Ümit KARDAŞ
Cumhuriyet egemenliği, kaynağını halka bağlarken eşit yurttaşlığı sağlamada başarısız oldu. Demokrasi boyutunun eksikliği ise rasyonel düşünen özerk bireyi var edemedi. Devlet, toplulukların bir uzlaşı temelinde barış ve hukuk güvenliği içinde yaşama ve toplum olma imkanını da engelledi.
Merkezdeki güç ve yetkinin, kolonyal idari vesayet mekanizmasıyla (valilik, kaymakamlık- alt bürokratik yapılanma) merkezden yerele taşması devletin topluma tasallutuyla sonuçlanmış oldu. Tek partiye ve tek kişinin hükümranlığına dayalı genç Cumhuriyet çok partili hayata geçildiğinde de çok kısa süren yalancı baharlar dışında hukukun askıya alındığı istisnai rejimler altında yaşamaya devam etti.
Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ise cumhuriyeti demokrasi hedefinden iyice uzaklaştırdı. Getirilen modelle yasama ve yargı organları işlevsizleştirilip yürütmenin bir aracı haline getirilirken (yatay güçler ayrılığının yok edilmesi), merkezin yerel üzerindeki ağır vesayeti milli iradeyi de yok sayan kayyım rejimiyle daha da derinleştirildi.
Bütün yetkilerin merkezde yani iç bölgede toplanması otoriter rejimlere temel oluşturur. Bu durumda çoğulcu ve katılımcı demokrasinin en temel unsuru olan dikey güçler ayrılığı söz konusu olmaz.
Gerçek bir demokrasinin yolunun açılmasının, ancak bölgelere yetki devriyle, bölgeye ilişkin kararların bölgelerdeki parlamentolar tarafından alınmasıyla ve bireyin karar süreçlerine katılarak demokrasi kültürü edinmesiyle doğrudan bağlantılı olduğu, dünyanın demokrasiyle yönetilen ülkelerinde katılımcılığın temel bir siyasi teknik olarak uygulandığı açık.
Bazı yazılarımda verdiğim örnekleri tekrar hatırlatmak istiyorum. Amacım sorunun sadece Kürtlerin yaşadığı bölgelerdeki belediye başkanlarının merkez tarafından görevden alınması ile sınırlı olmayıp temel bir sorun olduğunun altını çizmek.
Demokrasinin vazgeçilmez unsurları var. Katılımcılık hem yerelde demokrasiyi hem de siyasi birliği sağlamada en temel unsur. Türkiye yaratılan baskı ortamında geçerliliğini yitirmiş zihniyet kodlarının tekraren üretilmesi sonucu bu meseleyi tartışamıyor.
Japonya üniter yapıyı benimsemiş, anayasal monarşi ile birlikte parlamenter hükümetin var olduğu bir ülke. Japonya bölgelere yetki devrini yapmış durumda. Japon Anayasası’nın 92. maddesine göre, yerel yönetimlerin organizasyon yapıları ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin yerel özerklik ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenmesi gerekmekte.
93. maddede ise, bölgesel yönetimlerin karar organlarını yasalara uygun olarak kendilerinin oluşturmaları öngörülmekte. Bu maddede ayrıca, belediye başkanları, valiler, meclis üyeleri ve kanunlarla belirlenmiş diğer yerel görevlilerin doğrudan yerel halk tarafından seçileceği ifade edilmekte.
Diplomasi, adalet, savunma, ulusal yollar, sosyal sigorta, gümrük vergileri, ulaşım, doktor, ilaç lisansı, ekonomi politika merkezin yetkileri olarak kalırken, seçimle gelen yerel yönetimlere bölgesel kalkınma, iş güvenliği, toplu konut, yerel ulaşım, polis, akarsular, liman, çocuk bakımı, lise eğitimi, sağlık gibi konularda yetki aktarımı yapılmış durumda.
Daha alt başlıkta yer alan belediyeler de aile kaydı, ilkokul, ortaokul, yangından korunma, hayat sigortası, su, atık su, yaşlıların bakımı, mali yardım gibi konularda yetkili. ( Dr. Tekin Akdemir- Dr. Serkan Berk- “Japonya’da Yerel Yönetimlerin Yapısı ve Finansmanında Yaşanan Gelişmeler”)
Söz konusu hizmetlerin finansmanı ilgili mali yıl içerisinde elde edilen yerel vergiler, tahsis vergileri ve hazine yardımları gibi gelirlerden sağlanmakla birlikte tahvil ihracı gibi borçlanma araçlarına da başvurabilmekteler.
Üniter devlet olan bölgesel devletlerde de siyasal iktidar tektir. Siyasal planda birliği sağlama amacı tüm bölgesel devletler için temel olup, devlet olmanın hedefinde de bu olup siyasi birlik birçok değişik teknikle sağlanmıştır.
Federasyonlarda federal devlet güçlü mali olanakları olan ve ordusu bulunan tek siyasal otorite. Federal Almanya ve Avusturya (Land’lar), Kanada (Eyaletler), İsviçre (Kantonlar), Belçika(Bölgeler), ABD, Hindistan ve Avustralya (Federe devletler) federal modele örnek oluşturmakta..
Bölgesel devletlerden İspanya’da 1978 Anayasası ile geniş bir toplumsal mutabakat temelinde özerklikler tanındı. Anayasanın girişinde bütün İspanyolların ve İspanya halklarının haklarını, kültürlerini, geleneklerini ve dillerini koruma amaç edinildi.
Anayasanın 2. maddesinde ulusal birlik ve ülkenin bölünmezliği belirtildikten sonra bölge ve milliyetlere özerklik hakkı tanınarak aralarındaki dayanışma ve işbirliği garanti edildi. İspanya’da 17 özerk bölge ve iki özerk kent bulunmakta (Çoklu İspanya).
İtalya’da 20 bölgeden 5’i özerk bölge. Aosta Vadisi, Sardinya, Sicilya, Firuli-Venezia Giulia, Trentino-Alto Adige. İtalya’da da her bölgenin parlamentosu ve hükümeti bulunmakta.
Her iki ülkenin anayasası da bölgelere mali özerklik tanımakta ve kolluk gücü kurma yetkisi vermekte. Anayasa özerk bölgeleri kentleşme, konut planlaması, bölgesel ulaşım, tarım, ormancılık, balıkçılık, bölgesel ekonomik kalkınma, yerel fuarlar, sağlık konularında yetkili kılmakta. Savunma, ordu, yargı, dış politika, vatandaşlık, gümrük rejimi, devlet maliyesi, sosyal güvenlik, öğretime ilişkin temel normlar gibi konularda merkezi devlet yetkili durumda.
Güney Afrika’da tarım, eğitim, sağlık, konut, ulaşım, polis, turizm, çevre konularında ve belediye kurmada yetkili 9 özerk bölgenin parlamentosu ve yürütme organı bulunmakta. Bu ülke ayrıca yasama, yürütme ve yargı başkenti olmak üzere üç başkente sahip.
Yaşanan acılar bize yeni bir siyasi ve toplumsal düzen kurma ve toplum olma fırsatını sunuyor. Tabandan gelecek taleple siyasi liderlerin bu konuda sorumluluk almaları ve yeni toplumsal mutabakatta merkezden bölgelere yetki devrini gündemin başına almaları hayati önemde.
Üniter devlet içinde bölgelerin seçilmiş yönetimlerine yetki verilirse bölge halkı demokrasi kültürünü içselleştirerek kaderci kuldan yurttaş-bireye geçerek sivilleşebilir. Avrupa, bölgeler Avrupası iken, Türkiye katıksız bir merkeziyetçi devlet olarak kaldı ve 200 yıldır merkezde aşırı yetki toplanması sorunu aşılamadı.
Böylece Türkiye tekçi anlayıştan çoklu anlayışa, otoriter bir rejimden hukukun üstünlüğüne dayalı, özgürlükçü, çoğulcu ve katılımcı bir demokrasiye geçebilir.
“Temel mutabakatın yokluğu” yani “meşruluk çatışması” barışçı yoldan giderilemezse siyasal-toplumsal gerilim ve iç çatışma kaçınılmaz hale gelir. Yeni bir inşa ancak özgürlükçü, yaratıcı ve dayanışmacı bir çabayla yapılabilir.
Cumhur İttifakı’nın kayyım rejimiyle toplumu boğduğu, katılımcılık bir yana seçmenin iradesini muğlak “terör” tanımı üzerinden siyasi suç ve delil icat ederek yok saydığı ortada. CHP’nin bu gerçekleri görerek, yeni bir inşa hedefinde politikalar, çözümler, üretmesi, bu amaca destek verecek parti ve toplum kesimlerini harekete geçirmesi önemli.
CHP’nin devletin güvenlikçi-despotik yapısının iktidara uygulattığı rejimi meşrulaştırmaktan vazgeçmesi gerekmekte. Özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı, hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasi inşasında öncü olması, ülkenin geleceği için mücadele etmesi önemli.
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025