Ümit KARDAŞ
Tarih içinde demokrasilerin, kült haline getirilen bir lider ve onun mülkiyetindeki bir parti örgütlenmesiyle nasıl istismar edildiğini biliyoruz. Demokrasinin seçim sandığından ibaret bir “milli irade fetişizmi” ne dönüştürülmesi ve ele geçirilen iktidarın ne olursa olsun bırakılmaması amacına yönelik paramiliter örgütlenmeler örnekleriyle yaşandı.
Yirminci yüzyılda Avrupa demokrasileri faşizme, Nazizme ve komünizme birer birer yenildiler. Avrupa’da yaşanan bu tarihsel süreç bize demokrasilerin kırılgan olduklarını göstermiş durumda.
Toplumun kutuplaştırılıp parçalanması, etik değerlerin yitirilmesi, demokrasinin çöküşe uğraması, hukukun adalet işlevini yerine getirememesi insanları hiç ummadıkları koşullarda yaşamaya mecbur edebilir.
Yirminci yüzyılın başında küresel ticaret yaygınlaşırken küreselleşmenin getirdiği eşitsizliği gidermede demokrasinin çözüm bulmaktaki yetersizliği faşist rejimlerin önünü açmıştı. Ortaya çıkan faşist liderler bu ortamda halkın sesi oldukları iddiasıyla etkileyici propaganda yöntemleri kullanarak kitleleri peşlerinden sürüklediler. Artık kitleler en objektif hakikatleri dahi inkâr ederek kendi iradelerini lidere teslim etme noktasına gelmişlerdi.
Avrupalılar yirminci yüzyılda demokrasilerin nasıl faşizme, Nazizme ya da komünizme dönüşebileceğini gördüler. Bizim avantajımız yaşanan süreçten ders çıkarabilecek durumda olmamız.
Çıkarılması gereken derslerden biri gerçekle olan bağımızı kesmememiz olmalı. Dilbilimci yazar Victor Klemperer totaliter sistemleri incelerken gerçekle bağın dört aşamada kesildiğini belirtmekte.
İlk aşamada, doğrulanabilir gerçeğe karşı sergilenen açık düşmanlık sonucu uydurulan yalanlar gerçekmiş gibi sunularak kitlelere benimsetilir. Kurgusal bir dünya oluşturulmaya başlandıkça gerçek dünya aşağılanır.
Amerikalı tarihçi yazar Timothy D. Snyder’e göre ikinci aşama şaman büyüsü gibidir. Klemperer’in dediği gibi, faşist stil “sonsuz tekrara” dayanır ve yinelemeler kurgusallığı makul ve arzulanır hale getirmek için tasarlanmıştır.
Alman filolojisi doktoru ve Hitler’in Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı Paul Joseph Goebbels yıllar boyunca mümkün olabilecek her türlü büyük yalanı söylerken yalanı yinelemenin sonucunu şöyle açıklıyor: “Bir yalanı ne kadar çok tekrar ederseniz, insanlar ona o kadar çok inanırlar.”
Goebbels’in maharetle uyguladığı kara propagandanın hedefi, karşıt görüşü ya da inancı benimseyenlerin düşüncelerini yerle bir ederek değersizleştirmektir. Bunun için yaşanmamış olaylar adeta tanık olunmuşçasına anlatılır..
İktidarın eleştirilmesi vatana ihanet olarak nitelendirilir. Amaç kutuplaştırmayı arttırmak, insanların birbirlerine karşı kin ve nefret duymalarını sağlamaktır.. Bunun için kötülüğün üretebileceği her türlü oyun kurgulanır.
Üçüncü aşama, büyülü düşüncenin ya da tutarsızlığın kitlelerce açıkça kucaklanması ve kabulüdür. Seçim kampanyalarında yapılan vaatler birbiriyle çelişir ve yerine getirilmez. Snyder bu çelişkiyi şu örnekle açıklıyor : “Bu tıpkı bir çiftçinin kümesinden aldığı bir yumurtayı pişirip karısına yedirdikten sonra yeniden haşlayarak çocuklarına ikram etmesinin ardından, aynı yumurtayı sapasağlam bir şekilde kümese geri götürüp içinden civciv çıkmasını beklemesine benzemektedir.”
Bu örneği doğru kabul etmek mantıktan uzaklaşmak ve bir büyüye kapılmak demek. Nitekim Klemperer bu büyülenmeye bizzat tanık olur. Eski öğrencilerinden biri ona yalvararak şunu söyler. “Kendinizi hislerinize bırakın, böylece şu anda sizi rahatsız eden şeyleri düşünmeyi bir kenara bırakıp, sürekli olarak Führer’in büyüklüğüne odaklanırsınız.”
Almanya’nın savaşı kaybetmesinden on iki yıl sonra bile, bacaklarını kaybeden bir asker Hitler’in hiç yalan söylemediğini ve hala ona inandığını söyleyebilmişti.
Son aşama ise inancın gökten yere indirilip yöneten tek kişiye yönlendirilmesiydi. “Ben her şeyi bilirim ve meseleleri tek başıma çözerim” ifadesi bunu tanımlamakta. Snyder’in tespitiyle inanç bu şekilde gökten yere inince, kişisel izlenimlerimizin ve tecrübelerimizin o küçücük gerçeklerine en ufak bir yer bile bırakmaz.
Gerçek, olgusal olmaktan çıkıp inanç alanından anlatılıyorsa o zaman gerçek muğlak bir hale gelmiş, bunun sonucu kanıtın da gerçekle bir ilgisi kalmamış demektir. Savaşın sonunda işçilerden biri Klemperer’e “Anlamanıza gerek yok, ama inanmalısınız. Ben Führer’e inanıyorum.” der.
Rumen oyun yazarı Eugene Ionesco, “Gergedanlar” isimli absürt oyununda propagandaların tuzağına düşen insanların boynuzlu dev bir canavara dönüşmelerini anlatıyordu. Oyun gergedanlar vasıtasıyla insanları şaşırtarak, çevrelerinde olup bitenlere karşı daha duyarlı olmalarını sağlamaya çalışıyordu.
Snyder, gerçeklerden şaşmamamızı öğütlerken şunları söylüyor: “Gerçekleri terk etmek özgürlüğü terk etmek demektir. Eğer gerçek diye bir şey yoksa, o zaman hiç kimse hükümeti eleştiremez; çünkü bunu yapmak için temeli olamaz. Eğer hiçbir şey gerçek değilse her şey bir oyundur. En göz alıcı gösteriyi, cüzdanı kabarık olanlar izler.”
Gerçekleri terk etmek, birey olmaktan vazgeçip tiranlığa teslim olmak anlamına gelmekte. İnsanlar yöneten tek kişinin ve onun çevresinin propagandalarını olgulara dayanan gerçeği göz ardı ederek inanç gibi kabul etmeye başladıklarında siyasi ve toplumsal çöküş başlamış demektir.
Bugünün otokrat liderlerinin uyguladıkları rejimler post-faşizm kavramıyla tanımlanmakta. Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra Yeni sağ, muhafazakâr, otoriter ve popülist bir rejime evrilebilen ve faşizme dönüşme potansiyeli taşıyan bir süreç içinde.
Partili cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulanmasıyla birlikte, AKP iktidarı da hızlı bir şekilde gerçeklerle bağını koparmaya adeta kurgusal bir dünyada yaşamaya başladı. İnsanların acı, yoksulluk, çaresizlik ve umutsuzluk hallerine yabancılaşmış, aklın yolundan vazgeçmiş durumda. Oysa aklın uykuya girdiği yerde ortamın canavarlara kalacağını bilmeliyiz.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025