Ümit KARDAŞ
“Düşünür her şeyin üzerinde süzülmelidir. Hakikate yakın. Ebedi şeylere yakın.” Lars Iyer
Ömer Faruk, 21 yıl Ayrıntı Yayınları’nın genel yayın yönetmenliğini başarılı bir şekilde yaptıktan sonra 2008’den beri yayımladığı kitaplarla kendi adına söz almaya başladı. İyi ki de aldı.
2014 yılında yayımlanan ve kendisini tanımama vesile olan “Yarabıçak” isimli denemesi sarsıcı olduğu kadar, ufuk açıcıydı. Faruk bu kitabıyla hangi yolda yürüyeceğini, neleri dert edeceğini, düşünen bir özne olarak düşünceye hükmedeceğini, yeni kavramlar peşinde koşup bizleri dışarıdan düşünmeye davet etmeye çalışacağını, özellikle felsefenin ve edebiyatın içinden sesleneceğini anlatmış oluyordu.
Nitekim 2019 yılı Şubat ayında çıkan “Başkası Adına Konuşmanın Haysiyetsizliği” isimli denemesiyle yolunda yürümeye ve bizi özne olarak düşünmeye, sorular sordurtmaya devam ediyor.
Sarsıcı ve kışkırtıcı bir üslupla geldiğimiz noktanın nedenleri felsefe zemininden hareketle zengin bir kaynakçaya dayanarak irdelenirken, Spinoza’dan Deleuze’e, Nietzsche’den Foucault’ya, Harari’den Hayati’ye, Badiou’dan Bauman’a kadar geniş bir yelpaze içinde çıkarımlarda bulunuluyor.
Faruk, farklılıklarla doğan ve biricik olan her kişinin kendi hikâyesini edinme ve kendini ifade etme hakkından söz ederken bunu dikkate almayan zihniyetlerin gerilim, çatışma ve düşmanlık ürettiğini belirtiyor.
Kişinin kendini ifade etmesine imkân tanımayan, temsile ve hiyerarşiye dayalı, hamaset yüklü bütün “adına konuşma”lar tahakküm üretir, kişinin dünya kurma hakkını gasp eder derken, temsil ettiklerini aşağılayan bu tavrın haysiyetsizliğin ve özsaygı yoksunluğunun itirafı olduğunu söylüyor.
Kitapta; Saul Newman’ın “Bakunin’den Lacan’a- Anti-Otoriteryanizm ve İktidarın Altüst Oluşu” kitabındaki değerlendirme referans alınıyor. "Başkalarına hükmetme dürtüsü, ilkel özü itibariyle etçildir, bütünüyle hayvani ve vahşi bir dürtüdür -bu ilke tüm talihsizlikleri, tüm suçları ve tarihin tüm utanç verici gerçeklerini kendi başına üretir.”
Devamla her devletin aynı zamanda bir “adına konuşmak” örgütlenmesi ve her “adına konuşmak” talebinin aynı zamanda bir (minör) “devlet olma” talebi olduğu belirtilirken bu talebin her adına konuştuklarını aşağılamak arzusu "acı çekme ve çektirmeden haz duymanın” bir göstergesi olduğu belirtiliyor.
Referans verilen Nietzche bu durumu “…gücünü bir güçsüz üzerinde sakınmadan gösterebilmenin verdiği tatmin duygusu, hazzı, (kötülük yapmanın vereceği zevk için kötülük yapmak) zor kullanmanın zevki…” olarak nitelendirmekte.
Bu nedenle insan bu dünyanın güzelliklerine henüz layık değil.
Sapiens’in binlerce yıl süren macerasının sonunda vardığı nokta, kurduğu sistemin yarattığı gerilim ve çatışmaların adaletsizlik, otoriter liderlik, doğanın tahribi ve hayvanların insafsızca sömürülmesi oldu.
Referans verilen Yuval Noah Harari “Tarım ve sanayi toplumları üyelerinin büyük bir kısmı evcilleştirilmiş hayvanlardır.” der ve devam eder: "Sanayi Devrimi’nden çok önce, Homo Sapiens en çok bitki ve hayvan çeşidini ortadan kaldıran tür olma rekorunu elinde tutuyordu.”
Umberto Eco ise insandaki savrulmaların ikili karakterine dikkat çekerken insanı şöyle değerlendirmekte: "Ateşi keşfetti, şehirler inşa etti, muhteşem şiirler yazdı... Ancak aynı zamanda, hemcinslerine savaş açmaktan, yanılgıya düşmekten, çevresini yok etmekten bir türlü vazgeçmedi.”
Tarım toplumuna geçişle birlikte toprak, üretimin basit bir aracına dönüşürken, gezegendeki canlılar bu üretimin basit bir nesnesi haline geldi. Sapiens zamanla, “uygarlık” adını verdiği, savaşlar, despotik yönetimler, toplama ve imha kamplarıyla var ettiği, eziyet altında istismar edilen hayvanların yaşadığı, bir dönemin yaratıcısı oldu.
Dostoyevski bu tespiti doğrulamakta. "Hiçbir vahşi hayvan asla insan kadar artistik, insan kadar sanatsal biçimde zalim olamaz.” (Karamazov Kardeşler)
Faruk, başkası adına konuşan, insandan önce toprağa sahip olmayı önemseyen ve doğayı talan eden devlet üzerinden çıkarsamalar yapıyor. "Her devlet savaşa fetih ya da cihat adını vererek, anıtlar dikerek, zaferi milli bayramlarla kutlayarak, ölmeyi ve öldürmeyi kutsayarak anlamı ele geçirir!”
Devleti değil anlamı ele geçirmenin gerektiğine işaret ederken, bunun Çok Kalpli Asi’nin devletin dışında oluşabilecek yaratıcı düşünceden hareket ederek yeni kavramlar üretme çabasına girmesiyle mümkün olduğunu söylüyor.
Çünkü yaşam başkasının inisiyatifine devredilemeyecek kadar “güzel ve vazgeçilmez.” Ancak ideoloji tarafından kod’lanmış, kurumsallaşmış düşünce önümüzü kesmekte. Ulus Baker, kitapta bize fısıldamakta. "İdeoloji, bir kulübedekinin bir saraydaki gibi düşünmeye başlamasıdır. Rüya başkasına kaptırılmıştır.”
Peki yeni kavramlar üretmeyi hedefleyen, devleti değil, anlamı ele geçirmeye çalışan Çok Kalpli Asi’yi ne bekliyor? Cevap “gözleri kanlanmış” bir süreç. Düşünce dalgıçları, dünyanın başlangıcından beri gözleri kanlanmış olarak yüzeye çıkmışlardır.” (Deleuze-Melville)
Kitapta dikkat çeken bir husus “tepkisel düşünce”, "etkin düşünce” ayrımı.
Tepkisel düşünce güce tapma, keder ve yakınma, acı çekme ve çektirmekten haz duyma, hiyerarşiye dayalı temsil mekanizmalarını yeniden ve yeniden üretme, sürekli düşman tehdidinden söz ederek savaşa çağrı yapma olarak nitelendirilmekte.
Etkin düşünce ise temsili reddetme, yaratıcı olma, yaşamı olumlamayı önerme, anlamı tekraren ele geçirmenin, bir şiirin dizesine dönüşmenin, bir hikâye edinmenin imkânlarını bünyesinde biriktirme olarak içeriklendirilmekte.
Bu noktada Nietzsche’nin “Bu ne anlama geliyor?” yerine, ”Bu anlamı üreten kimdir?” sorusuna öncelik vermesinden hareketle önemli bir ayırıma gidiliyor.
Nietzsche, “Ele alınan bir şeyde, ona egemen olan kuvvetler hangileridir? ...Kim kendini onda ifade eder, kendini gösterir, hatta saklanır? Öze ancak 'kim' sorusu ile ulaşırız.” derken, Faruk da “Kimdir?” sorusunun, düşüncenin dogmatik imgesinin yerine yaratıcı (=göçebe) düşünceyi gözettiği; düşüncenin temsilden, kopyanın kopyasını tekrarlamaktan çıkıp düşünceyi düşünmeye davet ettiği; düşüncenin düşünene değil “düşünenin düşünceye hükmettiği” bir arayışın taşıyıcısı olduğunu belirtiyor.
“Nedir?” ise “düşüncenin düşünene hükmettiği”; kendi sınırlarına hapsettiği; mutlak doğrusunu dikte ettiği; köle olmaya, köle kalmaya, köleliği sevmeye razı eden bir soru olarak ortaya çıkmakta.
Ahlak, yasa ve din hiyerarşiyi oluşturan, devleti kuran düşünsel tahkimatlar olarak nitelenirken, zihniyet dünyasını gücün dağılımına göre temellendiren her kişi köle olarak adlandırılmakta. Efendiler düşünemeyip köleleşirken, filozoflar ve bilim insanları devlet memurlarına dönüşmekte.
Oysa yaratıcı (=göçebe) düşüncenin sınır, ahlak, yasa, hiyerarşi, tahakküm, acı, keder ve kod üzerinden kurulmuş olan devletle ilişkisi bir tür yaratma savaşı olarak ortaya çıkmakta. Faruk devam eder; “Bu yüzden yaratıcı (=göçebe) düşüncenin devletle savaşı her zaman anlamı ele geçirme savaşıdır.” O nedenle yaratmak direnmektir!
Tiran, köle, din adamı başkalarının güçsüzlüğünden yararlanırken asık suratlarıyla, sevinçten ve kahkahadan yoksun keder dağıtan kasvetli halleriyle kendisinden ve birbirinden nefret eden, neşe ve yaratıcılıktan yoksun bir toplumsallığın tarafı olurlar.
Faruk, bizi “küçük bir devlet olarak” varlığını sürdüren düşünce kalıplarının dışına çıkarak zihnimizi özgürleştirmemiz gerektiği konusunda ikna etmeye çalışırken, devleti değil, anlamı ele geçirmeye, düşünceye bir özne olarak hükmetmeye, yeni kavramlar icat etmeye yani “Çok Kalpli Asi” olmaya çağırıyor.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025