Ümit KARDAŞ
İşgale karşı direniş hareketi, Bülent Tanör’ün de belirttiği gibi yerel ve bölgesel kongrelerden başlayıp, Sivas Kongresi’nden geçerek ve nihayet BMM’nin toplanması suretiyle meşruluk ve hukukilik niteliklerine sıkıca sahip çıkmıştı. İcra Vekilleri Heyeti’nin hazırladığı ve Teşkilat-ı Esasiye Kanunu Layihası başlığını taşıyan bir metin yeni anayasaya giden ilk somut adım oldu. Halkçılık Beyannamesi olarak da anılan ve sol yaklaşımı bulunan bu layiha, içeriği bakımından bir hükümet programını andırıyordu.
1876 Anayasası (Kanun-u Esasi) padişahın atadığı bir komisyonca hazırlanmış, ferman niteliğinde bir anayasaydı. 1909 değişikliklerinde Heyet-i Ayan’ın payı ve padişahın onayı, süreci antidemokratik kılıyordu. 1924 Anayasası, adaylıklarını ve milletvekilliklerini Mustafa Kemal’e borçlu kişilerden oluşan bir meclis tarafından yapılacaktı. 1961 ve 1982 Anayasaları ise askerî darbeler ve rejimlerin ürünü olmuştur.. Oysa, 1921 Anayasası (Teşkilat-ı Esasiye Kanunu) hazırlanış ve kabul özellikleri bakımından Osmanlı-Türk anayasacılığının tek demokratik örneği olarak gösterilmektedir.
Beyanname, dinsel ve etnik bir tanımdan kaçınarak, siyasal birlik ve bağımsızlık temelinde yeniden buluşan kitleleri siyasi ve coğrafi zemin birliği açısından Türkiye halkı şeklinde belirlemiştir. Ayrıca devletin adı Türk Devleti değil, Türkiye Devleti olarak düzenlenmiştir (An.md.3). Bu yaklaşım, bize siyasi birliğin sağlanması açısından demokratik bir değer olarak ışık tutmaktadır.
Beyannamede dikkat çeken bir başka nokta, ordunun işlevinin “emperyalist ve kapitalist düşmanların” saldırılarına karşı savunma olarak tanımlanışıdır. Bu yeni silahlı güç, Meclis’in emir ve komutasına girmektedir.
20 Ocak 1921 tarihli ve 85 sayılı yasayla kabul olunan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu 23 madde ve bir de Madde-i Münferide’den oluşan kısa, çerçeve bir anayasadır. İlginç olan bu kısa anayasanın 12 maddesinin yerinden yönetim ve yerel yönetim ilkelerine ayrılmasıdır. Vilayet denen idari birim, tüzel kişiliğe ve özerkliğe sahiptir. BMM’nin koyacağı kanunlar çerçevesinde, sağlık, tarım, maarif, bayındırlık, evkaf, sosyal dayanışma işlerinin düzenlenmesi ve yürütülmesi vilayet şûralarının yetkisine bırakılmıştır. Ancak iç ve dış siyaset, adliye, askeriye ve şer’iyeye ilişkin konular, uluslararası ekonomik ilişkiler merkezî yönetimin yetki alanı içindedir. Vilayet şûraları vilayet halkınca seçilen üyelerden oluşur. İdari birim olarak nahiyeler en küçük ve dolayısıyla halka en yakın idari birimlerdir. Nahiyeler de özerkliğe sahip tüzel kişilerdir. Nahiyenin bir şûrası, bir idari heyeti, bir de müdürü vardır. Nahiye şûrası üyelerinin de doğrudan nahiye halkınca seçilmesi öngörülmüştür.
Görülüyor ki, 1921 Anayasası sisteminde, yerinden yönetim aslî ve genel, merkezî yönetim ise sınırlı ve istisnaidir. Seçimlerle oluşan organlar ve tüzel kişilikler, icrai karar alabilme yetkilerine sahip olmaları nedeniyle özerktirler. Nahiye yönetiminin dahi, mâli, iktisadi ve hatta yargısal yetkilerle donanması ve bu yönetimlerin seçimle oluşması, özerkliğin boyutları konusunda fikir vermektedir.. Böylece, 1876 Kanun-u Esasisi’nin öngördüğü geleneksel merkeziyetçi sistem yerine yerinden yönetime ve özerkliklere ağırlık verilmiştir.
Ancak, 1921 Anayasası’nın öngördüğü yerinden yönetim kurumları ve mekanizmaları, uygulama alanı bulabilmiş değildir. 1924 Anayasası’yla Mustafa Kemal, ağırlığını merkeziyetçilikten yana kullanmıştır. Bu tercih bugün boğuştuğumuz sorunların kaynağı durumundadır. Önemli olan bugün artık bu yanlıştan dönme gayretini göstermektir.
Türkiye’nin 92 yıl sonra, “yerelde demokrasi ilkesi” uyarınca yereli, merkezden yetki devri ile demokratikleştirmekten başka çaresi bulunmamaktadır.
www.umitkardas.com
Yazarlar
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025