Ümit KARDAŞ
Türkiye’de cumhuriyetle başlayan tek partili rejim; basın, parti ve sivil örgütlerin yaşamasını engellemiş, mevcut olan az sayıdaki örgütlenmeleri de ortadan kaldırmıştır. Terakkiperver Cumhuriyet ve Serbest Cumhuriyet Fırka denemeleri hüsranla sonuçlanmış, 1931’de Türk Ocakları kapatılarak malvarlığına el konulmuştur.
İkinci Meşrutiyet döneminde sadece İstanbul’da yayınlanan gazete ve dergi sayısı 798 iken, bu sayı cumhuriyetin ilk yıllarında resmi yayın organı işlevi gören dört gazeteye düşmüştür.
Türkiye’de siyasi partiler, meslek teşekkülleri, sivil örgütlenmeler ancak devletin tekçi ideolojisine hizmet ettikleri, devletin milli ve yerli olarak adlandırdığı politikalara uyum gösterdikleri ölçüde meşru kabul edilmişlerdir.
1950 yılında çok partili rejime geçilmesine rağmen cumhuriyet otokratik niteliğini korumakta.
Cumhuriyetin de demokrasinin de ortak eylem noktası halk egemenliği düşüncesidir. Çünkü iktidar erki yasallığını tanrısal bir iradede veya gelenekte aradığı sürece demokrasiden de söz edilemez.
Ancak cumhuriyet ya da halk egemenliği demokrasinin yeterli bir tanımı olabilir mi? Fransız toplumbilimci Alain Touraine’in çok yerinde belirttiği gibi “Cumhuriyetçi düşünce siyasal düzene demokratik yapısını değil, özerkliğini kazandırır.”
Cumhuriyetin diğer ülkelerde olduğu gibi bir kültürü vardır. Cumhuriyet kültürü birliği arar ve önemser. Özgürlüğü ise eşit yurttaşlıkla özdeşleştirir.
Demokratik kültür ise çeşitliliği savunur. İnsan hakları ile yurttaşın ödev ve sorumluluklarını karşı kutuplara koyar. Diğer bir deyişle demokratik kültür cumhuriyetin yurttaşına birey boyutunu getirir.
Touraine, demokrasinin de olmazsa olmazı olan halkın erkini tanımlarken şöyle demekte: “Halkın erki demek, olası en çok bireyin özgürce yaşaması, yani olmak istediği kişiyle olduğu kişiyi birleştirerek hem özgürlük hem de kültürel bir mirasa bağlılık adına iktidara katlanarak bireysel yaşamını kurması demektir.”
Touraine, demokratik yönetim biçimini de şu şekilde tanımlamakta: “En çok sayıda bireye en geniş özgürlüğü veren, olası en geniş çeşitliliği tanıyan ve koruyan siyasal yaşam biçimi.”
Cumhuriyet, bırakın bireye en geniş özgürlüğü vermeyi, çeşitliliği tanıyıp korumayı, 98. yılında eşit yurttaşı dahi var edemedi. Türk başat kimliğine eklemlenmiş Diyanet İslamı’na ( Türk-İslam sentezi ) dayalı olarak kurulan Cumhuriyet, ideolojisine uygun olarak var ettiği bir bölüm insanın dışında büyük bir çoğunluğun yurttaşlığını kabul etmeyerek inkar etti..
Gayrimüslimler hem etnik hem de dini farlılık nedeniyle kıyıma uğratıldılar. Aleviler kendi inançlarını yaşama konusunda baskılara ve katliamlara uğratılarak Diyanet İslam’ı içinde asimile edilmek istendiler.
Kürtler etnik farklılıkları nedeniyle inkar, imha, tehcir politikalarına hedef oldular. Bugün ise nefret objesi haline getirildiler. Ancak irrasyonel bir toplum ve onun siyasi temsilcileri olan siyasi partiler 100 yıllık bir sorunu işbirliği-uzlaşı ekseninde çözemezdiler.
Nitekim mutlak bir güç, Kürt nefreti ve başat Türk kimliğinin üstünlüğü üzerine inşa edilen rejim kendini ancak içte ve dışta savaşla ve gerilimle güvence altına almaya çalışmakta.
Cumhuriyet otokrasisini daha da koyulaştıran bugünkü iktidar politikalarının bütün meşruiyetini muhalefet partileri sağlamakta.
HDP dışındaki muhalefet partileri devletin Türk-İslam sentezi ideolojisini , militarizmi, sorunları uzlaşı yerine şiddetle ve savaşla çözme geleneğini ve şoven bir milliyetçiliği içselleştirmiş durumda. CHP, son tezkereye “hayır oyu” vererek olumlu bir adım atmış oldu.
Otokrasilerde, yönetenler propagandayla kitlede önce acizlik duygusu yaratarak diz çöktürürler. Daha sonra belli bir azınlığı nefret objesi olarak tanımlarlar. Korku paranoyaya, paranoya megalomaniye dönüşür.
Cumhuriyet, Müslüman-dindar kesimi de inançları üzerinde baskı yaratıp, onları da Diyanet İslam’ı içinde sınırlamaya çalışarak mağdur etti. Ancak bugün bu kesim oy verdiği parti iktidarıyla kendisi dışında kalanlara yapılan haksızlık ve adaletsizlikleri desteklemekte.
Askeri vesayetin sütre gerisine çekildiği bu dönemde siyasi iktidar, yalancı bir bahardan sonra bir türlü eskimeyen rejimin eşit yurttaşı inkar edici, dışlayıcı, ötekileştirici pratiğine geri döndü. Bu pratik devletin bir süreliğine gizlenmiş olan derin yapısıyla ittifak edilerek uygulanmaya başlandı.
Otokratik bir rejim altında yaşanan tek parti dönemi dahil , çok partili rejime geçildiğinden bu yana hukuk kisvesi altında, bir baskı ve şiddet rejimi kalıcı bir istisna hali şeklinde yaşanmakta.
Askeri darbe dönemleri ve bu dönemlerin kurguladığı siyasi parti yapılarıyla sürekli hale gelen bu istisna hali, hukuk dışılığın bir yasaya ve hukuka dönüştüğünü, gücün ve şiddetin , hukuku ortak iyilik amacından ve adaletten saptırarak gücün ve şiddetin hukuku haline getirdiğini göstermekte.
Bir dönem “Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü” diyerek oy toplamış bir parti iktidarı bugün gücün hukukunu pekiştirmiş durumda. Burada söz konusu olan, yasanın gücü şeklinde hukuku askıya alarak onu koruduğunu öne süren bir hukuk kurmacası. ( fictio iuris )
Cumhuriyetin siyaset -yargı zihniyet ve pratiği , 98. yılında demokrasiye yol açacak bir kültürü yaratamadığı gibi hukuku askıya alarak sürekli istisna halini yani anormalliği normalleştirmiş, demokrasiyi gerçekleştirecek meşru bir hukuk düzenini de yaratamamıştır.
Rejimi otokrasiden demokrasiye nasıl dönüştüreceğimizi tartışma ve yeni bir toplumsal uzlaşmayı yaratmanın zamanıdır. Cumhuriyet, ötekileştirilmemiş yurttaş temeline dayanır. Ancak çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir demokrasiyle anlam kazanır.
Yazarlar
-
Kemal CANSürecin ikinci ve belki de “final” sezonu 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHüseyin Kocabıyık’ın sözü 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Murat Sevinç'Belirsizlik' kullanışlı bir idare yöntemidir, yurttaşı iki dudak arasına hapseder! 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezAtaerkil pazarlık 2.0 ve cinskırım 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalMüslüman düşmanı Hegseth ve ‘İslami rejimler’in suç ortaklığı 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanErdoğan ve kurmayları acaba neden isteksiz davranıyor? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAMilli takım ışık saçtı: Maçın kahramanını açıkladı 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHatay’ı haritasına ilk kim koymuştu? 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBaşkan da olsan meşruiyet şart 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUUyuşturucu kullanımı ortaokullara kadar indiyse… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBorsada vurgun nasıl yapılır? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTutuklama tutkusu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTOysa Her Şey Çok Farklı Olabilirdi… 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuTürkiye neden bu kadar siyasi? 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm sürecinde bazı işaretler 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENYargıda “Kin” motivasyonu 10.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAÖzgür Önderlikten , Özgür Topluma; 9 Ekim Komplosuna Karşı Halkların Demokratik Direnişi... 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilAteş hattında bir ülke: Suriye sahnesinde Türkiye 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENSadece DEM mi, ya CHP'nin ettikleri? 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞEnflasyon, bir temel hak olan mülkiyet hakkının ihlali ve öneriler 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDevletin sahipleri ve DEM Parti! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman ülkelerde adalet yok ama adalet masalları çok güzel! 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREkonomide akıldışılık sona erdi mi? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRTürkiye yeniden karanlık film günlerine mi dönüyor? 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin geleceği giderek daha az tartışılırken… 8.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer balkonuna havuz yapılan rezaletin perde arkası! Buna nasıl izin verildi? 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezFenerbahçe'nin Yeni Yönetimine İlk Açık Mektup 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBirinci Yılında Süreç: Olanlar, Olmayanlar 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSiyasi değil sosyolojik, hatta psikolojik 7.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’dan sonra AKP dağılır 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİYapıttan Yapana: Zatî olana yolculuk 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye’nin sosyal devletin rolünün yeniden inşası kaçınılmaz 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞ“DEVLETİ ZENGİN”,”VATANDAŞI AÇ VE YOKSUL” ÜLKE… 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Trumpizm’in güç gösterisi nereye kadar? 6.10.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraDevlet Millet Kucaklaşması 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayOVP’nin iç çelişkileri ve stratejik yönelimi 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNGazze Planı: Bölgesel teslimiyete giriş 5.10.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ile Batı arasındaki “sözleşme” bozuluyor mu? 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“Siyasette zorlama yoktur!” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTCumhurbaşkanı, “muhalefet”, “Kürtler” 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRDEMOKRATİK TOPLUM VE "YILIŞIK" FOTOĞRAF 4.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025
2.04.2025
28.03.2025