Melih ALTINOK
Sanat üretiminin ve onun ürünlerinin tüketiminin, diğer üretim faaliyetlerinden ve insanın birincil ihtiyaçlarını karşılaması etkinliğinden daha prestijli konuma sahip olması hakikaten çok ilginç.
Kıt kanaat geçinen bir öğrencinin, sınırlı bütçesinden sanat faaliyetlerine pay ayırmasının takdir edildiğini sık sık duyarız. Ancak bu durumda olan bir öğrencinin sağlıklı beslenmek için harcadığı çabanın övüldüğüne pek nadir rastlarız. Dahası, ot gibi yaşamakla eleştirilmesi de işten bile değildir.
Ya da ikisi de ederi karşılığında ürünlerini satmalarına ve kazanç sağlamlarına karşın, tiyatrocunun bakkala göre daha ulvi amaçlara hizmet ettiğinin tartışılması teklif dahi edilemez.
Aslında buradaki “yorum” yaşamın gerçekliğinden ve öğrencinin fedakârlığı ya da bakkalın işlevinden ziyade, yorumcuların sanata yükledikleri anlamın “aktarılması” için işlevseldir. Zaten birincil ihtiyaçlarından sanat ihtiyacını gidermek için fedakârlık yapan öğrenci de bu modern çileciliğe soyunurken, söz konusu hâkim söylemin bir öznesi olmanın hazzıyla motive olur. Bakkalsa zavallım zaten sessizdir.
Yoksa guruldayan karnın verdiği acının, tiyatroyla, operayla doyurulan ruh sayesinde giderilmesi, fizyolojik olarak psikolojik olarak da mümkün değildir.
Peki, nasıl oldu da sanatsal tüketim piarcıları, aleyhine kelam etmenin “ilkellik” olarak yaftalanacağı meşrulukta bir tüketim nesnesi oluşturmayı başardılar? Dahası bu alandaki üreticileri, birer müteşebbis ya da erbap değil, adeta karşılıksız üreten ve bağışlayan bir “aziz” mertebesine yükseltmeyi başardılar.
Kuşkusuz bu imaj faaliyeti bugünden yarına bir “kampanyanın” ürünü değil. Ta Rönesans döneminden başlayan ve pozitivizmin yaygın egemenliğiyle bambaşka bir forma dönüşüp zamanla “politik” bir içerik de kazanan başarı serüveni bu.
Levi Staruss, bakın bugünkü anlamına varana dek sanat ve sanat tüketiminin yükselişe geçtiği ilk anları, kolleksiyonerlerin servetler harcanıp resim toplamalarındaki “kıvancı” nasıl anlatıyor:
“Yenidendoğuş'ta sanatçılara göre resim bir bilgi aracıydı belki ama aynı zamanda bir mülk aracıydı da. Yenidendoğuş resmine eğildiğimiz de bunun Floransa’da, daha başka yerlerde biriken sınırsız zenginlikler yüzünden gerçekleşebildiğini, zenginliğin İtalyan tüccarların ressamlara dünyada güzel, istenilir olan her şeyi onların mülküne sokabilecek aracılar gözüyle baktıklarını unutmamalıyız. Floransa saylarındaki resmilerle küçük bir dünya oluşturulmuştur. Bu dünyada mülk sahibi, sanatçılarına, dünyadaki kendisi için değerli olan her şeyi ulaşabileceği bir yerde, olabilecek en gerçek biçimde yeniden ürettirmiştir.”
Sanatta mülke ve alışverişe karşı edinilen yeni tutumlarla belirlenen dünyayı görme biçimlerinin anlamı serüvenini, Rönesans’ın yağlı boya resimleriyle başlatan John Berger de malumun ilamı saydığı şu notu düşmekten imtina etmiyor:
“1500’le 1900 yılları arasında Avrupa sanatının da hepsi değişik biçimlerde anamalın yeni gücüne yaslanan yönetici sınıflar dizisine hizmet ettiğini söylersek yeni bir şey söylemiş olmayız.”
Ne var ki böyle bir arka plana ve tarihsel mirasa sahip olsa da, sanat tüketimi ve onun “diğer kâm üreticileri,” milenyum çağında arkalarına devrimden çıkarlı sınıfların meşruiyetini de katmayı başardılar. Üstelik bu başarının nimetlerinden, Lenin’in “kahrolsun partisiz yazarlar” dediği kesimde yer alanlar bile tepe tepe yararlanıyorlar.
Mesela, tamamen bireysel tercihlerinin ürünü olan ve neticede bir ticari boyutu sahip sanatsal üretim-tüketim faaliyetinden elde ettikleri para, şöhret gibi kazanımlar taliymiş gibi, zarar etmeleri halinde kaybedenin halk olacağını savlıyorlar. Hatta bir taşla iki kuş vurup, “giderken” politik nefret objelerinin de paçasına yapışıyorlar.
Günlerdir gazetelerde emre Kınay’ın tiyatrosunun tahliyesine dair haberleri okuyorum.
“Tiyatroya polis baskını!” “Dahili bedbahtlar nihayet son tersanelerimiz olan gösteri salonlarımızın kapısında!”
“Tiyatrosu tahliye edilen sanatçı konuştu: ‘Artık kazandığım parayla tiyatro açmayacağım, oğluma bir ev alacağım. Bir telefonla işimden olmaktan korkar oldum!..”
Bu manşetleri okuyunca, televizyon röportajlarını dinleyince ayrıntılara bakmaya ihtiyaç yok tabii. Ama merak edip bakıyorum işte. Mevzuun kira kontratıyla ilgili bir problem olduğunu, yani ev sahibi kiracı ihtilafından doğan hukuki bir sürecin doğal sonucu olduğu görüyorum. Peki, o halde nedir bu “yine yeni yeniden tehlikenin farkın da mıyız” sloganları, bu aşırı yorumlar?
Tez elden Kültür Bakanı Ömer Çelik’in devreye girmesi ve meslek erbabının ticari ilişkilerinde de pozitif ayrımcılık uygulaması gerek.
Zira ortada biletli oyunlar sergileyen ticari bir işletmenin kâr zarar hesabı olsa da, faaliyetin kendisi “kutsal”; adı üstünde san ’at, hele ki tiyatro!
Ayrıca emsal oluşturur, senetlerini ödeyemeyen kasaplar da koçbaşı gazeteler vasıtalıyla Ticaret Bakanlığı'nın kapısını döverler, “halk adına et satıyoruz, işletmemize haciz geliyor. Hükümet halkın et yiyip beyninin gelişmesini istemiyor, korkuyoruz” derler diye korkmasınlar.
Zira kasap dediğinin, esnaf dediğinin nereden haberi olacak sanatsal faaliyetlerden? Onlar ki, bir büyük yazarımızın, vakti zamanında dediği gibi, “operaya nerden ihtiyaç duyacak mescit ahalisinden” başka nedirler ki? Ruhları bile duymaz!
Bu arada kanser ilacı üreticileri ve röprezantları ya da milyonlarca insanın tükettiği sigaraları ürettikleri halde yerden yere vurulan sigara şirketleri de “sanat tarihi” okumalılar. Özellikle de Türkiye’ninkini.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
2.06.2022
17.05.2021
11.05.2019
10.05.2019
6.05.2019
1.05.2019
29.04.2019
22.04.2019
17.04.2019
8.02.2019