Ümit KARDAŞ
Dünya Sağlık Örgütü, çocuk istismarı ve ihmalini; bir sorumluluk, güven ve güç ilişkisi bağlamında ; çocuğun sağlığına, yaşamına, gelişimine , özsaygısına, onuruna fiilen ya da potansiyel zarar verebilen fiziksel veya duygu durumlarını etkileyecek kötü davranışlar, cinsel istismar, ihmalkar tutumlar, ticari çıkar ve her türlü sömürü içeren davranışlar olarak tanımlamış durumda.
İzinsiz olarak sosyal medyada paylaşılan çocuk görselleri, çocuk pornografisi, suça sürüklenen çocuklar, çocuk işçiliği, küçük yaş evlilikleri, özel gereksinimli çocuklara ilişkin hak ihlalleri, fiziksel ihmal, tedaviye erişimde ihmal, ekonomik istismar çocuk istismarı ve ihmali kapssamına girmekte.
İstismar ve ihmale yönelik olarak ülkelerdeki hukuki yaptırım farklılıkları, ülkelerin kültürel normlarına, tavırlarına bağlı olarak kabul gören ortak tanımların benimsenmemesi bilimsel anlamdaki çalışma ve analizleri engellemekte. Bu durum da sorunun önlenmesi ve müdahalede bulunulması aşamasında yetersizliğe neden olmakta. Bunun sonucu olarak ilk yazımızda belirttiğimiz vahim tabloya rağmen özel hayat ve aile mahremiyeti gerekçesiyle çocuk istismarı ve ihmali kavramı insan hakları gündemindeki yerini alamamakta.
Dünyada ve Türkiye’de, 1924 tarihli Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi, 1959 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi,1989 tarihli Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme tabloyu değiştirmeye yetmemiş durumda.
Çocuklar yetişkinlere sorgulamadan güven duyup ve kolayca kandırılabildiğinden onlar için cinsel istismar çok yaygın ve ciddi bir risk haline gelmekte. Araştırmalarda cinsel istismar olarak nitelenen vakaların çoğunun gizli tutulduğu ancak % 20’lik bir kısmın açığa çıktığı ifade edilmekte.
Çocuk istismarı, özellikle cinsel istismar bakımından en yüksek düzeyde risk faktörü olup duygusal ve psikolojik olarak çocuğun yetişkinlik dönemini kapsayan çok önemli sonuçlara yol açmakta. Cinsel istismar mağduru çocuklarda cinsel duygularla birlikte cinsel tutumlar da zedelenmekte, normal gelişim aksamakta.
Cinsel istismar daha çok yakın çevre aracılığıyla işlendiğinden çocuk ihanet duygusuyla aileye ve topluma güvenini kaybederek özsaygını yitirirken kendini koruyamaması nedeniyle çaresizlik ve acizlik duyguları gelişmekte. Aile ve toplumun da suçlayıcı tavır alması durumunda suçluluk duygusuyla birlikte yaşadıklarından utanç duymaktalar..
Cinsel istismarın ileri yaş etkileri incelendiğinde ise şiddete meyilli olmak, depresyon, obezite, cinsel hastalıklar ve istenmeyen gebelikler, madde kullanımı ve bağımlılığı gibi bazı riskli davranışlar ortaya çıkmakta. (İNSAMER, Dünya Çocukları Karnesi, 2018)
Aile korumasından mahrum çocuklar en büyük risk grubunu oluşturmakta. Tüm ilerlemelere rağmen çocuğun cinsel istismarı (pedofili, ensest) konusu en eski ve evrensel sorun olarak gözükmekte. Resmi istatistikler dışında kayıt altına alınmamış, üstü örtülmüş çok sayıda vaka bulunmakta. Bunda failin akrabalık, komşuluk, otorite ilişkisi içinde fiilini gerçekleştirmesinin çocukta yarattığı korku, tekrar aynı fiile maruz kalma endişesi temel neden.
Küreselleşen dünyada çocukların savaşlarda araçsallaştırılarak masumiyetlerini yitirmeleri, terörist gruplar tarafından kaçırılan veya kandırılan çocukların yürek parçalayıcı durumları ve boş gözlerle ölümü bekleyen çocukların ölümcül kıtlıklar sonucu beslenememeleri yaşanan mağduriyeti başka bir boyutu.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin rakamlarına göre, Rusya ve Esad rejimi Mart 2011 ile Mart 2018 arasında gerçekleşen 24.000 çocuk ve sivil ölümünün %93'üne neden oldu.2018'in ilk aylarında ise silahlı çatışmalar nedeniyle 1.000 çocuk hayatını kaybetti. BM tarafından sağlanan verilere göre, 3,3 milyon çocuğun savaş faaliyetlerinin oluşturduğu tehlikelerle karşı karşıya olduğu tahmin ediliyor.
Savaşlarda çocuklar ayrıca ebeveynlerini kaybetme sonucu yıkım ve istismar yaşamakta. Savaş sırasında meydana gelen insan hakları ihlallerinin travmatik etkileri çocuk ruhunda derin izler bırakmakta.
Bunun dışında endişe verici bir gelişme de kalıcı olan çocuk yoksulluğu. Çocuklar dünyadaki yoksul insanların yarısına yakınını oluşturmakta. Bugün, dünya çapında 569 milyon çocuk günde 1 Avro ile yaşamak zorunda. Dünya çapında 200 milyondan fazla çocuk işçi bulunmakta. Bunların 73 milyonu 10 yaşın altında.
Şiddet, istismar, yoksulluk ve eğitim hakkından yoksunluk sonucu olarak çocukların gelişimini etkileyen fiziksel, psikolojik ve ahlaki sorunlar ortaya çıkmakta. Bu durum tüm toplumların geleceği bakımından tehdit oluşturmakta.
Her modern toplumun temel yükümlülükleri arasında çocukların fiziksel, psikolojik, zihinsel ve etik gelişimleri için uygun araçların sağlanması bulunmakta. Çocukların hukukla korunması hayati önemde. Çocukların onur ve haysiyetini koruyacak ,haklarını güvenceye alacak çocuk hukuku oluşturulması ve geliştirilmesinde yetersiz kalındığı açık.
Devletin sorumluluğu, bir çocuğun ailesinden gerçekleştirmesini beklediği hakları güvenceye almak olup, hakların kullanımında herhangi bir olumsuzluk karşısında müdahale etmek ve çocuğun haklarının onun yararına kullanılmasını sağlamak olmalı. Devletin ayrıca çocukların doğal yeteneklerini desteklemesi, sosyo-ekonomik alanda yoksulluğun ve yoksunluğun dışında tutması gerekir.
Küresel sistem, çocukların yaşadığı yoksulluk, istismar, ihmal nedenleriyle gelişimleri ve ilerlemeleri açısından geleceğe dair umutlarını boğmakta. Türkiye’deki durum da küresel bağlamdan kopuk değil.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından sağlanan son verilere göre; 2022 yılı itibariyle, Türkiye'nin toplam nüfusu yaklaşık 85 milyon kişi olup, Türkiye’de yaklaşık 22 milyon 578 bin çocuk nüfusu ( 18 yaş altı) bulunmakta. Türkiye’de hane halkında en az bir çocuk bulunan hane oranının \%44,3 olduğu düşünüldüğünde, çocuklara yönelik atılan ya da atılmayan her türlü adımın daha fazla insanı doğrudan ve dolaylı olarak etkilediği ifade edilebilir.
Akademik yaşamdan kopuşun yanı sıra, incelenmesi gereken bir diğer istatistik ise örgün eğitimden kopuş sayıları ile ilgili. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in ifadesine göre, 2022-2023 eğitim öğretim döneminde 437 bin 169 öğrenci örgün eğitimden kopmuş durumda.
TÜİK 2023 verilerine göre ; çocuklar için en önemli toplumsallaşma alanlarından birisi olan okulda kendini dışlanmış hisseden çocuk oranı 13-17 yaş grubunda \%6,8. Bu istatistikle aynı doğrultudaki 2021 yılı için toplanan diğer veri ise, Türkiye’deki çocukların \%45,2’sinin toplumsal dışlanma ve yoksulluk riski altında olduğunu göstermekte. (Eurostat, 2021a).
Resmi kayıtlara göre, 2021 yılında 1-4 yaş grubundaki çocukların \%17,9’u, 5-14 yaş grubundaki çocukların \%16,6’sı ve 15-17 yaş grubundaki çocukların \%20,7’si bilinmeyen nedenlerle ölmüş. En vahim olanı ise yeni doğan çocukların para uğruna canına kıyan sağlık kurumları ve görevlilerin varlığı. Devletin izniyle açılan ve denetlenmesi gereken özel hastanelerin ahlaki çöküşü çürümüşlüğün geldiği noktayı göstermekte.
Avrupa İstatistik Ofisi’ne göre ise; çocuk refahında önemli bir gerileme yaşayan Türkiye’de 2021 yılı itibariyle, yoksulluk riski altında olan çocukların oranı toplam çocuk nüfusuna oranla \%34,2’e ulaşmış durumda. (Eurostat, 2021c). Her üç çocuktan birisi yoksulluk tehdidiyle karşı karşıya bulunmakta.
Bütün çocukların eşit koşullar altında ve tüm haklarına erişebildikleri bir ortamda yaşamalarının önündeki en önemli bariyerlerden biri yoksulluk durumu. Çocuklar için yoksulluğun deneyimlenmesi; barınmada, eğitimde, gıdada, ısınmada ve tıbbi destekte yoksunluk olarak sosyal dışlanma şeklinde gerçekleşmekte.. Çocuklukta tecrübe edilen yoksulluk diğer yaşam dönemlerini etkileyen ve travmatize edici bir deneyim olduğundan toplumun sağlıklı gelişimi açısından risk barındırmakta. ( Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği 2023 Raporu )
TÜİK tarafından açıklanan verilere göre; çalışan çocukların \%65,7’si bir eğitime devam etmekte. Bir diğer ifadeyle, çalıştırılmasına karşın eğitim hakkından mahrum kalan 5 milyonun üzerinde çocuk bulunmakta. Eğitim hakkından mahrum bırakılan çocukların yanı sıra, çalışan çocukların \%36,2’si ücretsiz aile işçisi olarak çalıştırılarak ekonomik istismara uğramakta. Öte yandan; çalışan çocukların \%1,3’ü çalıştığı yerde bir yaralanma veya sakatlanmaya maruz kalmakta. ( ÇYDD- a.g.r )
Devam edeceğim..
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025