Ümit KARDAŞ
26 Ekim 1961 tarihli Hayat Dergisi’nin 44. sayısının ön kapağında Ankara’daki Zafer Anıtı fotoğrafının yanında şu cümle yer almış: “İkinci Cumhuriyet milletimize hayırlı ve başarılı olsun."
"İkinci Cumhuriyet" nitelemesi, Türk siyasal yaşamında ilk defa 27 Mayıs Hareketi ve 1961 Anayasası ile başlayan dönemi ifade etmek için, daha çok askeri darbeyi meşrulaştırmak, yapılan eylemi Cumhuriyetin ilanı kadar değerli kılmak amacıyla yapıldı.
Devlet Başkanı Cemal Gürsel, 1961 yılını İkinci Cumhuriyet'in kuruluş yılı olarak ilan ediyor, başkanlığındaki hükümetin görevini de “teminatlı bir demokratik nizam içinde, hakka, adalete, hürriyete, eşitliğe ve fazilete dayanan İkinci Cumhuriyet'i kurmak” olarak açıklıyordu.
1960 askeri darbesinden sonra hazırlatılan Anayasa tasarısı, 27/05/1961 tarihinde Kurucu Meclis tarafından kabul edildi, 09/07/1961 tarihinde halkoylamasına sunuldu. Halkoylamasında kabul edilen Anayasa 20/07/1961 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. 15/10/1961 tarihinde ise genel seçimler yapıldı.
Söz konusu dergi genel seçimlerden hemen sonra yayımlanmış. Derginin ilk sayfasında yer alan sandık başlarında çekilmiş fotoğraflara “İkinci Cumhuriyet’in İlk Seçimi Nasıl Yapıldı?” başlığı atılmış. Derginin aynı zamanda sahibi olan Şevket Rado 5. sayfada yer alan “Yeni Döneme Girerken” başlıklı yazısında “İkinci Cumhuriyet” nitelemesini yazısının birçok yerinde kullanıyor. “İkinci Cumhuriyet’in eşiğine ayak basıncaya kadar politikacılar birlikten, beraberlikten, kardeşlikten çok bahsettiler. Ama bunları hep halktan, bizlerden istediler.”
Rado, halkın seçimlerde tek partiye iktidar vermediğini, dört partiyi memleket idaresinde birlik olmaya davet ettiğini belirterek, “İkinci Cumhuriyet’in eşiğinde particiler, milletin ortaya çıkan bu isteği karşısında ne yapacaklarını, canları sıkılarak düşünmektedirler.” demiş.
Yazar yazının son paragrafını şöyle bitirmiş: “Büyük gayretlerle kurmaya çalıştığımız İkinci Cumhuriyet’in selameti, memleketin refah ve saadeti buna bağlıdır.”
Ordunun genç subaylar diyebileceğimiz kesimi, generalleri tasfiye ederek, siyasetin, medyanın, üniversitenin bir kısım unsurlarıyla toplumu ve siyaseti merkezden ve tepeden inşa ederken aslında cumhuriyetin tekçi paradigmasını güvence altına alıyordu.
Militarist bürokratik rejimin yolları açılırken ordunun radikal unsurları 1962 ve 1963’te iki darbe teşebbüsünde bulundular. Darbe teşebbüsünün liderleri olan Albay Talat Aydemir ve Binbaşı Fethi Gürcan 1964’de yargılanarak idam edildi.
İkinci Cumhuriyet’in Kürtlere yönelik inkâr ve imha politikalarında da bir değişiklik yoktu. 14 Temmuz 1960 tarihli Hürriyet Gazetesi’nin ana sayfasındaki “Kürt yok, Türk vardır” başlıklı haber bunu göstermekte.
Haber gazetede aynen şöyle yer alıyor: “Tarih öğretmenlerinden F.Kırzioğlu tarafından bu akşam Türk Ocağı’nda verilen bir konferansta; Kürtlerin aslında Türk ırkından oldukları tarihi vesikalara ve kitabelere dayanılarak ispat edilmiştir. Milli Savunma Bakanı Fahri Özdilek, Garnizon Kumandanı Tümgeneral Cemal Madanoğlu ve Milli Birlik Komitesi üyeleriyle kalabalık bir topluluk tarafından merakla takip edilen konferansında Kırzioğlu, Rusların Ön-Asya’yı parçalamak için bir Kürtçülük meselesini nasıl ihdas ederek yaşattıklarını anlatmış, Kürtlerin, Türk ırkından geldiklerini; Sakaların bir kolu olan Karduk Kavmine mensup bulunduklarını ispatlamıştır. Konferans bittikten sonra, Milli Birlik Komitesi üyeleri, bu dava hakkında ne yapılması gerektiğini sormuş; sözcü de bunun üzerine Erzurum Üniversitesinde Türkçülük ile ilgili çalışmalar yapılmasını, böylelikle Rusların menfi faaliyetlerinin önlenebileceğini söylemiştir. Bunun üzerine Komite üyeleri de bu konuda gerekli kararların alınacağını bildirmişlerdir.”
12 Mart 1971’de asker muhtıra vererek siyasete müdahale ederken gerekçesi; 1961 Anayasasının özgürlükler konusunda ileri düzenlemeler barındırması nedeniyle, sosyal uyanışın ekonomik gelişmeyi aşması ve bunun da anarşiye sebep olmasıydı.
Bunun sonucu hak ve özgürlüklerin üzerlerine şal örtüldü, hak ve özgürlükleri sınırlama nedenleri çoğaltılarak “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” gibi soyut, muğlak sınırlamalar getirildi, MGK gibi vesayet kurumları güçlendirildi.
Böylece cumhuriyetin temeli olan kanun önünde eşit yurttaşın değer olarak var olması sürecine girilemedi, cumhuriyetin demokratikleşmesi aşamasına geçmek hayal oldu. Bir gerilemeyi ifade eden bu dönemi “Üçüncü Cumhuriyet” olarak adlandırmak mümkün.
Bugüne kadar etkileri sürmekte olan 12 Eylül 1980 askeri darbesi ise yaratılmış olan kaotik ortamın sona erdirilmesi gerekçesiyle hak, özgürlük, demokrasi ve hukuk alanlarında yetersiz de olsa elde edilmiş birikimlerin heba edildiği gerici bir hareketti. Gerilemeyi ifade eden bu dönemi de “Dördüncü Cumhuriyet” olarak adlandırabiliriz.
12 Eylül’de, Diyarbakır sıkıyönetim bölgesindeki gözaltı merkezlerinde ve Diyarbakır Askeri Cezaevi’nde Kürtlere karşı insanlık onuruyla bağdaşmayan işkence uygulamalarının yapılması, işkenceler sonucu ölümlerin ve sakatlıkların meydana gelmesi bunun sonucu PKK’nın güçlenerek Kürt milliyetçiliğinin radikalleşmesi bu zihniyetin eseridir.
Dördüncü Cumhuriyet 28 Şubat post-modern darbesi ve 27 Nisan e-muhtırasıyla kendini tahkim ederek yeniden üretti. 2001 yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi, 2002 yılında değişim, demokrasi ve Kürtlerle uzlaşı vaatleriyle iktidara geldi.
İktidarının ilk yıllarında rejimin kuşatması ve baskısı altında tutuldu. 2007 yılında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimine Ordu e-muhtırayla müdahale etti. AKP iktidarı bu süreci iç ve dış dinamiklerin desteğiyle aştı. 2008-2011 yılları arası daha çok AB dış dinamiğiyle yani Osmanlı’da olduğu gibi yandan itmeyle, sahih bir demokratik cumhuriyete doğru evrilme umudu yaratıldı.
Ancak 2011’den itibaren bu umut yok olmaya başladı. Bir türlü eskimeyen rejim 17-25 Aralık süreciyle birlikte AKP iktidarını, programının ve iddiasının aksine bir yöne çekmeyi başardı.
15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi, rejimin AKP’yi kendi kırmızı çizgileri içine çekip, iç ve dış güvenlik politikalarını uygulama imkânını bulmasına yaradı. Kuşkusuz 15 Temmuz darbe girişiminde faal görev alanların, bu girişimi azmettirenlerin ve hareketin gerisindeki yapılanmaların soruşturulması ve kovuşturulması zorunluydu.
Ancak Dördüncü Cumhuriyet, darbe girişiminden sonra uygulanan OHAL-KHK uygulamalarıyla yaşanan insan hakları ihlalleri, adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılması, anayasa kurallarına uymama sonucu yaratılan istisna haliyle fiili bir rejime dönüştü.
2018 yılında rejimin AKP üzerinde vasi tayin ettiği MHP ile kurulan “Cumhur İttifakı” ve bu ittifaktan alınan destekle birlikte Türkiye nevi şahsına münhasır bir partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçti. Böylece “Dördüncü Cumhuriyet” artık rejimin kendini yeniden üretemeyeceği “Beşinci Cumhuriyet“ dönemine geçiyordu.
Bütün yetkilerin merkezde yani iç bölgede toplanması otoriter rejimlere temel oluşturur. Bu durumda çoğulcu ve katılımcı demokrasinin en temel unsuru olan dikey güçler ayrılığı söz konusu olmaz. Avrupa, bölgeler Avrupası iken, Türkiye katıksız bir merkeziyetçi devlet olarak kaldı. Atanmış vali ve kaymakamlar ve onlarım emrindeki memurlar üzerinden kolonyal bir idari vesayet sistemi uygulandığından, yerelde demokrasinin ve bireyin katılımcı bir yolla inşası mümkün olmadı.
Türkiye tek kişinin merkezdeki bütün yetkileri kullandığı bir sisteme geçince yatay güçler ayrılığı da ortadan kalkmış oldu. Kendi atadığı ve parlamentoya hesap vermeyen bakanlarla birlikte tek başına, güçlü bir şekilde kalan yürütme denetimsiz kaldı. Yasama organı işlevsizleştirilirken, yargı organı bağımsızlığını ve tarafsızlığını kaybetti, hukuk güvenliği yitirildi.
Bu dönemde de önemli bir toplumsal desteğe sahip HDP’yi kriminalize etme çabaları, partinin seçimlerde kazandığı belediye başkanlıklarına keyfi kayyım atamaları yapılması, eş başkanlarının siyasi nedenlerle tutuklanması, Kürtlerle çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü bir demokrasi inşasında işbirliği yapılmaması Beşinci Cumhuriyet’te de hiçbir şeyin değişmediğini hatta daha kötüye gittiğini göstermekte.
Cumhuriyet sahih bir rejimi inşa edebilme ve onu demokrasiyle taçlandırma becerisini gösteremedi, tekçi, yasakçı ve ötekileştirici ideolojisini dayatıp, işbirliği-uzlaşma yolunu kapattı.
Böyle bir cumhuriyetin yaratacağı alternatif de bu nitelikte olacaktı. Cumhuriyet merkeze geleni kendisine benzetirken sahih bir cumhuriyet olma ve demokrasiye evrilme şansını da kaybetti.
Michel Foucault’nun dediği gibi “Bir yerde herkes birbirine benziyorsa; orada kimse yok demektir.”
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025