Ümit KARDAŞ
“Bu insanları bu kadar çekici kılan nedir ki,” diye soruyor yazar, “iktidar konumlarında bu kadar sık görülüyorlar? Bizi nasıl ayartıyorlar?..” Yazarın “biz”den kastı, dünyanın popülist-faşizan yeni otokrasilerin yükseldiği birçok farklı ülkesindeki ahali. Bu “biz”i Misak-ı Millî sınırları içine daraltsak da sorular değişmiyor: “Ve hangi olası tehlikelere yolaçıyorlar?”
Sözkonusu “insanlar”, Gestalt terapisi uzmanı, pedagog ve psikolog Bärbel Wardetzki’nin adlandırmasıyla, “narsisist liderler”. Giderek sağa kayan siyaset âlemi içerisinde birbiri ardına pek çok ülkede zuhur edip “tek adam rejimleri” kurmaya yönelen, “ayartma” kabiliyeti yüksek siyasî önderler.
İçine sürüklendiğimiz haksızlık-hukuksuzluk, keyfîlik ve bunların mümkün kıldığı dizginsiz zulüm ortamını değiştirme imkânları peşindeysek, ne yaşadığımızı anlayarak işe başlamamız gerektiği açık. Biz, bizim buradaki, görece sınırlı biz, içerdiği çeşitliliğe rağmen saplandığı ufuksuzluk ve verimsizlikten ötürü daracık biz, değiştirmek için uğraşmayı da sevmeyiz, fakat esas sevmediğimiz anlamaya çalışmaktır. Üstelik, Emir Kusturica’nın ilginç ve çıkıntı filmi Arizona Rüyası’nda (Arizona Dream) Jerry Lewis’in canlandırdığı Leo Sweetie karakterinin balığa atfen dediği gibi, “düşünmeyen çünkü her şeyi bilen”, fıtraten bilge yaratıklar da değiliz. (“Balık düşünmez çünkü balık her şeyi bilir”in şarkısı da var, tercih ederseniz.)
Fakat şu günlerde ne yapıp edip anlama gayretinden kaçınmamak ve anlamayı başarmak gerekiyor. Çünkü bunca yıl sonra nihayet, birşeyleri değiştirme ihtiyacı duyanlar canlanma halinde görülüyor. Sözkonusu canlanmanın, birşeyleri anca kendimizin çaba göstererek değiştirebileceğimizi idrak etmeye yönelik olduğunu umuyoruz haliyle. (Tabiî bunun kendimizi değiştirmeyi içermesini de.)
İşte bu yüzden, bir süre, Wardetzki’nin Siyasette ve Toplumda Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabıyla (Çeviren: Deniz Cankoçak, İletişim Yayınları, 2018) meşgûl olacağız. Açarak, bağlantı kurarak, bu kitaptan parçalar aktaracağım, üstüne fikir yürütecek, tartışacağız. Niye? Çünkü Narsisizm, Ayartma ve İktidar kitabı, doğrudan doğruya, başımızdaki meseleden bahsediyor.
Narsisistik zemin
Yazar, daha “konuya giriş”inde, toplumsal ilişkilerin giderek “narsisistik karaktere büründüğü” tesbitini ortaya koyuyor, “narsisistik ayartma” ile başlayan ilişkilerin -ki çoğu böyle, Wardetzki’ye göre- “destekleyici, taşınabilir” nitelik kazanmadığını, insanların “narsisistik şekilde abartılmış güzellik ve güç iddialarında başarısız” kaldığını, sosyal medyanın insanları selfie “sarhoşluğu”yla kendilerini önemli hissetmeye yönelttiğini, bütün bunların sonucunda kimsenin mutlu olmadığını, “tükendiğini”belirtiyor. Az ileride de şöyle diyecek: “Günümüzde narsisizm düzenli bir şekilde aranıyor, yaşam biçimi haline geliyor ve ‘Zamanın Ruhu’nu belirliyor. (…) Narsisistik kişiliğin ayırt edici özelliği, sosyal ve ekolojik çevresine karşı ölçüsüz ve sömürücü tutumun kendisidir…” Basitçe: “‘Her şey mübah’ ve ‘daha iyi olmak’ değerlerinin hüküm sürdüğü, narsisistik özellikli bir dünyada yaşıyoruz.”
Narsisist bir yaşam zemininin hem toplum hayatını hem bireyleri zehirlediği ortadayken, demeye getiriyor Wardetzki, “…narsisist insanların bu kadar sıklıkla yönetici pozisyonlarına gelmesi, toplumda billurlaşma noktası ve arzulanan sevgi nesnesi haline gelmesi nasıl mümkün olabiliyor?”
Kitap boyunca aradığı cevabın belki en önemli unsurunu yazar hemen önümüze koyuyor: “…seve seve bağlanıyoruz çünkü onların parıltısı bizim üzerimize de düşer ve özdeğer duygumuzu güçlendirir.”
İkinci olarak, bağlanılan narsisist liderden değil bağlananlardan hareketle sorulan soru önümüze geliyor: Bu liderler hangi narsisist ihtiyaçlarımızı karşılıyorlar?
Eğer bu soruyu böyle bilinçlice sorabilirsek, hayatımızı kendini dünyanın merkezi sayan, kendine hayran liderler elinde yoğurulmaya bırakmaz, yönümüzü kendimiz bulabiliriz, Wardetzki’ye göre. Ancak! Evet, yine bizim çok
geniş ama daracık biz’imiz için hayatî bir engel: “Ancak bu, sorumluluk üstlenmek ve düşünmek anlamına gelir.” Ve, artık pek iyi biliyoruz ki, biz bunlardan pek hoşlanmayız.
Peki, durumdan da memnun değiliz; o halde ne yaparız? Kurtarıcı bekleriz. Ya da durumdan memnunsuzluğumuz aslında o ölçüde değildir. Ya da, basitçe, alışmadığımız için sorumluluk üstlenmeyi, düşünmeyi, yönümüzü bulmayı ve eylemeyi, istemiyor değil, beceremiyor olabiliriz. Bu yüzden de, anlama gayretine ağırlık vermeliyiz. Mâlûm, Marx kendinden önceki filozofları sırf anlamaya çalıştılar, değiştirmeyi mesele etmediler diye eleştirdi, ama anlamadan da olmuyor maalesef. Kendimizden menkûl doğrularımız, kimseye beğendiremediğimiz ve bir kenarda kendi kendimize şakırdattığımız izah anahtarlarımız işe yaramıyor.
Biz değil onlar!?
Wardetzki, “…narsistler ayartıcıdır. Bizi parmağında oynatır ve biz buna izin veririz,” diyor, “çünkü ayartılmaya müsaitizdir.” Türkiye’de hak-adalet ve özgürlük yönündeki potansiyel değişimin önündeki başlıca meselelerden biri, böyle bir değişim için gerekli entelektüel kapasiteyi, sorun çözme kapasitesini temin edebilecek, dönüşümün itici gücü olabilecek toplum kesimlerinin şu sözü -kısmen haklı olarak- üstüne alınmamakla kalmayıp, “ayartılmaya müsait”liği tamamen başkalarının sorunu olarak görmesi, heyhat, narsisist liderliğin dayandığı kitle tabanını meydana getiren bu “başkaları”nın çoğunluk oluşturması, ilk grubun, meseleyi kendi dışında saymak sûretiyle ikinci grubun haleti ruhiyesini, saiklerini, endişelerini ve -olduğu kadarıyla- ufkunu anlama imkânını kendi eliyle yok etmesi, oysa bu kavrayış olmaksızın, gerekleri yerine getirilmeksizin herhangi bir dönüşümün imkânsız oluşu.
Yazar, “narsisizmin karanlık yönleri”ni örnekliyor: “İktidarın kötüye kullanılması, yıkıcılık, otokrata düşkünlük, kontrol ve manipülasyon”. Hepsi tanıdık vaziyetler: “Bütün bunlar korku, tehdit ve kafa karışıklığını tetikler, zaten pek çok insanda hissedilmekte olduğu gibi. Her yerde güvensizlik vardır: ‘Nereye gidiyoruz? Bu durumla nasıl baş edebiliriz? Tekrar huzura kavuşmak için ne yapabiliriz?’ Çünkü korku ne iyi bir rehber ne de çözümdür.”
Güncel yaşantımız, seyyar satıcıların, tıkış tıkış minik dükkânların, bunların arasında bazen birbirlerine dolanarak bazen birbirlerinin üzerinden, hattâ içinden geçerek ilerlemeye çalışan iri yılanları andıran kalabalığın ortasına dalmış, herkesi ve her şeyi parçalayarak, ezerek, yaralayarak, zedeleyerek geçen hızlı tren gibi. Mahvediyor, geçiyor, yaralıları toplamaya, zarar ziyanını gidermeye çalışanlar kızışmış raylarda uzuvlarını bırakıyor, can çekişenlerin yardımına koşanlar bir sonraki hızlı trenin altında kalıyor. Fakat azıcık geniş düşünebilmemiz, “gelecek” dendiğinde bir sonraki iktidar hilesini değil, hiç değilse önümüzdeki seneyi filan anlayabilmemiz de elzem.
Bir-iki yazı boyunca Wardetzki’nin kitabıyla uğraşmayı planlıyorum. Dönüşüm için vaziyeti kavramaya yardımı olur umuduyla. Kitaba neden bu kadar önem verdiğimi gösterecek ve -umarım- sizin de konuya eğilmenizi sağlayacak bir alıntıyla bitireyim. Wardetzki, “benmerkezci, sömürücü, ilişki kurmayı ve sevmeyi beceremeyen, iktidar düşkünü” narsisistleri başkaları nezdinde, bu tür özellikler taşıyan siyasî liderleri kitleler nezdinde nelerin çekici kıldığını tarif ederken, “…Diğer insanların en iyi ışıklandırılan yeri onlara ayırmasını sağlarlar ve dikkati çekecek şekilde gelirler,” diyor. “İhtişamları onlara büyük bir taraftar ve hayran yığını sağlar. Onları takip ve etmek onların girdabına kapılmak keyiflidir, çünkü parıltı ve zafer vaat eder. (…) Bunun için gerekli özel yetenekleri eksik olsa bile dünyanın en güçlü adamı olmaya cüret ederler…”
Devamı şöyle geliyor: “Önemli, büyük, merkezî bir yeri olan ve hayranlığa gark olmuş biri. Büyüklenmeci narsisistik insanlar özellikle böyle olmayan, ama olmak isteyen insanlara çekici gelir. ‘Narsisistler’, korkakların, çekingenlerin, unutulmuş olanların, aşağılananların gerçekleşmemiş özlemlerine yansıtmaalanı olurlar. Kendini önemsiz hisseden bazıları da karşılarındakinin narsisistik ihtişamıyla özdeşleşmeyoluyla önem kazanırlar. Işık onların üzerine de düşer ve özdeğerlerini güçlendirir. Kendilerini anlaşılmış ve işitilmiş hissederler. Aslında konunun kendileri olmadığını, her şeyden önce ‘narsisistlerin’ zaferi, yüceltilmesi, sosyal başarısı ve popülerliği olduğunu fark etmezler” (Vurgular benim -ük).
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBugün FETÖ yargısı yok, kim var? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÖzel: Erdoğan zengin sever… 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜROperasyonlar neden silah tüccarlarına yöneldi? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyolİslam düşüncesi nereye? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUÖyleyse… Yaşıyor demektir! 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİsrail masasında HTŞ’ye Rus ruleti 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZRojava çözüm süreci zorluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİSavcı Bey size söylüyor iktidar zenginleri 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUAKP+MHP ‘koalisyonu’ da bozuluyor mu? 26.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTKelbaşa Şimşir Tarak… 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanGenel Yapay Zeka aslında bir büyük yalanın mı adı? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞFAİLİ MEÇHULLER BİR “DEVLET POLİTİKASI” MIYDI? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİran yeniden menzilde 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRDünyanın temel düzeni sarsılıyor: Yeni bir ütopya, krizlerden çıkışın anahtarı olabilir 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTuhaf yasa maddeleri 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelTek adama alışmış bir ülkede CHP'de ‘çift lider’ stratejisi ne kadar çalışır? 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAKürt Halkı: Barışın ve Demokratik Toplumun Evrensel Öncüsü... 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün10 yıl sonra nasıl bir Türkiye? 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNENeler olacağını bilmek 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKIlımlılar, İslamcılar, Fundamentalistler: “Batı Türkiye’ye Nasıl Bakıyor?” meselesi 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava Tümseği 24.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNSuriye’de dahil olunacak bir ordu var mı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKeser döner sap döner… 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcı, sosyalist ve milliyetçi bir düşünür 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezKalıcı toplumsal barış: Engeller, imkanlar 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMete Tunçay mı yanılmıştı? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluDemokratikleşme paketleri beklenirken hangi kanunlar gelecek? 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKGerçekten emperyalist güçler bölgede Kürdistan istiyor mu? Irak ve Suriye’de olanlar bu tezi yalanlı 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKardeşlik 23.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİller Bankası Genel Müdürü Recep Türk: Listemizde sadece Aydın yok 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇKudüs, ey Kudüs! 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Alevi Hakları… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUMutlak kötülüğün mutlak zaferine doğru mu? 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNAK Parti’den yeni tarzı siyaset: seçmeni kazanamıyorsan seçileni kazan 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBir Devletin ve Toplumun İçten İçe Çözülüşü 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuYargı, Mafya ve Beyaz Toros… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunBarışın gerekleri, Cumartesi Anneleri ve Ablam… 22.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. Yılmazİpe un serme komisyonu mu? 21.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu17 Ağustos ve 6 Şubat niye akılları başa getirmedi? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANBelediye başkanları ne yaptıklarının farkında mı? 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan24 yıl sonra CHP’ye muhtaç hale gelmek… 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSeyfettin Çilesiz’in çilesi 18.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçDiyanet anayasaya aykırı bir hukuk rejimi öğütleyemez! 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANBitmeyen CHP tartışmaları (II): Yelin kayadan toz koparması 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayEnflasyon raporu: Faiz, fiyatlar, sofradan eksilen tabaklar 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025
14.03.2025
8.03.2025
27.02.2025
20.02.2025