Ümit KARDAŞ
Devleti temsil eden asker bürokrasi koşulların zorunlu sonucu bir ulus yaratmak istedi. Ancak ulus yaratan devlet, gerçek bir cumhuriyetin temeli olan eşit yurttaşı gerçekleştiremedi. Siyaset, kozmopolit, çoklu bir imparatorluk bakiyesi üzerinde tekçi, ötekileştirici, dayatmacı bir paradigmaya dayalı olarak şekillendi.
Toplumun azınlıkta kalan bir bölümünün modernlik ve laiklik üzerinden bölünme ve şeriat korkusuyla sürekli endişeli hâlde tutulması, çoğunluğu oluşturan kesimlerin ise mağdur edilmesi sorunları bugüne taşıdı. Bu rejimde başta Kürtler olmak üzere, Aleviler, geniş bir yelpazeyi içeren Gayrimüslimler ve resmileşmiş Müslümanlığın dışında kalan muhafazakâr Müslümanlar mağdur edildiler. Türkiye toplumunun siyasetteki temsilcileri kadim sorunları çözemediler.
Kürtlere vaat edilen haklarının tanınacağına ilişkin söz yerine getirilmedi. Gayrimüslimler toplumsal alanda baskı, şiddet uygulamalarıyla sindirildi, sermayelerine el konuldu, yerlerini yurtlarını terk etmelerinin sağlanması hedefine varıldı. Alevilerin ibadet yerleri kapatıldı, önderlerinin unvanları yasaklandı. Onlar da İslam’ın Sünni mezhebini kabul etmeleri yönünde asimile edilmeye çalışıldı. Laiklik ilkesine aykırı olarak “din” Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığıyla devletin denetimi altına alındı ve araçsallaştırıldı.
Siyasetin ve medyanın dili ve söylemi mağdurların birbirleri için empati yapmalarını, acıların karşılıklı hissedilmesini ve aslında sorunların arkasında ideolojik devletin olduğunun anlaşılmasını engelledi. Tüm mağdur kesimler, kendileri dışındaki mağduriyetleri çok az biliyor ya da hiç bilmiyor. Her kesimin kendi mağduriyeti dışında, başka mağdurların, masumların ve mahzunların da bulunduğunu fark etmesi ve bu farkındalıkla mağduriyetleri ve acıları ortaklaştırması önemli. Toplumsal kesimlerin bu farkında olmama hâli nedeniyle de birbirlerine özür borçları olduğunu düşünüyorum.
Peki, devletin mağdur kesimlerden ya da toplumsal kesimlerin birbirlerinden özür dilemesi yeter mi? Tekçi ve ötekileştirici paradigmayla sürüklenen sistem çökmüş durumda. Tüm mağdur kesimler biraraya gelerek farklılıklarıyla birlikte özgürlük, eşitlik ve barış içinde, hukuk güvenliği altında yaşamanın ilkelerini ortaya koymalı. Çoklu, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü ve evrensel-meşru bir hukuk devletine dayalı demokrasiyi inşa edecek yeni bir toplumsal sözleşmeyi oluşturmalı. Onun için “Özürden Uzlaşmaya” varılmalı.
Erdoğan ve Öcalan’ın MİT aracılığıyla hangi noktalarda uzlaştıklarını ve bu uzlaşmanın temelinde kişisel kaygı ve beklentilerin ne kadar etkili olduğunu bilmiyoruz ama tahmin edebiliyoruz. Başkanlığa karşı özgürlük ve siyaset yapma imkânı. Öcalan barış sürecinde muhatap alınan bir siyasi aktör ama devletin elinde rehin durumda.
Erdoğan, dolaylı yoldan ve dış dinamiklerin baskısıyla da olsa barış sürecinin başlatılmasında önemli bir rol oynadı. Ancak barış sürecinin devam etmesi ve sahih bir demokrasi üzerinden kalıcı noktaya taşınması, Erdoğan’ın AKP ile bağlantısının kesilerek anayasal yetki alanında tutulmasına ve partide yeni siyasi aktörlerin ortaya çıkıp rüştlerini ispat etmelerine bağlı. Kürt kesiminde de Öcalan’ın istismar edilmesi kaygısına bağlı olarak yeni siyasi aktörler ortaya çıkmakta. Selahattin Demirtaş’ın öncülüğünde yürütülen politika çok önemli. AKP’yi yeni siyasi aktörlerle değişebilmesi ve yaşadığı tıkanıklığı aşabilmesi için zorlamakta. Bu gelişmelerin Erdoğan ve Öcalan’ı kaygılandırması doğal.
HDP, kuşkusuz Öcalan ile Kandil ve PKK mensuplarının özgürlük ve entegrasyon sorunlarını ihmal edemez. Ancak bunu gözetirken herkes için demokrasi vaadinden sapmadan parti içi demokrasiyi geliştirmek zorunda. Demirtaş, ip üstünden düşmez ya da düşürülmezse, AKP, Erdoğan’ın partisi olmaktan çıkıp yeni bir dalga yaratabilirse AKP-HDP koalisyonu demokrasi ve barış sürecinin yolunu açabilir.
Bunu zorlayacak olan HDP ve Demirtaş’tır. Onun için oyum HDP’ye.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025