Ümit KARDAŞ
Masumluk karinesi, bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır şeklinde ifade edilir. (AİHS 6/2, BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 14/2,Anayasa 38/4) Bir kimse hakkında suçu işlemiştir demekle, bir kimsenin suçtan şüpheli olduğunu söylemek arasında fark bulunmakta. Masumluk karinesi bu nedenle soruşturmanın gizliliği ilkesiyle bağlantılı.
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 157. maddesine göre; kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir. Bu düzenlemenin en önemli gerekçesi kişinin lekelenmesine engel olmak. İhbar veya şikâyet üzerine ya da kolluk ve savcının kendiliğinden öğrenmesiyle başlayan ve iddianamenin kabul edilmesiyle sona eren soruşturma evresinin sonunda yeterli delil bulunmayabilir. Bu durumda dava açılmayacağından, kişinin toplum karşısında itibarının ve onurunun zedelenmemesi istenmiştir. Gizliliğin diğer bir nedeni de şüpheli kişilerin veya başka kimselerin delillerin elde edilmesinde engel çıkarmalarını ve delilleri karartmalarını önlemek.
Bu nedenlerle soruşturma evresinde yapılan işlemlerde ancak kanunda sayılmış olan ilgililer hazır bulunabilir ve yapılan işlemlerin sonuçları kamuya açıklanamaz. Sözkonusu gizliliği ihlal edenler bakımından Türk Ceza Kanunu’nda yaptırım öngörülmüştür. TCK 285. maddesine göre soruşturmanın gizliliğini alenen ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bu maddenin keyfî uygulanmasını önlemek amacıyla 02/07/2012 tarih ve 6352 sayılı kanunla suçun unsurları daha açık hâle getirildi. Bu suçun oluşabilmesi için, soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğinin açıklanması suretiyle, suçlu sayılmama karinesinden yararlanma hakkının veya haberleşmenin ya da özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesi ve soruşturma evresinde yapılan işlemin içeriğine ilişkin olarak yapılan açıklamanın maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemeye elverişli olması gerekir.
Maddenin 2. fıkrasına göre, soruşturma evresinde alınan ve soruşturmanın tarafı olan kişilere karşı gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğini ihlal eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. 3. fıkraya göre kanuna göre kapalı yapılması gereken veya kapalı yapılmasına karar verilen duruşmadaki açıklama veya görüntülerin gizliliğini alenen ihlal eden kişi de aynı şekilde cezalandırılır. 5. fıkraya göre, soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. 6. fıkraya göre ise, soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin haber verme sınırları aşılmaksızın haber konusu yapılması suç oluşturmaz.
Görüldüğü gibi adil yargılanma hakkının önemli bir unsuru olan masumluk karinesi soruşturmanın gizliliği ilkesiyle korunmakta. Soruşturmanın gizliliği ilkesinin ihlali de TCK 285. maddeyle yaptırıma bağlanmış durumda. Bu nedenle adli soruşturmalarda millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının önlenmesi gerekçeleriyle yayın yasağı kararı alınmasının adil yargılanma hakkı bakımından bir güvence oluşturmadığı aksine medya özgürlüğü ve haber alma hak ve özgürlüğünü ortadan kaldırma sonucunu doğurduğu açık.
Sorumluluğun iktidara yöneldiği çok ölümlü katliam soruşturmalarında yayın yasağı kararı alınmasının ceza soruşturmasının gizliliğini sağlama bakımından bir ihtiyacı karşılamadığı görülmekte. Bu kararlar ifade özgürlüğü kapsamında olan haber veya fikir almak ya da vermek özgürlüğünü yok etmekte.
Bu nedenle TCK ve CMK hükümleri adil bir yargılamayı masumluk karinesi ve soruşturmanın gizliliği bakımından sağlamaya yetmekte.Yayın yasağı sadece haber alma hakkının kullanılamamasına yönelik bir işlev görmekte.Yargı adeta alışkanlık hâline getirdiği hukuka ve kamu yararına aykırı bu kararları vermekten vazgeçmeli.
www.umitkardas.com
twitter.com/umit_kardas
Yazarlar
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025