliyor? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm süreci… Yüzlerde hâlâ niye kaygı ifadesi var? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRBatı’nın krizi, küresel düzenin çözülüşü: Türkiye için dönüm noktası üzerine senaryolar ne? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURPKK neden Schrödinger'in kedisine benzedi? 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞALTINA, DÖVİZE BAK GÖR HALİNİ… 27.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANNereye doğru gidiyoruz? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçayİstikrarsızlık üreten istikrar programı 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’de milliyetçiliğin reformu meselesi 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünAsker göndermek ya da göndermemek… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçYoğurtsuz, tereyağsız ve tavuk etiyle iskender kebap olur mu? Olur ama… 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarışın Halklaşması ve Demokratik Toplum Sürecine Çağrı... 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÇete savaşı mı? 26.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (2) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalProtestolar Amerika’yı sallıyor (mu?) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkan‘Büyük iddialar, büyük kanıtlar gerektirir’ 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKronik siyaset bunalımı… 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHukuk binasını yıkmayın efendiler 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir toplum geleceğe nasıl hazırlanır? 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTürkiye’nin dilleri, İslam’ın lehçeleri, Allah’ın ayetleri 20.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTKürt siyasi temsili sorunu 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERFransa’yı krizden kurtaran emeklilik hakları 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKültürel hegemonya: “Hay Bin Yakzan” bize ne söyler? 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRMilyonlarca dolarlık LPG filosu ve otel zinciriyle Paramount operasyonunun en dikkat çekeni: Şaban K 19.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuksuz Türkiye inadı ve af… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl Bora“Çetin Ceviz Çıkan Ankara Ahalisi” 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIREkonominin düzelmesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlı… 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞTrump’ın meşruiyeti var mı ki! 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar dışarıda güvercin içeride şahin: Neden? 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
8.03.2025
8.03.2025
6.03.2025
10.02.2025
29.01.2025
25.01.2025
16.01.2025
24.12.2024
20.11.2024