Ümit KARDAŞ
Sadece statü olarak AKP genel başkanı ve başbakan gözüken Ahmet Davutoğlu, seçim kampanyasını yürütürken aslında kendi olmaktan uzak, kötü bir Tayyip Erdoğan taklidine dönüşmüş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasal konumunu korumuş olsaydı, Davutoğlu kendi kişiliğini ve tarzını ortaya koyabilir ve seçime kadar geçen süreçte başarısı test edilebilirdi.
Ancak Erdoğan, AKP’nin kurumsallaşmasını berhava edecek tarzda, kendi kişisel kaygılarını öne alarak, partinin özgür iradesini ortaya koymasını engelledi. Parti başkanını adeta atadı. Onunla yetinmeyerek istediği her icraatı atadığı başbakana yaptırdı. Mesela isimleri rüşvet ve yolsuzluk iddialarına karışmış dört bakanın Yüce Divan’a gitmelerini engelledi. Meşru hukuka dayalı demokrasiye, hukukun yıllarca oluşmuş teamüllerine, hâkim bağımsızlığı, tarafsızlığı ve teminatı ilkelerine ve etik değerlere zarar verdi. AKP’nin itibar kaybetmesine ve yıpranmasına neden oldu.
Sadece iktidarın icraatlarına karışmakla kalmadı. Milletvekili adaylarını bizzat kendisi belirledi. Oysa parti merkezinin ön seçim yoluyla aday belirlemesi parti içi demokrasinin gereği iken, anayasaya göre partisiyle ilişiğini kesmesi gereken Cumhurbaşkanı sanki tek seçici parti başkanıymış gibi davrandı.
Seçim propagandalarına başlanmasıyla birlikte katıldığı her toplantıda ve meydanlarda AKP’ye açık destek verdi, oy istedi, iktidarın icraatlarını övdü, seçim vaatlerini destekledi, muhalefet partilerinin vaatlerini açıkça eleştirdi. Bunları yaparken anayasayı yok sayarak hareket etti ve bunu bilinçli yaptığını doğruladı.
AKP sözcüleri bu fiili durumu cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle meşrulaştırmaya kalktılar. Oysa anayasada yer alan tarafsızlık ve sorumsuzluk düzenlemesinin cumhurbaşkanının seçilmesi yöntemiyle bir ilgisi bulunmamakta. Yani bir cumhurbaşkanı doğrudan halk tarafından ya da temsili olarak dolaylı yoldan Meclis tarafından seçilebilir. Seçilme yöntemi onun anayasadaki konumunu değiştirmez. Aksine halk tarafından doğrudan seçilen bir cumhurbaşkanı için tüm toplumu kucaklayabilmek ve tarafsızlığı ilke edinerek hakem rolü oynayabilmek daha da zaruridir. Halk tarafından seçilmeyi istediğini yapabilmek, keyfî davranıp anayasayı ihlal edebilme imkânı olarak anlamak hukuka dayalı demokrasi gelenek ve kültüründen nasiplenmemiş olmayı ifade eder. Ayrıca böyle bir tavır toplumsal barışın tesisini ve sürdürülmesini imkânsız kılar.
Cumhurbaşkanı, AKP’nin mutlak iktidar olması için anayasa ihlalini göze aldı. Kuşkusuz bunda kendisine, ailesine ve çevresine yönelik ağır iddiaların taşıdığı risk etkili oldu. Anayasal konumunun dışına çıkarak hem cumhurbaşkanı olarak kendi ağırlığını hem de kendisine tahsis edilen bütçe imkânlarını kullanarak seçimlerde haksız rekabet teşkil eden adaletsiz bir seçim süreci yarattı. Bu eylemleriyle seçim sonuçlarının siyasi, sosyal ve hukuki meşruiyet yönünden sorgulanmasının yolunu açarken, kendi meşruiyetini sorgulatır hâle getirdi. Bunun dışında HDP’yi doğrudan hedef alıp, adaletsiz yüzde on seçim barajının altında kalması yönünde gayret gösterdi. Oysa HDP barajı aşamazsa bu durum meşruiyet krizinin kaosa dönüşmesine yol açacak.
Cumhurbaşkanı, tavır ve eylemleri nedeniyle seçim sonuçlarından çıkacak her türlü sonucun baş aktörü hâline geldi. Bu eylemleri yaparken Başbakan Davutoğlu’nu ezdi. Kuşkusuz Davutoğlu bu durumu bilerek genel başkan olmayı kabul etmişti. AKP, seçimden başarılı çıkarsa Erdoğan, çıkan sonuca göre ya başkanlık sistemine geçişi zorlayacak ya da iktidarın iplerini elinde tutmaya devam edecek. Davutoğlu başbakanmış gibi yapma işlevini sürdürecek. Her iki durumda da meşruiyet krizi devam edecek.
AKP seçimden başarısız çıkar, hele tek başına iktidar olamaz ya da kıl payı iktidar olursa bu başarısızlığın sorumlusu Cumhurbaşkanı Erdoğan olacak. Başarısızlığın faturası parti içi muhalefet tarafından Davutoğlu’na değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a kesilecek. Erdoğan, artık farklı cumhurbaşkanı olamayacak, anayasal sınırlar içine sokulacak. Geride kalan anayasa ihlalleri ise suç olmaya devam edecek.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Bir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP)
4.06.2025 - Bir ülkeyi yaşanılır kılan adalet ve özgürlüktür!
25.05.2025 - Hukuk devletinin temeli: Adil yargılanma hakkı
11.05.2025 - Türkiye değişebilir mi?
24.04.2025 - İtaatsizliğin erdemi
2.04.2025 - “Meşruiyet"in Kaybı
28.03.2025 - “Gücü, gücü yetene!” dünyası
14.03.2025 - Gücün ve kötülüğün egemen olduğu bir dünyada yaşamak
8.03.2025 - Adaletin yitimi ve toplumsal çürüme
27.02.2025 - Barışın, özgürlüğün, adaletin önündeki engel
20.02.2025
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
sabit duman
öneriler radikal değil hiç bir sonuç getirmez rektörler üniversite sorununu bilmez