Ümit KARDAŞ
Cumhuriyet,özellikle 1924’lerden itibaren İttihat ve Terakki ideolojisinin bir uzantısı olarak, tek etnik kimlik, tek dil, tek din, tek mezhep ve tek kültür üzerinden tekçi ideolojiyi egemen kılmaya başladı. Türk olmak asıl unsur, Sünni olmak ise bu unsurun tamamlayıcısı oluyordu.
Aleviler, Ortodoks Sünni inancı merkezde dayatan İmparatorluk döneminde, kanlarının dökülmesini meşrulaştıran fetvalar doğrultusunda uğradıkları katliamların etkisinin sonucu olarak bir umut olarak Cumhuriyet’e sahip çıkma noktasına gelmişlerdi. Rejimin devrimlerle geçmişi koparmasının yarattığı yanılsama ve kurgulanan laiklik anlayışı Alevilere geçmiş acı deneyimleri nedeniyle bir kurtarıcı formül gibi gözüktü. Hatta bu durum Türk Alevilerin Kürtlerin durumlarını anlayamamalarına ve Türkleştirme politikalarına alet olmalarına neden oldu. Oysa amaçlanan Alevilerin kendi felsefelerine özgü bir inanç sistemini özgürce yaşamaları ve geleneklerini devam ettirmeleri olmayıp, başat ve denetim altında tutulan İslam anlayışı içinde yer alıp, değişmeleri yani asimile olmalarıydı. Aslında bu anlamda Cumhuriyet’in politikasının Osmanlı politikalarından bir farkı yoktu. Üstelik Cumhuriyet, bu tekçi ve asimilasyoncu anlayışı kanun ve kurumlarla tahkim etmeyi bilecekti.
Nitekim Cumhuriyet’in ilanından iki yıl sonra 30 Kasım 1925’te çıkarılan 677 sayılı kanunla tekke ve zaviyeler, türbeler kapatılıyor, dinsel, geleneksel şeyh, seyit, derviş, dede gibi unvanlar ve bunların kullanılması ile birlikte falcılık ve üfürükçülük faaliyetleri yasaklanıyordu.Mustafa Kemal, bu kanunu Nutuk’ta şöyle savunmaktadır.“Birtakım şeyhlerin, dedelerin, seyitlerin, çelebilerin, babaların, emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere hayatlarını emniyet eden insanlardan oluşan bir kitleye medeni bir millet nazarıyla bakılabilir mi? Efendiler ve ey millet; biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler ve müritler memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat medeniyet tarikatıdır.”
Tekke ve zaviyelerin kapatılması, dinsel unvanların yasaklanması Alevileri doğrudan etkiledi. Oysa Aleviler Cumhuriyet’in ilanını ve halifeliğin kaldırılmasını sevinç ve umutla karşılamışlardı. Mustafa Kemal, Milli Mücadele yıllarında Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı’nıziyaret etmiş, Alevi önderleriyle görüşmüş, onların desteğini almıştı. Sünni Müslümanlar camilerde ibadetlerini yapabileceklerdi. Lozan Antlaşması gereğince azınlık statüsünde kabul edildikleri için gayrimüslim yurttaşların da ibadet mekânlarına dokunulmamıştı. Ancak bu kanunla Alevilerin pirleri, dedeleri yasaklanmış, tekkeleri ve Alevi dergâhlarının en eski ve önemlisi olan Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı kapatılmıştı. Bu kanun Aleviliği yasaklıyordu. Çünkü Alevilerin inanç ve ibadetlerini yaşayacağı mekânlar ve inanç önderleri yasaklanmıştı. Alevilere tek yol kalıyordu, inançlarından vazgeçerek camilere gitmek. Bu açıkça Sünnileştirmeye yönelik, manevi şiddet ve cebire dayalı asimilasyon politikasıydı. Rejimin medenileşmekten anladığı şey, tek tipleştirmek ve asimile etmekti. Bu kanun 1982 Anayasa’sının 174. maddesinde anayasal teminat altında varlığını sürdürmektedir. Bu maddeye göre sözkonusu kanunun Anayasa’ya aykırı olduğunu anlamaya ve yorumlamaya imkân bulunmuyor. Hacı Bektaş-ı Veli Dergâhı ise Alevilerin tüm taleplerine rağmen geri verilmedi ve bu dergâh, Vakıflar Müdürlüğü’ne bağlı bir müze statüsünde açıldı.
Kuşkusuz rejimim tekçi ideolojisi ve dayattığı kimlik karşısında hem Kürt hem Alevi olmak hedef hâline gelmek ve daha çok şiddet görmek demekti. Milli Mücadele dönemi olan 1921’de Sivas’ın İmralı ilçesinde bir Kürt Alevi bölgesi olan Koçgiri’de yapılan katliam Dersim katliamından 17 yıl önce gerçekleştiriliyordu. 1937-38’de Dersim’de yaşanan yine Kürt Alevilere yönelik bir katliamdı. Aleviler tek partili rejim döneminde olduğu gibi, çok partili rejime geçildikten sonra da katliama uğratıldılar. 1978 Maraş, 1980 Çorum ve 1993 Sivas katliamları.
Cami, imam, Diyanet İşleri Başkanlığı, oruç ve dinî bayramlar ritüelleri arasında sıkışmış ve kendi inancını yaşayamaz ve üretemez hâle gelmiş Alevilerin hayatı zorlaşmış, manevi baskı ve şiddet yoluyla asimilasyon kaderleri olmuş durumda.
www.umitkardas.com
Yazarlar
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025