Ümit KARDAŞ
Adem-i merkeziyet (dikey güçler ayrılığı- bölgesel yönetim) katılımcı bir demokrasinin temel unsurudur.
Türkiye’de siyasi-idari rejim göz göre göre gelen bir depremi, bu coğrafyanın belli bir bölgesinde yaşayan herkese bir katliam olarak yaşattı. Kuşkusuz insan kayıplarından ve ekonomik hasardan bütün bir ülke etkilendi.
Yaşanan ağır sonuçtan çıkarabileceğimiz umuda yönelik tek sonuç, sıfırı tüketmiş bir rejimden yüzleşme-müzakere-uzlaşı-işbirliği sürecini başlatarak toplumsal mutabakata dayalı yeni bir inşayı gerçekleştirebilme ihtimali.
Gündeme gelmesi ve üzerinde uzlaşmaya varılması gereken en önemli husus dünyanın en katı merkeziyetçi rejimine sahip ülkelerinden biri olan Türkiye’de merkezden bölgelere yetki devrini sağlamak yani adem-i merkeziyeti inşa etmek olmalı.
Partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmeden önce de rejim katı merkeziyetçi siyasi-idari vesayet sistemine dayalıydı. Sömürge tipi yapılanmada merkezden atanan vali ve kaymakamlar ve onların emri altındaki birimlerle devlet toplumun kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiş durumda.
Bu yapılanmada bölgesel atalet had safhaya varmakta, tüm talepler ve destek merkezden beklenmekte. Merkez kendi yükünü arttırırken, bölge kendi koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun karar verme ve uygulama imkanından yoksun kalmakta.
Daha vahimi partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmekle katı merkeziyetçilik bir kişinin şahsında cisimlenmiş durumda. Yatay güçler ayrılığının yok edildiği, kurumların işlevsiz hale getirildiği, herkesin tek kişiden karar beklediği bir yerde hiçbir siyasi, ekonomik, sosyal sorunun çözülemeyeceği, doğal afetlerin ağır yıkımlara neden olacağı açık.
Yaşanan faciadan sonra dahi bulunan çözüm OHAL kararnamesiyle orman ve meraların imara açılması oldu. Ormanların yok edilmesinin daha başka doğal afetlere yol açacağı, meraların kaybedilmesinin hayvancılığa zarar vereceği açık. Verilen bu kararların bölgeler açısından ne sorunlar yaratacağı bilinmemekte. Bu durum da bölge halkının kendilerini ilgilendiren karar süreçlerine katılmasının önemini göstermekte.
YÖK, RTÜK , YSK, Kızılay, AFAD, Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar tek kişide toplanan merkezi erkin aparatları haline gelmiş durumda. Yargı iktidarın etki alanında, parlamento denetim yetkileri elinden alındığından işlevsiz durumda. Bakanlar parlamentoya değil bir kişiye karşı sorumlu. Belediyeler vesayet altında, belli bölgelerde seçilmişler yerine bölgeyi tanımayan merkezden atanan kayyımlar görev yapmakta.
SORUMLULUĞUN PAYLAŞILMASI ZORUNLU
Yaşadığımız depremlerin ağır olarak yaşanmasında Türkiye’nin, dünyada az görülür bir şekilde katı merkeziyetçilikle ve otokratik, tek kişiye dayalı mutlak yetki sistemiyle yönetilmesinin rolü büyük..
Depreme asıl hazırlığın bölgelerde olacağı açık. Bölgeler konut planlaması, ulaşım, doğal afet sonrası yapılacaklar konusundaki kendi planlamalarını hazırlayacak yetkilere sahip olmalı. Böylece bölge, depremin ilk birkaç günü için kendi imkanlarını devreye sokacak (depolarda saklanan çadır, tuvalet ekipmanları, belli zamanlarda yenilenen yiyecek ve giyecek stokları) bölgeye merkezden gelecek destekler için zaman kazanılmış olacak. Bu nedenle merkezin yetkilerini bölgelere devrederek sorumluluğu paylaşması zorunlu.
Depremlerin en çok yaşandığı ülkelerden biri olan Japonya bölgelere yetki devrini yapmış durumda. Japonya üniter yapıyı benimsemiş, anayasal monarşi ile birlikte parlamenter hükümetin var olduğu bir ülke.
Japonya’da yerel yönetimlere ilişkin temel düzenlemeler Japon Anayasa’sının 8. bölümünde yer almakta. Japon Anayasası’nın 92. maddesine göre, yerel yönetimlerin organizasyon yapıları ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin yerel özerklik ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenmesi gerekmekte.
93. maddede ise, yerel yönetimlerin karar organlarını yasalara uygun olarak kendilerinin oluşturmaları öngörülmekte Bu maddede ayrıca, belediye başkanları, valiler, meclis üyeleri ve kanunlarla belirlenmiş diğer yerel görevlilerin doğrudan yerel halk tarafından seçileceği ifade edilmekte.
94. maddede de yerel yönetimlerin kendi mülklerini yönetme, işlerini görme ve kanunlar çerçevesinde kendi düzenlemelerini yapıp uygulama hakkına sahip oldukları, ifade edilmekte.
Bu doğrultuda, yerel meclislere daha çok yetki verilerek inisiyatif kullanabilmeleri sağlanmış; vatandaşların yönetime katılabilme ve yönetimi etkileyebilmesi adına valiler, belediye başkanları ve meclis üyeleri doğrudan vatandaşlar tarafından seçilmeye başlanmıştır.
Diplomasi, adalet, savunma, ulusal yollar, sosyal sigorta, gümrük vergileri, ulaşım, doktor, ilaç lisansı, ekonomi politika merkezin yetkileri olarak kalırken, seçimle gelen yerel yönetimlere bölgesel kalkınma, iş güvenliği, toplu konut, yerel ulaşım, polis, akarsular, liman, çocuk bakımı, lise eğitimi, sağlık gibi konularda yetki aktarımı yapılmış durumda. Daha alt başlıkta yer alan belediyeler de aile kaydı, ilkokul, ortaokul, yangından korunma, hayat sigortası, su, atık su, yaşlıların bakımı, mali yardım gibi konularda yetkili. ( Dr. Tekin Akdemir- Dr. Serkan Berk- “Japonya’da Yerel Yönetimlerin Yapısı ve Finansmanında Yaşanan Gelişmeler”
MERKEZDE AŞIRI YETKİ TOPLANMASI SORUNU AŞILAMADI
Söz konusu hizmetlerin finansmanı ilgili mali yıl içerisinde elde edilen yerel vergiler, tahsis vergileri ve hazine yardımları gibi gelirlerden sağlanmakla birlikte tahvil ihracı gibi borçlanma araçlarına da başvurabilmekteler. Ayrıca merkez yerel yönetimlere teknik ve finansal yardım sağlarken işlerine en az ölçüde karışmakta.
Bütün yetkilerin merkezde yani iç bölgede toplanması otoriter rejimlere temel oluşturur. Bu durumda çoğulcu ve katılımcı demokrasinin en temel unsuru olan dikey güçler ayrılığı söz konusu olmaz. Avrupa, bölgeler Avrupası iken, Türkiye katı bir merkeziyetçi devlet olarak kaldı ve 200 yıldır merkezde aşırı yetki toplanması sorunu aşılamadı.
Gerçek bir demokrasinin yolunun açılmasının, ancak bölgelere yetki devriyle, bölgeye ilişkin kararların bölgelerdeki parlamentolar tarafından alınmasıyla ve bireyin karar süreçlerine katılarak demokrasi kültürü edinmesiyle doğrudan bağlantılı olduğu açık.
İstanbul gibi bir kenti Anadolu ve İstanbul bölge parlamentoları oluşturarak yönetmek ve bölgede yaşayan yurttaşlara parlamentoda konuşma hakkı tanıyarak katılımcılığı teşvik etmek buna örnek verilebilir.
Üniter devlet olan bölgesel devletlerde de siyasal iktidar tektir. Siyasal planda birliği sağlama amacı tüm bölgesel devletler için temel olup, devlet olmanın hedefinde de bu olup siyasi birlik birçok değişik teknikle sağlanmıştır. Federasyonlarda federal devlet güçlü mali olanakları olan ve ordusu bulunan tek siyasal otorite. Federal Almanya ve Avusturya (Land’lar),Kanada(Eyaletler),İsviçre(Kantonlar), Belçika(Bölgeler), ABD, Hindistan ve Avustralya(federe devletler) federal modele örnek oluşturmakta..
Bölgesel devletlerden İspanya’da 1978 Anayasası ile geniş bir toplumsal mutabakat temelinde özerklikler tanındı. Anayasanın girişinde bütün İspanyolların ve İspanya halklarının haklarını, kültürlerini, geleneklerini ve dillerini koruma amaç edinildi. Anayasanın 2. maddesinde ulusal birlik ve ülkenin bölünmezliği belirtildikten sonra bölge ve milliyetlere özerklik hakkı tanınarak aralarındaki dayanışma ve işbirliği garanti edildi. İspanya’da 17 özerk bölge ve iki özerk kent bulunmakta.( Çoklu İspanya )
İtalya’da 20 bölgeden 5’i özerk bölge. Aosta Vadisi, Sardinya, Sicilya, Firuli-Venezia Giulia, Trentino-Alto Adige. İtalya’da da her bölgenin parlamentosu ve hükümeti bulunmakta.
Her iki ülkenin anayasası da bölgelere mali özerklik tanımakta ve kolluk gücü kurma yetkisi vermekte. Anayasa özerk bölgeleri kentleşme, konut planlaması, bölgesel ulaşım, tarım, ormancılık, balıkçılık, bölgesel ekonomik kalkınma, yerel fuarlar, sağlık konularında yetkili kılmakta. Savunma, ordu, yargı, dış politika, vatandaşlık, gümrük rejimi, devlet maliyesi, sosyal güvenlik, öğretime ilişkin temel normlar gibi konularda merkezi devlet yetkili durumda.
Güney Afrika’da tarım, eğitim, sağlık, konut, ulaşım, polis, turizm, çevre konularında ve belediye kurmada yetkili 9 özerk bölgenin parlamentosu ve yürütme organı bulunmakta. Bu ülke ayrıca yasama, yürütme ve yargı başkenti olmak üzere üç başkente sahip.
Yaşanan acılar bize yeni bir siyasi ve toplumsal düzen kurma ve toplum olma fırsatını sunuyor. Tabandan gelecek taleple siyasi liderlerin bu konuda sorumluluk almaları ve yeni toplumsal mutabakatta merkezden bölgelere yetki devrini gündemin başına almaları hayati önemde.
Üniter devlet içinde bölgelerin seçilmiş yönetimlerine yetki verilirse bölge halkı demokrasi kültürünü içselleştirerek kaderci kuldan yurttaş-bireye geçerek sivilleşebilir. Böylece Türkiye tekçi anlayıştan çoklu anlayışa, otoriter bir rejimden hukukun üstünlüğüne dayalı, özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiye geçebilir.
“Temel mutabakatın yokluğu” yani “meşruluk çatışması” barışçı yoldan giderilemezse siyasal- toplumsal gerilim ve iç çatışma kaçınılmaz hale gelir. Yeni bir inşa ancak özgürlükçü, yaratıcı ve dayanışmacı bir çabayla yapılabilir.
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025